M. Nureddin Coşan Ne Yapmaya Çalışıyor?

M. Nureddin Coşan Ne Yapmaya Çalışıyor?

İskenderpaşa cemaati lideri Nureddin Coşan’ın, ”Seçimlerinde MHP’nin baraj altında kalmaması, yeni dönemde mutlaka Meclis’te yer alması için 12 Haziran seçimlerinde MHP’ye destek olunmalı” mesajı, muhafazakar kesimde ŞOK etkisi yaptı ve gündeme bomba gib

İskenderpaşa cemaati lideri Nureddin Coşan’ın,  ”Seçimlerinde MHP’nin baraj altında kalmaması, yeni dönemde mutlaka Meclis’te yer alması için 12 Haziran seçimlerinde MHP’ye destek olunmalı” mesajı, muhafazakar kesimde ŞOK etkisi yaptı ve gündeme bomba gibi düştü. (Her ne kadar birkaç medya organı dışında -ısrarla- haber yapılmasa da, internet sayesinde sağır sultan bile duydu..)

Kimisi açıktan kimisi içinden, açıklamaya anlam veremeyen herkes şu soruyu sormaya başladı:“Nureddin Coşan ne yapmaya çalışıyor?” Hatta makalesine şöyle başlık atanlar bile oldu: “İskenderpaşa niçin kamikazelik yaptı?”

BUNU İLK DEFA YAPMIYOR

Nureddin Coşan ülke ve dünya gidişatına yön veren açıklamalarını ilk defa yapmıyor, daha önce de yapmıştı ve o günlerde bir çok gazete, TV kanalı vb. medya organlarında haber yapılmıştı. Sayfanın en altında o haberlere ait VTR yi görebilirsiniz... Ama o VTR yi anlamak için önce hafızalarımızı biraz tazeleyelim ve o günleri hatırlayalım.

“1 Mart Tezkeresi” olarak tarihe geçen bir hadise yaşanmıştı 2003′te. Irak krizi konusunda Hükümet tarafından 25 Şubat 2003′de TBMM’ye sunulan ve tam adı TSK’nın yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için Hükümet’e yetki verilmesine ilişkin Başbakanlık Tezkeresi olan tezkere.

Gerekçeleri hukukî kavramlar içerisinde açıkça belirlenmemiş, çürük belge ve bilgilerle desteklenen, ”maneviyat bahçemize dadanan” kana susamış canavarlarca tek taraflı ilan edilmiş olan Irak savaşı için bu tezkerenin meclis’ten geçmesi ABD ve müttefikleri için son derece önemliydi (bkz. ABD savunma bakanı Rumsfeld’in “Bilinen ve Bilinmeyen” isimli kitabı). Dolayısıyla bunun meclisten geçmesi için gerekli tüm maddi, mali, psikoljik çalışmalar yapılmış, hükumet-medya-bürokrasi (muhalefet dışında) ikna edilmiş ve tezkerenin geçmemesi için hiç bir neden kalmamıştı ki zaten AK Parti milletvekili sayısı da salt çoğunluk için fazlasıyla yeterliydi.

NUREDDİN COŞAN YİNE SAHNEDE

“Yabancılar bize kredi verecek, ekonomik yardımlar gelecek, ülkemiz kalkınacak vs.” diyerek nihayet toplumun büyük bir kesimi de ikna edilmişti. Her şey yolunda giderken ve tezkere geçti geçecek derken, oylamadan birkaç gün önce ezberleri bozan biri çıktı ve bu oyuna çomak soktu. Nureddin Coşan tarihi bir çıkış yaparak tezkereye HAYIR oyu verin bildirisi yayınladı.

Bu bildiriden sonra, güç odakları ve onların destekçileri tarafından ikna edilen ama bu bildiri sonrasında İskenderpaşa grubuna ilgisi veya gönül bağı olan AK Partili milletvekilleri kararlarını değiştirip  ”hayır” oyu verince AKP grubunun 97 firesiyle salt çoğunluk sağlanamadığından tezkere meclisten geçmedi.
(http://www.turkcebilgi.com/1_mart_tezkeresi/ansiklopedi)

PEKİ SONRA NE OLDU, ALTI ÜSTÜ BİR TEZKERE?

Tarihi olayların etkileri bazen kısa vadede bazen de zaman geçtikçe anlaşılır. Bu hadise sonrasında yaşanan gelişmelerin bir kısmını, tezkereden 4 yıl sonra kendisiyle röportaj yapılan Ak Parti Adana milletvekili Abdullah Çalışkan’dan öğrenelim… (Gerçek Hayat Dergisi, Sayı: 347 – 15.06.2007)

22 Temmuz 2007 genel seçimleri öncesinde AKP Adana milletvekili Abdullah Çalışkan ile yapılan söyleşiden 1 Mart tezkeresinin Türkiye ve dünya açısından önemine dair çarpıcı açıklamalar…

AKP’de 156 milletvekili liste dışı kaldı. Bekliyor muydunuz bunu?
Doğrusu böyle bir tasfiye beklemiyorduk. Bizim tahminimiz, 60 ila 70 arasında arkadaşımızın liste dışı kalacağıydı. Ama sadece 156 kişiyle kalmadı bu. 13 kişi gönüllü olarak aday olmadı. Bir de seçilemeyecek sıralarda olan arkadaşlarımız var. Aşağı yukarı 200′e yakın milletvekili arkadaşımız bu dönem Meclis’e giremeyecek. Bu, beklenmedik bir rakam. Bir iktidar partisi için yüzde 60 inanılmaz bir rakam. Kendi iktidarınızda böle bir tasfiyeyi düşünmek bile mümkün değil.

Bu duruma üzüldünüz mü? Böylesi kökten bir vitrin değişikliğine gidilmesine ne sebep oldu sizce?
Tabii ki üzüldük. Ancak sebebini sonuçtan yola çıkarak analiz etmeye çalışıyoruz. Çünkü, partimizin yetkili organları ve kişileri bu konuda hiçbir açıklama yapmadı. Türkiye konjonktürünü, siyasal gelişmeleri, uluslararası gelişmeleri düşünerek baktığımızda şunu söyleyebilirim; Türkiye üzerinde siyasete bir müdahale söz konusudur. Türkiye’de siyaset dönüştürülmek isteniyor. (Kaset operasyonu sonucu CHP deki yeni oluşum gibi). Irak’ın Kuzey’indeki hadiselerden dolayı Türkiye’de tepkisiz bir toplum oluşturulmak isteniyor. 1 Mart 2003′ü hatırlarsanız, Londra’da 3 milyon kişilik, Atina’da 1 milyon kişilik Irak işgalini protesto gösterisi oldu ama Türkiye’de 10 bin kişilik bir protesto gösterisi bile düzenlenmedi. İşte Türkiye gerçeğinin fotoğrafı bu! Tepkisiz bir toplum için de tepkisiz partiler oluşturmak isteniyor. Bunu için de partiler ideolojilerden arındırılıyor, kimliksiz ve kişiliksiz bir hale getiriliyor. Siyasette bir değişim gerçekleştirilmek isteniyor. (Kaset operasyonuyla MHP’yi meclis dışı bırakmak gibi..)

AK Partideki ‘tasfiye’ için gösterebileceğiniz somut sebepler var mı?
3 tarihi çok önemsiyorum. 1 Mart Tezkere’si, 27 Nisan ‘Muhtıra’sı ve 5 Mayıs 2007′de Başbakan Erdoğan ile Genelkurmay Başkanı Büyükanıt’ın Dolmabahçe’deki baş başa görüşmesi.

1 Mart’ta ABD, ilk defa uluslararası alanda sert bir tokat yedi. TBMM’nin ortaya koymuş olduğu irade ile ABD istediğini elde edemedi. Dolayısıyla ABD’nin Irak’ı işgal maliyeti çok büyük paralara mal oldu. İşgal Türkiye üzerinden olsaydı bunun maliyeti çok daha düşük olacaktı.

Körfez’den işgal, ABD’ye şu ana kadar 3 binden fazla askerinin ölmesine ve milyarlarca dolat maddi kayba neden oldu. 2007 bütçesinden de sadece Irak’taki askerleri için 100 milyar dolar para ayrıldı. ABD’nin kaybettiği itibar ise ölçülemeyecek düzeyde.

Türkiye’nin ve AK Parti’nin itibarı ise aksine arttı. Gittiğimiz İslam ülkelerinde hâlâ insanlar boynumuza sarılıp şükranlarını bildiriyorlar. Bunu hazmedemeyen Amerika, 1 Mart’tan bu yana Tezkere’nin intikamını almak peşindeydi.

Tasfiyeler, intikam planının bir parçası mıydı?
Tasfiyenin özelliklerine bakarsak, 1 Mart Tezkeresi’ne ‘ret’ verenlerin ve milli hassasiyetleri yüksek milletvekillerinin yoğunlukta olduğunu görüyoruz. 27 Nisan Muhtırası ve ardından 5 Mayıs’taki Dolmabahçe görüşmesi de üst üste konulunca böyle yorumlamak mantıklı. Teşkilat çalışmalarında gecesini gündüzüne katarak çalışan arkadaşlarımız liste dışı kalınca bu 3 tarihin ne kadar önemli olduğunu ve Türkiye’deki iç siyaseti, etkilediğini görmüş olduk.”

NUREDDİN COŞAN’IN BU SÜREÇTEKİ ETKİSİ

1 Mart 2003′ten bu yana (daha doğrusu 11 Eylül 2001) süre gelen gelişmeleri anlamak isteyenler için yukarıdaki röportaj aslında bir çok şeyi özetliyor… Peki tamam da, “Nureddin Coşan’ın bu tarihi hadisedeki önemini ve etkisini hala anlayamadık” diyenler için işte o  VTR:

Şimdi size bir soru: Türk siyasi ve ictimai hayatında çok önemli bir yeri olan bu cemaatin liderinin açıklamasını o tarihlerde “tam bir haber malzemesi” olarak görüp yayınlayan medya organları, bugün çok daha belirgin bir üslupla yaptığı açıklamasını neden “haber malzemesi” olarak görmedisizce? Cevabı ortada; çünkü sadece “malzeme” olarak kalmadığını, taşları yerinden oynatan ve oyunları bozan bir etkisi olduğunu çok iyi biliyorlar artık…


Son olarak en baştaki soruyu tekrarlayalım: “Nureddin Coşan ne yapmaya çalışıyor?” Bu sorunun cevabı da çok açık ve net; cumhurbaşkanlığı seçimi, sivil anayasa gibi önemli konuların görüşüleceği;  kürt açılımı, özerklik ve benzeri hayatî konuların gündeme getirileceği yeni dönem için tasarlanan son derece tehlikeli bir siyasi/stratejik oyunu daha bozmaya çalışıyor…

“Bugünü ve yarını daha iyi anlamak için, dünü iyi okumak lazım…”

Medyaokuryazar.com / Özel Haber

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum