Umarım mahkemeler mesajı almıştır

Umarım mahkemeler mesajı almıştır

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 'Mahkemeler, tutuklu milletvekilleri bakımından adli kontrol gibi çağdaş bir imkanı uygulamaya koyabilecektir. Ümit ederim (mahkemeler) Meclis'in verdiği bu mesajı iyi anlamıştır' dedi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 24. Dönem 1. ve 2. Yasama Dönemi'nde yapılan en önemli faaliyetin Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun kurulması ve yeni anayasa çalışmalarının başlatılması olduğunu söyledi.
 
Çiçek, 24. Dönem 1. ve 2. Yasama Yılı faaliyetleri hakkında TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Meclis Başkanı seçildiği 4 Temmuz 2011'den bugüne kadar 1 yıl geçtiğini anımsatan Çiçek, bu süre içerisinde yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi.
 
Millet adına yasama, denetim ve temsil görevini yerine getiren TBMM'nin, yoğun bir çalışma dönemini geride bıraktığını belirten Çiçek, siyasi partilerin genel başkanlarına, divan üyelerine, grup başkanvekillerine, milletvekillerine, Meclis personeli ve basına teşekkür etti.
 
Çiçek, ''Geçmiş dönemlerden farklı olarak Meclisimiz bu döneme yemin krizi ve tutuklu milletvekillerinin durumu gibi iki önemli sorunla başladık. Yemin krizi bir süre sonra çözüldü ancak tutuklu milletvekillerinin durumları bütün yasama sürecini etkiledi. Böylesine zor bir dönemde görev yapan değerli milletvekillerimizin her birine özverili çalışmalar nedeniyle teşekkür ediyorum'' dedi.
 
Cemil Çiçek, TBMM Başkanı olarak görev yaptığı 1 yıllık süre içerisinde, sivil toplum örgütlerinden, üniversitelerden ve iş çevrelerinden bin 566 heyetle görüştüğünü, davet edildiği 163 sosyal ve kültürel programa katıldığını anlattı.
 
-''Bu yılın sonuna kadar taslak metin''-
 
Bu yasama yılı içerisinde yaptıkları en önemli faaliyetin, Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun kurulması ve yeni anayasa çalışmalarının başlatılması olduğunu ifade eden Çiçek, 19 Ekim 2011'de çalışmalarına başlayan Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun, TBMM'de grubu bulunan tüm siyasi partilerin eşit sayıda temsiline dayandığını anımsattı.
 
Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun kuruluş aşamasını ve çalışmalarını anlatan Çiçek, komisyon bünyesinde oluşturulan 3 alt komisyonun, Nisan ayı sonuna kadar 160 kamu kurumu, üniversite, sivil toplum kuruluşu gibi kuruluş temsilcilerini dinlediğini dile getirdi.
 
Çiçek, komisyonun web sayfasını bugüne kadar yaklaşık 1 milyon kişinin ziyaret ettiğini, 66 bin 15 kişinin görüş bildirdiğini, komisyona posta yoluyla bin 50, e-posta yoluyla ise bin 872 kişi veya kuruluş tarafından görüş iletildiğini bildirdi.
 
Çiçek, Komisyonun, Mayıs ayı başından itibaren yazım aşamasına geçtiğini, Yazım Komisyonu oluşturduğunu, komisyonun liderlerle de görüştüğünü anımsattı.
 
-Dokunulmazlık dosyaları-
 
2. Yasama Yılında yapılan önemli faaliyetlerden birinin de TBMM Siyasi Etik Uzlaşma Komisyonu'nun kurulması olduğunu belirten Çiçek, siyasette açık, dürüst ve hesap verebilir bir anlayışın yerleştirilmesi ve siyasi etik konusunun ayrıntılı olarak incelenip etik ilkelerin belirlenmesi amacıyla kurulan komisyonun, 8 Mayıs 2012'de kendisinin başkanlığında ilk toplantısını yaptığını, şu ana kadar 6 toplantı gerçekleştirdiğini anlattı. 
 
Çiçek, Meclis Başkanlığı'na bu dönemde 381 kanun tasarısı ve 738 kanun teklifi sunulduğunu, bu tasarılardan 103'ü, kanun tekliflerinden ise 53'ünün kanunlaştığını, 2 kanunun Cumhurbaşkanı'nca bir daha görüşülmek üzere geri gönderildiğini, 1 tasarının da Başbakanlığın talebi üzerine iade edildiğini bildirdi.
 
Halen 189 kanun tasarısı ve 15 kanun teklifinin, Genel Kurul gündeminde, 87 kanun tasarısı ile 669 kanun teklifinin komisyonlarda bulunduğunu kaydeden Çiçek, ''23. Yasama Dönemi'nden intikal eden 235 ve 24. Dönemde TBMM Başkanlığı'na sunulan 35 KHK ile birlikte toplam KHK sayısı 270'e ulaşmıştır. Bir KHK kanunlaşmış olup, halen 269 KHK ilgili komisyonlarda bulunmaktadır'' diye konuştu. 
 
Yasama dokunulmazlıkları konusunda 23. Dönemden intikal eden 481 tezkere ile birlikte 24. Dönemde toplam yasama dokunulmazlığı tezkeresi sayısının 740 olduğunu bildiren Çiçek, dokunulmazlık dosyası denilince, kamuoyunda ''740 yolsuzluk var'' şeklinde yanlış bir değerlendirme bulunduğunu kaydetti. Bunun Meclis'in itibarı açısından da önemli olduğunu dile getiren Çiçek, zaman zaman eksik bilgiye dayalı olarak  yazı ve yorumların yapıldığını bildirdi. 
 
-Dokunulmazlık dosyaları-
 
Çiçek, bunun doğru olmadığını ifade ederek, şunları kaydetti:
 
''Bu 740 dosyadan 193 tanesi PKK terör örgütünün propagandasını yapmak, 161 adedi toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet, 118 adedi suç ve suçluyu övmek, 39 örgüt üyesi olmak, 39'u  seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkındaki kanuna muhalefet, yani güneş battıktan sonra toplantı yapmak gibi. Diğerleri de daha çok hakaret, yayın yoluyla hakaret vesairedir. 740 dokunulmazlık dosyası var, bunlar 101 milletvekiliyle alakalıdır. Demek ki 'Meclis'te bu kadar yolsuzluk yapan insan var' tarzında haksız yersiz değerlendirme sözkonusu olmaktadır. Basın mensubu arkadaşlarımızın bu konuyu özel bir şekilde kamuoyuna aktarmalarını rica ediyorum. Aksi takdirde Meclis'in itibarı açısından da farklı değerlendirmelere konu olmaktadır.''
 
TUTUKLU MİLLETVEKİLLERİNİN DURUMU
 
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, tutuklu milletvekillerine ilişkin değerlendirmesinde, 3. Yargı Paketi'ne işaret ederek, ''Yargı makamları istiyorsa tutuklu milletvekilleri bakımından da adli kontrol gibi, gerçekten çağdaş bir tedbiri uygulamaya koyabilecektir. Ümit ederim yargı, yasamanın verdiği bu mesajı iyi anlamıştır'' dedi.
 
24. Dönem 1. ve 2. Yasama Yılı faaliyetleri hakkında TBMM'de basın toplantısı düzenleyen Çiçek, gazetecilerin sorularını da yanıtladı.
 
Cemil Çiçek, tutuklu milletvekillerinin durumuna ilişkin soru üzerine, 8 milletvekilinin tutuklama tarihleri ile yargılamaları yapılan mahkemelerin farklı olduğunu belirtti. Söz konusu milletvekillerinin 4 ayrı mahkemede yargılandığını kaydeden Çiçek, ayrıca milletvekilleri ile bazı davalar bitmek üzere iken bazılarının henüz yeni başladığını ifade etti.
 
Tutuklu milletvekilleriyle ilgili konunun daha Parlamento oluşmadan, seçim sürecinde ortaya çıktığını hatırlatan Çiçek, seçim sürecinden sonra bunun siyasi bir sorun olarak karşılarına geldiğini söyledi.
 
Çiçek, şöyle devam etti: 
 
''Konunun iki yönü var. Biri yargıda olan kısmıdır. İyi işleyen bir demokraside, hukuk sisteminde, yargıya intikal eden konunun, yargı tarafından çözülmesi esastır. Görülmekte olan dava ile ilgili yasamanın neler yapabileceği bellidir. Temennimiz, yargının bu sorunu çözmesi ve sonlandırmasıdır. Maalesef bu mümkün olmadı. Yargının çözemediği sorun, siyasi bir kriz olarak bizim karşımıza çıktı. 
 
Bu sorunun çözümü bakımından, Meclis Başkanı olarak Anayasa ve İçtüzük bana fazla yetki vermemiş olmasına rağmen, Meclis Başkanı sıfatının verdiği imkanı ile ciddi çaba içinde oldum.
 
Ama ben prensip itibariyle bu işleri biraz kapalı devre götürmeye çalışan insanım. Özelikle tutukluluk söz konusu olunca. Cezaevi psikolojisini, onların yakınlarının, eşlerinin psikolojisini biliriz. Yerli yersiz o insanlara umut vermek, eziyet ifade eder.''
 
Bu konuda verilen demeçleri eleştiren Cemil Çiçek, bunların sorunun çözümüne bir katkı sunmadığını, sonuç alınamayacak bir konuyu, demeçlerle siyasi söylem haline getirmenin sorunun çözümünü zorlaştırdığını kaydetti.
 
-''Yargıçlar yasaların ruhunu iyi anlamalı''-
 
Tutuklu milletvekillerinin durumuna ilişkin çabalarını aktaran Çiçek, şunları söyledi: 
 
''Bir çok teşebbüste bulundum. 3. Yargı Paketi ile ilgili olarak 'acaba bu konuda, burada bir imkan söz konusu olabilir mi?' diye gerekli çabayı gösterdim. Sorun iki şekilde çözülecek. Ya yargı çözecek ya da yargının uyguladığı kuralı değişeceksiniz. Yargı nasıl çözecek? Davayı biran ön önce sonlandırmak suretiyle. Ama bu davalar uzun sürdü. Karmaşık, çok sanıklı dosyalar. Bu davalar sonlanamadı. Birleştirilerek de pehlivan tefrikasına dönüştürüldü. Tahliye ederek sonuçlandırabilirdi. Çünkü CMK'nın 100. ve onu takip eden maddelerinde, tutukluluğun hangi hallerde gerçekleşeceği burada var. Tahliye edilerek çözülebilirdi ama burada da zorluk, bir mahkeme tahliye eder diğeri devamını ister. Dört ayrı mahkeme. Mahkeme ne karar vererek davayı sonuçlandırdı ne de tahliye suretiyle bu sorunu çözebildi.
 
Geriye kural koymak, değiştirmek kalıyor. Bu konuda çaba oldu ama bu kuraları koyma noktasında Meclis çoğunluğu açısından olumlu sonuç ortaya çıkmadı. Son teşebbüste de sadece 8 milletvekiline yönelik olarak bir kural koymak yerine, genel uygulamalar içinde soruna çözüm aramak tercih edildi.''
 
-''Tutuklama mahkumiyete dönüşmemeli''-
 
3. Yargı Paketi'nin bir kaç konuda önemli olduğunu dile getiren Çiçek, şunları ifade etti:
 
''Dün akşam itibariyle cezaevlerinde 126 bin 386 tutuklu hükümlü var. 92 bin 151 hükümlü ve 34 bin 235 tutuklu. Demek ki tutuklu sayısı üçte bire düşmüş. Eskiden fazlaydı. Tutuklu sayısında, hükümlüye nazaran ciddi azalma var. Bu sevindirici. Hükümlü niye fazla? İnfaz sistemi değişti. Eskiden 5 gün ceza alan 2 gün yatıyordu. Şimdi infaz, suçlarda üçte ikiye çıkmıştır. Tutuklu kişilerin arasında 8 milletvekili de var. 
 
Tutuklama bir tedbirdir. Tedbir mahkumiyete dönüşmemeli. Yargıçlarımızın da yargı makamlarımızın da çıkardığımız yasaların ruhunu iyi anlamaları, iyi kavramaları gerekiyor.
 
Tutuklu milletvekilleri de dahil özel yetkili mahkemeler olarak bilinen mahkemelerin uygulamalarından bir rahatsızlık olmuş. Meclis de bu rahatsızlığı, bünyesinde değişiklik yaparak bunu ortaya koydu. Demek ki Meclis'in mesajı, uygulamalarda dikkatli davranılmasıdır. Tartışmaların önemli kısmı, soruşturmanın yapılışı ve tutuklamalarla ilgilidir. Meclis yeni irade ortaya koymuş ve yargı makamlarının her şüphede tutuklama kararı vermek yerine elini genişletmiştir. 
 
Böylece bugün, 34 bin 235 tutuklu hakkında istiyorsa yargı makamları her dosya, her sanık, her tutuklu için ayrı bir değerlendirme konusu yapabilecektir. Tutuklu milletvekilleri bakımından da adli kontrol gibi, gerçekten çağdaş bir tedbiri uygulamaya koyabilecektir. Ümit ederim yargı, yasamanın verdiği bu mesajı iyi anlamıştır.''
 
-''Ümit ederim kısa sürede çözülsün''-
 
Yargının gelişigüzel tartışılmasının, yargıya güveni azaltacağını vurgulayan Çiçek, ''Uygulamalara dikkat edilmeli. Türkiye çağdaş bir devlet. Biz ne kadar hassasiyet gösteriyorsak, yargı da işlemlerine dikkat etmeli. Günümüz dünyasında Ankara'nın bir ilçesinde verilen karar, 2 saat sonra Brüksel'de yankı buluyor. Türkiye'nin itibarı için önemli. Kimse de artık, 'Ben yaptım, tutuklarım' gibi bir yola tevessül etmemeli. Yargının, yasama organı olarak koyduğumuz kuralın, değişiklin mesajını, felsefesini iyi anlaması gerekiyor. Ümit ederim ki bu sıkıntı kısa sürede çözülsün'' diye konuştu. 
 
Cemil Çiçek, muhalefet milletvekillerinin, tutuklu milletvekillerini ziyaret etmemesi yönündeki eleştirilerine ilişkin soruya da ''Eleştiriyi getirenlerin kendileri de ziyaret etmiyor. Herkes kendi milletvekilini ziyaret ediyor'' dedi. 
 
Bir gazetecinin, 3. Yargı Paketi'nin yürürlüğe girdiğini anımsatarak, Van Bağımsız Milletvekili Kemal Aktaş'ın durumuyla ilgili sorusu üzerine Çiçek, Aktaş ile ilgili fezlekeyi yargıya geri göndereceklerini bildirdi.
 
BAŞKANLIK SİSTEMİ
 
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, ''Başkanlık, yarı başkanlık, parlamenter sistem de tartışılabilir. Başka konular da tartışılabilecektir ama sonuçta dört partinin uzlaşarak bir karara varması gerekiyor. Tek başına görüş, uzlaşma komisyonda sonuç almaya yetmez'' dedi.
 
Çiçek, 24. Dönem 1. ve 2. Yasama Yılı faaliyetleri hakkında TBMM'de basın toplantısının ardından, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
 
Tutuklu milletvekillerine ilişkin bir soruyu yanıtlarken Çiçek, ''Mazeretleri de o kadar kalmamıştır adli kontroldeki üst sınır ortadan kaldırılmak suretiyle'' dedi.
 
Merve Kavakçı'nın özlük haklarının iadesi başvurusuyla ilgili soru üzerine Çiçek, Kavakçı'nın, milletvekilliği yaptığını, özlük haklarını kazandığını, yemin edip etmemesinin sadece yasama faaliyetleriyle ilgili olduğunu kaydetti.
 
Yargının siyasallaştığı dönemde, Meclis'in yetkisinin de gasp edilerek haksız bir karar verildiğini belirten Çiçek, yargının, Meclis'in Kavakçı'nın özlük haklarını ödememesiyle ilgili kararını haklı bulduğunu anımsattı. Çiçek, ''Ortada gerekçesine katılmadığım ama uymak zorunda olduğum bir karar var'' dedi. 
 
AİHM'nin de tazminat talebini reddettiğini hatırlatan Çiçek, ''Bu iki şekilde çözülebilir: Ya yeni bir yargı kararıyla ya da kural koyarak bu haksızlık giderilebilir. Üçüncü yol varsa, yakınlarını da söyledim, bize yol gösteren olursa biz gereğini yapmaya hazırız. Ama haksız bir tasarruf olduğuna kesinlikle inanıyorum'' diye konuştu.
 
Samsun'daki sel felaketinin anımsatılıp, ''Böyle olaylarda hiç bu ülkede bir sorumlu olmaz mı?'' sorusu üzerine Çiçek, ''Acılar devam ediyor. Herhalde bu işin önü, arkası araştırma konusudur'' dedi.
 
Konunun bir şekilde Meclis gündemine de gelebileceğini ifade eden Çiçek, ''Bilgiler ortaya çıktıktan sonra bir değerlendirme yapmak uygun olur. Meclis şu an kapalı ama bir şekilde gündeme gelirse de zaten ilgililer nedir ne değildir onun cevabını verirler. Ben özel bir bilgiye sahip değilim. Kişisel değerlendirme yapmam doğru olmaz. Üzücü bir olay, üzülüyoruz. Olay, Afet Risklerine Karşı Kentsel Dönüşüm Kanunu'nun ne kadar önemli olduğunu ortaya koyuyor. Biraz bekleyelim, açıklamalar herhalde bir şekilde yapılacaktır'' diye konuştu.
 
''3. Yargı Paketi''nin CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne götürülebileceğinin ifade edilmesi üzerine Çiçek, bunun Anamuhalefet partisinin hakkı olduğunu kaydetti.
 
Yasanın yeni yürürlüğe girdiğini aktaran Çiçek, ''Uygulamaları hep beraber görelim. Temenni ederiz ki endişe edilen konular olmasın, iyi bir uygulama yapılsın. Geçmişte şikayet konusu olan yanlışlıklardan yargı biraz daha hassasiyet göstererek kurtulmuş olalım'' dedi.
 
-Uzlaşma Komisyonu-
 
Bir gazetecinin, ''Anayasa çalışmaları nasıl gidiyor? Başkanlık sisteminin tartışılabileceğini söylemiştiniz, özerklik ya da federasyonu da tartışılabilir mi?'' sorusu üzerine Çiçek, Meclis'in tatile girdiğini ancak Anayasa Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmalarını sürdürdüğünü ifade etti.
 
Çalışmaları biraz daha hızlandırılması gerektiğini ve yıl sonuna kadar çalışmaların belli bir noktaya getirilmesi konusunda taahhütlerinin olduğunu anımsatan Çiçek, bu sorumluluk içerisinde çalışmaları sürdürdüklerini söyledi. Çiçek, şunları ifade etti:
 
''Bir ülkenin anayasa seviyesinde tartışılması gereken konuları varsa, o konuların hepsi bu süreçte tartışılıyor ve tartışılacaktır. Şu ana kadar henüz yasama, yürütme organı kısmına gelmedik ama yarın yasama organının görev, yetki ve sorumluluklarını belirleyeceğiz. Neye göre belirleyeceksiniz? Benimsediğiniz sisteme göre. Arkasından yürütme organının görevi, yetkisi ve sorumluluğu... Bu müzakerelerin hepsi yapılacaktır. Herkes fikrini orada söyleyecek ama oradan uzlaşılarak çıkılacaktır. Yoksa bir partinin görüşünü tek başına getirmiş olması, hemen orada kabul edilecek diye bir şey yok. Herkes her konuyu tartışıyor. Başkanlık sistemi de tartışılabilir, yarı başkanlık da, parlamenter sistem de tartışılabilir. Başka konular da tartışılabilecektir ama sonuçta dört partinin uzlaşarak bir karara varması gerekiyor. Tek başına görüş, orada sonuç almaya yetmez.''
 
-''Hepimizin oturup düşünmesi gerekiyor''-
 
Bir gazetecinin, ''Bu dönem eylemli, kavgalı geçti. Önümüzdeki dönem bu görüntülerin önüne geçmek için bir şey yapmayı planlıyor musunuz?'' sorusuna Çiçek, şu yanıtı verdi:
 
''Eğer bu görüntüler TBMM'nin saygınlığı açısından bir fayda temin ediyorsa, bir şey demem. Ama etmiyorsa, bu görüntülerin faili arkadaşlarımızın, bu eylemleri ortaya koyanlar dahil, hepimizin oturup düşünmesi gerekiyor. TBMM'nin teker teker şahsımızdan öte bir kimliği, onuru vardır. Kendimizden çok daha fazla onu korumak gibi bir de sorumluluğumuz var. Millete karşı, vicdanımıza karşı sorumluluğumuz var. Bir şey söyleyecek, yapacak olanın dokuz defa düşünüp bir defa yapmış olması gerekir. Zannediyorum bazı görüntüler, sözler, tavırlar, kamuoyu tarafından da hoş karşılanmıyor. Milletvekili açısından da bu konuların en evvel kendisini tarafından düşünülmesi gerekiyor. İçtüzük'te bu konular açından yeterli hükümler var. Kural koyan bir Meclis, kendisi kuralsızlık yapmamalıdır. Kural koyan ve kural konulması için çaba sarf eden milletvekillerimiz, kendisi kural dışı, İçtüzük dışı davranışlarda bulunmamalıdır. Ümit ederiz ki yeni dönemde bunların hiç birisi yaşanmaz.''

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.