Belgelerin yakılması Çiller'e mesaj mı?
Eski Başbakan Tansu Çiller'e ait olduğu belirtilen ve Ankara Gölbaşı'nda yakılmış halde bulunan belgelerin sırrı, esrarını koruyor.
800 klasörlük dokümanın içeriği, kimler tarafından ve ne amaçla imha edilmek istendiği merak konusu oldu. Olayı aydınlatacak en önemli isim konumundaki Çiller, suskunluğunu bozmadı.
Bir dönem liderliğini yaptığı DP (DYP), 'provokatif durum' değerlendirmesinde bulunuyor. Eski Başbakanlık Müsteşarı Yaşar Yazıcıoğlu, "resmi belgelerin devletin görevlilerinden oluşturulan bir heyetin kararı dışında yakılmasının suç olduğunu" hatırlatıyor.
Belgelerin bir kısmının yanmamış olmasını 'Demek ki becerememişler.' diye değerlendiren Yazıcıoğlu, kâğıtların Çiller'in özel arşivi olup olmadığını da bilmediğini belirtti. Yazıcıoğlu, şöyle devam etti: "Tansu Hanım, kendi kendine 'bunları yakın' demiş olamaz, yoksa suçlu duruma düşer. Devletin resmi ve gizli evrakını kişi kendi özel bürosuna veya evine taşıyamaz. Bu suçtur. Belgelerin bir arazide yakılması, eğer orada yakılmasına karar verilmişse mümkündür. Ama yakılma işlemi Emniyet'te, MİT'te veya ilgili kurumun kendi yerinde de yapılabilir."
Başbakanlık kaynakları ise kayıtlı belgelerin bir örneğinin devlet arşivlerinde olması gerektiğine dikkat çekiyor. Kayda girmemiş ya da fotokopisi alınmış kayıtlı belgeleri ellerinde bulunduranların, mesaj vermek amacıyla böyle bir hadiseyi organize etmiş olabilecekleri üzerinde de duruluyor.
19 Nisan gecesi gelen bir ihbarı değerlendiren Jandarma, Gölbaşı'nda yakılmış belgelerle karşılaşmıştı. Okunabilir halde bulunan belgeler, 800 adet klasör demiri ve Çiller'e ait biblolar incelenmek üzere Jandarma Kriminal Laboratuvarı'na gönderildi.
Belgelerin, Tansu Çiller'in başbakanlık ve başbakan yardımcılığı yaptığı dönemlere ait olduğu, bir kamyonla bölgeye getirildiği belirtiliyor. Savcılığın el koyduğu olayda, bir görgü tanığının ifadesi alındı. Ancak, yakılan ve az okunur halde bulunan belgelerin mahiyetine ilişkin netlik bulunmuyor. Çiller'in başbakanlık yaptığı dönem Susurluk ve faili meçhul cinayet tartışmalarıyla anılıyor.
Belgelerin söz konusu dönemle ilgili olabileceği üzerinde duruluyor. Yine, Susurluk-Ergenekon bağlantısı ışığında, Ergenekon davasını ilgilendiren belgelerin yok edilmek ve birilerine mesaj verilmek istenmiş olabileceği yönünde iddialar da bulunuyor.