Ali Sarıkaya Ahmet Davutoğlu'nu anlattı

Ali Sarıkaya Ahmet Davutoğlu'nu anlattı

AK Parti Genel Başkan Danışmanı Ali Sarıkaya, Başbakan Davutoğlu'na en yakın isimlerden. İşte Sarıkaya'nın ifadeleriyle Davutoğlu...

Yeni Şafak gazetesinin başarılı röportajcısı Nil Gülsüm, Başbakan Ahmet Davutoğlu'na en yakın isimlerden AK Parti Genel Başkan Danışmanı Ali Sarıkaya ile konuştu.

Boğaziçi Üniversitesi yıllarında Bilim Sanat Vakfı'nda Ahmet Davutoğlu'nu dinlediğini kaydeden Sarıkaya, "Ahmet Hoca'yı ilk dinlediğimizde bizi adeta çarptı. Kesinlikle 'Bu hocanın dizinin dibinden ayrılmamak, talebesi olmak gerek' düsturunu edindik" dedi.

İşte Sarıkaya'nın açıklamalarından satır başları;

Başbakan Ahmet Davutoğlu, nasıl bir hocaydı?

Hocalık yaparken aslında sadece hoca değildi. Bize ağabey, kardeş, arkadaş, baba oldu. Bütün rolleri kendi içinde mündemiç şekilde davranan bir insandır. Çok samimi birisidir. Mütebessim duruşunu hiçbir zaman kaybetmez. Sert ve kırıcı değildir. (Gülerek) Birisine çok kızdığında, kullandığı en sert ifade; 'terbiyesiz adam'dır.

DİK DURUŞUNDAN TAVİZ VERMEZ

Kriz anlarında nasıldır Başbakan Davutoğlu?

Kendine özgüvenini hiç kaybetmez. Dik duruşundan taviz vermez ve çözüme odaklanır. Hocanın yanında edindiğim en önemli tecrübe; kriz yönetimi ve stres altında karar alma, politika üretme ve hedefe yürümedir.

İKİ LİDERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ

Erdoğan ve Davutoğlu'nu üçer kelime ile tanımlayacak olsanız...

Cumhurbaşkanımız; lider, karizma, dik duruş. Başbakanımız ise; yine lider, bilgelik, özgüven. İkisi de ideal karakterlerin değişik veçhelerine sahipler ve aslında birbirini tamamlayan lider özelliklerine sahipler.

BİLGE, ÇALIŞKAN...

Hem Erdoğan'la hem de Davutoğlu ile birlikte çalıştınız. Size hangi tecrübeyi kazandırdı?

Bu iki isim yaşayan kişiler içerisinde benim hayatımı şekillendiren en önemli iki şahsiyettir. Tayyip Erdoğan'ın siyasi feraseti, dik duruşu, delikanlı tavrı; Ahmet Hoca'nın bilgeliği, çalışkanlığı, özgüveni ve Anadolulu duruşu benim için çok önemli ve değerlidir.

UYUMLU ÇALIŞMA İKİSİ ARASINDA HEP OLDU

Her iki isimle çalışma süreciniz nasıl başladı?

90'lı yıllar itibarıyla idealim Sayın Erdoğan ve Davutoğlu'nun birlikte çalışmasıydı. Bu idealim de 2002 yılı itibarıyla gerçekleşti. Hep de bunun için uğraştım. İngiltere'den döndüğümde de hafta içi Cumhurbaşkanımızla, hafta sonları ise Başbakanımızla çalıştım. 2009 yılı itibarıyla Sayın Davutoğlu Dışişleri Bakanı olarak atandığı zaman Sayın Erdoğan'ın da teveccühüyle hem Başbakan Danışmanı hem de Dışişleri Bakanı Danışmanı sıfatıyla çalışmaya başladım. Sayın Cumhurbaşkanımız Belediye Başkanı olduğu dönemde de Sayın Başbakanımızla oturup bazı çalışmalar yaparlardı. Kurumsal değildi ama çok uyumlu çalışmaları olurdu. Bu uyumlu çalışma ikisi arasında her zaman oldu.

İLK BİLİM SANAT'TA DİNLEDİK ÇARPILDIK

Başbakan Davutoğlu ile tanışıklığınız ve hukukunuz nasıl başladı?

Boğaziçi'ne girdiğim zaman üst sınıflardan bir ablamız vardı. Bir gün, “Bilim Sanat Vakfı'nda Ahmet Hoca diye biri var. Gidin bir dinleyin" dedi. Arkadaşlarımızla dinlemeye gittik. Ahmet Hoca'yı ilk dinlediğimizde bizi adeta çarptı. Kesinlikle 'Bu hocanın dizinin dibinden ayrılmamak, talebesi olmak gerek' düsturunu edindik. O gün bu gündür Ahmet Hoca'nın yanından ayrılmadım. Bilim Sanat Vakfı'nda ciddi bir eğitim gördük, sonra yazılar yazdık. Yaklaşık iki sene Ahmet Hoca ile birlikte Hint medeniyeti çalıştık. Arnold Toynbee'nin eserlerini bir buçuk sene kadar çalıştık. Clausewitz'den, Churchill'e; Muhammed İkbal'den Seyyid Kutub'a kadar derinlemesine çalışmalar yaptık.

MAKAMLAR MEVKİLER ONLAR İÇİN ÖNEMLİ DEĞİL

Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu'nun yakınlığı nasıldır?

Bu iki isim arasındaki kardeşlik, makamların, mevkilerin, başka hesapların çok ötesinde dünya ve ahiret kardeşliğidir. Sayın Erdoğan Başbakan olmadan da aralarında bu kardeşlik vardı, Başbakan olduğunda da vardı, Cumhurbaşkanı olup Ahmet Hoca Başbakan olduğunda da var. Makamlar mevkiler onlar için önemli değil, kapılar kapandığında Gazze'deki çocukların bombalandığı haberini aldıklarında baş başa verip “Allah'ım bize daha fazla güç ver. Biz bu masum halkların yanında olabilelim" diye gözyaşı döken insanlar bunlar. Bu insanlar için koltuk, makam, mevkiinin bir önemi yoktur. Onların kardeşliği dava kardeşliğidir. Kimse bu insanların arasını açmaya uğraşmasın. Bunu asla beceremezler.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.