Hz.Muhammed'

Hz.Muhammed'

Aşkın Diliyle Hz.Muhammed'in Hayatı

40 Yaşındasın
 
Rahmetini umarak 
Günahkar bir dille; 
Allah Azze ve Celle 

Ya Rasulallah
lemlere rahmet hayatın geçiyor kalbimizden, 
Kalbimizden seyrediyoruz seni. 

İşte 
Bir yaşındasın, 
Beni Sa'd yurdundasın 
Sana süt anne olmadı kadınlar 
Bu yüzden dargın bulutlar 
Bir damla yağmur indirmiyor 
Kıtlık hüküm sürüyor Beni Sa'd yurdunda 
Minicik bir bulut var gökyüzünde 
Sana aşık... 
Ayrılmıyor başucundan 
Ve insanlar yağmur duasında... 
Hz.Halime kucağına alıyor seni 
Yüzünde bir gölgelik...Seni güneşten korumak için 
Oysa minicik bulut gökyüzünde 
Sana meftun, sana kilitli... 
Ve dua eden rahibin kucağındasın 
Dünyalar güzeli gözlerine bakıyor rahip 
Kıtlığı da unutuyor, yağmuru da, duayı da 
Ama sen unutmuyorsun 
Uğruna canlarımız feda o gözlerinle gökyüzüne bakıyorsun 
O minicik bulut ilişiyor bakışlarına 
Büyüyor, büyüyor... 
Sonra nazlı, nazlı yağmur damlaları iniyor buluttan 
Fakat çoğusu bilmiyor yağmurun geliş sebebini 
Çoğusu bilmiyor seni... 

Altı yaşındasın 
Medine-i Münevvere yolundasın 
Yanında aziz annen ve Ümmü Eymen 
Yetimliğini hissediyorsun baba kabristanında 
Sonra yolda, Ebva'da öksüzlük karşılıyor seni 
Mekke'ye annesiz giriyorsun 
Abdulmuttalip bir başka seviyor seni 
Ebu Talip bir başka seviyor 

Ya Rasulallah 
Mekke çocukları annelerine seslenirler miydi senin yanında 
Onlar anne deyince sen yere mi bakardın 
Mekke rüzgarları kaç gece gözyaşlarını taşıdı Ebva'ya 
Kaç gece anne diye hıçkırdın 
Efendim! 
Senin yerine de anne dedik annemize 
Senin yerine de baba dedik 

Yirmi beş yaşındasın 
Ve bambaşkasın 
Kimse sana denk değil 
Şefkat yayıyor kokun 
Güven veriyor sesin 
Sen Muhammed-ül Emin' sin 

Otuz üç yaşındasın 
Dalga dalga rahmet var 

Otuz beş yaşındasın 
Hadi gel bekletme yar 
İniltiler çalıyor kapısını göklerin 
Hadi gel bekletme yar 
Sinesi çatlayacak Rasul bekleyenlerin... 
Hadi gel ey Yâr! 
Nurdağına davet var 

İşte 
Kırk yaşındasın 
Hira Nur dağındasın 
Cibril iniyor göklerden 
Ve nokta nokta her yerden salat, selam yükseliyor 
Sen kâinatın yüreğinden hasretle kopan ' Ah! ' sın 
Karanlık gecelerimize sabahsın 
Sen Nebiyullahsın 
Sen Habibullahsın 
Sen Rasulullahsın 

Niye incittilerki seni sultanım 
Niye işkence yaptılarki sana 
Ebu Talip öldü diye mi bu pervasızca saldırılar 
Himayesiz kaldın diye mi 
Kabe'deki ağlayışın geliyor gözümüzün önüne 
' Amca yokluğunu ne çabuk hissettirdin ' diyişin 
Haremde namaz kılışın geliyor aklımıza 
Başına pislikler saçılıyor 
Başlar feda o mübarek başına 
Nasipsizler sana bakıp nasıl da gülüyorlar 
Biri koşuyor Mekke sokaklarından sana doğru 
Biri koşuyor ama sanki yere inmiş Arş-ı la 
' Bu koşan kimdir ' diye bir soru dolaşıyor boşlukta 
Bu koşan kim? 
Ve cevap veriyor biri: 
Muhammed' in kızı Fatımatüz-Zehra 
Velilerin anası... 
Yüzünü gözünü siliyor biricik kızın 
Sana yeryüzünde en çok benzeyen 
Gülmesi sen, ağlaması sen 
' Ağlama kızım ' diyişin geliyor aklımıza 
Niye çıkardılar ki yurdundan seni 
Himayesiz kaldın diye mi 
Onlar bilmiyorlar mıydı seni himaye edeni 
Seni yetim bulup barındıranı 
Seni alemlere rahmet kılanı 
Onlar deli diyorlardı sana, sen susuyordun 
Mecnun diyorlardı, şair diyorlardı, sen susuyordun 
'Seni bizim elimizden kim kurtaracak' diyorlardı 
Sen, 
Sen ' Allah! ' diyordun 
Allah Azze ve Celle 
Semayı haşyet kaplıyordu 
Sen ' Allah! ' diyordun 
Arş-ı la titriyordu 
Bedir' de ' Allah! ' diyordun 
Üç bin melek iniyordu alaca atlarda 
Yüz yirmi beş bin sahabi: 
' Anam babam sana feda olsun ' diyordu 

Ya Rasulallah 
Medine-i Münevvere sokaklarında yürüyordun 
Neccar Oğulları'nın küçük kızları seni görünce 
Sevinçten ne yapacaklarını bilememişlerdi 
' Beni seviyor musunuz ' diye sormuştun onlara 
' Seni çok seviyoruz Ya Habiballah ' demişlerdi 
Sen de: 
' Allah biliyor ki ben de sizi çok seviyorum' demiştin 
Bu gün yaşayan gençler var 
Neccar Oğulları'nın kızları diğil belki 
Ama seni onlar da çok seviyor 
Gözyaşlarından belli ki seni canlarından çok seviyorlar 
Senden başka kimseleri yok 
Allah biliyor ki sen onları da çok seviyorsun 

Altmış üç yaşındasın 
Refik-i la duasındasın 
Senin için siyah yünden çizgili bir cüppe dokunmuştu 
Kenarları beyazdı 
Onu giyerek ashabının yanına çıkmıştın 
Ve mübarek ellerini dizine vurarak: 
' Görüyor musunuz ne kadar güzel ' demiştin 
Meclisinde bulunan biri sana seslenmişti: 
' Anam babam sana feda olsun ya Rasulallah, onu bana ver ' 
Niye istemişti ki senden sevdiğini bile bile 
İstendiğinde katiyyen ' hayır ' demediğini bile bile 
' Peki ' dedin o zata 
Ve sen yine yamalı, eski cübbeni giydin 
Dostuna kavuşmana bir hafta kalmıştı 
Aynı cübbeden yine yine diktirdiler 
Ama giyinmek nasip olmadı 
Haberler uçurmuştun Ebu Hureyre' nin diliyle: 
' Benden sonra öyle kimseler gelecek ki, keşke peygamberi görseydik de ne malımız ne de evladımız olsaydı diyecekler ' 
Ve Hz. Enes ile paylaşmıştın özlemini 
' Beni görmedikleri halde bana iman eden kardeşlerimi görmeyi çok isterdim' 

Sultanım! 
Ey Medine minberinde ' ümmeti, ümmeti ' diye hüznü giyen sevgili 
Ey Mekke mihrabında alemler hesabına ' Allah! ' diyen sevgili 
Bize lütfu ilahi bahşedilen kapına diz çöktük, bey' at ettik 
Rabbinden bize ne getirdi isen amenna 
Duyduk, itaat ettik 

Ya Rasulallah 
Sen hâlâ kırk yaşındasın 
Ve hâlâ ümmetinin başındasın...
 
Dursun Ali Erzincanlı

 

Mustafa Asım Köksal Hocaefendinin kaleminden Hz.Muhammed'in Hayatı

Sesli Kitap

http://www.akradyo.net/medya.aspx?prg=-32&cat=-1

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.