Eleştirilerine 'aynen' devam etti

Eleştirilerine 'aynen' devam etti

Erdoğan, CHP ve MHP’yi “sirk cambazları” olarak nitelerken, “Bunlar, ‘İzindeyiz Atam’ deyip sabah akşam izin yaptılar’ dedi. Kılıçdaroğlu’na da ‘Sen bostan korkuluğu musun?” diye yüklendi

ABD’li yazar Paul Auster’in hapisteki yazar ve gazeteciler nedeniyle Türkiye’ye gelmeyi reddetmesine ‘Hah, biz sana çok muhtaçtık. Gelsen ne olur, gelmesen ne olur? “Yahu sen ne cahil bir adamsın!’ sözleriyle tepki gösterdi 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve MHP’yi “sirk cambazları” olarak niteleyerek, “Bunlar, ‘izindeyiz Atam’ deyip, sabah akşam izin yaptılar, yan gelip yattılar” dedi.
Erdoğan, dün Ak Parti Genişletilmiş İl Başkanları toplantısındaki konuşmasında şu mesajları verdi:
TOPRAK ALTI YAPIYORLAR: MHP, Dersim konusunun açılmasından en az CHP kadar rahatsızlık duyuyor. MHP sadece Dersim konusunun açılmasından değil, Diyarbakır İçkale’de toprağın altından çıkan kemiklerden bile ciddi rahatsızlık duyuyor. Yahu bunlar çıkmayacak mı ortaya? Hani sen haktan, hukuktan, adaletten bahsediyorsun? Bunlar, dün her şeyi hasıraltı ediyorlardı. Şimdi de işte o zihniyet, kemiklerin çıkmasından rahatsız oluyor, hasıraltı ve sümenaltı yaptıkları yetmiyormuş gibi, şimdi de ‘toprak altı’ yapmanın mücadelesini veriyor.
“İZİNDEYİZ ATAM” DEYİP İZİN YAPTILAR: Bize, siyasi tarihimiz boyunca olduğu gibi son 9 yılda da, bu Dersim tartışmalarının ardından da hiç haketmediğimiz yakıştırmalar yaptılar. ‘Cumhuriyetle hesaplaşmak’ dediler. ‘Atatürk düşmanlığı’ dediler. ‘Cumhuriyetin ilkelerine husumet’ dediler. Hiç kimse kusura bakmasın, kimin cumhuriyete sahip çıktığı, kimin de cumhuriyeti tahrip ettiği, şu son 9 yılda tereddüte mahal bırakmayacak netlikte ortaya çıkmıştır. Artık kirli çamaşırlar ortaya çıkıyor. Kimin Atatürk’ün ideallerine sahip çıktığı, kimin de o ideallerin sadece istismarını yaptığı Ak Parti iktidarlarıyla çok net biçimde ortaya çıkmıştır. Ne CHP ne de MHP, bizim millet sevgimizi, vatan sevgimizi, memleket sevdamızı ölçecek kalibrede değildir. Bunlar, ‘izindeyiz Atam’ deyip, sabah akşam izin yaptılar, yan gelip yattılar.
BOSTON KORKULUĞU MUSUN?: CHP Genel Başkanı, partisi içinde Dersim ile ilgili farklı açıklamalar yapılınca, hatta Dersimli milletvekilleri bile birbirine düşünce, bu konuda açıklama yapmayı yasakladı. Şimdi dün çıkmış, katsayı meselesiyle ilgili olarak, ‘Danıştay’a CHP başvurmadı, arkadaşlarımızın münferit başvurusu’ diyor. Peki sen nesin orada? Bostan korkuluğu musun?
DİNDAR GENÇLİK YETİŞTİRECEĞİZ: Çıkıp, benim dünkü konuşmamdan kalkıp, Türkiye’yi dindarlar, dinsizler diye ayırdığımı söylüyor. Önce şu kulakların duymaya alışsın. Benim ifademde dindarlar, dinsizler diye bir ifade yok. Dindar bir gençlik yetiştirme var. Bunu yine söylüyorum, bunun arkasındayım. Sayın Kılıçdaroğlu, sen bizden, muhafazakar demokrat parti kimliği sahibi AK Parti’den ateist bir nesil yetiştirmemizi mi bekliyorsun? O belki senin işin olabilir, senin amacın olabilir.
BUNLAR SİRK CAMBAZI: CHP Genel Başkanı yoğun bir şekilde yargıya, yargı mensuplarına, yargı çalışanlarına yönelik çok ağır iddialarda, hakarete varan ağır ithamlarda bulundu. Silivri’deki mahkemeye ‘tiyatro’ diyen, hâkim ve savcılara ağır hakaretler sarfeden CHP Genel Başkanı, HSYK’ya, Yargıtay’a, Danıştay’a ateş püskürüyor. Daha birkaç yıl öncesine kadar CHP yargı kararlarının ardından, ‘Şeriatın kestiği parmak acımaz’ diyordu ve bize parmak sallıyordu. Bugün her yargı kararına, her yargı tasarrufuna karşı çıkıyorlar.
Neden? Nedeni çok açık. Zira bu ülkede, 12 Eylül 2010’da, millet idareye, millet yargıya el koymuştur. Ama bunlar egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğunu da hazmedemiyorlar. Hani Atatürkçüydünüz? ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ ifadesi Gazi Mustafa Kemal’in değil mi? Niye saygı duymuyorsunuz? Gece başka, gündüz başka. Bunlar sirk cambazı, sirk cambazı.
YARGI SİZİN MİLİTANLARINIZDAN TEMİZLENİYOR: Hiç kusura bakmayın Sayın Kılıçdaroğlu, yargının hükümetin emrine filan girdiği yok; tam tersine yargı, sizin militanlarınızdan, sizin militan tavrınızdan, sizin militan zihniyetinizden arınıyor, temizleniyor. Sayın Kılıçdaroğlu, geç bu işleri, geç. Artık mercek altındasın. Adım adım aldığın nefes bile bu ülkede benim milletim tarafından takip ediliyor ve sizin hukuk anlayışınızı bizler geçmişten bugüne çok iyi biliyoruz.
“TUTUKLU GAZETECİLER” YANITI: Artık istismar boyutunu, iftira boyutunu aşarak, Türkiye’yi çok haksız şekilde töhmet altında bırakan bir meseleye, ‘tutuklu gazeteciler’ diye takdim edilen meseleye de özellikle değinmek istiyorum. Maalesef ana muhalefet partisinin ve bazı medya kuruluşlarının, kendi ülkelerine, kendi vatanlarına yönelik; haksız, mesnetsiz, gerçeği yansıtmayan kampanyaları, Türkiye hakkında da negatif bir imajın oluşmasına neden oldu.
ONLAR POLİS KATLETMİŞLER: Şu anda cezaevinde bulunan, gazeteci olarak takdim edilen zanlıların ve hükümlülerin, gazetecilik faaliyetinden dolayı değil, büyük bir çoğunluğunun diğer bazı suç isnatlarıyla içerde tutulduklarını tekrar tekrar açıkladık. Türkiye’de, ‘içerideki gazeteciler’ diye takdim edilenlerin çoğu, aslında gazeteci değil, gazeteci olanlarsa gazetecilik faaliyetinden dolayı içeride değil. Öyle zanlılar var ki bizzat terör eyleminin içinde bulunmuşlar, silahlı saldırıda bulunmuşlar, polis katletmişler, ateşli silah bulundurmaktan tutuklanmışlar. Bunların ceplerinden, terör örgütünün yayın kuruluşlarının kimlik kartları çıkıyor.
ELİFBA’YI, HZ. ALİ’Yİ YASAKLADINIZ: Bu ülkede basın özgürlüğü noktasında söz söyleyecek en son kurum CHP, en son kişi CHP Genel Başkanı’dır. Bakın, CHP’nin tek partili dönemine, 1940’lı yıllara ait 16 belge var. Hz. Ali cenklerini yasaklamışlar. Senin bu işleri iyi bilmen lazım Sayın Kılıçdaroğlu. Bu cenklerle ilgilenmen lazım senin. Acaba CHP zihniyeti bunları neden yasaklamış? Beraber düşünce dünyasını paylaştıkları Aziz Nesin’in, Sabahattin Ali’nin, Rıfat Ilgaz’ın kitaplarını yasaklamış, toplatmışlar.
 

Paul Auster, Hürriyet’te yayımlanan röportajında şunları söylemişti: “Hapiste yatan yazar ve gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum! Kaç kişi oldu? 100’ü geçti mi? Biz demokratlar Bush’lardan kurtulduk. Bir savaş suçlusu olarak yargılanması gereken Cheney’den kurtulduk. Neler oluyor Türkiye’de! En çok endişelendiğim ülke. Demokrat yasaları olmayan ülkelere gitmiyorum davet alsam da. Aynı sebeple Çin’den gelen davetleri de geri çeviriyorum. Bu hükümetleri protesto ediyorum.”

Auster kimdir?
Çağdaş Amerikan edebiyatının önemli isimlerinden biri olan Paul Auster 1947 yılında New Jersey’de doğdu. Columbia Üniversitesi’nde İngiliz, Fransız ve İtalyan edebiyatı üzerine eğitim aldı. 2006’da İspanya’nın saygın edebiyat ödüllerinden Asturias Ödülü’ne değer bulunan yazarın ismi her yıl Nobel adayları arasında geçiyor. Savaş karşıtı duruşuyla dikkat çeken Auster’ın en son geçtiğimiz ocak ayında ABD’den önce Türkiye’de “Kış Günlüğü” adlı anı kitabı yayımlandı. Auster, Nazım Hikmet’i “20. yüzyıl Türk şiirinin en önemli şairi” olarak tanımlarken Atatürk’ün “olağanüstü bir devlet adamı, olağanüstü bir lider” olduğunu da söylemişti.




Erdoğan’a yanıt: Konuşma özgürlüğü kutsal bir haktır

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisiyle ilgili eleştirilerine Paul Auster’dan cevap geldi

Auster, Milliyet’e yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: “Başbakan İsrail’le ilgili ne düşünürse düşünsün, gerçek şu ki orada düşünce özgürlüğü var ve ne yazarlar ne de gazeteciler hapiste. Uluslararası PEN’den gelen rakamlara göre, Türkiye’de yaklaşık olarak 100 yazar hapiste. Davası dünyanın dört bir yanındaki PEN merkezleri tarafından yakından takip edilen Ragıp Zarakolu gibi bağımsız yayıncılardan bahsetmiyorum bile!

“Bütün ülkeler kusurludur ve sayısız problemle sarılmıştır sayın Başbakan. Bu ülkelere sizin Türkiyeniz ve benim Amerikam da dahildir. Ama benim bu konuda değişmez görüşüm şudur: Ülkelerimizdeki, bütün ülkelerdeki yaşam şartlarını iyileştirmek için hapis korkusu ve sansür olmadan konuşma ve yayınlama özgürlüğü, bütün kadınlar ve bütün erkekler için kutsal bir haktır.”

AB’ye Fransa çağrısı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’da yasalaşan soykırım iddialarını inkarı suç sayan düzenleme nedeniyle Avrupa Birliği’ni uyararak, “Herkes biliyor ki bu yasanın altında, bu yasayı çıkaran tavrın ve hissiyatın altında, reddi mümkün olmayan bir ırkçı yaklaşım, bir ırkçı zihniyet vardır” dedi. Erdoğan “İnanıyor ve umuyorum ki Fransa Anayasa Konseyi de sağduyulu davranacak, Fransa değerlerine, Avrupa Birliği ilkelerine ters düşmeyecek, vicdanları kanatmayacak bir sonuca varacaktır. Biz, sabırla beklemeye, süreci izlemeye devam edeceğiz” görüşünü ortaya koydu

 

Paul Auster, Kılıçdaroğlu, Tencere, kapak bir de İsrail...
(ABD’li yazar Paul Auster’in ‘Türkiye’ye gelmem’ sözüne tepki):
‘Hapiste yatan yazar ve gazeteciler yüzünden Türkiye’ye gelmeyi reddediyorum. Aynı sebeple Çin’den gelen davetleri de geri çeviriyorum. Bu hükümetleri protesto ediyorum’ diyor. Hah, biz sana çok muhtaçtık. Niye gelmedin? Aman gel, ne olur gel. Gelsen ne olur gelmesen ne olur. Türkiye irtifa mı kaybeder? CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu da Türkiye’ye Fransız bu yazarın ifadelerine sahip çıkıyor. ‘Onun gördüğünü bazıları görmüyor’ diyor.
Tam anlamıyla tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş. Güya, kendince Türk hükümetini protesto eden bu yazar, en son 2010 yılında, İsrail’de Uluslararası Yazarlar Konferansı’na katılmış. Güya İsrail demokrat bir ülke, laik bir ülke. İfade özgürlüğünün, insan hak ve hürriyetlerinin sınırsız olduğu bir ülke. Yahu sen ne cahil bir adamsın! İsrail’e sen nasıl laik bir ülke dersin? İsrail tam bir din devletidir.
Daha bunu öğrenememiş bu adam. Nasıl demokrat bir ülke dersin? Bizdeki Bu yıl mayıs ayında, İsrail’deki Uluslararası Yazarlar Konferansı’na da artık Paul Auster ile Sayın Kılıçdaroğlu birlikte giderler, birlikte orada poz verirler. 

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.