Ahmedinejat: 'Türkiye’nin ve İran’ın güçlenmesinden korkuyorlar.'

Ahmedinejat: 'Türkiye’nin ve İran’ın güçlenmesinden korkuyorlar.'

Ahmedinejad, Türk yazılı basınında ilk kez Vakit’e konuştu!.. Serdar Arseven’in sorularını cevaplayan Ahmedinejat, 'Türkiye’nin ve İran’ın güçlenmesinden korkuyorlar.' dedi.

Ahmedinejad, Türk yazılı basınında ilk kez Vakit’e konuştu!.. Ankara Temsilcimiz ve Yazarımız Serdar Arseven’i Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul eden Ahmedinejad, “Türkiye’nin ve İran’ın güçlenmesinden korkuyorlar. Bir çağ kapanıyor, bir çağ açılıyor. Biten dönem, bütün dünyaya Siyonizmin sultası dönemidir. Bu dönem, yeni bir imar dönemidir”dedi

Türkiye ziyareti öncesinde kritik mesajlarını Vakit aracılığıyla veren İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, Türkiye’ye ve İslâm alemine “Siyonist tahakküme karşı birlik” çağrısında bulundu.
Vakit’i Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul eden Ahmedinejad, konuşmasına “Türkiye halkına Vakit gazetesi aracılığı ile selamlarımı gönderiyorum. Çok samimi bir millettir. Türkiye ve İran halkları arasında samimi bir ilişki vardır. Arka planda çok geniş bir ortak tarih vardır. Müşterek bir kültür hanesinde yaşıyoruz. İslâmî ve insanî bir medeniyeti paylaşıyoruz. Bugüne kadar bu iki büyük millet arasına nifak sokmak isteyenler oldu, İslâm alemini bölmek isteyenler oldu. Maalesef bunda zaman zaman başarı sağladıkları da oldu. Ancak, çağ değişiyor. Siyonist düzenin tahakkümü artık devam etmeyecek” diyerek başladı.
Daha sonra sorularımızı cevaplandıran Ahmedinejad, Vakit gibi gazetelerin, Siyonist tahakküm karşısında çok önemli bir işlevi yerine getirdiklerini ifade etti ve bütün İslâm aleminin sorumlu, adaletten yana habercilik yapan medya organlarına şükran duyması gerektiğini söyledi.

Ahmedinejad, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bugün, maalesef dünyadaki bilgi akışı, iletişim hâlâ büyük ölçüde Siyonistler tarafından yönlendirilmektedir. Zulme karşı çıkan, Siyonizme karşı çıkan kim varsa, gerçekten eşitlikten, haktan, adaletten yana kim varsa, Siyonizm uzantısı medya organları, iletişim kanalları hedef almaktadır. Bu bazen manüplasyonla, bazen yalan haberle, bazen korku havası yaymakla, bazen bütün yöntemleri bir arada organize şekilde kullanmakla yapılmaktadır. Müslümanlar da, kaynakları, enerjisi Siyonizm tarafından sömürülürken, maalesef başka taraflara baktırılmaktadır.”

MEDYAYA İLİŞKİN DEĞERLENDİRMELER
Hem dünya medyasını, hem de Türkiye medyasını yakından takip ettiğini belirten Ahmedinejad, “Rahatsız olduğumuz çok haber var. Her gün yüzlerce haber geliyor önümüze. Özellikle ihtilaf olan bölgelerle, Afganistan, Pakistan, Irak, Filistin’le ilgili haberler, çoğu zaman Siyonizmin bakış açısını yansıtabiliyor. Türkiye’de geçen önemli haberleri bana getiriyorlar ve ben onu görüyorum. Bunların bir kısmı bizim medyada da iletiliyor. Ben onları takip ediyorum. Şunu da görmek gerekir ki; son zamanlarda dünyadaki değişime paralel olarak, medyada da değişim göze çarpıyor. Halkını doğru bilgilendirmek isteyen, bunun derdinde olan televizyonların, gazetelerin sayısı artıyor. Bu da son derece memnuniyet verici bir gelişmedir. Müslümanların daha da ötesinde, zulme karşı olan, Siyonist tahakküme karşı olan bütün insanların, medya alanına daha fazla önem vermeleri ve bilgi akışındaki kirliliğe son vermek için ellerinden geleni yapmaları şarttır. Haberin, yönlendirme imkânlarının Siyonizm’in elinde olduğu bir dünyanın huzura ermesi mümkün olmaz, düzgün siyaset mümkün olmaz.”

BUSH-OBAMA FARKI
“Bush döneminin sona ermesinden ve Obama döneminin başlamasından hemen sonra, ABD’nin değişeceği, saldırgan, katliamcı tavrını terkedeceği yönünde yorumlar öne çıkmıştı. Bugüne kadarki Obama yönetimi hakkında nasıl bir kanaate sahipsiniz” şeklindeki sorumuzu, “Değişim, hayatın bir gerçeğidir. Bugünkü dünya devam edemez. Değişim şarttır. Fakat, önemli olan değişimin hangi yöne olacağıdır” diyerek cevaplamaya başlayan Ahmedinejad sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bazıları bekliyor ki; eski istilacı durum yeni edebiyatla tekrar etsin. Biz diyoruz ki, ‘Bu olmamalıdır.’ Biz yeni bir dünya inşaa etmek istiyoruz. İlişkilerde güç değil, Hak esas olmalıdır. Adalet esas olmalıdır. BM Güvenlik Konseyi’nin durumu değişmelidir. BM’nin durumu, adaletle çatışma halindedir. Dünyadaki siyasi durum adil değildir, adil olmalıdır. Bunlar mutlaka değişmelidir. Bakın işgaller yaşanıyor, işgalciler adeta himaye ediliyor. ABD halkı bile bugün işgale karşıdır. Onlar değişim sloganına oy verdiler. Bush’un bakışı, onun dönemi ve yaptıkları bitmiştir. Onun dönemi bitmiştir. Yeni bir dönem başlamıştır. Bu kökten, temelden değişmelidir. Sayın Obama’nın bu değişime ayak uydurmasını temenni ederiz.”

TÜRKİYE’NİN GÜÇLENMESİNİ İSTEMEZLER
Ahmedinejad, “Obama’dan umutlu musunuz?” şeklindeki sorumuzu da şöyle cevaplandırdı:
“Sayın Obama’nın gerçekten de adaletten yana olmasını gönülden isteriz. Eğer, gerçekten Obama değişime kararlıysa, yardımcı oluruz. Ben Türk halkı ve bütün halklara soruyorum: Sayın Obama geldi de hangi alanda değişim oldu?.. Biz biliyoruz, temelden değişim zordur. Fakat biz kimseyi bekleyemeyiz. Sayın Obama’nın zorluklarını atlatmasını bekleyemeyiz. Sayın Obama büyük kararlar vermelidir. Büyük kararlar, cesaret ister. Büyük yatırım ister. Ve hazırlık ister. Sayın Obama, büyük değişime hazırlanmalıdır.

Filistin’de 60 yıllık zulme son verilecek mi? ABD ordusu işgal altında tuttuğu bütün topraklardan çekilip, son askerine kadar evine dönecek mi?.. BM’deki 5 ülkeye veto adaletsizliği sona erecek mi?..
Ahmedinejad, dünyanın temel meselesini “İnsanlığı köleleştirmek isteyenlerle bu köleleştirmeye karşı çıkanlar arasındaki mücadeleyi kimin kazanacağı” olarak nitelendirdiği konuşmasına şöyle devam etti: “Ellerinde dördüncü, beşinci nesil atom bombaları tutmalarının sebebi nedir?.. Bunlar, İran’ın da, Türkiye’nin de güçlenmesinden korkuyorlar. Bir tarafta “beyler” var, bir tarafta “köleler”. Biz bunu kabul etmeyiz. Ve bu iradenin karşılığı olarak da ağırlığımızı koyuyoruz. Türkiye ağırlığını koyuyor, İran ağırlığını koyuyor, Müslümanlar ağırlığını koyuyor, haktan-adaletten yana olan insanlık ağırlığını koyuyor. İnsanlık yükseldikçe, erdem yükseldikçe, ahlâk yükseldikçe Siyonizm alçalıyor. Tükeniyor. Bir çağ kapanıyor, bir çağ açılıyor. Biten dönem, bütün dünyaya Siyonizmin sultası dönemidir. Bu dönem, yeni bir imar dönemidir.”

KÜLTÜR İSTİLASINA SON
“Milletlerin kültürel yapıları istilaya uğradı. Her millet, kendi kültürüyle güzeldir. Kültürler ancak birbirlerinden istifade ederler. Birbirlerini ezmeye, yok etmeye çalışmazlar. Çalışmamalılar. Maalesef, dünyada Siyonizm merkezli bir kültürel istila operasyonu yıllarca etkili bir şekilde sürdürüldü. Artık, milletler kendi kültürlerine sahip çıkıyorlar. Başka kültürlerden de kendi rızalarıyla istifade ederek yollarını çiziyorlar. Bu istila insanlığa ne verdi? Kan, gözyaşı... Ve açlık. Bir milyarı aşkın açın bulunduğu bir dünyada başınızı yastığa koyduğunuzda rahat uyuyabilir misiniz? Bugüne kadar ne oldu?.. Gelişmemiş, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler arasındaki mesafe, gün geçtikçe açıldı. İhanet, yalan, aldatma uluslararası politikanın adeta simgeleri haline geldi. Mazlumlar katledildi, insanlık tarihinin en büyük zulümleri yaşandı. Ama artık, tükenme noktasındalar. Artık tek bir grubun hakimiyeti diye durum kalmadı. Siyonizmin başını çektiği dönem bitmek üzere. Tek kutuplu dünya yok, çift kutuplu dünya yok. Şartlar değişti. Dünyaya kültür ve ahlâk yön verecek. Türkiye ve İran gittikçe güçlenen devletler olarak, bu yeni dönemde çok daha etkin olacaktır. Türkiye’nin doğu ile kurduğu ilişkileri takdirle izliyoruz. Bunun yanısıra, Türkiye’nin batı ile de güçlü ilişkileri var.”
Atom bombası sahibinin de başına beladır

Ahmedinejad, “uranyum zenginleştirme” meselesini “kırmızı çizgi olarak” ortaya koymaktaki ısrarlarının sebebine ilişkin sorularımıza da şu cümlelerle karşılık verdi:
“İran, uranyum zenginleşmesini kendi başına tamamıyla ve barışçı amaçlarla yapabilir. Ajans (Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu-UAEK) müfettişleri bunu belirtmişlerdir. Birileri hâlâ aynı noktada ama biz tekrar ediyoruz: Kimse silahla mutlu olamaz. Siyonist rejimin elindeki atom bombalarına bakın. Onların himayecileri, onlara nezarette, kontrolde bulunuyor mu?.. Yok, hayır. Böyle bir tutum, dünyanın gözleri önünde sergileniyor. Ancak, ben her fırsatta dile getiriyorum: Gazze’de Siyonizm üst üste mağlubiyetler almaktadır ve zulme devam ettikçe bu böyle sürecektir. Atom bombası, onları zafere taşımadı, taşımayacaktır da. Afganistan’da atom bombası olan mı kazanıyor?.. Hayır, atom bombası bir beladır. Sahibi için de beladır. Birileri artık saatlerini ayarlasın. Dönem değişti. Atom bombası ile kazanamazsınız. Kültürle kazanırsınız. Adaletle kazanırsınız. İnsanlıkla kazanırsınız. Medeniyetinizle kazanırsınız. Barbarlıkla, hep kaybedersiniz ve kaybediyorsunuz. Kim ki zorbadır, o ilkeldir. Kim ki zorbadır, o geri kalmıştır. Kim ki zorbadır, o kaybetmeye mahkûmdur.”

D-8 PROJESİ ÇOK BÜYÜK İMKÂNLAR SUNUYOR
Ahmedinejad’a “Erbakan hükümeti döneminde hayata geçirilen D-8 projesinin bugünü ve geleceği hakkında neler düşündüğünü” de sorduk.
“Ortada 900 milyon nüfus var. Bu genç, dinamik ve yetişmiş bir nüfus. Kendisini çok iyi yetiştirmiş, çok iyi yetiştirilmiş insanlarımız var. Dokuz ülke, 900 milyon nüfus. Her alanda dev üretim kapasitesi. Doğal kaynaklar, büyük ekonomiler. Niçin birlikte hareket etmeyelim? Niçin birikimimizi, gücümüzü insanlığın yararına kullanmayalım? Bütün güç batının elinde mi olacak?! Hayır, şartlar değişti. Türkiye ile İran, kendi geleceklerine ilişkin kararları kendileri verirler ve vereceklerdir. D-8 üyesi bütün ülkeler, bu imkândan faydalanmalıdır.
Onlar bizi sömürecek, biz de hepimiz susacağız, öyle mi? Başka istekleri var mı?!.. Onlar her istedikleri meseleye istedikleri gibi müdahale etsin, öbürleri de sussun. Elbette, onurlu milletler olarak bunu kabullenmeyiz. Şunlara bakın: Biz böyle kendi ayaklarımız üstünde durup ileriye baktıkça, onlar kızıyorlar. Bırakın kızsınlar.”

TÜRKİYE AB İLİŞKİLERİ: GİRMENİZİ İSTİYORUZ
Ahmedinejad, “Türkiye AB ilişkilerine nasıl bakıyorsunuz?” şeklindeki sorumuza şu karşılığı verdi: “Türkiye doğu ile çok kuvvetli bağları bulunan bir ülkedir. Büyük bir medeniyeti, büyük bir tarihi temsil etmektedir. Dolayısıyla doğu ile ilişkileri bu tarihi arka planın da etkisiyle gelişmektedir. Bununla birlikte, Avrupa Birliği ile, batı ile ilişkileri de güçlüdür. Bunun böyle olmasını biz de isteriz ve son derece faydalı görürüz. Umarız, AB de Türkiye gibi büyük bir medeniyeti temsil eden çok büyük bir gücün kendisine neler katacağını anlayabilecek düzeye gelir.”

FİLİSTİNMESELESİ SİYONİST REJİME TABİ OLANLARA SESLENİYORUM
Ahmedinejad, “Filistin meselesi, nasıl çözüme kavuşacak, öngörünüz var mı?” şeklindeki sorumuza da şu karşılığı verdi: “Çare bellidir. Filistin halkının iradesine kimse karışamaz. Onun kararını beğenmezlik, meşru saymazlık kimsenin haddi değildir. Orada serbest oylama yapılacak ve Filistinli ne demişse o olacak. Bir başka halkın kendi idarecilerini tayin hakkı var da, Filistin halkının yok!.. Bunu kabul edebilir miyiz?.. Artık kazanırsanız, adaletle kazanırsınız. İnsanlıkla kazanırsınız. Medeniyetinizle kazanırsınız. Barbarlıkla, hep kaybedersiniz ve kaybediyorsunuz. Kim ki zorbadır, o ilkeldir. Kim ki zorbadır, o geri kalmıştır. Kim ki zorbadır, o kaybetmeye mahkûmdur.”
“Siyonist rejimin kontrolünde olmaya devam hevesindekilere de seslenmek istiyorum: Zihniyeti değiştirmedikçe, mutlu olmanız, huzura ermeniz mümkün değildir. Türkiye halkı bunun bilincindedir. İran halkı bunun bilincindedir. Herkesin bilincinde olması gerekmektedir.”

Vakit

Etiketler :