Bülent Arınç "yüzde 60 evet"

Bülent Arınç "yüzde 60 evet"

Referanduma ilişkin yüzde 60 tahmini yineleyen Bülent Arınç, "Darbe, entrika, silah, kan dökmek, cuntacılık, müdahale yok. Böyle bir dönem inşallah 12 Eylül'de başlayacak'' dedi. Arınç, bedelli beklentisini şöyle ifade etti.

 

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Anayasa değişikliklerine ilişkin 12 Eylülde yapılacak referanduma ilişkin, ''Gittiğimiz bir seçim değil. İktidar, muhalefet değişmeyecek. Seçim sonuçları milletvekilleri, parlamentoyu yeniden teşkil etmeyecek. Yaptığımız tek şey, Anayasa değişikliklerinin olumluysa 'evet', olumlu değilse 'hayır' noktasında bir tercihe kavuşması'' dedi.

Arınç, Radyo Klas'ta Michael Kuyucu'nun ''Michael Show'' programına katılarak, gençlerin sorularını yanıtladı.

12 Eylülde yapılacak halk oylamasının çok önemli olduğuna işaret eden Arınç, seçim bölgelerine giderek bu Anayasa oylamasının halk için ne denli yararlı olduğunu anlatmaya çalıştıklarını söyledi.

Anayasanın 26 maddesinin değişeceğine dikkati çeken Arınç, ''Değişiklikler her kesime ayrı ayrı hitap eder özellikte ama bir toz duman bulutu var. Kimin ne söylediği de çok fazla belli değil. Siyasi liderler iktidarıyla, muhalefetiyle maalesef Anayasa oylamasının ne getirip götürdüğünden ziyade birbirlerini suçlayacak, belki bir seçim atmosferinde birbirlerini yaralayabilecek bir söylem seçtiler'' dedi.

Bundan rahatsız olup olmadığına ilişkin soru üzerine de Arınç, ''Bundan rahatsızım. Çünkü gittiğimiz bir seçim değil. İktidar, muhalefet değişmeyecek. Seçim sonuçları milletvekilleri, parlamentoyu yeniden teşkil etmeyecek. Yaptığımız tek şey, Anayasa değişikliklerinin olumluysa 'evet', olumlu değilse 'hayır' noktasında bir tercihe kavuşması. 12 Eylülden sonra sadece Anayasa değişmiş veya değişmemiş olacak'' diye konuştu.

Arınç, Anayasadaki değişikliklerin ne getirip ne götürdüğüne ilişkin bir tartışma ortamının olmasının önemine işaret ederek, bu tartışmaların bilinçlenmeye katkıda bulunmasını istediğini de dile getirdi.

Bülent Arınç, miting meydanlarına siyasi liderlerin kendi taraftarlarının toplandığını belirterek, 49 milyon seçmen olduğunu, bu seçmenlerin 49 milyonunun da miting meydanlarında olmadığını ifade ederek, ''sessiz kalabalıklar'' da denebilecek bu seçmenlerin ne düşündüğünün önemli olduğunu ve onlara ulaşmak gerektiğini söyledi.

-12 EYLÜL TARİHİNİN ÖNEMİ-

Referandum tarihinin 12 Eylül olarak belirlenmesi sürecine ilişkin de Arınç, kendilerine göre bu halk oylamasının temmuz ayında yapılması gerektiğini, bu konuda bir kanun değişikliği de yapıldığını, ancak YSK'nın ise 120 gün hesabına göre 12 Eylülü belirlediğini anımsattı.

Arınç, 12 Eylül tarihi konusunda memnun olduklarını da anlatarak, ''Çünkü 12 Eylül 1980'in üzerinden 30 yıl geçti. 12 Eylül süreci veya darbe sürecinin inşallah sonlanacağı gün olarak da çok anlamlı bir gün olacak'' dedi.

13 Eylülde nasıl bir gündem olacağına ilişkin de Arınç, şöyle konuştu:

''Bence millet iradesinin, halk iradesinin tahakkuk ettiğini göreceğiz. Çok rahatım ben, 'evet' de çıksa, 'hayır' da çıksa. Bu milletin vereceği karardır. Buna karşı hiçbir itirazımız da olmaz ama ben bütün gönlümle, siyasi birikimimle, Türkiye'nin geleceğine dair umudumla, 'evet' oylarının daha fazla çıkması umudumla 'evet' oylarının daha fazla çıkmasını ve böyle bir Anayasa değişikliğinin gerçekleşmesini temenni ediyorum. Böyle gerçekleşirse çok sevineceğim ama tersi olursa da buna halkın kararı deyip saygı göstereceğim.''

Referanduma ilişkin tahminini daha önce de yüzde 60 olarak açıkladığını anımsatan Arınç, ''Altına inmiyorum ama tabii ne olacağını beraber göreceğiz. 'Evet' oylarının daha fazla olacağı noktasında inanç sahibiyim. Başlarda söylediğim bu yüzde 60'lık noktaya umarım geleceğiz'' dedi.

Anayasa değişikliğine ilişkin bilgi de veren Arınç, toplumun gençleriyle, şehitlerin aileleriyle, dul ve yetimleriyle, kadınlarla, özürlülerle, memurlarla ilgili hükümlerin var olduğunu anlattı.

Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesi, HSYK'nın yapısıyla ilgili, YAŞ ile meslekten ilişiği kesilen subaylar için yargı yolunun açılması, askeri ve sivil yargının kapsamının belirlenmesine ilişkin değişiklikler olduğunu da hatırlatarak, değişikliklerde kişisel verilerin korunması, ''fişlenmeye son''un var olduğunu da söyledi.

Arınç, Anayasa değişikliklerinde gençler ve çocuklarla ilgili bölümlerin de bulunduğunu belirtti.

-''DARBE, ENTRİKA, SİLAH, KAN DÖKMEK, CUNTACILIK, MÜDAHALE YOK. BÖYLE BİR DÖNEM İNŞALLAH 12 EYLÜLDE BAŞLAYACAK''

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye'yi seçilmiş hükümetlerin yöneteceğini belirterek, ''Demokraside balans ayarı topla, tüfekle olmayacak, seçimle, kamuoyuyla olacak. Entrikayla, hileyle, kan dökerek olmayacak'' dedi.

Arınç, Radyo Klas'ta sunuculuğunu Michael Kuyucu'nun yaptığı ''Michael Show'' adlı programa katıldı.

Kuyucu'nun, ''12 Eylül referandumundan 'evet' sonucu alınırsa 12 Eylül darbesi başta olmak üzere darbelerde mustarip olan insanlara karşı sembolik bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz'' sorusu üzerine Arınç, 27 Mayıs 1960'ın üzerinden 50 yıl geçtiğini, 60 darbesinin büyük ve çok kötü bir darbe olduğunu belirterek, hükümetin yargılandığını, hepsinin siyasi haklarından mahrum edildiğini, başbakan ve 2 bakanın idam edildiğini anımsattı.

O dönemde Türkiye'nin, başbakanı idam edilen çok geri ülkelerden biri olduğunu ifade eden Arınç, şunları söyledi:

''Bu büyük bir üzüntüdür ama yıllar sonra o insanların mezarları İstanbul'a nakledildi, iade-i itibar edildi. Ama acılarını hala vicdanlarımızda hissediyoruz. O kişinin hayatta kalan tek oğlu, emaneti Aydın Menderes'in 12 Eylül referandumuyla ilgili söyledikleri çok önemli. Menderes, 'Bir defa değil, bin defa evet diyeceğim. Verilecek her evet babamın ruhuna okunacak fatihadır' diyor.'' 

Arınç, 30 sene geçtikten sonra darbecileri koruyan hükümlerin Anayasadan çıkarıldığını belirterek, şöyle devam etti:

''Bu şu anlama geliyor. Biz bundan sonra darbe, cunta, müdahale istemiyoruz. Demokratik bir ülkeyiz, demokrasiyi doya doya yaşamak istiyoruz. Demokrasiye dışarıdan yapılacak müdahalelerin her türlüsüne de karşıyız. Hiç kimse aklından darbeyi, cuntacılığı, artık demokrasi dışı müdahalelerde rol oynamayı geçirmesin. Yunanistan bile yıllarca darbecileri ve cuntacıları cezaevinde tuttu. Biz Anayasa değişikliğini yaparak, bundan sonra darbeyi düşünmek veya icra etmek bir tarafa, onları korumak, Cumhuriyeti korumak veya kollamak adına darbe yapmayı meşru gören insanlara karşı 'Artık Türkiye'de böyle bir şey mümkün değil, eğer böyle bir şeye cesaret edersen sonunu iyi düşün' diyoruz. Sembolik anlamı bu olsa bile demokraside geldiğimiz noktayı gösteriyor.

Türkiye'yi seçilmiş hükümetler yönetecek. Demokraside balans ayarı topla tüfekle olmayacak, seçimle olacak, kamuoyuyla olacak. Entrikayla, hileyle, kan dökerek olmayacak. Demokrasi ile olacak, onun kurallarıyla olacak, çoğulculuk ve katılımcılık, demokrasinin temel kuralları bu olacak.''

Geçmişe yönelik sadece o insanların çektikleri çilelerin hatırlanmasının, şimdi onların bittiğini görmelerinin bile büyük bir kazanç olduğunu belirten Arınç, ''Bunun bir anıtı, kitabesi, anma günü olabilir ama bunların hepsi semboliktir. 70 milyon insan bilecek ki, Türkiye'de artık darbeler dönemi kapandı. Siyasi rakipler mücadelelerini demokrasi içinde yapacaklar. Seçilen gelecek ülkeyi yönetecek, seçilemeyen de muhalefette iktidar yolunu arayacak. Darbe, entrika, silah, kan dökmek, cuntacılık, müdahale yok. Böyle bir dönem inşallah 12 Eylülde başlayacak'' dedi.

''(BEDELLİ ASKERLİK) BEN ÇIKMASINDAN YANAYIM. SONRASI İÇİN ÜMİTLİ OLDUĞUMU SÖYLEYEBİLİRİM''

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ''Bedelli askerlik çıkacak mı'' sorusunu da şöyle yanıtladı:

''Ben çıkmasından yanayım. Bunun çok doğru olacağını düşünüyorum. Bu eşitsizlik de değildir. Türkiye'de geçmişte de uygulanmıştır. Askerliğin de süresinin giderek kısaltılmasını ve bedelli askerliğin olması gerektiğini düşünüyorum ama şu anda silahlı kuvvetler kendi ihtiyaçları açısından bedelli askerliği uygun görmüyor, hükümet de bu kanaati şimdilik paylaşıyor. Sonrası için ümitli olduğumu söyleyebilirim.''

-''TERÖRLE MÜCADELE EDEN BİR HÜKÜMETİN TERÖR ÖRGÜTÜNÜ TEMSİL EDEN KİŞİLERLE KONUŞMASI, GÖRÜŞMESİ, PAZARLIK YAPMASI NE AKLA, NE MANTIĞA UYGUN BİR ŞEY DEĞİL''

Arınç, ''Terörle mücadele eden bir hükümetin terör örgütünü temsil eden kişilerle konuşması, görüşmesi, pazarlık yapması ne akla, ne mantığa uygun bir şey değil'' dedi.

Bir gazetecinin, ''MHP'nin, 'terör örgütü ile pazarlık' iddialarına ilişkin neler söyleyeceksiniz?'' sorusu üzerine Arınç, şunları kaydetti:

''Bu tartışmanın sürgit devam etmesi çok yanlış. Bu konuyla ilgili cevaplar verildi. İddiayı atan kişi dağ başında bir eşkıya. 'Devletle pazarlık yapıldı' diyor. Onun sözüne bakarak ve inanarak bir kısım siyasetçilerin 'Hükümet böyle bir pazarlık yaptı' demesi ve o eşkıyaya inanarak bu sözü söylemesi daha büyük bir yanlış. Başbakanımız da biz de 'Terör örgütüyle ve bu örgütün liderleriyle hiçbir şekilde konuşmadık, konuşmayız ve konuşmayacağız' diyoruz. Ona inananların bizim sözümüze inanmaması çok daha büyük yanlış. Yanlışlıklar içinde yüzüyoruz. Terörle mücadele eden bir hükümetin terör örgütünü temsil eden kişilerle konuşması, görüşmesi, pazarlık yapması ne akla, ne mantığa uygun bir şey değil.''

Bu konuda zamanlamaya dikkat edilmesi gerektiğini de ifade eden Arınç, ''Bu ne zaman ortaya çıktı? Halk oylamasına giderken. Halk oylamasını etkilemek amacıyla ortaya atılan bir iddia olarak da bunu düşünebiliriz. Çünkü o eşkıyanın, o terör örgütünde liderlik pozisyonunda olan kişinin sadece kendi çıkarlarını düşündüğünü bilmeliyiz. Devletle pazarlık, hükümetle pazarlık... Bunlar nasıl yapılmış, nerede yapılmış, kim yapmış, bunları söylemiyor. Sadece bir şey ortaya atıyor'' diye konuştu.

Arınç, şöyle devam etti:

''Geçmişte şüphesiz devlet denen aygıtın veya onun temsilcilerinin bir şekilde Öcalan veya Öcalan dışındaki bazı kişilerle görüşmüş olmasını gazeteler muhtemelen yazıyorlar. Bu 1990'lı yıllardan sonra başlamış. 1993-1994'lerde askeri kişilerin görüştükleri, yakalandıktan sonra da belki istihbarat örgütlerinin veya güvenlik güçlerinin temsilcilerinin görüştükleri söyleniyor. O dönemlerdeki siyasetçilerin şimdi kalkıp da örgütün bir konuşanının sözünü alıp da AK Parti Hükümeti'ni buradan vurmaya kalkması fevkalade çirkin ve yakışıksız bir tutum. Sayın Bahçeli buna yapışmış. Diyor ki; 'Gerektiği zaman, gerektiği şekilde açıklarız'.

Madem bunu ihanet olarak söylüyorsun, hatta şeref ya da şerefsizlik noktasına getiriyorsun, sorumlu bir siyasetçiye düşen görev 'Şu tarihte, şu kişi, şununla görüştü' demektir. Böyle bir bilginiz varsa ve bunu önemsiyorsanız, bunu açıklamanın zamanı şimdidir. Demek ki ellerinde hiçbir bilgi ve kanıt yok. Sadece şu önümüzdeki 15 günlük süreci etkilemeye çalışıyorlar. Halkımızın kafasını bulandırarak, terörle bağlantılı olarak bir anayasa değişikliğinde 'hayır' veya boykotu güçlendirmek istiyorlar. Bunun yanlışlığını söylemek yetmez. Neden, niçin, kim, ne zaman görüştü? Bunu açıklamaları gerekir. Yani elinizde bir delil yoksa ileride de açıklayamayacaksınız demektir. İleride dediğiniz zaman 13 Eylül ve sonrası bir tarihse, yani 'Ben malı götüreyim de ondan sonra bir kulp buluruz' diye düşünüyorsanız, bu çok utandırıcı, çok utanç verici bir durum.''

Arınç, Başbakan veya bakanlardan birinin terör örgütüyle bir araya geldiği, konuştuğu, pazarlık yapıldığı biliniyorsa, onun bugün açıklanması gerektiğini belirterek, ''Onu bugün açıklasınlar. Ona göre biz cevabımızı veririz. 'Doğrudur' veya 'yanlıştır' diye. Baştan 'Yanlıştır, böyle bir şey yoktur' sözümüzü kabul etmeyenlere iddiasını ispat etmek düşer. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. 'Şimdi yok ama ileride açıklarız' demek çok ucuz bir politikadır. Çok çirkin bir politikadır'' şeklinde konuştu.

Bülent Arınç, artık bunun üzerinde konuşmaya, tartışmaya ve soru sorulmasına gerek olmadığını da ifade ederek, ''Hükümet olarak bizim böyle bir temas içinde olmadığımızı alnı açık, başı dik insanlar olarak söylüyoruz. Bunun aksine bilgi sahibi olan varsa yarın değil, şimdi, hemen bugün açıklamalıdır'' dedi

Etiketler :