ABD'nin çekilmesi ve Güney Kafkasya

ABD'nin çekilmesi ve Güney Kafkasya

ABD'nin Güney Kafkasya'daki etkisini tamamen ve dönülmez bir şekilde son verdiğini düşünmek saflık olur. Geçen on yıllık süreçte Amerikalılar bölgede büyük bir çalışma yaptı.

Rusya Devlet Başkanının ziyaretinin Ermenistan'da yol açtığı coşku, Medvedev aynı şekilde Azerbaycan'ı ziyaret edene kadar sürer. Rusya, bunun tek bölgesel strateji olduğunu düşünerek ve bunu kendine has araçlarla Karabağ sorunu bölgesinde statükonun zapt edilmesi sanarak, Ermenistan ve Azerbaycan arasında askeri-siyasi dengeyi desteklemeye devam edecek.

Bu arada Rusya'nın Kafkasya'daki esas sorunu, Erivan ve Bakü arasında denge oluşturulmaması değil, Moskova için geçilmez bir bölge haline gelen Gürcistan'la siyasi ilişkilerin olmamasıdır. Bu yüzden, Ermenistan ve Azerbaycan arasında dengenin oluşturulması sürecinde Moskova'nın kazandığı zaman, en kısa sürede Gürcistan'la sorunların çözümünde kullanılmalı.

Güney Kafkasya'nın ABD ve Rusya için tamamen farklı yük getiren stratejik bir bölge olduğunu belirtmek gerekir. Güney Kafkasya, Washington için ulaşım-iletişim bileşeni yani Orta Asya ve Avrupa arasında zincirin bir parçası olarak görülürken Moskova için, Kuzey Kafkasya'da güvenliğin sağlanması amacıyla sıkı sıkıya bağlı olması gereken, askeri- siyasi fonksiyonu ön planda olan bir bölgedir. Ancak Rusya, Kuzey Kafkasya için olası tehditleri Abhazya ve Güney Osetya'da iki askeri üs konuşlandırarak belirli ölçüde düşürebildiyse de ABD için, Gürcistan'ın stratejik tutumu zarar verici oldu. Bu ülke ABD için, alternatif enerji koridoru işlevi görmüyor. Vaziyet böyleyken daha önce Amerikan himayesi altında hareket eden Türkiye gibi oyuncular sahneye çıktı. ABD'de Demokratlar iktidara geldiği andan itibaren ABD ile ilişkilerin adını koymaya çalışan Ankara, Kafkasya bölgesindeki -Rusya ile sıkı diyalog olmadan korunmuş sayılmayan- ulusal çıkarlarını yüksek sesle dile getirmeye başladı.

ABD'nin Güney Kafkasya'daki etkisini tamamen ve dönülmez bir şekilde son verdiğini düşünmek saflık olur. Geçen on yıllık süreçte Amerikalılar bölgede büyük bir çalışma yaptı. ABD, belirli bir anda olayların gidişatını anında değiştirebilen veya alternatif bölgesel senaryoyu anında kabul ettirebilen "üçüncü güç" olarak algılanmaya devam ediyor. İran'ın nükleer programıyla ilgili senaryo bunlardan biri.

Moskova'nın Abhazya ve Güney Osetya'nın bağımsızlığını tanımasından sonra Dağlık Karabağ meselesi, bölgesel siyasi sürecin merkezine oturdu. Türkiye'nin Karabağ sorunu konusundaki aktif konumu, Ermeni-Türk ilişkilerinin normalleşmesi çabalarının arka planına açıkça yansıdı. Amerikalı Demokratların "çocuğu" -Ermeni-Türk sınırının açılmasının "yol haritası"-, Türk yönetimi tarafından baltalandı. Sonuçta Dağlık Karabağ sorunu, iki bölgesel oyuncu Rusya ve Türkiye'nin etkisi altında kaldı.

Moskova ve Ankara, Dağlık Karabağ sorununun çözümü süreci üzerinde siyasi kontrolü sağladıktan sonra ikinci adımı attılar: Askeri yönlerini güçlendirmek. Rusya, 2044 yılına kadar Ermenistan'daki askeri varlığını sağlamlaştırdı. Türkiye ise Bakü ile stratejik iş birliği ve karşılıklı yardım anlaşması yaparak Azeri tarafının çıkarlarının teminatçısı fonksiyonunu pekiştirdi.

Genel olarak bölgede, ana katılımcıları bir taraftan Azerbaycan ile Türkiye'nin, diğer taraftan Ermenistan ile Rusya'nın olduğu yeni rekabet sistemi gelişiyor. Konum itibariyle Türkiye iyi bir durumda. Türkiye planlı olarak Gürcistan'daki ekonomik varlığını büyütüyor. Ayrıca Türkiye için Gürcistan, kendisini Azerbaycan'la bağlayan ana arter görevini görmeye devam ediyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı, Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz hattı ve proje aşamasında olan Bakü-Ahalkalak-Kars demiryolu hattı Türkiye'nin, Hazar bölgesine ve Orta Asya'nın petrol ve doğal gazına sürekli ulaşmasını sağlama amacı güdüyor. Türkiye, bu amaca ulaşma yolunda Batı'nın tam desteğini alıyor ve Nabucco'nun hayata geçirilmesi için mümkün olan her şeyi yapmak için çabalıyor. Bununla birlikte Türkiye, Güney Akım projesine katılım konusunda Moskova ile karşılıklı çıkarlara dayalı diyalog kurdu. Türkiye'nin elverişli coğrafi konumu kendisini, rekabet içinde olan Kuzey-Güney ve Doğu-Batı güzergahlarının kavşağı olarak göstermesine olanak sağlıyor.

Ayrıca Türkiye, İran ile sınırı olan topraklar üzerindeki dar bir koridordan Nahçivan'a demiryolu hattı yapımına başlamak niyetinde olduğunu açıkladı. Bahsi geçen demiryolu projelerinin gerçekleşmesi durumunda Ermenistan, Güney Kafkasya'da demiryolu kavşağı fonksiyonunu ebediyen kaybedecek.

Ancak yine de Güney Kafkasya'nın küresel rekabet ortamından çıktığından bahsetmek doğru olmaz. Uluslararası alanda etkilerini artıran ABD, Rusya ve Türkiye, şu anda komşu bölgeler konusunda kendilerine ait politikalar oluşturdular. Türkiye sadece Kafkasya'da değil, Balkanlar, Orta Doğu ve Arap dünyasında da ön plana çıktı. Ankara bundan henüz bir gelir elde etmedi. Tersine Türk aktifliği, bölgedeki diğer güçler tarafından çoğu zaman dışlanıyor.(Vigen Akopyan-byegm)

timeturk

Etiketler :