REKTÖRE ÖĞRENCİLERDEN ÇİĞKÖFTE SÜRPRİZİ

REKTÖRE ÖĞRENCİLERDEN ÇİĞKÖFTE SÜRPRİZİ

Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Mollamahmutoğlu, üniversite ile vatandaşlar arasındaki iletişimi güçlendirmek için “Sosyal Dayanışma ve Dönüşüm Projesi” çerçevesinde gerçekleştirdiği mahalle odaları ziyaretlerine devam ediyor.

Bayburt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat Mollamahmutoğlu, üniversite ile vatandaşlar arasındaki iletişimi güçlendirmek için “Sosyal Dayanışma ve Dönüşüm Projesi” çerçevesinde gerçekleştirdiği mahalle odaları ziyaretlerine devam ediyor. Beraberindeki akademisyenler, öğrenciler ve idari personelle mahalle odalarını ziyaret ederek vatandaşlarla üniversiteyi bir araya getiren Rektör Mollamahmutoğlu, Veysel Efendi Mahalle Odasında vatandaşlarla bir buluştu. Akşam saatlerinde mahalle odasını ziyaret eden Rektör Mollamahmutoğlu’nu muhtar Orhan Gülsüm ve vatandaşlar karşıladı.

Ziyarette, üniversitenin geçmişten bu yana gelişimini anlatan Rektör Mollamahmutoğlu, kısa bir anekdotla başladığı konuşmasında karşılıklı diyalog ve anlayışla çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığını belirterek, birlik beraberlik ve dayanışmanın önemine vurgu yaptı. Mollamahmutoğlu, “Farklı kültürlerden gelen öğrencilerimiz var; onlara hem bu yörenin kültürünü tanıtmak hem de sizlerle problemlerini paylaşmak, sizlerin de varsa şikâyetleriniz onları dinlemek, bunları yüz yüze bir arada çözmek ve daha başka ne yapabileceğimizi konuşmak için bu ziyareti gerçekleştirdik. Biliyorsunuz ilk toplantımızda da bir araya gelmiştik, problemleri paylaşmıştık. O zamandan bu yana neler değişti, merak ediyoruz. Birlikte başka neler yapabiliriz konuşalım istedik” dedi.

Üniversitenin Bayburt’a yaptığı ekonomik ve sosyal katkılardan da bahseden Mollamahmutoğlu, şöyle konuştu: “Üniversitemiz alt yapısı açısından çok güçlüdür. Üniversitenin bu şehre özellikle ekonomik açıdan yüzde yüz bir katkısı var. Bizim resmi kayıtlı dört bin dört yüz civarında öğrencimiz, 300 de akademik ve idari personelimiz mevcut. Bunları aileleri çocuklarıyla birlikte düşünürseniz Bayburt Üniversitesi’nin nüfusu 5 bin kişiyi buluyor. Bunu Bayburt’un nüfusuna oranlarsanız eğer; nüfusun 15’i Bayburt Üniversitesi kimliği taşıyor. Bu oran diğer şehirlere nazaran oldukça yüksek. Özellikle üniversitesi bulunan şehirlere baktığınızda genellikle rakam yüzde 10’a tekabül eder. Yani, şehrin nüfusunun yüzde 10’u kadardır öğrenci nüfusu, ama burada yüzde 15’e ulaşmış durumda. Bu önümüzdeki yıllarda daha da fazla olacak ve öyle bir hale gelecek ki, Bayburt’taki siyasi dengeleri artık üniversite öğrencisi belirleyecek. Çok basit bir hesapla ifade edersek; bir öğrencinin aylık masrafı 500 lira ise ve bunu 5 binle çarparsanız, ortaya çıkan 2.5 milyon lira sıcak para esnafın elindedir. Yani bu para lokanta, kırtasiye, minibüs, taksi gibi Bayburt esnafının, Bayburt’ta hizmet veren tüm sektörlerin paylaştığı bir pasta haline geliyor. Bunun yanında üniversitenin de hizmet alımı var; kırtasiye ve yiyecek içecek gibi ihtiyaçlarını karşılamanın yanı sıra kantin ve yemekhane işletmelerini de Bayburtlu vatandaşımız yapıyor. Üniversitemizin kurum olarak bu şehirden her ay yaptığı alışveriş miktarı 300 bin TL. Akademik ve idari personeli de buna eklerseniz yaklaşık 3 milyon TL. Bir de ekonomik çarpanı var, bunu iktisatçılar iyi bilir. Bu para Bayburt’taki girişimcinin eline geliyor. Bu girişimci bu paranın bir miktarını muhafaza ediyor, depoluyor; bir kısmını da yeni iş istihdamları oluşturarak kullanıyor. Yeni iş alanlarının açılmasını sağlıyor. Ekonomik çarpan da ortalama 5 kadardır. Yani siz 3 milyon TL’yi 5 ile çarparsanız, üniversitenin 15 milyon TL’lik ekonomik bir katkısı var. Bu küçümsenecek bir rakam değildir. Ekonomik değer olarak üniversite burada. Üniversite, bünyesinde ayrıca 98 tane sözleşmeli eleman çalıştırıyor. Bunların tamamı Bayburt’tan… Güvenlik ve temizlik elemanlarının tamamı Bayburt’tan…Bu açıdan üniversite, iş istihdamı sağlıyor, yeni iş alanlarının açılmasına neden oluyor. Çok hızlı göç veren bu şehirde de aslında bir nevi stoper görevi yaptı. 2008, 2009, 2010 rakamlarına bakarsanız eğer göç gittikçe hızını kaybetti. 2008 yılında göç edenlerin sayısı ile 2010’da göç edenlerin sayısı arasında önemli bir fark var. Gittikçe düşüyor. Orta vadede de bu tamamen ortadan kalkacak. İleride de bakacaksınız ki, sadece Bayburt’taki gençler iş aramayacak, dışarıdan, yakın bölgeden de iş istihdamı yapacağız, çünkü eleman yetmeyecek. Böylece büyüyecek. Önümüzdeki yıl da tabi önemli bir artış olacak. Ortalama olarak her yıl bini aşkın öğrenci daha nüfusumuza eklenecek. Ün5 bin 500 öğrenciye ulaşacak ve bu her yıl böyle gittikçe katlanarak büyüyecek. İşte bu kitleye hizmet lazım; taşımacılık lazım, yiyecek içecek lazım, lokanta ve kafe gibi eğlence mekanları lazım. Bu nedenle burada biraz mali gücü olanların hızlı bir şekilde yatırım yapmasını rica ediyorum. En büyük ihtiyaçlardan biri de barınma. Aslında sevindirici bir şey de ortaya çıktı bu yıl için. 2009 yılında öğrenci sayımız 2 bin 500 olacak dedik, ama pek inandırıcı gelmedi sanırım. Biz bu durumu Valiliğe, Belediyeye ve Kredi Yurtlar Kurumuna tedbir alınması için bildirdik. Pek önemsenmedi, ciddiye de alınmadı; ‘Bu kadar kısa sürede olmaz’ denildi, fakat 2 bin 500 öğrenci gelince bir panik başladı ve haklılığımız anlaşıldı. ‘Seneye 3 bin 500 olacak’ dedik. Gittiğimiz yerlerde özellikle Bayburt dışındaki hemşehrilerimize de çağrıda bulunduk; kendilerinden yatırım yapmalarını istedik. Özellikle, öğrencilerin barınmaya ihtiyacı olduğunu dile getirdik. ‘Özel yurtlar, apart oteller vs yaparsanız sizin için de ikinci bir kazanç alanı olur’ dedik, ama dışarıdaki hemşehrilerden çok içeridekiler Bayburt’a sahip çıktı. İçeride yastıkaltı ekonomisi güçlü olanlar, hemen parayı yastığın üzerine çıkardı ve yatırıma başladı. Bu çok güzel bir şey. Bunun katlanarak gideceğini düşünüyorum. Bu nedenle lütfen yatırımlar yapın. İş sadece barınmayla da bitmiyor; insanların tenis ve bilardo gibi eğlenebileceği, pastaneler ve lokantalar gibi sosyalleşebileceği daha geniş ve ferah alanlar lazım. Çünkü üniversite kampüsü her zaman şirin görünmez, öğrenciler resmiyetten uzak mekanlarda rahatça oturmak isterler. Bu nedenle yatırımları hızlandırmak lazım. Özellikle taşımacılık hızlı bir şekilde gelişiyor, artık talebe göre minibüsler bile yenilenmeye başladı. Biz de hassasiyetlerimiz gereği, büyük olsun küçük olsun farklı sosyal yapıya sahip şehirlerden gelen öğrencilerimizden de geldikleri yerde kültürel değerlere saygılı olmalarını istiyoruz. Kendilerine ‘Barış içerisinde yaşayın, her şeyiyle benzemeye çalışmanız gerekmez, farklılıklarınızla bütünleşmeye çalışın ve beraber elele vererek ülkemizin bu köşesini de İstanbul, İzmir, Adana, Mersin gibi yapalım’ diyoruz. Çünkü kalkınma topyekün olur, bölgesel kalkınma bir şey ifade etmez. Her şey İstanbul’dan, Ankara’dan, İzmir’den ibaret değil; burası da Türkiye, Hakkari de Şırnak da Türkiye… Onun için elele vereceğiz ve sorunlarımız varsa beraber paylaşacağız. Sıkıntılarımıza da biraz göğüs gereceğiz, çünkü bugün belki İstanbul’daki konfor ve nitelikli eğitim sunulamayabilir. Bunun çeşitli faktörleri var. Sorumluluk sadece bazılarının sırtına yüklenemez, herkes elini taşın altına koymalı; üniversite öğrencisi de yöre halkı da elinden geleni yapmalı, fedakar olmalıdır. Yaşayacağınız bazı sıkıntılar ve zorluklar olacaktır, ama içinde bulunduğunuz koşulların avantajlarını görmelisiniz. Örneğin, siz şimdi burada eğitim kampındasınız, böyle düşünürseniz yapacağınız tek iş çalışmak olacaktır. Tabii bu arada bazı sosyal aktivitelerden, imkanlardan da yararlanacaksınız. En güzeli de burada kendi ayağınızın üzerinde durmasını öğreniyorsunuz. Alışverişinizi kendiniz yaptığınız için tasarrufu da öğrenmiş oluyorsunuz. İnanın ki, bu size çok şey katacaktır. Özgüven kazanacaksınız, ailenizden uzakta yaşamanın ne olduğunu ve ailenin ne kadar önemli olduğunu anlamış olacaksınız. Hayat her zaman el bebek gül bebek değil. Burada bunu öğrenmeye başladınız. Burada farklı bir kültürle karşılaştınız, bu nedenle bazı adaptasyon zorlukları yaşayabilirsiniz. Bunlar normaldir. Zamanla alışacaksınız, ayak uydurmayı öğreneceksiniz. Bu toplantılarımızın da hedefi budur: hem burada yaşayan vatandaşla tanışmış olacak ve uyum zorluklarını gidermiş olacağız, hem olar sizi anlayacak hem siz onları anlayacaksınız. Problemler karşılıklı çözülür, birbirini dışlayarak değil. Bayburt insanı da sizden çok şey görecek, onlar da dışarıda öğrenci okutmanın ne olduğunu biliyor; bu yolla da sizinle empati kuracaklardır. Sorunlarınızı dile getirebilirsiniz, bunun için buradayız.”

Üniversite hakkında bilgiler de veren ve “Açtığımız bölümler, sadece ilin değil bölgenin ve ülkenin ihtiyacına cevap verebilecek güzel bölümlerdir” diyen Rektör Mollamahmutoğlu, Tıp Fakültesi açılması talebi üzerine; tam teşekküllü, altyapısı sağlam bir hastaneye ulaşılması, gerekli ekip ve ekipmanın hazır olması halinde tıp fakültesinin açılmasının fazla zor olmayacağını ve bunun için çaba göstermeleri gerektiğini söyledi. Mollamahmutoğlu, “Bunlar zaman içerisinde gelişecektir. Bu talep doğacaktır, çünkü artık üniversite var. Birçok öğrenci de belki aileleriyle birlikte gelip kalmayı tercih edecektir, fakat bu imkan fazla yok. Şaşırtıcı olan öğrencinin yüzde 80’i özel mülkiyette; evlerde, apartlarda barınıyor; yüzde 20’si sadece Kredi Yurtlar Kurumu’nda kalıyor. Aslında bu Bayburt gibi bir yer için büyük bir oran ve başarı” diye konuştu.

Son olarak öğrencilere, herhangi bir istekleri ya da sıkıntıları olup olmadığını soran Rektör Mollamahmutoğlu,

Muhtar Gülsüm, mahallenin yaşadığı heyelan tehlikesinin üniversite aracılığıyla bilimsel bir çalışmayla raporlaştırılması dolayısıyla Oda olarak Rektör Mollamahmutoğlu’na teşekkür ederek, ziyaretinden dolayı duydukları memnuniyeti dile getirdi. Öğrencileri yeteri kadar memnun edemedikleri için mahçup olduklarını dile getiren Gülsüm, öğrencilere aktivitelerini her zaman burada gerçekleştirebileceklerini belirterek, “Öğrencilere elimizden geldiğince yardımcı olmaya çalışsak da yeterli değil, bu nedenle mahcubuz. İnşallah ileride daha çok katkımız olur. Mahallemizin birtakım sorunları vardı, bunların çözümünde çok yardımcı oldunuz. Biliyorsunuz mahallemizde heyelan tehlikesi mevcuttu. Bu konudaki desteğinizden dolayı da size ayrıca teşekkür ederiz. Ne var ki bu sorunumuzu tam anlamıyla çözüme kavuşturamadık. Üniversitenizden bir hocanın hazırladığı raporu belediyeye sunduk, fakat belirli bir aşamadan sonra tıkandık. Madem ki burası bir heyelan bölgesi, insanların tahliye edilmesi gerekir. Bu kadar insan öldükten sonra heyelan bölgesi kapsamına alındı. Keşke daha önce yapılsaydı, bu konuda geç kalındığını düşünüyoruz” diye konuştu. Rektör Mollamahmutoğlu da, heyelan sorununun tamamen çözüme kavuşması için gereken yardımı yapmaya devam edeceklerini ifade ederek, öğrencilere yardımlarından ötürü Muhtara teşekkür ederek, desteklerinin devamını istedi.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.