Boşuna Torinolu Şaban Dememişler

Boşuna Torinolu Şaban Dememişler

Tayyip Erdoğan onu Spor Bakanı yapacaktı. Adı geçiyordu çok. Devlet kontrolündeki Digitürk’ten milyonlarca dolar maaş alıyordu geçen seneye kadar. Kendi kaçmış ama parasını kaçırmamış. Herhalde FETÖ’ye çok güvendi. ‘Torinolu Şaban’ diye boşuna isim takılm

ÖZEL RÖPORTAJ… FATİH ALTAYLI’DAN FETÖ YORUMU: “YURTDIŞINDA CEMAAT DİASPORASI OLUŞTURACAKLAR”

 Emre Ergül http://kuzey.dk/ozel-roportaj-fatih-altaylidan-feto-yorumu-yurtdisinda-cemaat-diasporasi-olusturacaklar/
ÖZEL RÖPORTAJ… FATİH ALTAYLI’DAN FETÖ YORUMU: “YURTDIŞINDA CEMAAT DİASPORASI OLUŞTURACAKLAR”
TÜRKİYE
0

“2 yıldır yasaklıyım. Siyaset yazamıyorum” diyen duayen gazeteci Fatih Altaylı sessizliğini Kuzey’e bozdu. FETÖ’nün bir sonrakini adımı hakkında tahminde bulundu: “Yıllardır Avrupa ve ABD’de kurdukları bir ilişkiler ağı var. Buna çok emek ve para harcadılar. Onu devreye sokacak ve Türkiye’yi kötüleyecekler, zor duruma sokmak isteyecekler. İktidar partisi ve Cumhurbaşkanı demokrasiden uzaklaşırsa bu cemaat diasporasının ekmeğine yağ sürer. Yok eğer demokrasi güçlenir, tahkim edilirse, cemaat başarılı olamaz. Bunun kararını Sayın Cumhurbaşkanı verecek.”

Kuzey sordu, Fatih Altaylı yanıtladı… İşte bomba röportaj…

EYLÜL AYININ BAŞINDA DANİMARKA’DA OLACAĞIM
n Fatih bey, öncelikle Danimarka’daki vatandaşlarımız adına röportajı kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Türkiye’nin sıcak gündemiyle ilgili başlamadan önce yumuşak bir geçiş yapalım istiyorum. Danimarka’yı gördünüz mü? Eski 2’nci Başkan olarak G.Saray’ın UEFA Kupası’nı kaldırdığı Kopenhag’ın sizdeki anlamı bir başka olmalı…
Elbette ki, Kopenhag’ın tüm Galatasaraylılar ve Türkiyeli sporseverler açısından yeri başkadır. 17 Mayıs 2000 gününün üzerinden geçen 16 yıla rağmen unutmuyoruz ve o günün yönetim kurulu üyeleri ve tüm emeği geçenleriyle birlikte ne yazık ki, hâlâ kutluyoruz. Ne yazık ki, diyorum çünkü 16 yıldır üzerine bir başarı daha koyamadık. Bunun dışında da Kopenhag’ı çok severim. Avrupa’nın en önemli yemek başkentlerinden biridir. Noma’da yediğim lezzetleri başka bir yerde tatmam mümkün değil mesela. Eylül başında yine Danimarka’da olacağım.

HAVALİMANINDA POLİSLE ASKER SELAMLAŞIYORDU
 Anavatana dönelim. Başgündem 15 Temmuz kalkışması. O gece neredeydiniz? Nasıl haber aldınız? Bir gazeteci olarak o gece nasıl geçti, izlenimlerinizi alabilir miyim?
Darbe akşamı Cenevre’den İstanbul’a geliyordum ve Atatürk Havalimanı’na inebilen son uçaktaydım. Bizim uçaktan sonra havaalanı kapatıldı. Ben de valizlerimi elime alıp havalimanından yürüyerek çıkabildim. Ben çıkarken tanklar giriş yapıyordu ve komiktir, polislerle askerler selamlaşıyordu o sırada. Ben valizlerimle birkaç kilometre yürüyüp, yoldan bir araca bindim. O sırada yüzlerce arkadaşım beni arıyor ve neler olup bittiğini öğrenmeye çalışıyordu. Ben de sağa sola birkaç telefon açtıktan sonra eşime ve o sırada İngiltere’de okulda olan kızıma “Fetullahçıların darbe girişimi. Cunta darbesi. Başarılı olamayacak gibi görünüyor ancak çok kan akabilir” dedim. Başarılı olamayacakları ilk andan belliydi ama daha fazla kan akabilirdi. Allah korudu.

BÖYLE BİR CESARETLERİ OLDUĞUNU DÜŞÜNMEZDİM
 Açıkça sormak isterim. E-muhtıra’dan 15 Temmuz’a kadarki süreci düşünürsek, FETÖ’nün askeri bir darbeye kalkışabileceğine, halka silah sıkıp, Meclis’e bomba atabileceğine ihtimal verir miydiniz?
Gülen Cemaati ile yıldızı asla barışmamış ve hedefinde olan biri olarak söyleyebilirim ki, bu kadarına cesaret edebileceklerine asla ihtimal vermezdim. Çünkü bu örgüt asla cepheden savaşmaz. Hep alttan, komplolar, sinsi müdahaleler, içerden ele geçirmelerle ilerlediler bugüne kadar. Asla cepheden savaşmadılar, açıkça tavır almadılar. Böyle bir cesaretleri olduğunu düşünmezdim doğrusu. Demek ki, diyorum çok köşeye sıkıştılar ve çaresiz kaldılar ve herhalde Erdoğan’dan nefret edenlerin kendi yanlarında yer alacağını zannettiler. Ama öyle olmadı. Bir uzman “Eğer darbe girişimini 17-25 Aralık’la paralel yapsalardı, şansları olabilirdi ama 15 Temmuz’da çok güç kaybetmişlerdi” dedi. İyi ki de öyle olmuş.

İKTİDARIN ÖRGÜTÜN GÜCÜNÜ BİLMESİ NORMAL
Sayın Erdoğan, uzun bir süredir FETÖ tehdidine dikkat çekiyordu. Konuyla ilgili Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök de “Erdoğan durmadan ‘FETÖ’ diye haykırırken ‘Abartıyor’ diyordum, az bile yapıyormuş” diye dile getirmişti… Siz ne dersiniz?
Cumhurbaşkanı’nın bu tehdide dikkat çekmesi önemliydi elbet. Çünkü devletin içinde ne denli yapılandıklarını en iyi o biliyordu. Çünkü FETÖ, devlet içinde en güçlü pozisyona AKP iktidarları döneminde geldi. Eskiden sızardı. Bu iktidar döneminde ise sızmadı, göz göre göre yerleşti devlete. İktidar partisi ile uyumlu görünerek, destek vererek, taşeronluğunu yaparak güvenini kazandı ve iktidar partisini kullandı. O sayede tüm köşebaşlarını tuttular. Eskiden TSK bunları YAŞ’larda temizlemeye çalışırdı. Hatırlayın AKP iktidar olur olmaz, YAŞ kararlarına muhalefet şerhi koymaya başladı ve bu kararlara yargı yolunu açtı. Biz hep uyardık. KPSS ve sınav yolsuzluklarını gazetemde her haber yaptığımda iktidar partisi sözcülerinden ağır laflar işittik. Yani diyeceğim o ki, iktidarın bu örgütün gücünü bilmesi normal. Ama ben de hiçbir zaman Özkök gibi düşünmedim. Tehlikeli olduklarını hep biliyordum. Ama böyle bir darbeye kalkışacaklarını tahmin edemezdim.

Recep Tayyip Erdoğan1

ERDOĞAN KARŞITLARI BİLE O GECE ONUN İÇİN DUA ETTİ

 ‘İmanlı çılgın Türkler’e gelelim… 15 Temmuz gecesi Erdoğan’ın canlı yayına bağlanmasından sonra sokağa çıkan, tankların önüne yatan, darbeyi durduran vatandaşlarımız hakkında ne söylersiniz?
Ne diyeyim ellerine sağlık, hayatını kaybedenlere rahmet. Büyük bir cesaret örneği. Dediğiniz gibi Erdoğan’ın sağ salim ve duruma hakim olmaya hazır olduğunu gören herkes kendini sokağa attı. Erdoğan’dan hiç hoşlanmayan, en sert eleştirileri yöneltenler bile. Çünkü Türk halkı darbenin ne olduğunu biliyor ve istemiyordu. Yakınımdaki en sert Erdoğan muhalifleri bile o gece onun başına bir şey gelmesin diye dua ettiler. Ancak Erdoğan ve Binali Yıldırım’ın peşpeşe çıkışları ve açıklamaları olmasaydı sokağa çıkmazdı hiç kimse. Orası kesin.

15 temmuz darbe

ÜLKEYİ UZUN SÜRE SOKAĞA TESLİM ETMEK TEHLİKELİDİR
15 Temmuz sonrası başlatılan, Külliye’de sona eren demokrasi nöbetleri için fikriniz nedir? Sizce zamanında mı sona erdi, devam etmeli mi?
Bence bitmesi gerekiyordu ve iyi ki de bitti. Bir süre sonra sokağın lümpenlerin eline geçmesi tehlikesi vardı. Ülkeyi uzun süre sokağa teslim etmek tehlikelidir. Zamanında bitirildi bence.

 

SILA HAKLI, O SANATÇILARIN ARASINDA OLMAMAK DOĞRU
n Peki ya Sıla konusu… Gazeteci Özkök ‘özgür düşünce’ diye destek verdi. TV programları ve sosyal medya kin kustu. Birlik beraberlik derken yine eski hastalığımız, ayrışma başgösterdi…
Bakın şimdi romantik olmanın alemi yok. Sıla olayı olmasa bile sokakta bunu net bir biçimde görüyorduk zaten. Toplum katmanları arasında yıllardır kazılıp derinleştirilen fay hatları, darbe girişimi ile birden bire ortadan kalkmamıştı ve kalkması da beklenemezdi. Demokrasi nöbetlerine katılan bazı modern görünümlü insanlarla dalga geçmeler, bazı ufak tefek tatsızlıklar yaşanıyordu ama büyümüyor, büyütülmüyordu. Aklı selim hakim olmaya çalışıyordu ama özellikle siyasal İslamcı kesimde hâlâ bir kin var. Sıla olayı bunu açığa çıkardı. Bazı İslamcıların veya hükümet destekçilerinin demokrasiden anladığı “Bizi desteklerseniz demokratsınız, bizim gibi düşünürseniz düşünce özgürlüğünüz var” şeklinde. Gerçek demokratlığı anlamaları bir asır falan sürecek. Sıla ise büyük bir haksızlığa kurban gitti. Bu sanatçımızın ne demek istediğini ben ilk duyduğum anda anladım. Kastı şuydu: Bir grup sanatçı var ki, bunlar yalakalık peşinde. Orada kendi şovlarını yapacaklar. O şovun bir parçası olmak istemiyorum… Ben Sıla’nın sözlerinden bunu anladım. Haklı da. O gün o demokrasi kürsüsünde bulunan sanatçıların önemli bir bölümü eğer darbe başarılı olsaydı, bu sefer darbeciler için sahnede olacak türden tipler. Onlar için önemli olan gücün kimde olduğu ve gidip ona yavşamaları. Darbe başarılı olsaydı o sanatçıların bazıları Fetullah Gülen güzellemesi yapacak tipler. Onların arasında olmamak doğru bir tercih.

ahmet altan

TARAF, GAZETE DEĞİLDİ
n 10’uncu yılını göremeden kapatılan Taraf Gazetesi için ne diyeceksiniz? Arşivlere baktığımızda Taraf’ın birçok Ergenekon ve Balyoz yayınına karşı çıktığınızı biliyoruz…
Taraf’ın bir gazete değil, bir misyon yayın organı olduğunu başından beri yazıp söyledim. Ahmet Altan’ın bana hakaretleri bu yüzdendi. Demek ki, misyonu tamamladı veya tamamlayamayacağı ortaya çıktı.

HABERTÜRK’TE MANŞET YAPTIK, BEDELİNİ ÖDEDİK
n Bugünleri düşünürsek… Son 10-15 yıl içinde attığınız için pişman olduğunuz bir gazete manşeti ya da kaleme aldığınız için “Olmamış” dediğiniz bir köşe yazınız var mı?
Her gazete yöneticisinin böyle pişman olduğu onlarca manşeti vardır. Ama çok temel hatalar yapmadık. Ayrıca şunu da söylemek lazım, bu gazeteler bizim malımız değil. Üzerinizde bir patron, bir üst yönetim var. Her kararı siz vermiyor, yönü yüzde 100 siz belirlemiyorsunuz. Ancak şahsi olarak baktığım zaman, Gülen tehlikesine dikkat çeken, hem de olacakları neredeyse bire bir önceden öngören onlarca yazım var, haberimiz var. Ordudaki F tipi yapılanmayı ilk deşifre eden, hem de manşetten duyuran Habertürk’tü ve bunun bedelini ödedik. Ortalığa saçılan dinlemelerde hangi gazeteci yıpratılmaya çalışıldı, kesilip biçilmiş ses kayıtları ile.

Ekrem Dumanlı

EKREM DUMANLI İLE UÇAK DIŞINDA GÖRÜŞMEZDİK
n Ya da bugün pişmanlık duyduğunuz eski bir dostluk var mı… Örneğin nerede olduğu bilinmeyen Ekrem Dumanlı…
Ekrem Dumanlı ile hiçbir zaman dostluk denecek bir yakınlığımız olmadı. Başbakan’ın uçağındaki geziler dışında görüşmezdik bile. Ben attığı her adımı Dumanlı’ya soran yayın yönetmenlerinden değildim. Tabii yine de hepimizin pişmanlığı olan konular, olaylar, kişiler vardır. Hele bizim meslekte…

‘MİŞ GİBİ…’ MÜCADELE EDİLİRMİŞ GİBİ YAPILIYOR
n 15 Temmuz sonrası başlayan soruşturmalar ve gözaltılar için ne diyeceksiniz? Özellikle büyük kentler dışındaki illerde kurunun yanında yaşın da yandığına dair çok şikayetler geliyor. Buna dikkat edilmeli mi, yoksa “246 kişi hayatını kaybetti. Meclis bombalandı. Bedeli ne olursa olsun sonuna kadar gidilmeli” mi?
Bence ortada bir tiyatro oynanıyor. Ben Cumhurbaşkanı ve bir iki kişi dışında bu mücadeleyi canı gönülden yapan kimse olduğunu zannetmiyorum. Türkiye’de sıklıkla rastladığımız şekilde “miş gibi” yapılıyor. Mücadele edilirmiş gibi. Çünkü özellikle AKP ile Cemaat arasında çok girift ilişkiler var. Akrabalık, iş ortaklığı, siyasi ortaklık, seçim yardımı, seçmen tabanı, parasal ilişkiler, atama ilişkileri, bürokratik ilişkiler gibi çok içiçe girmişlikler var. Bunlar kolay kolay bitmiyor. En azından açıkça yapamayacak gibi duruyor. Bu da önemli bir güç ve taraftar kaybı getirecektir. Bunun AKP döneminde yapılması ise önemli. Başka bir iktidar bunu yapmaya kalksa, kıyamet kopar, en başta AKP “Dindarlara baskı var” diye yeri göğü inletirdi. Şimdi en azından böyle bir gürültü yok.

AVRUPA VE ABD’DEKİ AĞI DEVREYE SOKACAKLAR
n Darbe girişimi sonrası ’14 Ağustos’ gerilimi yaşandı. Bir şey olmadı ancak Ankara’daki teyakkuz sona ermiyor. FETÖ’nün bir sonraki adımı ne olabilir? Meclis bombalanmasını geçebilecek ne olabilir? Ekonomik darbe mi?
Ekonomik darbeyi bir süredir vurmaya çalışıyorlar zaten. Bence asıl yapacakları yurtdışında bir Cemaat diasporası oluşturup, Türkiye aleyhtarı çalışmalar yapmak olacaktır. Yıllardır Avrupa ve ABD’de kurdukları bir ilişkiler ağı var. Buna çok emek ve para harcadılar. Onu devreye sokacak ve Türkiye’yi kötüleyecekler, zor duruma sokmak isteyecekler. İktidar partisi ve Cumhurbaşkanı demokrasiden uzaklaşırsa bu cemaat diasporasının ekmeğine yağ sürer. Yok eğer demokrasi güçlenir, tahkim edilirse, cemaat başarılı olamaz. Bunun kararını Sayın Cumhurbaşkanı verecek.

erdal şen

DEVLET BİLMEYECEK DE CİNER Mİ KEŞFEDECEK?
n FETÖ ve medyaya gelelim… Kurucu Genel Yayın Yönetmeni olduğunuz Habertürk gazetesi bu aralar çok tartışıldı. Gazetenin eski Ankara Temsilcisi Erdal Şen, darbe koordinatörü Adil Öksüz’ün kaçışına yardım ettiği gerekçesiyle tutuklandı. Sayın Erdoğan da eski komşusu Şen için “Bunlar karaktersiz” dedi…
Ben gazeteyi kurduğumda Ankara temsilcimiz olan hanımefendi şimdi sol bir gazetede. Onun ayrılmasından sonra Muharrem Sarıkaya’yı temsilci yaptık. Daha sonra Muharrem iktidar partisi ile bir haberden dolayı sorunlar yaşadı ve hükümet tarafından dışlandı. O sıralarda ben zaten yasaklıydım, dönemin başbakanının uçağına alınmıyordum. Gazetemizin iktidar partisi ve hükümetle bağlantısı kesilmişti. Grup yönetimi bu durumdan rahatsız oldu. Bu teması yeniden kuracak ve gazeteye iktidar kanadından haber akışını yeniden sağlayacak bir isim arayışına girdi. Erdal Şen adı o sırada gündeme getirildi. İktidar partisi ile iyi ilişkileri vardı ve Başbakan’ın apartman komşusuydu. Bunun üzerine böyle bir karar verildi ve göreve başladı. Çok da olumlu karşılandı. Başbakan’ın her seyahatinde uçağa davet edildi. Devletin elinde onca istihbarat örgütü varken, devlet bilmeyecek bu adamın ne olduğunu da Ciner Yayın Grubu mu keşfedecek! Açıkçası sadece bizde değil, tüm gazetelerde böyle tipler varmış. Her yere girdikleri gibi merkez medyaya da sızmışlar.

Fetullah Gülen

KONUŞMAKTAN ACİZ BİR VAİZ YÖNETMİYOR BU ÖRGÜTÜ
n Amerika’nın Gülen’i iade edeceğine inanıyor musunuz? Yoksa “Kanada ya da bir ülkeye kaçmasına göz yumulacak” diyenlerden misiniz?
Etmez. Çok önemli bir şey olmadıkça etmez. Cemaatin ABD’de ciddi bir parasal ve insan gücü var. Satın aldığı veya yıllar içinde kafaya aldığı entelijansiya var. Ayrıca ABD devleti var ve muhtemelen CIA var. Bu yüzden etmezler. En fazlasından başka bir ülkeye yollarlar. Ama bunun çok da önemi yok. Hepimiz biliyoruz ki, konuşmaktan aciz, ne dediği anlaşılmayan bir vaiz yönetmiyor bu örgütü. O sadece örgütün simgesel yüzü. Arkada başka bir şeyler var. De ki, iade edilmeden önce Fetullah Gülen öldü. Bitecek mi bu örgüt.

HİLLARY’E UMUT BAĞLAYAN SADECE FETÖ’CÜLER DEĞİL
n ABD kilit ülke… Kasım’da da bir başkanlık seçimi var. Fetullahçıların Hillary Clinton’a bağış yaptıkları biliniyor.Donald Trump’ın da müslüman ve göçmen karşıtı olduğu… Türkiye, Gülen’i istiyor. Sam Amca’yla ilişkilerimiz ne hale döner? Türkiye bahsedildiği gibi Rusya’nın başını çekeceği başka dostluklara yelken açar mı bu süreçte?
Bu işler öyle kolay değil. Zart diye dönemezsin. Dur baştan başlayayım. Hillary enteresan bir figür oldu Türkiye için. Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun da “Hillary seçilecek, biz güçleneceğiz” dediği biliniyor çevresine. Biz dediği Başbakanlık makamının Cumhurbaşkanlığı makamı karşısındaki pozisyonu. Belli ki, Hillary’ye umut bağlayanlar sadece FETÖ’cüler değil. Trump, başkan maşkan olmaz diye umuyorum. Olursa komedi olur. Seçilirse de dediklerini yapamaz. Kendi partisi yaptırmaz en başta. Partisinden bile büyük tepki var sözlerine ve tavırlarına. Türkiye ise Rusya’ya dönemez hemen. 60 yıllık işbirlikleri var NATO ile, ABD ile. Bunları çöpe atamaz. Karşılıklı naz yaparlar, diş gösterirler ama sonuçta Türkiye, Rusya’ya dönemez. Zaten düşen petrol ve emtea fiyatları ile Rusya’nın da gücü kırıldı, bileği büküldü. Himmete muhtaç bir dede, nerde kaldı aleme himmet ede derler. Ama Türkiye’nin Rusya ile iyi ilişkiler içinde olması Türkiye adına da Rusya adına da olumlu.

ABD BİR ANLAMDA FETÖ’YÜ FONLUYOR
n Türkiye içi gözaltılar sürüyor. ABD’ye resmi başvuru yapıldı. Peki ya Avrupa, Asya ve Afrika’daki oluşumlar… FETÖ’nün biteceğine inanıyor musunuz?
Arkasındaki devlet gücü çekilirse, yavaş yavaş da olsa, büyük güç kaybeder. Amerikan devleti de çekilirse, daha da hızla güç kaybeder. Bırak Avrupa ve Afrika’yı, ABD’de 1000’in üzerinde FETÖ kontrolünde okul var ve bunlarda öğrenci başına ABD hükümetinden 10 bin dolar alıyorlar. Yani ABD, bir anlamda FETÖ’yü fonluyor. Bunlar biterse, FETÖ de biter. Dersanelerin bitmesi bile büyük darbe vurdu. Zaten unutmayın, FETÖ saldırısı dersane kararından sonra başladı. Önemi oradan anlayın.

AVRUPA, BİR DÖNEM DESTEK VERDİĞİ ERDOĞAN’A KIZIYOR
n Avrupa’da 246 kişinin ölümü ve Meclis’in bombalanmasından çok, gazetecilerin tutuklanması eleştiriliyor. Ankara darbe girişiminin ciddiyetini Avrupa’ya anlatabildi mi?
Anlatamadı. Güzel bir hikaye vardır. Kolomb’un gemileri Amerika kıyılarına yanaşırken, Amerika yerlileri bu gemileri görememişler. Çünkü daha önce görmedikleri bir şey olduğu için algılamamışlar. Avrupalılar da Türkiye’de olan biteni algılayamıyor. Darbenin lideri yok, karargahı yok, Avrupalı bunu çözemedi. Hakikaten var mı, yok mu anlayamıyor. Saçmalığı çözemiyor. Darbenin hemen ardından OHAL ve sertleşen uygulamalar Avrupa’da sıkıntı yaratıyor. Hukuksuzluk izlenimi oluşturuyor. FETÖ’yü anlayamıyorlar. Çünkü böyle bir tahayülleri yok. “Bunlar terör örgütü ise, niye hükümet bunlarla 10 yılı aşkın işbirliği yaptı? Bugün niye kızgın? FETÖ bahanesi ile yeni bir baskı dönemi mi kuruyor?” sorularına yanıt arıyor Avrupa. Ve Erdoğan’a da güvenmiyor. FETÖ’yü hayal edemiyor ama Erdoğan gerçeğini unutmuyor. Bir dönem çok destek verdikleri Erdoğan’a kızıyorlar.

F-16 PİLOTLARI VURMAYA CESARET EDEMEMİŞTİR
n Gelelim Rusya iddiasına… “Darbeyi Rusya önledi. Dalaman’dan İstanbul’a Rus jetleri Erdoğan’ın uçağını korudu” iddiasına… Herkesin aklında o geceyle ilgili aynı soru var: “Darbe yapılıyor, F16’lar kalktı. Uçan her şeyin rotası internet sitelerinde bile yer alırken, darbeciler Cumhurbaşkanı’nın uçağını nasıl tespit edemedi?” İşte bu noktada Rus iddiası biraz anlam kazanıyor. Ne dersiniz?
Eğer uçağın uçuş planını bilgisayara girip Eurocontrol veya sivil havacılık otoritesine bildirmezseniz, o uçağın rotası bilgisayarda falan görünmez. Erdoğan’ın uçağını Rus jetleri koruduysa onlar da radar kayıtlarında görünür. Bunların hiçbirini bilmiyoruz şimdilik. Belki bir gün öğreniriz. Ama ben “Rus uçakları korudu” iddiasını biraz fazla iddialı buluyorum. Bence F-16 pilotlarından bir veya birkaçı görmüştür ama vurmaya cesaret edememiştir. Sonra olacaklardan korkmuştur pilot.

KOMUTANLARIN O GECEKİ DURUMLARI KARANLIK
n Dış basında ağırlıklı şu yorumlar yapılıyor: “Hedef darbe yapmak değildi. İç savaş çıkartmaktı. Çünkü ortaya çıkan askeri bir lider yoktu. TV yayınları, internet bile kesilmedi.” Tahmin edeceğiniz gibi bu iddiaların devamı da “Hükümetin eli güçlendi” şeklinde geliyor.
Hükümetin eli zaten güçlüydü. Böyle bir girişime ihtiyaçları yoktu. Erdoğan sahibi olduğuna inandığı ve sürücü koltuğunda oturduğu otomobili niye duvara çarpsın? Zaten hedefine doğru, giderek hızlanan biçimde gidiyordu. Bu iddia doğru değil. Ama darbenin Türkiye’de iç kargaşa yaratmak için yapıldığı benim de ilk günden beri tezim. Darbenin başarılı olamayacağı belli olduğu halde devam ettirilmesi, darbe olmasa bile bir iç savaş çıkar, yan ürün olarak da Türk Ordusu kullanılamaz hale gelir diye düşünüldüğünden eminim. Ki ordu biraz da öyle oldu. Türkiye’deki komutanların darbe gecesi durumları ise bana göre hâlâ karanlık.

Hakan Fidan

‘MİLLİ İSTİHBARAT DEĞİL, MİLLİ İSTİRAHAT TEŞKİLATI’
n MİT’e gelelim… Kalkışmanın haber alınması ve önlememesi… Sizce Milli İstihbarat Teşkilatı, 15 Temmuz’da nasıl bir sınav verdi?
Biz MİT’i Milli İstihbarat Teşkilatı zannederdik. Meğerse, Milli İstirahat Teşkilatı imiş. Uyumuşlar. Aslında uyumamışlardır. Ama başka işleri vardı galiba. Suriye ile ilgileniyorlardı bir yandan. Diğer yandan da gazetecilerle, muhaliflerle. Hal böyle olunca darbeyi haber alamamışlar. Ama neyi haber aldılar ki! Türkiye’de her gün dış kaynaklı örgütlerden gelen bombalar patlıyor, MİT’ten tık yok. Hadi onu geçtik. 17-25 Aralık’ı haber aldılar mı, haber verdiler mi? Ben olsam MİT yönetimini çoktan lağvederdim. “Dere geçerken, at değiştirilmez” diyorlar. Yahu bu gidişle derede boğulacağız.

BAHÇELİ: YÜZDE 100… KILIÇDAROĞLU: YÜZDE 99… DEMİRTAŞ: YÜZDE 90
n Muhalefete sözü getirmek isterim. Birçok köşeyazarı, Kemal Kılıçdaroğlu ile Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz sınavını başarıyla geçtiğini düşünüyor? Sizin düşünceniz ne? Peki ya HDP ve Demirtaş’ın durumu…
Hepsi başarıyla geçtiler bence. Bahçeli, 100 üzerinden 100 alır. Kılıçdaroğlu 100 üzerinden 99 alır. Demirtaş da 90 alır en az. Ancak ben, Demirtaş’a çok üzülüyorum. Türk siyaseti askeri vesayeti aştı gibi ama Kürt siyaseti askeri vesayeti aşamadı. Hâlâ PKK vesayetinde siyaset yapıyorlar ve limitlerini PKK belirliyor bu siyasetin. Bu da HDP’nin gerçek bir siyasi parti, Demirtaş gibi yetenekli ve iyi bir siyasetçinin de gerçek bir siyasi lider olmasını engelliyor. “Yazık oldu HDP’ye” demek lazım. Oysa çok yararlı bir siyasi hareket, parti olabilirdi.

TÜRKİYE’DE BAZI KİŞİLER ŞİKE YAPMAK İSTİYOR, BİLİYORUM
n FETÖ’nün futbolu ele geçirmek için F.Bahçe’yi ele geçirmek istediği, şike davasını bu yönde başlattığına dair çeşitli itiraflar dökülüyor… Zaman Aziz Yıldırım’ı haklı mı çıkardı, yoksa şike iddialarının hala peşine düşmeli mi?
Bu konu Fenerbahçelileri çok kızdırıyor. Ben Türkiye’de bazı kişilerin şike yapmak istediğini biliyorum. Sadece Türkiye’de değil, pek çok ülkede şikeciler olabiliyor.

DEPLASMAN YASAĞI ASIL BU YIL LAZIM, TAHRİKE AÇIK
n Birlik beraberlik adıyla derbilerde seyirci yasağı kalktı… Bir spor adamı olarak ön görünüz ne bu konuda… İlk G.Saray-F.Bahçe derbisinde beraberlik bozulur mu?
Ben deplasman yasağı asıl bu yıl lazım diyen tek kişiyim galiba. Çünkü FETÖ veya başka birisi Türkiye’de tahriklere açık bir ortamdan faydalanmak ister.

EMRE belözoğlu

EMRE BELÖZOĞLU GERÇEĞİNİ UNUTUYORLAR
n G.Saray dışında da zamanında “cemaatçi” diye adlandırılan futbolcular biliyor musunuz…
Cadı avının yapılmasını isteyenlerin olduğu bir dönemde böyle bir şey söylemem. Söyleyeceğim tek şey şudur. Galatasaray’ı suçlayanlar, ki haksızlar demiyorum, Emre Belözoğlu gerçeğini niye unutuyorlar. Hatırlayın, Emre’nin karıştığı ölümlü bir trafik kazasının nasıl kapatıldığını.

Hakan şükür

BOŞUNA TORİNOLU ŞABAN DİYE İSİM TAKILMAMIŞ
n Bir “Neydi, ne oldu” hikayesine dönelim. Çok yakından tanıdığınız Hakan Şükür’e… Rekortmen kraldan, ABD’ye kaçan FETÖ’cüye… Malvarlığına el konuldu. Atalay Demirci’yle yazışmasında da görülüyor ki, ABD’deki parası da bitmiş, Gülen’den de beklediği yardımı görememiş…
Ya değil mi! Bir de az kalsın Tayyip Erdoğan onu Spor Bakanı yapacaktı. Adı geçiyordu çok. Devlet kontrolündeki Digitürk’ten milyonlarca dolar maaş alıyordu geçen seneye kadar. Kendi kaçmış ama parasını kaçırmamış. Herhalde FETÖ’ye çok güvendi. ‘Torinolu Şaban’ diye boşuna isim takılmamış.

GÜLEN OLMASA, BAŞKASI OLACAK NE YAZIK Kİ
n Son olarak sonumuz ne olur Fatih Bey… Türkiye’nin sadece 1 günlük gündemi ile Danimarka’da 1 yıllık gazete çıkartırsınız vallahi. Anavatandaki bu gerilim sürer mi, biter mi, ‘üst akıl’ kavgası devam eder mi, haritalar değişir mi?
O sizin işiniz ve zor hakikaten. Yazacak ne buluyorsunuz merak ediyorum. Gerçi bizde yazacak şey var ama yazamıyoruz. Biliyorsunuz, 2 yıla yakın bir süredir yasaklıyım. Siyaset yazmam yasak. Bu gerilim sürer çünkü Türkiye’nin çivileri söküldü ve tutan tarafı kalmadı. Tüm kurumlar siyasallaştırıldı, liyakat kalmadı. Cemaat tarikat ilişkilerine devlet teslim edildi. Gülen olmazsa, başkası olacak ne yazık ki. Eğer iktidar partisi olanlardan ders çıkardıysa, Türkiye uçar gider. Yok ders çıkarmadıysa ve eski tas eski hamam gidecekse geçmiş olsun.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.