Lüksemburg Başbakanı Xavier Bettel, "Türkiye ile bir anlaşma yapıldı ve bu anlaşmanın iki taraflı var. Karşılıklı olarak verilen sözlerin tutulması gerekiyor." dedi.

İstanbul'da düzenlenen Dünya İnsani Zirvesi'nin, Yüksek Düzeyli Yuvarlak Masa Toplantıları ile ilgili basın bilgilendirme toplantısında konuşan Bettel, sadece hayatta kalmak için yüz binlerce, milyonlarca insanın evlerini, doğdukları ülkeleri terkedip yollara döküldüğünü belirterek, toplantılarda, devlet başkanları ve hükümet yetkilileriyle bu konularda fikir alış verişinde bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

"Devlet ve hükümet yetkililerinin, insani krizlerle ilgili kötü tablo gözler önüne serildiğinde dikkat kesildiklerini" ifade eden Bettel, "Bu korkunç manzaralar aynı zamanda yeryüzünün gerçekliği. Biz görsek de görmesek de bu dramlar her gün farklı bir coğrafyada yaşanmaya devam ediyor. Maalesef sadece Suriye'de değil, farklı kıtalar ve coğrafyalarda yaşanmaya devam ediyor." diye konuştu.

Avrupa'nın bir barış projesi olduğu ancak bunun taşıdığı anlam ile hak ve özgürlüklerin değerinin unuttulduğu yorumunda bulunan Bettel, "Avrupa'ya çok değer veren, inanan biri olarak, AB'nin en önemli değerlerinden biri dayanışmadır ve umuyorum ki bu dayanışma ruhu tek yönlü olmayacak ve insani krizlerin aşılmasında ortak bir irade yakalanacaktır." dedi.

Bettel, uluslararası hukuka saygılı şekilde savaşların çıkmasının önlenmesi gerektiğinin altını çizerek, toplantıların başarılı olup olmadığını görebilmek için her yıl bir araya gelerek değerlendirmeler yapılması gerektiğini ifade etti.

Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında imzalanan anlaşmanın başırılı olup olamayacağı yönündeki soruya Bettel şöyle cevap verdi:

"Türkiye ile bir anlaşma yapıldı ve bu anlaşmanın iki taraflı var. Karşılıklı olarak verilen sözlerin tutulması gerekiyor. Eğer insanlar, bulundukları yeri terk etmeye karar verdilerse mutlaka gidecek bir rota bulurlar. Şimdi Türkiye ile bir anlaşma yaptık diye önümüzdeki dönemde sığınmacı sorunu yaşamayacağımızı düşünmek yanlış olur. Ulusal çözümlerle, sınırları kapatarak bununla baş edemezsiniz. Çözüm kolektif olarak bulunabilir."

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreter Yardımcısı Jan Eliasson da insani yardım ile insani gelişim arasındaki farka dikkati çekerek, toplantılarda bu iki olgu arasındaki çizginin de masaya yatırıldığını dile getirdi.

"Sahada neler oluyor, nelere ihtiyaç var?" gibi somut konuları da ele aldıklarını belirten Eliasson, "Yiyecek ve temiz su, insani krizlerin yaşandığı bölgelerde en çok ihtiyaç duyulan şeyler. Doğal afetlerin yaşandığı bölgelere, ilk etapta insani yardım gerekiyor. Fakat bir süre sonra barınma, yeniden yapılanma, yaraları sarma gibi ihtiyaçların karşılanması gerekiyor." şeklinde konuştu.