BAYBURT ÜNİVERSİTESİ’NDE “İSLAM ve İLİM” KONFERANSI

BAYBURT ÜNİVERSİTESİ’NDE “İSLAM ve İLİM” KONFERANSI

Bayburt Üniversitesi’nde Bayburt Eğitim Fakültesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümü tarafından (İDKAB) “İslam ve İlim” adlı bir konferans düzenlendi.

Bayburt Üniversitesi’nde Bayburt Eğitim Fakültesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümü tarafından (İDKAB) “İslam ve İlim” adlı bir konferans düzenlendi. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Çok Amaçlı Salon'da yapılan ve Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu’nun konuşmacı olarak katıldığı konferansa Bayburt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Burhanettin Altan, Bayburt Üniversitesi Genel Sekreter Vekili Aras Ünsal, Bayburt İl Müftüsü Kemalettin Aksoy ile akademisyenler ve öğrenciler katıldı.

 

Bayburt Eğitim Fakültesi Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mustafa Şentürk’ün açılış konuşmasını yapmasının ardından kürsüye gelen Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu, genel olarak İslam ve bilim ilişkisine ve ilimlerin İslam’daki yerine ve önemine değindi.

 

İlimde besmele çekmenin öneminden bahseden ve her işe başlarken besmele çekmek gerektiğinin altını çizen Hacımüftüoğlu, “Her şeyin başında ‘Bismillah’ demek gerek. Bir anne, çocuğuna kazak örerken ya da çorba pişirirken bile ‘Bismillah’ diyerek başlar” dedi. Besmelesiz ilmin hayırsızlığından ve merhametsiz ilimden Allah’a sığınmak gerektiğini hadislerden alıntılar yaparak anlatan Hacımüftüoğlu, şöyle devam etti: “Besmelesiz ilim olursa ne olur? Bu konuda Sevgili Peygamberimizin üç duası vardır: Birincisi; ‘Rabbim! Menfaat sağlamayan ilimden sana sığınırım.’ Bir ilim, insanın ne kendisine ne ülkesine ne de insanlığa hiçbir fayda sağlamıyorsa o ilimden Allah’a sığınmak lazım gelir. İkincisi; ‘Bir iş yaparım da senin nezdinde işe yaramaz; ondan da sana sığınırım.’ Üçüncüsü; ‘Dinlenmeyen/kabul edilmeyen duadan da sana sığınırım. Ne olur kabul et’ demiştir. Ben, insanlığa hizmet etmeyen ilime ilim demem.”

 

İlmin merhamet içermesi gerektiği konusunda ABD’nin yaptığı işgali ve Japonya’ya atom bombasının atılması vakasını örnek gösteren Hacımüftüoğlu, “İnsanı öldüren ve onun yer altı ve yerüstü kaynaklarına el koyan ilim, ilim değil vahşettir. Hz. Peygamber’in dediği gibi, böyle merhametsiz ilimden Allah’a sığınırım. ‘Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla’ diyoruz; Allah’ın adında iyilik ve merhamet vardır. Bu nedenle ilim, insanlığa iyilik ve merhamet getirmeli. İlerilik ya da gerilik insanı öldürmekle değil, medeniyetle ölçülür. İnsanlığı imha etmek; medeniyet değildir, insan öldürmek; vahşettir. Hz. Adem’in oğlu olarak, dünyadaki insanların hepsi kardeştir. Bir ilim; eğer merhametliyse, insanları yararına ise ilimdir. Bu ilmi kullanın. Ama insanların aleyhine ise kullanmayın; çünkü bir insanı öldüren, tüm insanları öldürmüş gibidir. İnsanlık suçudur. Bilim, eğer Allah’ın adıyla yapılırsa, merhameti varsa bilimdir” diye konuştu.

 

“Laboratuvarlar; gelişmiş, modern kelamlardır” diyen Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, özellikle tıp dünyasından ve astronomiden örnekler verdiği konuşmasında, “İlimle uğraşmak farzdır. Bütün ilimlerin anası da astronomidir. Ünlü bir ilim adamı der ki; ‘Yeryüzünde astronominin şahı, bilginleri Müslümanlardır.’ Müslümanlıkta örneğin oruç ayını, kıbleyi ve/ya cuma gününü ve gecesini tayin etmek için astronomiye ihtiyaç vardır. Materyalist eğitimde ruhtan bahsedilmez, ancak bir alim, Allah’ın varlığını inkar edemez. İlim; hakikati kovalar, Allah’a götürür. Hiçbir ilimde Allah’ı inkar eden bir nokta yoktur” ifadelerine yer verdi.

 

İlimde ikilik olamayacağını savunan Hacımüftüoğlu, “İlimde ayrılık yok, teklik vardır. İlim tektir, çünkü sizi tek bir yere; Allah’a götürür” şeklinde konuştu. İmam Gazali’den örnek veren Hacımüftüoğlu, “İmam Gazali’nin de dediği gibi; Bir insan, insan anatomisini bilmiyorsa, insan tabiatını ve ilimlerini bilmiyorsa, Allah’ı tanımak noktasında kısır kalır. Çevremizdeki varlıklara Allah’ı görmek, aramak maksadıyla bakmamız farzdır” dedi.

 

Kur’an-ı Kerim’de de geçen iki tür okuma olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, bunlardan birinin “dünyevi okuma” diğerinin ise “kitabi okuma” anlamında olduğunu söyledi.

 

İlimleri üç kısımda kategorize etmek gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Hacımüftüoğlu, bunların ‘farzı emrolunan ilimler’, ‘farz olmayan ilimler’ ve ‘yasaklanan ilimler’ olduğunu belirterek, “Her Müslüman, dinini öğrenmekle mükelleftir. Aramızda tıp, mühendislik vs gibi ilim dallarının eğitimini almış kişiler olmasaydı, bu durumda hepimizin bu ilimleri okuması farz olurdu; ancak aramızda her ilmin alimi varsa bütün ilimleri okumak bize farz olmaktan çıkar. Birbirimizi kurtarıyoruz. Farzı emrolunan ilimler, bu şekilde yerine göre ‘farz-ı ayn’ ya da ‘farz-ı kifaye’ olur.Farz-ı ayn; mükellef olan her Müslümanın bizzat kendisinin yapması gereken farzdır. Her Müslümanın yapması ve sakınması emredilen dinin hükümlerini öğrenmesi farz-ı ayn’dır. Farz-ı kifaye ise;Müslümanlardan lüzumu kadar kimse tarafından yapılınca, diğerlerinin sorumluluktan kurtulduğu farzlardır.İnsanlığın aleyhinde çalışan ilimler ise yasaklanan ilimlerdendir” bilgilerini verdi.

 

Hacımüftüoğlu, konuşmasının sonunda Kur’an-ı Kerim’de geçtiği şekliyle tedbir almanın öneminden de bahsetti.

 

Konferansın sonunda Bayburt Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Burhanettin Altan, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nasrullah Hacımüftüoğlu’na üniversite adına çini tabak hediye etti. 

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.