Alman gazeteci: Avrupa diz çökmediği dik durduğu için Erdoğan'ı...

Alman gazeteci: Avrupa diz çökmediği dik durduğu için Erdoğan'ı...

Sahaflar çarşısında yaptığı görüntülü haber ile Türkiye'de her kitabın özgürce basıldığını anlatan ve Türkiye'ye kendini tanıtan Alman gazeteci Martin Lejeune, çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Alman Gazeteci Martin Lejeune ismini ilk kez İstanbul Sahaflar Çarşısı'nda yaptığı görüntülü haber ile duyduk. Avrupa basınına mesajlar içeren haberde Türkiye'de her kitabın özgürce basılıp dağıtıldığına vurgu yapan Martin Lejeune, birçok Avrupa ülkesinin bu kadar özgür olmadığının da altını çiziyordu. Batı'nın Türkiye konusundaki ikiyüzlü tavrını sık sık gündeme getiren Lejeune, birçok kez PKK'lıları saldırısına uğradı. FETÖ'cülerin iftiralarına da maruz kalan Lejeune'nin son olarak basın kartı da elinden alındı. "Türkiye'de Deniz Yücel'e sahip çıkan, Can Dündar'a koruma veren Almanya beni korumak için tek bir adım atmadı" diyen Lejeune, Almanya ve AB'deki Türkiye düşmanlığının nedenlerini anlattı.

ALMANYA'DA SATILMIŞ GAZETECİ OLMAMI İSTEDİLER

- Almanya'da bir gazetecinin Türkiye dostu olması alışık olduğumuz bir durum değil. Bu sevgi nereden geliyor?

Ben Almanya'da sekiz yıl gazetecilik yaptım ve büyük günlük gazeteler için de çalıştım. Bu dönemde Almanya'da ve dünyanın her yerinde Müslümanlara ne kadar çok haksızlık yapıldığını gördüm. Aynı zamanda Almanya'da gazetecilerin ne kadar sık yalan haber yaymaya mecbur bırakıldıklarına ve kaç kez siyasilerin bize nasıl haber yapmamız gerektiğini söylemelerine tanık oldum. Hatta kariyerimin bir döneminde önüme İsrail ve Siyonistlere destek verdiğimi açıklamaya mecbur tutulduğum bir belge imzalatmak istediler. Tam bu noktada satılmış gazeteci olarak yaptığım işi bırakıp sosyal medya aracılığıyla sesimi duyurmak istedim. O günden bugüne yayınladığım her kelimeden kendi adıma sorumluyum ve tüm vicdanımla yaptığım gazeteciliğin arkasında durabiliyorum.

ERDOĞAN'IN AVRUPA'YA DEMOKRASİ DERSİ VERMESİ DİKKATİMİ ÇEKTİ

-Türkiye dostluğu nereden geliyor?

O zamana kadar beni Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan pek ilgilendirmedi, çünkü ben daima biz Almanların, biz Avrupalıların iyi ve adil olduğunu yazmaya yönlendirildim. Biz gazetecilerin üzerindeki insanlıkdışı baskının basın özgürlüğü ile alakası olmadığını anladığım anda Türkiye'yi farklı gözle görmeye başladığım gibi, Recep Tayyip Erdoğan'ın sözlerini de çok farklı dinledim. Bu sırada Başbakan Erdoğan'ın konuşmalarında sürekli Avrupa'ya demokrasi dersi vermesi dikkatimi çekti. İlk başta buna şaşırdım. Çünkü Türkiye'deki özgürlükler bize çok farklı anlatılmıştı. Satılmış gazeteci olmayı reddettim ve Türkiye konusunda gözlerim açıldı.

TÜRKİYE DOSTU OLDUĞUM İÇİN EN İYİ DOSTLARIM BENİ TERKETTİ

-Türkiye dostu olmanız nedeniyle Almanya'da basın kartınız alındı, ne düşünüyorsunuz?

Umarım insanlar bir şekilde benim neden Erdoğan'ın yanında olduğumu ve Türkleri neden sevdiğimi hissedip, anlayabilmiştir. Şimdiye kadar Türkiye'de hiç kötü bir şey yaşamadım. Türkiye'de bana kötülük yapan hiçbir Türk olmadı. Türkiye'de sadece barış, güleryüz ve misafirperverlik gördüm. Erdoğan'ı ve Türkiye'yi desteklediğim için ailemle bile tartışmak zorunda kaldım. En eski ve en iyi dostlarım bana mesafe koydu. Ama ben kimseye Türkiye hakkında yanlış bir algıya sahip olduğu için kızgın değilim. Çünkü Almanya ve Avrupa'daki insanlar medya tarafından manipule ediliyor. Almanya'da siyaset ve medya Türkiye düşmanlığını körüklüyor. Erdoğan'a diz çöktüremediği için düşmanlık yapıyorlar. Erdoğan'ın dik duruşu Almanya'yı çıldırtıyor. Ve Avrupa halkı Türkiye gerçekleri konusunda bilgilendirilmiyor. Ve ben kendimi, Türkiye ve Erdoğan konusunda diğerlerinin de gözünü açma konusunda sorumlu hissediyorum.

AVRUPA DİZ ÇÖKMEDİĞİ VE DİK DURDUĞU İÇİN ERDOĞAN'I SEVMİYOR

-Son dönemde Almanya ve AB ile çok sık kriz yaşıyoruz. Bunun sebebi nedir sizce?

İngiliz Winston Churchill bir keresinde, "Türkiye ot gibidir. Çok fazla büyümemeli, ama susuz da bırakılmamalı" demiş. Batı'nın Türkiye'ye bakışı budur bence. Bugüne kadar Türkiye'yi istedikleri gibi yönetebilecekleri liderleri seçtiler. Erdoğan ise dik duruşu ile bu siyasi denklemi bozdu. Almanya bu yüzden Erdoğan'dan hoşlanmıyor. Bir Türk liderden bu sert ve haklı uyarıları duymaya alışık değiller.

ERDOĞAN'I İNDİRMEK İSTİYORLAR AMA ESKİ TÜRKİYE YOK ARTIK

-Almanya ve AB'nin amacı ne peki?

Tabii bu adımdan sonra mümkün olduğu kadar hızlı şekilde Erdoğan'ı koltuğundan indirip, yerine güçlerin koyduğu kurallara göre hareket eden birini oturtmak istiyorlar.
Bugün Türkiye kendi savunma sanayisini, kendi sağlık reformunu, eğitim sistemini ve ulaşımını o kadar iyi düzenleyen bir büyük güç ki, kolay kolay alt edilemez veya emirler yağdırılamaz. Yani Türkiye artık bu güçler için kolay lokma değil.

Türkiye'de bir Cumhurbaşkanı'nı veya bir Başbakan'ı kara propagandayla görevden almak o kadar kolay değil. Çünkü Türkiye eski güçsüz ülke değil. Bu noktada Batı medyası yalanlarla 
devreye girdi.

Erdoğan'a diktatör diyerek kamuoyunu etkilemeye çalışıyorlar. Yani kötülük ekip iyi bir şey biçmeyi umuyorlar. Türkiye'ye artık tepeden bakamadıkları için, Türkiye verilen talimatlara artık boyun eğmediği için kıskanıyorlar. Türkiye'nin birçok Avrupa ülkesinden daha demokratik olduğunu onlar da biliyorlar.
Erdoğan'ı yok etmek için başvurdukları yollar giderek sertleşiyor. Sertleştikçe inandırıcılıklarını kaybediyor ve batıyorlar.

CEM ÖZDEMİR TÜRKİYE HALKINA İHANET İÇİNDE!

-Bir Alman olarak Türkiye dostusuzunuz. Ama Türk olarak Türkiye düşmanlığı yapanlar var.

Cem Özdemir ve Sevim Dağdelen gibileri kastediyorsunuz. Onlar Türk halkına ihanet içinde olan, Almanya'daki Türkler'e zulüm yapmaya yardımcı olmak için Almanlar'a hizmet edip boyun eğen kişiler. Cem Özdemir ve Sevim Dağdelen gibi siyasiler Ermeni dostudur ve terör örgütü PKK'yı masum gösterenlerdir. Almanya'da Federal Meclis'te sözde bir soykırım hakkındaki Ermeni tasarısının önünü açtılar ve şimdi de 15 Temmuz darbecilerinin Almanya'da iltica alabilmeleri için mücadele ediyorlar. Bu siyasiler, 16 Nisan'da yapılan referandum öncesinde tüm HAYIR kampanyalarının önünü açıp öte yandan tüm EVET etkinliklerinin yasaklanmasına destek vererek, Almanya'daki Türklere zulmedenlerin suç ortağı olmuşlardır.
Deniz Yücel gibi terör yardımcısına destek çıkıp Can Dündar gibi aranan kriminallere Almanya'nın kapılarını açarlar.

TÜRKİYE'YE İHANET ETMESELER BAŞARILI OLAMAZLARDI

-Neden bunu yapıyorlar?

Bunu kendileri inandığı için değil, para için yapıyorlar. Almanya'da konforlu bir yaşam sürüp başarılı kariyer yapma uğruna vatana, ulusa, bayrağa, halka ihanet ettiler. Zorunlu asimilasyona başarıyla karşı çıkan gururlu birer Türk olarak Cem Özdemir ve Sevim Dağdelen Almanya'da asla kariyer yapamazdı. Tüm imkanlar kullanılarak susturulurlardı. Belki de bu siyasileri Türk diye anmak da hakarettir. Bu tip kişileri Türk diye tanımlamak tüm Türklere hakarettir. Çünkü bir Türk hiçbir zaman bayrağını, vatanını para için satmaz. Hatta bunlar bazı vakıf ve dernek üyelikleriyle Alman meclisi ile terör örgütleri PKK ve FETÖ arasında arabulucu konumunda.

BU GURURU YAŞAMAK İÇİN 15 TEMMUZ'DA TÜRKİYE'YE GELDİM

- 15 Temmuz etkinliklerinde siz de vardınız. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Ben 15 Temmuz 2016'da da oradaydım ve Türk insanına neler yapıldığını ve Türk halkının demokrasi için nasıl mücadele edip kazandığını bizzat yaşadım. Benim için bu özel günde şehitleri ve kahramanları anmak bir gurur oldu.

Bütün Türkler gibi ben de her yıl Türkiye'de olacağım ki bu gün ve kurbanlar hiçbir zaman unutulmasın. Tüm Türkiye'de milyonlarca insan meydanlara çıktı. Hiçbir ülkede böyle bir şeyle karşılaşamazsınız.Ve ben Türklerle birlikte demokrasi nöbetleri tutabilmekten ötürü çok gururluyum.

FETÖ ALMANYA'DA KARA PROPAGANDA YAPIYOR

- Almanya FETÖ'yü neden bu kadar destekliyor?

Türkiye sınırları içinde bitirilen FETÖ, Türkiye dışında çok profesyonel çalışıyor. Darbeden sonra kaçan bazı FETÖ üyelerine örgüt için çalışmaya devam edebilmesi için Almanya'da ve diğer ülkelerdeki yeni görevler verildi. Türkiye düşmanı bir örgütün Avrupa'da yerleşik hale gelmesi Almanya'nın da işine geldi. Avrupa'da Türkiye düşmanlığının nedenlerinden biri de FETÖ'nün buralarda yaptığı kötü propagandadır. Burada çok büyük bir para sözkonusu. Almanya yönetimi ve FETÖ, Erdoğan önderliğindeki Türkiye'ye düşman olduğuna göre birlikte hareket etmeleri çok normal.

ALMAN VAKIFLARI TÜRKİYE ALEYHİNDE ÇALIŞIYOR

- Gazeteci olarak Alman vakıfların Türkiye'deki çalışmaları ile yakından ilgilisiniz. Biraz açar mısınız?

Bu çok uzun bir konu ama özetle şunu söyleyebilirim. Alman vakıfları Gezi olaylarında olduğu gibi, Türkiye'ye kaos amaçlı olayların merkezi ve kaynağı konumunda. Yaptığım çalışmalar sonucunda bu vakıflar tabelalarını değiştirmek zorunda kaldı. Bildiğim kadarıyla Türkiye yönetimi bu konuda boş durmuyor.
Türkiye'de bulunan Alman ve diğer Avrupalı vakıfların kötü emelleri ve eylemlerine artık bir son verilmesini umuyorum.

FETÖ AVRUPA'DA KONUMUNU KORUMAK İÇİN BÜYÜK PARA HARCIYOR

- Yurtdışında FETÖ'ye karşı nasıl daha etkili mücadele edilebilir?

FETÖ, gittiği her ülkede halka ve yöneticilere yalan söylüyor. Bu yalanı da başarılı şekilde sürdürüyor. Kiliselerle, medya ile, STK'larla ve siyasilerle yakın ilişki içerisindeler. Avrupa'daki konumlarını korumak için büyük para harcıyorlar. Türkiye'nin de aynı yöntemi uygulaması gerekir. FETÖ'nün yalanlarını belgeleriyle çürütmeleri gerekir. Hiçbir ülke, kendi sınırları içerisinde askeri darbe yapmış bir örgütü barındırmak istemez. Bunu anlatmak için yoğun bir diplomasi yürütülürse mutlaka sonuç alınır.

BİR ALMAN'DAN GERÇEKLERİ DUYMAK PKK'YI ÇILDIRTIYOR

- Çok sık olarak PKK tarafından saldırıya uğruyorsunuz? Bunun nedeni ne olabilir?

Ben, kısıtlı imkanlarıyla kamuoyunda fikrini ve gerçekleri açık açık söyleyen tek Alman olduğumu düşünüyorum. Bütün bunları bir Türk söylese belki PKK yandaşları için kabul edilebilir bir durum olabilirdi. Ama bunu bir Alman'ın yapması onları çileden çıkartıyor. Çünkü onlar, herkesi PKK'nın Kürtleri temsil ettiğine inandırdığını düşünüyor. Ve ben PKK'nın hiçbir şekilde Kürtleri temsil etmediğini biliyorum. Çünkü Kürtler Türkiye'de en büyük zararı PKK'nın eylemlerinden görüyor. Ben şu an gittiğim yolun dikenli olduğunu biliyorum, ama Müslümanlar, Türkler rahat, özgür ve huzurlu bir hayat yaşayabilene kadar asla vazgeçmeyeceğim.

YOLDA YÜRÜRKEN SALDIRIYORLAR, TÜRÜKÜYORLAR, BAĞIRIYORLAR

- Almanya'da Türkiye'yi desteklediğiniz için basın kartınıza el konuldu. Ne söylemek istersiniz?

Bana gönderilen mesajlarla neredeyse her gün tehdit ediliyorum. Posta kutuma PKK çıkartmaları yapıştırıyorlar, insanlar yolda geçerken omuz atıyor ve hatta bana bağırıyor veya tükürüyorlar. Ve ben Can Dündar veya Seyran Ateş gibi devletin tahsis ettiği korumaları sahip değilim. Almanya'daki hiçbir gazete nasıl tehdit edilip saldırıya uğradığımı yazmadı. Hatta polise yaptığım şikayetler bile ele alınmıyor. Suç duyurusunu doğrudan savcılığa yapsam dahi.
Bunun aksine ise ben, sosyal medyalardaki her açıklamam nedeniyle hakkımda savcılıklarda sürekli suç duyurusunda bulunan Alman siyasi rakiplerim tarafından şikayet ediliyorum. Ve bu davalar ısrarla sürdürülüyor. Fiziken çok ağır saldırılara uğramama rağmen, gazeteci dernekleri, kurumlar ve sendikalar tarafından en küçük destek bile gelmedi. Çünkü bu kurumların tamamı Deniz Yücel gibi terör destekçilerini destekleyip benden nefret ediyor. Zaten basın kartıma da bu nedenle el konuldu ve ben gazeteciler sendikasından uzaklaştırıldım. Şu sıralar benim basın toplantılarına katılmam engellendiği gibi kamuya açık etkinliklere de girişim yasaklanıyor. İnandırıcılığımı zedelemek ve Alman toplumunda bana karşı olan nefreti daha da körüklemek için hakkımda yalan haberler yapılıyor.

AB ÜLKELERİ 15 TEMMUZ OLMAMIŞ GİBİ DAVRANIYOR!

- AB ve Almanya basınının 15 Temmuz darbe girişimine karşı tavrı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Avrupa Birliği'ndeki, özellikle de Almanya'daki önyargılı basın öyle davranmak zorunda. Çünkü eğer gerçeği anlatacak olsalar tüm dünya ne olduğunu öğrenir. Ve o zaman da Türk halkı ile dayanışma içinde olmak gerekiyor. Bunu engellemek için sanki 15 Temmuz darbe girişimi olmamış gibi davranıyorlar.

DENİZ YÜCEL'İN PKK PROPAGANDASI YAPMASI KABUL EDİLEMEZ!

- Türkiye'de gözaltına alınıp tutuklanan Türk asıllı Alman gazeteci Deniz Yücel ismi neden bu kadar önemli?
Deniz Yücel ile ilgili şunu demek istiyorum ki, suç işleyen gazeteciler cezadan muaf değiller. Bir gazetecinin PKK gibi terör örgütlerini destekleyip onların propagandasını yapması kabul edilemez. Türkiye bir hukuk devleti ve Deniz Yücel de yasalara göre muamele görüyor.
Burada şu soruyu sormak gerekiyor. Deniz Yücel'in cezaevinden olmasına Alman Hükümeti neden bu kadar önem veriyor.
Mesela bir örnek vereyim: Casusluktan ceza alan Türkiye'den Almanya'ya kaçan Can Dündar. Bugün Can Dündar'a demokrasi kahramanı bir devlet başkanı muamelesi yapılıyor. Alman Meclisi'nde konuşma yaptırılıyor, Cumhurbaşkanı onu bir devlet başkanı gibi karşılıyor, ödüller alıyor, Adalet Bakanı onu Alman hükümeti adına yeni yıl konuşmasını yapmak üzere davet ediyor ve TV programlarında onun yanında oturuyor. Almanya gibi bir partner ülkenin mahkum olmuş ve aranan suçlulara böyle davranmaması nasıl bir durumdur?

PETER STEUDTNER'İN İLİŞKİLERİNE DİKKAT!

-Almanya ile yaşadığımız son krizin nedenlerinden biri de Büyükada'da yakalanıp tutuklanan Peter Steudtner. Bu ismi daha önce duydunuz mu?

Peter Steudtner'in arkasında George Soros'un vakıfları var. Peter Steudtner Alman basınının masumlaştırıcı şekilde lanse ediliyor. Kendisi Alman vakıfları tarafından finanse edilen ve Hollandalı örgüt "HIVOS" tarafından Türkiye'ye gönderilen bir isim. HIVOS, George Soros ve onun Open Society enstitüsü tarafından finanse ediliyor. "HIVOS" aktivistleri bir "Bağımsız Kürdistan" için projeler üretiyor. Basında çıkan haberlere göre Peter Steudtner ve "HIVOS" Amnesty International ile birlikte çalışıyorlar. Alman vatandaşı Peter Steudtner Hollandalılar'ın verdiği görevle Türkiye'deki sözde aktivistlere dosya şifrelemek, gizli bilgi alışverişinde bulunabilmek için çalışıyorlardı. Türkiye'de bir rejim değişikliği istiyorlar, AK Parti hükümetini düşürmek istiyorlar. Peter Steudtner gibi isimler çok fazla var Türkiye'de.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.