Devletin tepesinde mükemmel uyum var

Devletin tepesinde mükemmel uyum var

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Tahran dönüşü uçakta önemli mesajlar verdi.

Bugün içeride başka, dışarıda başka konuşma dönemi bitti. Devlette herkes kafasındakini, gönlündekini çekinmeden sorumlularla paylaşabiliyor. Devletin tepesinde mükemmel bir uyum var.
Devlet görevlileri ebediyen o koltukta oturacağını düşünmüyor. İnandığımız şeyleri söylüyor ve yapıyoruz. Artık Türk'e Türk propagandasının sonuna gelindi.

Fehmi Koru'nun yazısı:                                                                                                    Sorunların çözümüne doğru...

TAHRAN

İranlılar'ın en büyük bayramı olan ve baharı da müjdeleyen 'Nevruz' (yeni yıl) öncesinde havalar bayağı ısınmış; sokaklarda gömlekle dolaşanlar çok. Haziran ayında seçim var diye bazı sert uygulamalar da yumuşatılmış. Her şeye çare var da Tahran'ın karmakarışık trafiğine çare yok.

Liderler bir güne sığdırılmış zirvenin yoğun programından ve ikili görüşmelerden etrafta olup-bitenin pek farkında olmadılar; yollar onlar geçerken açık tutulduğu için trafik sorunu da umurlarında değildi. Önceki gece heyete ait bir minibüsle konvoydan kopuk havaalanına gitmeye çalışırken, bir yandan sıcakla, bir yandan akıl almaz trafikle, bir yandan da derdimizi çözecek 'tercihli yolu kullanma' talebimize red cevabı veren polisle baş etmeye çalıştık. Hiçbirini halledemedik.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le yeniden karşılaştığımızda, gidiş-yolunda bize verdiği demeçten kamuoyunun dikkatini çeken iki konuya açıklık getirmesini sağladık. İlki, “Kürt sorununda daha iyi şeyler olacak” cümlesiydi.

Bu sorunun da, ülkenin önünü kesen başka önemli sorunların da çözümü yolunda ciddi adımlar atıldığına inanıyor Cumhurbaşkanı Gül; devletin tepesinde yaşanan mükemmel uyumun sonuç almada yararını vurguluyor.

Dediği şu: “İçeride başka dışarıda başka konuşma dönemi bitti. Doğru olduğuna inandığını değil de güne uygun olanı söyleme dönemi de... Bugünün en önemli özelliği, devlette herkesin, yüreğinde, kafasında, gönlünde olanı 'başkaları ne der' kaygısı taşımaksızın diğer sorumlularla paylaşması... Bunu yapınca, herkesin ne kadar birbirine yakın düşündüğü daha iyi görülüyor.”

Toplumda uyanan bilinç hali var bir de tabii: “Terörle ne kimse kimseyi dize getirebilir, ne de herhangi bir sonuç alabilir. Terörle dize getirme ve sonuç alma dönemi bitti. Bunu herkes gördü artık.”

Cumhurbaşkanı Gül'ün bir dediği de şu: “O sözlerimin anlamı, bugünden yarına sorun çözücü yeni projelerin birbiri ardına gündeme taşınması değil elbette; bu bir süreç ve bu süreçte adımlar atıla atıla, geriye dönüp baktığımızda 'bizim böyle bir sorunumuz mu vardı?' diye kendi kendimize hayret edeceğimiz günler gelecek.”

Bu konuda bir cümlesinin daha altını çizmişim: “Devlette görev alanların herbiri, istisnasız herbiri, kendisini sürekli, ebediyen o koltukta oturacak biri olarak görmüyor; bu sebeple hepimiz inandığımız, doğru olduğunu bildiğimiz şeyleri söylüyor ve yerine getiriyoruz. Türkiye'de Türk'ün Türk'e propaganda yaptığı günlerin sonuna gelindi.”

İkinci önemli konu, 'dünyada yepyeni bir dönem açıldığı' yolundaki iyimser sözlerine yüklenen anlamlar oldu. Her devletin farklı türden sorunları, farklı tedirginlikleri ve farklı çıkarları bulunan bir coğrafyada, İsrail'in 'güvenlikli sınırlar içerisinde varlığını sürdürmesi' ile İran'ın ambargoların kalkmasıyla sistem-dışı kalmaktan kurtulması nasıl mümkün olabilir? ABD'deki yeni yönetim tek başına her şeyin değişmesini getirir mi?

Dediklerinden satır başlarını sunuyorum:

“Herkesin yaptığı, olumsuzlukları ön plana çıkarmak; oysa çok geniş işbirliği konuları var. Ortak çıkarlar var. Konulara Soğuk Savaş mantığıyla bakmamalıyız. Kıskançlık yerine işbirliği yollarını aramalıyız. İran'la ticaret hacmimiz çoğu doğalgaz olmak üzere 10 milyar; bunu 30-40 milyar dolara çıkarsak, bu, iki ülkenin de lehine olmaz mı?                                                                  “Sorunların büyüklüğünü kabul ediyoruz; önemli olan sürecin başlamasıdır, yoksa her şey bir gecede, kısa sürede çözülecek değil. Gerçekçi olacağız, doğru bildiklerimizi her durumda ifade edeceğiz. Dışişleri bakanıyken ABD'li mukabillerim -önce Powell sonra Rice- ile her şeyi açık seçik konuşurdum, doğru bildiğimi yaptığımı herkes bildi. Karşılıklı güven böyle oluşur.”

Bizleri dinleyen Dışişleri Bakanı Ali Babacan, kısa süre önce Ankara'ya gelen Hillary Clinton'un konuşmasındaki bir tespite dikkat çekti. “İki ülke de 'küresel sorumluluk kaygısı' ile hareket ediyor” demiş Clinton. “Türkiye böyle olduğu için önemli” dedi Cumhurbaşkanı Gül.

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :