Şiirler Niçin Az Okunuyor?

Şiirler Niçin Az Okunuyor?

Şiirin niçin az okunduğunu, şairden ve şiirden niye yoksun kaldığımızı üzülerek belirten şair Harun Yıldırım ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Harun Yıldırım yine de umutlu bakıyor, çünkü bu sorunun çözümü çok basit diyor. İşte bu önemli röportaj:

Röportaj: Nefes Yapım

Sevgili Harun Bey, bize kendinizden kısaca bahseder misiniz?

1969 doğumluyum. Fransa’da yaşıyorum.  Yıllarca müzikle yaşadım,  herhalde bu şekilde hayatımın geri kalan kısmını da müzikle tamamlayacağım,  müzikle yaşamak bir ayrıcalıktır, eğer bedellerine katlanabilirsen. Siz, siz olun, müziği benim kadar sevmeyin. Çünkü taşıması kolay değil.

 

Anadolu insanının kültürel kodlarında  vazgeçilmez değerlerden olan şiir ve türkünün, özellikle de son yüzyılda ciddi oranda düşüş göstermesinin sebebi nedir sizce? Şiire olan talep niçin azaldı?

 

Şiir şiir şiir… Şiirler bir gül gibi yeşil peçesini saklanmış sanki açmayı bekliyor bir iki tomurcuğu açtığı zaman hemen koparılır. Şiirler için yapılan hiç bir şey yok, ilk okullarımızdan tutun da yüksek okullara kadar… Oysa önceden medreseler vardı, Yunus’lar buralarda yetişirdi. Şiir bizim Altaylardan gelen kültürümüz, şiir çok şeyi kısa ve öz anlatmaktır. Geçmişteki şairlerimiz bir güneş, biz onlardan haz alan bir kum tanesiyiz, onların kıvılcımlarından haz alan, onlar bir derya biz bir damla ama şimdiki zamanda bir güneş bir derya çıkması çok zor…

Şairler, topluma ön ayak olan kıymetli sanatçılardır. İnsana ve insanın duygularına, düşüncelerine şiirin böylesine önemli ölçüde etki etmesini neye bağlayabiliriz? Şiir okumamak, nasıl ve ne derecede bir eksikliktir?

Aslında ülkemizde okunması gereken her şey az okunuyor. Hatta hiç okunmuyor. Gazeteler promosyonlarla gazete okunmasını teşvik ediyorlar diye seviniyordum. Ancak gazetelerin amaçlarının teşvik değil tiraj artırmak olduğunu öğrenince sevincim kursağımda kaldı, mosmor oldum.
Benim bu yazıyı hazırlamaktaki amacım başlıkta görüldüğü gibi şiir’in neden az okunduğunu ve bunun suçlusunun kim olduğu konusundaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmaktır. Siz düşüncelerime katılır veya katılmazsınız bu da sizin kararınız.
Saygı duyarım.
Şiirin az okunmasının suçlusu şairdir ya da “ben şairim” diye ortaya çıkanlardır diyorum.
Peki şair kimdir? Şiir nedir? Bu iki konuyu açıklığa kavuşturalım.
Şair: Kültür birikimi, duyarlılığı ve sezgi yeteneği olan ve bunu yazılı ya da sözlü olarak ifade eden insandır.
Şair: Şiirle uğraşan, dizeler oluşturan, düşüncelerini, duygularını sözlü ya da yazılı biçimde dile getiren insandır.
Şiir: Şairin ürünüdür.
Şiir: Bir duygu ürünüdür. Şiirin anası sevgi, babası acılardır. Yeryüzünde ne kadar şair varsa o kadar şiir tanımı vardır.
Şiir: Seslerin, ritimlerin, armonilerin yoğun bir biçimde birleştirilmesiyle, özellikle de dizelerle en canlı duyumları, izlenimleri, heyecanları uyandırmak ya da sezdirme sanatıdır. Benim tahminimce şu an şiirler uyuyor, elbet uyanacak!

Şairlerimizin ne yazık ki okuma alışkanlıkları bulunmamaktadır: Çok büyük bir şiir mirasına sahip olmamıza rağmen bu değerlerden şairler yeteri kadar istifade etmemektedir. Bunun doğal sonucu olarak da kendi kabuğu içinde yok olmaktadırlar. Bu kısır döngü ne şaire ne de edebiyata en ufak bir fayda sağlamamaktadır. Kendilerine ördükleri bu duvarlar eninde sonunda onları sıkmaya başlayacak ve sonunda bu mengenenin arasında eriyip gideceklerdir. Hâlbuki okunan her değer, her şiir gelecek için yeni yeni ufuklar açmaya yardım edecektir.
 

Şairin şiirden ayrı kalması ona zulümdür, evlat acısı gibidir, her gördüğünden esinti alamazsa yanar, iç dünyasında onu harman etmezse zaten şair değildir ve onu demler demler.. Tepsisini süsler, bardak bardak ikram eder, işte sanat güzel oldu mu okuyucu haz alır. Eser güzel olursa şiirsiz de kalmayız, şairlerden yoksun da kalmayız.

Müzikle yaşadığınızı söylediniz. Müziğin insan fıtratına olan etkilerinden kısaca bahseder misiniz? Müziksiz bir hayat düşünülebilir mi?

Müzik zaten şiirle kardeştir, aynı evde aynı yerde yaşarlar ve şimdiki zamandaki yapılan müziklerde insanlara şiiri sevdirecek sözler yok, onun için pop değil de sanat musikisi, ezgiler, halk müziğimiz ön planda olmalı, yani öz müziğimiz olmalı, jonilerden aldığımız raks pop değil…

Sahil Yayınevi’nden çıkardığınız yeni kitabınızın ismi, Islak Kaldırım.. Niçin Islak Kaldırım?

Kaldırımlar yolların kardeşi, herkesin basıp gittiği, gitmem diyenlerin mutlaka geçtiği, her acıya mutluluğa şahittir. Üstünde oturup yediğimiz bir dürüm bile saraylardaki yemekten tatlıdır. Bazen nusubet, cimri katil – ya da nurlu bereketli insan geçer üstünden, bir şemsiyesi yoktur ya bir yağmur tanesi siler taşını ya da gözyaşı ve ıslanır. Ben de bu yüzden “Islak Kaldırım” dedim.

Bir beyit:

Islak Kaldırım
 

Yol mu dinler şahlandı kırat behey kükresin
Sokak köşeleri kıvrım kıvrım sıra sıra
Nalları düştü atımın küheylan neylesin
Kendimi vurdum taşlı ıslak kaldırımlara

Aniden bir gölge gördüm köşeyi dönerken
Kaybolu verdin gel arkamdan gel dercesine
Kin tohumu ekmiş yollara lütuf bitmeden
Saray sofrasında kuru ekmek yercesine

Harun YILDIRIM

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.