Demirtaş ve Tuncel kendini ihbar etti

Demirtaş ve Tuncel kendini ihbar etti

BDP Eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Filiz Koçali ile Sebahat Tuncel, partilerinin KCK operasyonlarını protesto etmek amacıyla başlattığı "kendimi ihbar ediyorum" kampanyasına destek vererek kendilerini ihbar etti.

Demirtaş, Koçali ve Tuncel, İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'na sundukları dilekçede, "Anılan faaliyetler suç olarak kabul ediliyor ise ben de aynı suçları işledim. Kendimi ihbar ediyorum" dedi.

POŞU TAKTI

Kendini ihbar ettiğine ilişkin dilekçeyi savcılığa vermeden önce poşu takarak, açıklama yapan Demirtaş, Beşiktaş Adliyesi'ne üç nedenden dolayı geldiklerini belirterek, "İlki, sırf boynuna poşu taktığı için potansiyel suçlu muamelesi görüp, en büyük suç delili olarak da poşusuna el konan Cihan Kırmızıgül için adliyedeyiz. Bu genç arkadaşımız yaklaşık 21 aydır tutuklu, beş duruşmaya çıkmış olmasına rağmen, savcının tahliye talebine rağmen maalesef ki, halen cezaevinde tutuluyor. Kendisiyle dayanışma göstermek için yargının ne kadar siyasallaştığının, yargının böylesi dönemlerde nasıl siyasi sahiplenmelerle hareket ettiğinin bir örneği olarak üniversite öğrencileri ile dayanışma için buradayız. Ağırlıklı olarak partimizin gençlik meclislerinde çalışan İçişleri Bakanlığı'na resmi olarak bildirdiğimiz iç tüzüğümüzde, parti programımızda yer alan gençlik meclisleri mahkemeler tarafından, savcılar tarafından illegal yapılar olarak tarif edilmekte. Bu yapı içerisinde çalışan genç arkadaşlarımız tırnak içerinde kaydediyorum ki, terörist muamelesine tabi tutularak, sorgulamalarda ağır yargı süreçlerinden geçirilmekte ve çoğu eğitim hakları ellerinden alınacak şekilde uzun tutukluluk süreleri ile muhataptırlar. Bugün 9 aylık tutukluluk süreçlerinden sonra ilk defa duruşmaya çıkacak olan üniversite öğrencisi arkadaşlarımın duruşması içinde buradayız aynı zamanda" diye konuştu.

BİRİLERİ BU ÜLKEDE BDP'NİN VARLIĞINDAN RAHATSIZ

Başbakan Erdoğan'ı ve İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in açıklamalarını da eleştiren Demirtaş sözlerine şöyle devam etti: "Biliyorsunuz savcılardan önce Sayın Başbakan ve İçişleri Bakanı bizimle ilgili iddianameyi yazıyorlar zaten. Canlı yayınlarla, televizyon önünde BDP ile ilgili iddianameleri kendileri yazıyor. Bu yönüyle savcılara çok iş kalmıyor. Savcılar, Başbakan ve İçişleri Bakanı'nın konuşmalarını kopyala yapıştır yapsalar basına da iddianame yazsalar yeterli olacak. Dolayısıyla savcılar tarihlerinde görüp görebilecekleri, işlerini en çok kolaylaştıran Bakan ve Başbakan'a sahipler. Bu nedenle onlar mutlu olabilirler Ama dün meclis kürsüsünden İçişleri Bakanı'nın yaptığı gibi, açıkça partimizi suçlayan Anayasa Mahkemesi'nin yetkisinde olan bir konuyla ilgili yargılama faaliyetleri yürüten bir Bakan, Anayasa suçu işlediği meclisteki dokunulmazlığı da ihlal ederek devam eden soruşturmalara açıkça müdahale ettiği de ortaya çıktı. Bu konuda Sayın Başbakan'ın açıklamaları, yargıya müdahaledir talimatıdır. İçişleri Bakanı'nın açıklamaları yargıya müdahaledir, talimattır. Bizimle ilgili paralel devlet iddiasında bulunanlar, paralel devlet yapılanması iddiasında bulunanlar, kendileri paralel devletin ta kendisidir. Bugün Türkiye'de cemaat örgütlenmesi, paralel devletin ta kendisidir. Emrinde polis gücü vardır, yargı gücü vardır, medya gücü vardır, devlet içerisinde devlet haline gelmişlerdir. Cemaatin liderleri bellidir. Seçimle iş başına gelmezler. Kimse cemaatin söylediğinin dışına çıkamaz kimin nereye atanacağına cemaat karar verir. Paralel tam da budur işte. Eğer birileri paralel devlet arıyorsa, cemaatin kendisi budur ve cemaat şu anda kendi yaptığı örgütlenmeyi örtbas edebilmek için ısrarla BDP üzerinden kara propagandavari haberler yapmakta ve yaptırmaktadır. Bu nedenle herkes şunu iyi bilmeli ki, BDP Türkiye'de kelimenin tam anlamıyla öz kardeşlik, içten sevgiye, saygıya, eşitliğe dayalı bir kardeşlik oluşsun diye mücadele ediyor. Tüm çabamız buna yönelik olmasına rağmen bu kadar saldırıya maruz kalıyor olmamızın anlamı şudur; birileri bu ülkede BDP'nin varlığından rahatsızdır herhalde, o da AKP'dir. Sayın Başbakan'ın partimizi ısrarla kapattırmak için bu kadar çaba sarf etmesi, partimize kapatma davası açılması için neredeyse her gün her konuşmasında, partimize haksız, hukuksuz, mesnetsiz saldırılarda bulunması ve seçimle halkın iradesini temsil etme amacıyla görev almış milletvekillerine bu kadar medyası aracılığıyla haksız saldırılar yöneltmesi şunu gösteriyor ki, AKP, en çok BDP'den rahatsız. Bu rahatsızlığı AKP açısından anlayabiliyoruz. Haklıdırlar, kendilerine rahatsızlık verdiğimizden dolayı da mutluyuz"

ESAS MÜCADELE ETNİK KİMLİKLER MÜCADELESİ DEĞİLDİR

Demirtaş, muhalefet olarak işlerinin iktidarın yaptığı yanlış işleri teşhir etmek, iktidara rahatsızlık vermek olduğunu belirterek, iktidarın görevinin ise muhalefetin sesine kulak vermek olduğunu söyledi. Demirtaş, "Şimdi binlerce insanın, öğrencinin, kadının, gencin, akademisyenin, siyasetçinin, milletvekilinin tutuklu olduğu bir ülkede Sayın Başbakan hala çıkmış medyaya yönelik tehditlerini, medyaya yönelik sansürcü anlayışını sürdürüyor. Her konuşmasında medyaya ayar vermeye çalışıyor ve maalesef ki, önemli bir kısım medya gücü de Sayın Başbakan'ın bu tehditleri karşısında ya sessiz kalıyor, ya otosansür uyguluyor, ya da bazılarının yaptığı gibi büyük bir keyifle Sayın Başbakan'ın talimatları doğrultusunda çalışmaktan mutluluk duyduğunu ifade ediyor. Böyle bir tablo içerisinde mücadele etmek zordur, kararlık gerektirir, böyle bir tablo içerisinde halka bağlı olarak, halkın değerlerine bağlı olarak mücadele etmek irade gerektirir. Bu iradeyi gösteren herkes, el birliği ile demokrasi mücadelesini muhalefet birliğini sağlamalıdır. Türkiye'de esas mücadele etnik kimlikler mücadelesi değildir, Türk-Kürt meselesi değildir. Türkiye'de özgürlükler meselesi vardır. Türkler de, Kürtler de, Sünniler de, Aleviler de, gayrimüslimler de Türkiye'nin dört bir yanında, Türkiye'nin demokrasi sorununu yaşıyorlar. Herkes bilmelidir ki, mücadele birliği sağlanmadıkça, özgürlüklere kavuşmamız imkansız olacaktır" şeklinde konuştu.

HER TÜRLÜ BEDELİ ÖDEMEYE HAZIRIZ

İçişleri Bakanı'nın dün meclisteki konuşmasına değinen Demirtaş, "Bize dün meclis kürsüsünden suçlamalar yönelten Başsavcı İdris Naim Şahin'e buradan cevap veriyorum. O yönelttiğiniz bütün suçlamaları buradan kendimi ihbar ederek kabul ediyorum. Her ne ise BDP olmak, ben BDP Eş Genel Başkanı olarak bütün arkadaşlarımın işlediğini iddia ettiğiniz suçları her gün işlemeye devam ediyorum. Bütün bu çalışmalar, faaliyetler benim talimatımla Eş Başkanımızın, Parti Meclisimizin talimatıyla yürüyor. Bu nedenle tutuklu olan öğrenciler, milletvekilleri, belediye başkanları, akademisyenler ne suç işlemişlerse, özgürlükler adına hangi bedel ödemişlerse, biz de bedel ödemeye hazırız. Başsavcıya duyurur, buradan İdris Bey görevini yapar, bizimle ilgili de bir iddianameyi hazırlarsa biz de savunmalarımızı yaparız. Meclis kürsüsünden mi olur, mahkeme kürsüsünden mi olur, kendi takdirleridir. Ama biz her türlü bedeli ödemeye hazır olduğumuzu bugün Beşiktaş Adliyesi'nin önünden bir kez daha bildiriyoruz" diye konuştu.

"GÖRÜNTÜLERDE TERSLİK YOK"

Gazetecilerin "Öldürülen terörist Mensur Güzel'in kardeşi Şeyma Güzel'in, Milletvekili Sebahat Tuncel'in yanında gözaltına alınmasına dair görüntüleri" sorması üzerine Demirtaş şu açıklamaları yaptı:

"Görüntülerde bir tuhaflık yok. Bir milletvekilimiz, bir parti çalışanımızı, gençlik meclisi üyemizi, aynı zamanda aktif bir çalışanımızı, resmi üyemizi kendi aracıyla havaalanına bırakıyor. Yaklaşık 1 yıl önce gerçekleşmiş bir olay bu. O sırada aranıyor olduğu için de polis tarafından havaalanında gözaltına alınıyor. Bunda bir tuhaflık yok. Tuhaflık şu ki, bir yıl önceki bir olayla ilgili görüntüyü polis bir yıl sonra başka bir olay vesilesiyle medyaya servis ediyor ve bir milletvekilimizi partimizi siyasi linçe tabi tutmaya çalışıyor. Sorgulanması gereken budur. Acaba havaalanında güvenlik kameralarının görüntüleri ekmek peynir gibi dağıtılıyor mu böyle? Güvenlik kamera görüntülerini isteyen bütün basın mensupları alıp izleyebiliyor mu? Nasıl sızdırılıyor, nasıl veriliyor, nasıl manipüle ediliyor? Orada bir tuhaflık yok, orda bir terslik yok. Terslik işleyişle ilgilidir, terslik bu manipülasyonla ilgilidir"

Açıklamanın ardından hazırladıkları dilekçeyi okuyan Demirtaş, okuduğu dilekçeyi imzaladıktan sonra adliyeye girdi.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.