Efendisini şaşıran hesabını da şaşırır

Efendisini şaşıran hesabını da şaşırır

SP Genel Başkanı Numan Kurtulmuş Kocaeli İl Kongresinde çarpıcı açıklamalar yaptı

Hükümetin IMF ile anlaştığını ancak maddelerinin henüz kamuoyuna açıklanmadığını kaydeden Saadet Lideri Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, IMF tarafından dikte edilen ekonomik programların ülkeyi bir felakete götürdüğünü söyledi ve bu politikalar yüzünden halkın yüzde 80'ininin yoksulluk sınırının altında yaşadığını belirtti.

Şeker ve tütüne uygulanan kota uygulamasını eleştiren Kurtulmuş, Tekel işçilerinin eylemlerini desteklediklerini belirterek "Ahmet, Mehmet burada tütün ve şeker üretemiyor ama George, Michelle ülkelerinde ürettikleri ürünleri gelip burada satabiliyorlar. Bizim Ahmet'e yoksulluk, George'a sizin paralarınızla zenginlik aktarıyorlar. IMF emredecek burada tütün üretilmeyecek. Bizim fabrikalarımız kapanacak, eloğlunun ürettiği sigaralar burada satılacak. Bu milletin tekelini kaldırıyorsunuz yabancıların 4 şirketini neden burada tekel haline getiriyorsunuz" diye sordu.
 
 
Saadet Partisi Kocaeli İl Kongresi İzmit Kapalı Spor Salonu'nda Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş'un katılımıyla gerçekleştirildi. Coşkulu bir ortamda geçen kongrede Kurtulmuş, ülkenin kritik bir süreçten geçtiğine dikkat çekerek "İktidar ve muhalefet kameraların önünde mi yoksa arkasında mı görüşülür kavgasını yaparken Saadet Partisi Cumhurbaşkanı'nın önüne somut projelerini koydu. Biz iktidarda olsak bu işi nasıl çözeriz, onun reçetesini ortaya koyduk.
 
Saadet Partisi bu meseleyi medeniyetimizden aldığı güçle çözecek. Biz bin küsur senedir, Kürtler ve Türkler, bu coğrafyanın bütün etnik yapılarıyla bu coğrafyayı beraber Müslümanlaştırdık, kardeşliği beraber inşa ettik. Kıyamete kadar da bu coğrafyada barış içinde yaşayacağız. Çünkü biliyoruz ki, kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur, herkes Allah'ın kuludur ve herkes Hazreti İnsandır. Amacımız insanları özgürleştirmek, adaletle hükmetmek ve refahı adil bir şekilde yaymaktır. Saadet Partisi bu süreçte nelerin yapılması gerektiğini somut bir biçimde yazılı olarak açıkladı ve gerekli yerlere iletti. Türkiye bir bahçedir, bütün bu farklı renkleri ve kokuları içinde barındıran dünyanın en güzel çiçek bahçesidir" ifadelerini kullandı.

İktidar bahanelerin arkasına saklanıyor

Kurtulmuş, iktidar ve muhalefetin kavga ve korku politikası ile ülkenin enerjisini boşa harcadıklarını belirterek, "Bu süreçte Saadet Partisi öne çıktı ve sorunun çözümü için gerçekten konuşan tek parti oldu. Türkiye'de uzun süredir, darbeler ve gizli örgütler meselesi konuşuluyor. Bunlar fevkalade önemli meselelerdir. Bunların arkasında ne varsa sonuna kadar gidilmelidir. Ancak, iktidar partisi onca oy almış olmasına rağmen, hakları ve özgürlükleri geliştirecek adımlar atabildi mi?
 
Sivil anayasayı hazırlayacak iradeyi ortaya koyabildi mi? Efendim, 'yapacaktık ama yaptırmadılar' diyorlar. Millet ikinci seçimlerinde bahaneleri kalmasın diye yüzde 47 oy verdi. Niçin? Özgürlükler artsın, yeni anayasa yapılsın diye verdi. Refah artsın ve adil bir biçimde paylaştırılsın diye verdi.  Peki, attıkları somut bir adım var mı? Cumhurbaşkanı AKP'den mi seçildi? Meclis Başkanı ve Başbakan AKP'den mi?  Tüm stratejik kurumların başındakiler AKP'li mi? Evet. Bir tek Genelkurmay Başkanı AKP'den değil. Öyleyse hangi bahanenin arkasına saklanıyorlar hala?" şeklinde konuştu.
 

Efendisini şaşıran hesabını da şaşırır

Kurtulmuş, ülke ekonomisinin küresel sermayenin hizmetine verildiğine ve milletin bu yolla fakirleştirildiğine vurgu yaparak, "Ankara'da hala tekel işçilerinin devam eden bir eylemi var. Hepsini tebrik ediyor, yürekten kutuluyorum. Niye tekel fabrikaları kapatılıyor? Niçin ülkenin dört bir yanında tekel kotaları var? Bizim Ahmet, Mehmet tütün üretmesin ama Amerika'daki Johnlar be Micheller üretecek, Philip Morrisler para kazanacak.
 
Bunu söylediğiniz zaman amma da geri kafalısınız diyorlar. Tütün üreticisi yok olacak, fabrikalarımız kapatılacak ve Amerika'nın tütünü satılacak. Bu milletin tekelini kaldırıyorsunuz da dört tane gâvur fabrikasını niçin tekel haline getiriyorsunuz? Şeker pancarı üretiminde de kotalar var. Ama yabancı şirketler istedikleri kadar Türkiye'ye şeker satacak, Amerika'daki fabrikalar Türkiye'ye şeker ihraç edecek. Bütün dünyada yüz kiloluk şeker içine bir kilo tatlandırıcı konurken Türkiye'dekine 15 kilo konulacak.
 
Beyefendiler kendi fabrikaları için ne buyururlarsa bizimkiler yapıyorlar, bu milletin sağlığıyla bile ilgilenmiyorlar. Her mahalledeki eczaneler kapatılacak, marketler zinciri olanların marketlerinde ilaçlar satılacak.  Kırtasiyeciler, bakkallar, manifaturacılar yok edildi. Şimdi ise artık büyük alışveriş merkezleri var. Küresel ekonominin icabıdır diyorlar. Orta sanayicin gitti, koca koca küresel şirketlerin temizliğini yapacak adamlara ihtiyaç var. Elin oğlu elimizdeki tüm gücü alacak bize ise temizliklerini yapmak kalacak. Biz ise efendilere köle olmayacağız diyoruz. Kredi kartı borçları olamayan kimse kalmadı. Kim veriyor bu kredileri? Küresel sermayenin bankaları. Fakir fukarayı küresel tekelcilerin insafına bıraktılar" dedi.
 

Post modern Duyun-u Umumiye

Hükümetin IMF ile anlaştığını ancak maddelerinin henüz kamuoyuna açıklanmadığını kaydeden kurtulmuş, IMF tarafından dikte edilen ekonomik programların ülkeyi bir felakete götürdüğünü söyledi. Kurtulmuş, "Asgari ücreti görüyorsunuz. Dört kişilik bir aile üç öğünde bir çay bir simit tüketse ayda 470 lira ediyor. Asgari ücret ise 570 lira.
 
Bir insan efendisinin kim olduğunu şaşırırsa çay simit hesabını da karıştırır. Efendimiz millet midir yoksa yeryüzünün efendileri midir? Buna karar verip ondan sonra çay simit hesabı yapacaksınız. Seçim kampanyası boyunca her zaman IMF ile anlaşmayın, sakın ha anlaşmıyormuş gibi yapıp anlaşmayın dedim. Türkiye de halkın yüzde 80 i yoksulluk sınırı altında yaşıyor. IMF anlaşması Türkiye için bir ölümdür. Anlaşmıyoruz dediler.
 
Ancak bir ay önce Sayın Babacan dedi ki biz aslında IMF ile çerçeve anlaşması yaptık dedi. Ancak IMF heyetinin gelmesi milleti rahatsız ettiği için internet üzerinden görüşüyorlar. Anlaşma yapıldı. Şimdiden söylüyorum ki yapmaya cesaret edemesinler. Bu anlaşmanın içeriğinde neler var?  Gelirler idaresinin özelleştirilmesi.  Bir devlet gelir toplar ve bu gelirlerle yatırımlar yapar. Şimdi IMF bu madde ile yabancıların yatırımlarını güvenceye alıyor.
 
Bunun adı post modern Duyun-u Umumiye'dir. Osmanlının çocukları ikinci kez Duyun-u Umumiye'yi kabul eder mi?  İkinci madde ise, kamu hizmetlerinin özelleştirilmesidir. İstanbul Belediyesi itfaiyeyi bile özelleştiriyor. Şu anda vergi gelirlerinin yüzde 70 i dolaylı vergilerdir. Yani zenginden ve fakirden eşit miktarda alınan vergilerdir. Dünyanın en pahalı benzini Türkiye'de. Bütün bunlar ortadayken muhalefet veya iktidar nasıl karşımıza çıkıp ekonomiden konuşurlar?  İkisi de küresel şirketlerin emir eri." değerlendirmesinde bulundu.

Kuzular kurt oldu

Kuzulara çoban olmak için başa gelenlerin kurtlar sofrasında kurtlaştıklarını kaydeden Kurtulmuş, şöyle konuştu: "Şu anda iktidarda olan arkadaşlarımız size çok kurt ve kuzu hikâyesi anlattılar. Yüzlerce kez bunları duydunuz. Şimdi günün kurt ve kuzu şiirlerini okuyanlar rollerini şaşırdılar. Dün kuzuların hakkını korumak için iktidara gelenler bugün kurtlar sofrasında bir kurt olarak oturuyorlar. Mevlan'a Hazretlerine devrin padişahı gelip oturuyor.
 
Mevlana, herkesle bir şeyler konuşuyor ama padişahla konuşmuyor. Dergâh kapanmak üzereyken padişah herkesle ilgilendiniz ama benimle niçin ilgilenmiyorsun diyor. Mevlana ise, "Sen bir zamanlar kuzuların arasındaydın, başa geçtiğin zaman sana dua ettik, bu kuzuların hakkını koru istedik, baktık ki sen bu kuzuların başına çoban olmak yerine kurtların sofrasına oturdun, kurt oldun". İktidara çağrı yapıyoruz. Kurtlar sofrasında kurt olmaktan vazgeçsinler. Bu millet yanında Saadet Partisi'ni gördükçe iktidarın ve muhalefetin korku temelli siyasetine asla teslim olmayacaktır."

Kongrede Av. Erol Pekcan yeniden Kocaeli Saadet Partisi İl Başkanlığına seçildi.

Siyaseti yeniden formatlıyoruz

Kurtulmuş, iktidar ve muhalefet partilerinin halkı korkutarak oy peşinde olduklarına da dikkat çekerek, "Halkı korkutarak, darbelerle korkutarak oy istiyorlar. Kimi de diyor ki bana oy vermezsen rejim elden gidecek. Milleti korku siyasetiyle sindiriyorlar. Yani eline yarım simit verdiği vatandaşa sus yoksa elindeki yarım simitten de olursun diye açlıkla korkutuyor. Biz de diyoruz ki ey insan, korkma, kalk, davran, senden büyük sadece Allah var.
 
Onun için ekonomi konuşamıyorlar. Ne güzel birbirleriyle bu kamplaşmadan besleniyorlar. Türkiye'de nüfusun en zengin yüzde 5'i nüfusun yarısının toplam zenginliğinden daha fazla gelire sahip. Türkiye'de tepede bulunan 6 bin aile, Türkiye'deki toplam zenginliğin yüzde 46'sına sahip. Bunları konuşamadıkları için birbirileri ile kavga ederek süreci geçiştiriyorlar. İşte Saadet Partisi var bunları konuşacak ve dur diyecek. Yapılan kamuoyu yoklamalarında Saadet Partisi'nin oyları düzenli olarak artıyor. Onun için şimdi herkesi Saadet Partisi'ne çağırıyoruz. Daha önce nerede olursa olsun, herkesi, toplumun her kesimini ve her partiden insana kapımızın açık olduğunu söylüyoruz. Zor bir iş yapıyoruz ama bu millete yakışır bir şey yapıyoruz. Siyaseti yeniden formatlıyoruz.
 
Türkiye'de siz solun emeğin değersizleştirilmesi karşısında sesini yükselttiğini gördünüz mü? Milliyetçi olduğunu söyleyen parti ise Kemal Derviş'in getirdiği ekonomiyi olduğu gibi kabul etti. Liberal olduğunu söyleyen parti ise sıra başörtüsüne gelince orası olmaz diyor. O zaman siz nasıl liberalsiniz?  Niçin Amerika İncirlik Üssü'nü kullanarak Irak'ı Afganistan'ı vuruyor deyince diyorlar ki Amerika çok güçlü ne yapabiliriz? Muhafazakâr olduklarını söyleyenler bunları konuşuyorlar. Oysa Müslümanlık ben Allahtan başkasının önünde diz çökmeyeceğim demektir. Hani siz dindardınız?
 
Nasıl oluyor da Allahın kadiri mutlak sıfatını dünyanın egemenlerine veriyorsunuz. Saadet Partisi sağcı, solcu, muhafazakâr, liberal bir parti değildir. Saadet Partisi maneviyatçı, yerli, özgürlükçü, antiemperyalist ve refahın adil yayılmasından yana bir partidir. Saadet partisi ezber bozuyor. Bu millet eninde sonunda kendi özüne dönecektir. Siyaseti yeniden formatlıyoruz. Bunlara inanan kim varsa hepsine kapımız da gönlümüz de açıktır" diye konuştu.
 
Cihat Arpacık / Bilal Kayaaltı /
 
haber5.com

Etiketler :