Fenerbahçe'de operasyon başlıyor

Fenerbahçe'de operasyon başlıyor

Biçtiği 6 haftalık süreyi farklı skorla bitiren Kocaman hem rahatladı hem tek patron olduğunu gösterdi

Kasımpaşa maçının 3-2’lik skora karşın Aykut Kocaman da dahil kimseyi memnun etmeyen o garip ilk yarısı bittiğinde Aykut hoca ve yardımcıları koşar adımla soyunma odasının yolunu tuttular. İlginç bir görüntüydü. Sakinliğiyle tanıdığımız Aykut Kocaman nedeni bilinmeyen hastalığa teşhis koymuş ve bir an önce tedaviyi uygulayıp, can çekişen hastayı kurtarmak isteyen bir doktor gibiydi. Kurtardı da...

KOCAMAN’IN soyunma odasına girer girmez Bilica ile Santos’a neler söylediğini dünkü VATAN’da okumuşsunuzdur. Sonrası malum. İki vurdumduymaz Brezilyalı kenara alındı. Ardından F.Bahçe kalan 45 dakikada daha bir takım gibi oynadı ve Alex’e karşın (!) o şaşırtıcı sonuç geldi. Doğrusu şu ki; son yıllarda böylesi keskin bir oyuncu değişikliğine şahit olmamıştım. Bir takımın galip oynarken sol beki ile sol stoperini aynı anda kenara alması pek görülmüş bir şey değildir. Hele şampiyonluğa oynayan ve ciddi bir Brezilya baskısı olan F.Bahçe’de alınması zor bir karardır. Güçlü bir iradeye ve yönetici desteğine gereksinim duyar böylesi hayati kararlar.

1.5 AY ÖNCE SÖYLEDİ

 

MAÇIN sonucuna ve F.Bahçe’nin en azından bu sezonki geleceğine damga vurduğuna inandığım bu oyuncu değişikliklerinin ardından, aklıma Aykut Kocaman’ın 12 Ağustos 2010 tarihinde içinde benim de bulunduğum bir grup spor yazarına söylediği sözler geldi:

“Süper Lig’deki 6 haftalık periyot nereye gidebileceğimizi gösterecek. Bu sürede kendimi nereye gidiyoruz diye ikna edeceğim. Belki sonuçlara göre bir yöntem değişikliğine gideriz. Zaten antrenörlüğün gereği bu. Bir şeyleri denemek sonra olup-olamayacağı konusunda kanaat oluşturmak, olamayacağı durumunda da başka yol bulmak.“ Aynen böyle demişti Kocaman. Kendisine biçtiği 6 haftalık süre, ilginç ve unutulmaz Kasımpaşa maçıyla sona erdi. Görünürde bir yöntem değişikliği yok gibi. “Başka bir yol bulmak” ise hiç gündeme bile gelmez artık... Ama devre arasında yapılması muhtemel operasyon sinyalleri var. Zaten böyle devam ederlerse Bilica’ya da yol görünür Santos’a da.

ARTIK RAHATLADI

KARŞILAŞMANIN ardından Ali Sami Yen’in soyunma odası koridorlarında karşılaştığım Aykut Kocaman ile ilgili gözlemlerim şöyle: Rahatlamış, Alex tartışmasından uzaklaşmış ve yeni bir yapılanma için düğmeye basmış gibiydi. Niang onun tercihiydi. Dia da. İkisinde de ısrarcı olmuştu. İki Senegalli’nin mükemmel performansı tercihlerinde haklı çıktığının işaretiydi. Yüzü alıştığımız gibi gülmüyordu belki ama gözlerinin için gülüyordu. Ve ayaküstü yaptığımız sohbette “Baştan başlıyoruz“ diyen Aykut Kocaman, Kasımpaşa maçında Sırat Köprüsü’nden geçip düzlüğe çıktığının farkındaydı.

İŞTE bu kısacık sohbet sırasında Aykut Kocaman’a kafamdaki en önemli soruyu sorma fırsatı bulamadım ne yazık ki. Çünkü basın toplantısına geç kalmıştı. Şuydu sormak istediğim soru: “Kasımpaşa karşısında durarak oynadığı için sizin oyun felsefenizi bir ölçüde altüst eden Alex’i 90 dakika oyunda tutma kararını nasıl aldınız? Bilica-Santos değişikliğini yapmasaydınız Alex 90 dakika sahada kalacak mıydı?” Yanıtını ilk fırsatta alacağıma eminim.

Haftanın Takımı G.ANTEP

İBRAHİM Kızıl’ın gözü gibi baktığı, üstüne titrediği takımı nihayet 3 puana ulaştı. Önce İbrahim başkana acil şifalar dileyelim. Takımı uzun bir aradan sonra istediği gibi oynadı. Rakip bir hayli zordu aslında. Bursa maçında yaşananların moral bozukluğu da vardı... Ama Kafkas’ın talebeleri hem iyi oynadılar hem kazanmayı başardılar. Tek golle yetindiler ama en az 3 pozisyondan yararlanamadılar. Bu 3 puan G.Antep’te güller açmasına neden oldu. Bir de Kızıl sağlığına kavuşursa, o zaman Antep için herşey güllük gülistanlık olacak.

HAT-TRICK’ler çok güzel ama!

HAT-TRICK terimi İngilizler tarafından dünya futbol literatürüne hediye edilmiştir. Gerçek karşılığı bir futbolcunun 3 golü aynı devrede ve araya başka bir gol girmeden rakip filelere atmasıdır. Günümüzdeki hali ise bir futbolcunun bir maçta 3 golü rakip kaleye atmasıdır. Hat-trick yapmak da aslında her babayiğit futbolcunun harcı değildir.

BAZEN savunmada oynamanıza karşın 3 golün altına imzanızı koyar, kariyerinizi hat-trick ile taçlandırabilirsiniz. Trabzon’lu Egemen gibi... Golcülerin pek keyif aldığı girişimdir hat-trick. Ama asıl taraftar keyif alır. İşte geçen haftada 3 ayrı golcü bize bu keyfi yaşattı. Niang, Simpson ve Baros. Harika goller attılar. Hele Baros’un düşerken attığı gol olağanüstüydü...

BİR TÜRK YOK

Ancak bu hat-trick’lerin bir de düşündürücü yanı var. Atanların içinde hiç Türk yok. Bırakın bu üçlüyü hemen bu sayfadaki Gol Krallığı istatistiğine bakın. 10 golcü içinde bir Türk ne yazık ki yok. Pardon pardon sonradan olma Mert Nobre hariç tabii ki... Tanrı milli takıma oyuncu seçmeye çalışan Guus Hiddink ile Oğuz Çetin’e güç-kuvvet versin.

Haftanın oyuncusu: F.ERNST

NE mutlu bize ki bu haftada aday çok. G.Saray’da Baros, F.Bahçe’de Niang, Dia, Emre, Manisa’dan Simpson ilk aklıma gelenler. Baros, Niang ve Simpson üçer golle öne çıktılar. Diğerleri üstün performaslarıyla. Hepsinin önüne geçen ise Ernst oldu. Disiplini, oyun bilgisi ve hiç vazgeçmeyen karakteriyle o tam bir Alman. Fenerlisi de G.Saraylısı da kaskançlıkla onu izliyor. Antalya karşısında iki asistle Beşiktaş’ı tek başına sırtladı. Var mı şu sıralar onun gibisi...

Haftanın Hakemi: H.GÖÇEK

SONDA söyleyeceğimizi baştan söyleyelim. Hüseyin Göçek haftanın en zor ve en sıkıntılı maçını tereyağından kıl çeker gibi yönetti... Bir tarafta sezon başında herkesin gizli favorisi Eskişehir. Diğer tarafta ise galibiyete hasret ve olaylı bir maçtan yeni çıkmış G.Antep. Hem zorluk hem sertlik derecesi hayli yüksek bir maç. Bu maçı Göçek kolaya çevirdi. Pozisyonları iyi süzdü. Otoritesini sahaya mükemmel yansıttı. Ama en önemlisi yardımcılarıyla işbirliği mükemmeldi.

Haftanın T.Direktörü: T.KAFKAS

TOLUNAY Kafkas, ligin en entellektüel hocalarının başında gelir. Hırslı ve yaratıcıdır. Prensiplerinden taviz vermez, futbolcusunu ezmez, ezdirmez. Tam bir profesyonel ama çok şanslı olduğu söylenemez. Sahası kapanmış, hükmen yenilmesi muhtemel bir takımı motive etmek de işin başka rengi. Oysa o tüm bu zorlukları oyuncuların kafasından silmeyi başardı. Uzun zamandır alamadığı 3 puanı hanesine yazdırdı. Kafkas’a kocaman bir alkış...

Etiketler :