FETÖ DHKP/C ilişkisi ortaya çıktı

FETÖ DHKP/C ilişkisi ortaya çıktı

FETÖ üyesi eski polislerin, Erdoğan'ın konutunun krokisinin sızdırıldığı bu örgüt elemanlarıyla kaos eylemleri gerçekleştirmeyi hedefledikleri iddialarına ilişkin soruşturma tamamlandı. Erdoğan'ın evinin krokisini DHKP-C'ye FETÖ'cüler vermiş.

FETÖ-DHKP-C ilişkisi
FETÖ'nün yapısı ve eylemlerine de yer verilen iddianamede, şu değerlendirmede bulunuldu:
"Bu örgütün, amaçları doğrultusunda kamuya sızmış mensupları aracılığıyla kişilerin öldürülmesine dahi göz yumduğu, illegal yapılanmaları ve diğer terör örgütlerini araç olarak kullanabildiği anlaşılmaktadır. FETÖ'nün amacına ulaşmak için var olan terör örgütleri ile iş birliğinden çekinmediği, entelektüel bilgi birikimi, eleman sayısı, ekonomik güç nedeniyle çoğu zaman bu terör örgütlerini, amaçları doğrultusunda yönettiği ve iş birliği içinde olduğu, bu kapsamda da soruşturmalara konu olduğu üzere PKK/KCK silahlı terör örgütü, DHKP/C silahlı terör örgütü ile iş birliği içerisinde olduğu anlaşılmıştır."


Fetullahçı Terör Örgütü üyesi eski polislerin, silahlı terör örgütü DHKP/C'ye eleman yerleştirdiği ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Üsküdar'daki konutunun krokisinin sızdırıldığı bu örgüt elemanları aracılığıyla kaos eylemleri gerçekleştirmeyi hedefledikleri iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, DHKP/C terör örgütünden ele geçtiği iddia olunan krokilerle toplumda ve ilgili kurumlar nezdinde algı oluşturularak Erdoğan'ın yakın koruma ekibinin değiştirilmesinin sağlandığı belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, FETÖ ve DHKP/C terör örgütleriyle ilgili bilgilere yer verildi.

İddianamede, soruşturmanın başlama gerekçesi olan tanık İ.Ö'nün beyanı ve dilekçelerinde yer alan ifadelere yer verildi. Buna göre, 1995'ten beri yardımcı istihbarat elemanı olarak çalıştığını, bu kapsamda 2005'te DHKP/C içerisinde haber alma görevine devam ettiğini belirten tanık, istihbaratta görevli amiri Halil Karakuzulu'nun "DHKP/C İstanbul sorumlusu Asuman Akça'yı angaje ettiklerini ve Akça'nın artık istihbarata çalıştığını, bu sayede DHKP/C'yi kontrol altında tutabileceklerini ve Akça sayesinde önünü açarak kendisini örgüt içinde hızla yükselteceklerini" söylediğini anlattı.

"Milliyetçi gruplar ile DHKP/C'nin karşı karşıya gelmesi istendi"
Tanık İ.Ö, 2017 Temmuz'da şüphelilerden Ali İhsan Kaya, Halil Karakuzulu ve ismini bilmediği bir kişiyle görüştüğünü aktararak, bu kişilerin kendisinden Şişli'deki DHKP/C'ye ait Temel Haklar ve Özgürlükler Federasyonu çıkışında topluluk içinde Akça'yı öldürmesini ama özellikle tek mermi kullanarak alnından vurmasını istediklerini anlattı. Tanık, bu görev için kendisine verilen aracın sahiplerinin milliyetçi kökenli olarak tanınan kişiler oldukları için cinayetin de bu grup tarafından işlendiğinin öne sürüleceğini aktardı.

İddianamede, bu şekilde eylem yapılarak milliyetçi/ülkücü gruplar ile DHKP/C mensuplarının karşı karşıya getirilerek toplumda infial oluşturulmasının amaçlandığı vurgulanarak, Akça'nın cesedinin üzerine Türk bayrağı bırakılmasının istendiği ancak aracın bozulması üzerine tüm planın bozulduğu belirtildi.

"FETÖ kendi hedefleri için DHKP/C'de 'Kaos Timi' kurdu"
İddianamede yer verilen tanık İ.Ö. ifadesinde Ali Fuat Yılmazer, Ali İhsan Kaya ve Halil Karakuzulu'nun kendisinden Hrant Dink cinayeti davası sanıklarından istihbarat elemanı Erhan Tuncel'i de öldürmesini istediğini belirterek, bunu kabul etmemesi üzerine ölümle tehdit edildiğini söyledi.

FETÖ'nün DHKP/C'ye hedefleri doğrultusunda kullanılmak üzere "Kaos Timi" kurdurduğuna dikkati çekilen iddianamede, kaos timi eylemleri sonrasında Akça için ölüm kararı alındığı kaydedildi.

Kroki tespit edilmeden kroki soruldu
İddianamede, 15 Şubat 2008'de mağdur Asuman Akça'nın polis ekiplerince gözaltına alındığı ve adresinde yapılan aramada içinde şifreli dosyaların yer aldığı bir flash belleğin bulunduğu anlatılarak, şifreleri kırılarak açılan dosyalarda, o dönem Başbakan olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Üsküdar'daki evine ait elle çizilmiş krokilerin bulunduğu belirtildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından görevlendirilen bilirkişinin 8 Mayıs 2016'da rapor hazırladığına vurgu yapılan iddianamede, raporla ilgili şu bilgilere yer verildi:

"Flash belleğin 16 Şubat 2008 saat 19.25.03'te imajının alındığı ve konuya dair imaj alma tutanağının 18 Şubat 2008'de tanzim edildiği, tarih itibarıyla 60. Hükümet Başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ikametine ait detaylı krokinin bulunduğu, tespitin ise 28 Nisan 2008 tarihli bilişim malzemeleri inceleme tutanağında tespit edildiği, buna rağmen söz konusu krokiyle ilgili olarak henüz krokinin tespiti yapılmadan 18 Şubat 2008 tarihinde Asuman Akça'nın ifadesinde kroki hakkında detaylı soruların yöneltildiği tespit edilmiştir."

Bilirkişi raporunda, delilde şüpheli şahısta bulunması hayatın doğal akışına aykırı olan ve içerikleri incelendiğinde, Emniyet Müdürlüğü veya bağlantılı kişi veya kişiler tarafından farklı soruşturmalara konu olaylara ilişkin tutulan tutanakların mevcut olduğunun tespit edildiği aktarılan iddianamede, bu evrakların Emniyet Müdürlüğü veya bağlantılı kişiler tarafından flash belleğe kopyalandığının değerlendirildiği belirtildi.

"Yılmazer, belleğin içindeki bilgileri biliyordu"
İddianamede, polis ekiplerinin 5 Mart 2008'de DHKP/C'ye yönelik bir başka operasyonunda bir flash belleğin daha ele geçirildiği, bellekte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ikameti ile semt-mahalle-cadde ve sokakların bulunduğu bölgeye ait haritaların olduğu aktarıldı.

İstihbarat Şube Müdürü Yılmazer'in 6 Mart 2008'de henüz incelemesi yapılmamış iki flash bellekten 1 GB'lık flash belleğin markasını belirterek, içindeki bilgilerden bahsetmesi göz önüne alındığında, flash bellekteki bilgilerin de (harita bilgisi) bir şekilde DHKP/C silahlı terör örgütüne teslim edildiğinin değerlendirildiği vurgulandı.

"FETÖ, Cumhurbaşkanı'nın etrafını kuşatma altına aldı"
İddianamede, krokilerin ele geçirilmesinden sonra 2008'de Başbakanlık Koruma Müdürü ve koruma personelinin görev yerlerinin değiştirildiği, Başbakanlık Koruma Müdürlüğü görevine getirilen Mehmet Yüksel'in "casusluk davası" kapsamında 2014'te Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alındığı anlatılarak, krokilerin ele geçtiği iddiası üzerine kısa bir sürede göreve getirilen 20 personelin ise FETÖ/PDY'ye yönelik soruşturmalarda isimlerinin geçtiği belirtildi.

 

"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adeta çevrelenerek FETÖ/PDY tarafından kuşatma altına alındığı, tıpkı 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilmeye çalışılan darbe teşebbüsünde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanlarının en yakın koruma ekiplerinden olan yaverlerinin darbe teşebbüsüne karışmaları hadisesinde yaşandığı üzere, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan Erdoğan'ın örgüt tarafından çevrelenerek gözlem altına alınmaya çalışıldığı, bu sayede devlet sırlarına ilişkin örgüt tarafından casusluk faaliyetlerinin amaçlandığı tespit edilmiştir."

Bahsi geçen krokilerin ele geçirilmesi, koruma ekibinin değiştirilmesi süreci ile kaos timiyle arasındaki bağın deşifre olmaması için Asuman Akça'yı infaz etmeye çalıştıkları anlatıldı.

Asuman Akça'ya suikat olayı
İddianamede "mağdur" olarak yer alan Asuman Akça'nın, Mayıs 2012'de henüz azami tutukluluk süresi dolmadığı halde adli kontrol tedbirleri bile uygulanmadan tahliye edildiğine dikkati çekilerek, Akça'nın annesi ve kardeşi ile Küçükçekmece'de yaşamaya başladığı anlatıldı.
Cezaevindeyken terör örgütü DHKP/C'den ayrıldığını beyan eden Akça’nın tahliye olduktan sonra terör örgütü üyeleriyle herhangi bir irtibat kurmadığı belirtilen iddianamede, Asuman Akça için örgütün yayın organlarında örgüte ihanet ettiği gerekçesiyle infaz edilmesi gerektiği yönünde algı çalışması yapıldığına yer verildi.
İddianamede, daha önce terör örgütü PKK'nın dağ kadrosunda yer alan Selçuk Aymaz'ın 2012'de bu örgütten ayrılarak DHKP/C'ye yaklaştığı belirtilerek, Aymaz'ın o dönemde örgütün sözde Okmeydanı sorumlularından Gökhan Türkoğlu'nun emir ve talimatları doğrultusunda hareket etmeye başladığı vurgulandı.

İddianamede, bu şekildeki uygulamanın, Aymaz'ın kontrolsüz beyanlarının önüne geçilmesi ve FETÖ'nün DHKP/C içindeki uzantıları ile Asuman Akça suikastini azmettirdiği hususunu ortaya çıkarmasını engelleme amacı taşıdığının tespit edildiği anlatıldı.

"DHKP/C'yi yöneten bu krokiyi onlara verenlerdir"
İddianamede, Asuman Akça'nın beyanlarında bahsettiği üzere örgütün, evinde ele geçirildiği iddia olunan kroki ile ilgili kendisini sorguladığını ve kendisine yönelik suikast girişiminin bu gerekçe ile gerçekleştirilmiş olabileceğini anlatarak, şunları aktardığı belirtildi:

"Akça, kendisine ait flaş belleğe DHKP/C'ye ait olmayan bir krokiyi yükleyen örgüt mensubu veya yöneticisinin yine kendisine yönelik suikast emrini de verdiğini, örgütü gerçekte yönetenlerin bu krokiyi örgüte verenler olduğunu beyan etmiştir."

 

İddianamede, "Şüphelinin 60. Hükümet'in Başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Üsküdar'daki ikametninin kroki ve haritalarını, FETÖ silahlı terör örgütü mensupları şüpheliler Yılmaz, Kaya, Karakuzulu isimli şahıslardan Ali Fuat Yılmazer'in bilgisi dahilinde teslim alıp, sonrasında bu örgütün amaç ve stratejisi doğrultusunda DHKP/C silahlı terör örgütüne iletmesi şeklinde gelişen eylemlerinin FETÖ örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme suçuna temas ettiği tespit edilmiştir."

 


 

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.