Ahmet Altan gizli Ergenekoncu mu?

Ahmet Altan gizli Ergenekoncu mu?

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, Ahmet Altan ve Taraf gazetesinin stratfor belgelerinden yola çıkarak Başbakan Erdoğan'a yönelttiği sert eleştirileri konu edindiği yazısında çarpıcı ayrıntılara yer verdi.

Yeni Şafak yazarı Salih Tuna, Ahmet Altan ve Taraf gazetesinin stratfor belgelerinden yola çıkarak Başbakan Erdoğan'a yönelttiği sert eleştirileri konu edindiği yazısında çarpıcı ayrıntılara yer verdi.

 
Tuna, MİT krizinde Hakan Fidan'ın, stratfor üzerinden de başdanışmanın bahane edilerek Başbakan Erdoğan'ın hedef alındığını ileri sürerek, " MİT krizinde nasıl ki Hakan Fidan bahaneydi, şimdi de "başdanışman" bahane. (O "başdanışman" bütün bunların külliyen yalan olduğunu söyledi. Tekzip metnini de Taraf yayımladı.) Hedef yine Sayın Başbakan değil mi?!" diye sordu.
 
Tuna 'Ahmet Altan gizli Ergenekoncu mu?' başlıklı yazısında ayrıca Batı'nın, Osmanlı düşerken "hasta adam" dediğini, Ahmet Altan'ın ise Türkiye'yi yükselten adama "hasta adam" muamelesi çektiğini ileri sürdü.
 
İşte Yeni Şafak yazarı Salih Tuna'nın o yazısı...
 
Ahmet Altan gizli Ergenekoncu mu?
MİT krizinden eli boş dönen "Siyonist şebeke" bu sefer de "Stratfor" üzerinden operasyon çekiyor.
 
Hedef aynı: Türkiye'nin dış politikası.
 
Servis sağlayıcı da "İsrail terör devleti" hariç her devletin "kriptosunu" mezata çıkaran Wikileaks.
 
Malumunuz, Hakan Fidan MİT Müsteşarlığı'na atanır atanmaz, İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak "MİT elden gidiyor!" demeye getirmişti.
 
Vulgarize edecek olursak dediği şundan ibaretti: "Hakan Fidan adamımız değil..."
 
Peki "Stratfor" ne diyor?
 
Erdoğan'ın çevresi şusu busu bizim kaynağımızdır diyor değil mi?
 
Yani...
 
Başbakanımız'ın biricik bürokratlarından Hakan Fidan hakkında Ehud Barak "Adamımız değil" derken, "Stratfor" da Başbakanımız'ın "başdanışmanına" "Adamımızdır..." demeye getiriyor.
 
Sonuç?
 
"İsrail terör devleti"nin savunma bakanı kuzeye, CIA'nın periferisindeki "Stratfor" güneye gidiyor ama aynı yerde buluşuyorlar.
 
Bu yer, Türkiye'nin dış politikasını yönlendirmekten başka bir yer değildir.
 
İran ve Suriye konusunda istedikleri doğrultuda hareket etmediğimiz sürece de istihbarat operasyonlarına ara vermeyeceklerdir.
 
"MİT kriziyle" kurumlar arasında "fitne" çıkarmaya çalışmışlardı.
 
Şimdi de (Stratfor marifetiyle) AK Parti'nin içinde (falancının filancının yerinde gözü var gibi dedikodularla) fitne çıkarmak istiyorlar.
 
Sayın Başbakan'ın sağlığı üzerinden yürüttükleri tezviratla da önümüzdeki döneme yatırım yaptıkları besbelli. (AK Parti'nin yerinde olsam olağanüstü kongreyi toplar, 3 defa üst üste seçilme şartını 4 defaya çıkarır, en azından oyun planlarından birini ellerine verirdim.)
 
İşin en garip tarafı da "Anti-Amerikancılığı", hatta "antiemperyalizmi" nerdeyse Ergenekonculuğa indirgeyen Taraf gazetesinin tavrı.
 
Başbakan'ın etrafını, "gölge CIA" addedilen "Stratfor"un en güvenilir kaynakları arasında yer alan güvenilmez "adamcağızların" çevrelediğini yazıp çiziyorlar.
 
Ahmet Altan da Başbakan Erdoğan'ı olan bitenden habersiz bir "zavallı" olarak resmetti.
 
Manşete çekilen (Başbakanımız'ın sağlığına ilişkin) "Stratfor" tezviratı eşliğinde çizilen bu "resim" bana, Batılıların, Osmanlı'yı "hasta adam" tesmiye etme iştiyakını çağrıştırdı.
 
Bir farkla ki...
 
Batı, Osmanlı düşerken "hasta adam" diyordu; sevgili Ahmet Altan'mız Türkiye'yi yükselten adama "hasta adam" muamelesi çekiyor.
 
Dünkü yazısında da Stratfor'un ne kadar güvenilir, ne kadar itibarlı bir kuruluş olduğunu sayıp döktükten sonra şöyle diyor: "Bu başdanışman Stratfor'la böyle bir ilişkiyi tek başına mı kurdu yoksa Başbakan bizzat kendisi ona bu şirketle ilişki kurması için emir mi verdi?.."
 
Ne oldu da birkaç gün evvel çevresinde olan bitenden habersiz, aciz, biçare, zavallı şeklinde resmedilen Başbakanımız'ın birden bire "Stratfor ilişkisinin "elebaşı" olup olmadığı sorgulanmaya başlandı.
 
MİT krizinde nasıl ki Hakan Fidan bahaneydi, şimdi de "başdanışman" bahane. (O "başdanışman" bütün bunların külliyen yalan olduğunu söyledi. Tekzip metnini de Taraf yayımladı.)
 
Hedef yine Sayın Başbakan değil mi?!
 
Hepsi bir yana da, Başbakanımız'ı "Amerikan işbirlikçisi" şeklinde ihsas etmek de ne demek oluyor?
 
Bunun, fakirin başlığa çektiği, "Ahmet Altan gizli Ergenekoncu mu?" zırvasından ne farkı var?
 
Madem "zırva" neden başlığa çektin demeyin sakın.
 
Ahmet Altan "Stratfor belgelerinde AKP-Gülen Mücadelesi" manşetini çekmedi mi?
 
Ahmet Şık ve Nedim Şener'in bu "mücadeleye" kurban gittiğine (asparagas olduğunu bildiği halde) yer vermedi mi?
 
Ergenekon davasının altını bundan daha iyi boşaltan ifade olabilir mi?
 
Sevgili Ahmet Altan'ımızın ne kadar güvenilir olduğunu anlata anlata bitiremediği Stratfor'un demesine bakılacak olursa, Veli Küçük'ten Perinçek'e, Kerinçsiz'den Yalçın Küçük'e kadar herkes "Biz hangi 'mücadelenin' kurbanı olarak Silivri'deyiz?" demez mi?..
 
Jeton atınca çalan müzik kutularından olmadıklarını söyleyip duruyorlar ya, elhak doğrudur..
 
Zaten biz de bunun için onları çok sevdik, çok saygı duyduk.
 
İstiyoruz ki hep böyle kalsınlar.
 
Olmadık yerden olmadık jeton yiyip de Ergenekoncuların müzik kutusuna benzemesinler.
 
"BOP Eşbaşkanı" demekle "Stratfor işbirlikçisi" demeye getirmenin arasında pek fark yok.
 
Ergenekoncuların "alaturka" icra ettiğini, "Çoksesli Batı müziği" formunda icra edip de Demirel'e "İşte çağdaş Türkiye bu!" dedirtmesinler.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.