CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, tek parti dönemiyle ilgili özeleştiri yaptı: Cumhuriyet dönemiyle ilgili pek çok hatalar, yanlışlıklar oldu. Nazım Hikmet’i kim hapse attı? CHP. Sabahattin Ali’yi kim öldürdü? CHP...

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, tek parti dönemiyle ilgili tartışma yaratacak açıklamalar yaptı. Konuk olduğu Kanal A’daki “Görüş Farkı”nda tek parti dönemiyle ilgili özeleştiride bulunan Kılıçdaroğlu, şöyle dedi: “Cumhuriyet dönemiyle ilgili çok hatalar oldu, yanlışlıklar oldu. Nazım Hikmet’i kim hapse attı? CHP. Sabahattin Ali’yi kim öldürdü? CHP. Doğrulara her zaman doğru deriz ama yanlışların da istismar edilmesini doğru değil, biz bunu söylüyoruz. Yoksa Cela Bayar da Kuvayi Milliyeci’dir. Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu DP çıkarmıştır.”

Atatürk’ü koruma kanunuyla ilgili görüşleri sunulan Kılıçdaroğlu, “Atatürk bu milletin bağrından yetişmiş olan bir insandır. Bu ülkeye büyük hizmetleri olmuş bir insandır. Ne Atatürk’ü ne de başkasını özel bir yasayla korumanın anlamı yoktur. Mustafa Kemal bütün malvarlığını bu millete bağışlamış adamdır. Ona büyük haksızlık yapılıyor” dedi. Dersim için neden özür dilemediği sorulan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: “Dersim olayını yaşayan biriyim. Benden özür dilenirse, memnun olurum. Ben kin tutan biri değilim. Kinle siyaset gitmez. Eski yaraları kaşımak doğru değil ama bu gerçekler ortaya çıkmasın anlamında değil. Tarihçiler yazmalı, haksızlıklar yazılmalı.”

‘Türkiye’yi germeyin’

Kılıçdaroğlu, dün, bir gazetecinin MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadeye çağrıldığını hatırlatarak, değerlendirmesini sorması üzerine Kılıçdaroğlu, şöyle dedi:

“Bir bakıyorsunuz bir gün MİT müsteşarı çağrılıyor, öbür gün bakıyorsunuz Genelkurmay Başkanı tutuklandı. Hangi ülkede, nasıl bir ülkede yaşıyoruz? Başbakan’a bir çağrıda bulunuyorum: Türkiye’yi germeyin. Yazık, günahtır bu ülkeye...”

Sabahattin Ali ne zaman öldü?

Edebiyatçı Sabahattin Ali, öğretmenlik yaptığı 1932’de bir arkadaş toplantısında Atatürk’ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla tutuklandı. Bir yıl Sinop Cezaevi’nde kaldı. Hapisten çıktıktan sonra tekrar öğretmenliğe başlayan Ali hakkında, kaleme aldığı “İçimizdeki Şeytan” romanı nedeniyle dava açıldı, tekrar görevinden alındı. 1945’te gazetecilik yapmaya başlayan Ali, yazıları nedeniyle 1948’de Paşakapısı cezaevinde üç ay yattı. Hapisten çıktıktan sonra iş bulamayan Ali, yasal yollardan yurt dışına çıkamayınca Bulgaristan’a kaçmaya karar verdi. Para karşılığı anlaştığı Ali Ertekin adlı kaçakçı tarafından Jandarma karakolunda öldürüldüğü iddia edildi. Cesedi, 2 Nisan 1948’de Bulgaristan sınırında bulundu. Ali’yi öldürdüğünü itiraf eden ve Emniyet mensubu olduğu iddia edilen Ertekin, dört yıla hüküm giydi. Fakat birkaç hafta sonra aftan yararlanarak serbest kaldı.