Binlerce İngiliz Müslüman oldu

Binlerce İngiliz Müslüman oldu

İngiliz gazetelerinin hazırladığı raporlara göre binlerce İngiliz bayan İslam’ı kabul ediyor.

İngiliz gazetelerinin hazırladığı raporlara göre binlerce İngiliz bayan İslam’ı kabul ediyor. İstatistikler, İslam’ı din olarak seçen İngilizlerin sayısının hızla arttığına işaret ediyor.

 

Varol Sarıyüce'nin haberi 

 

İngiltere’de 2001 yılında yapılan nüfus sayımlarında 3000 kişinin İslam’ı kabul ettiği ortaya çıkarken, bugün bu sayının neredeyse 20 kat daha artıp 50 bini aştığı ifade edildi. İslam’ı din olarak kabul edenlerin birçoğunun 20-30 yaşları arasındaki üniversiteli bayanlardan oluştuğu ifade edildi. İslami derneklerin sosyal faaliyetlerinin, gayrimüslimleri İslam dinine çekmekte etkili olduğu kaydedildi.

 

The Times gazetesi şöyle yazdı: “İngiltere’de İslam’a girenlerin sayısının giderek arttığı bir dönemde kiliseye gidip haftalık ibadetlerini yapanların oranının yüzde iki oranında azaldığı gözlemlendi. Regent’s Park Mahallesi’ndeki merkezi Londra Camisinde namaz kılan bayanlar, İslam’a girip kelime-i şehadet getiren yeni Müslümanların üçte ikisini oluşturuyor. Çoğunun yaşı ise otuzu aşmıyor.

 

2001 yılında İngiltere’de yapılan nüfus sayımlarında dinlerini değiştirenlerin oranını gösteren istatistiklere göre 3000 kişi Müslüman olmuş. Swansea Üniversitesi’nde Göç Politikaları Araştırma Merkezi’nden Kevin Price bu rakamın bugün elli bine ulaştığını ve büyük kısmını da bayanların oluşturduğunu açıkladı.

 

Bu verilerin dayandığı temel analizler, ülkede İslam’a girenlerin büyük kısmını yaşları 20-30 arasında değişen üniversite eğitimi almış ya da almakta olan genç bayanların oluşturduğunu gösteriyor.”

 

Bir İslam öyküsü

 

Bradford’dan Joan Bailey isimli 30 yaşındaki avukat, İngiltere’de İslam’a girenlerden sadece biri. Yorkshire’in güneyinde bir bölgede iyi halli bir işçi sınıfı ailenin kızıydı. Bir gün İslam’a gireceği kimsenin aklına gelmiyordu. Bailey İslam’a girme öyküsünü şöyle anlatıyor: “Hukuk bürosunda kaptığım ilk işti. Öğlen vakti Müslüman bir arkadaşla kahvemi yudumlayıp dava konusunu ele alırken arkadaşım boynumdaki altından haç işaretini fark etti ve İsa’yı (as) ilah olarak kabul edip etmediğimi sordu. Bense bu haç işaretini dini gerekçeden ziyade modaya uymak için takıyordum. Bu nedenle İsa’nın (as) ilah olduğuna inanmadığımı söyledim. Sonra bana kendi dininden bahsetti. Başlangıçta arkadaşımın sözlerini önemsemedim. Ancak söyledikleri aklımda yer etti. Aradan birkaç gün geçtikten sonra kendimi internetten bir Kur’an-ı Kerim talep eder buldum. Daha sonra gücümü toplayıp Leeds şehrinde Yeni Müslümanlar Derneği’nin bayanlar için düzenlediği bir sosyal etkinliğine katıldım. Derneğin kapısının önünde durup kendime şöyle sordum: “Gökyüzü hakkı için burada ne yapıyorsun?

Buradaki kadınların baştan tırnağa kapalı giysiler giydiklerini hayal ederekten yine kendi kendime sordum: 25 yaşında sarışın bir İngiliz kızını bu insanlarla bir araya getiren şey nedir?

 

İçeri girdiğimde her zaman duyduğumuz basmakalıp “ezilmiş Müslüman kadın”, “ezilmiş eş”i temsil eden kişilerle değil aksine her biri doktor, öğretmen, psikolog; kültürlü, aydın kadınlarla karşılaştım. Onlardaki huzur ve sakinlik beni çok şaşırttı. İşte bu bayanlarla buluşmam, beni İslam’a girme konusunda okuduğum tüm kitaplardan çok daha fazla ikna etti.

 

Aradan dört yıl geçtikten sonra; 2008 yılının Mart ayında bir arkadaşın evinde kelime-i şehadet getirdim.

 

Birçok insanın zannettiğinin aksine İslam bana zulmetmemiştir. Şu anda her zamankinden çok daha fazla huzur içindeyim ve bana nasip olan bu nimetten ötürü minnettarım. TİMETÜRK

Etiketler :