İÜ REKTÖRLÜĞÜ SENATO SALONU’NDA İLK TOPLANTI YAPILDI

İÜ REKTÖRLÜĞÜ SENATO SALONU’NDA İLK TOPLANTI YAPILDI

Restorasyon sonrası İÜ Rektörlüğü Senato Salonu’nda ilk Senato Toplantısı, 21 Ocak 2016 tarihinde gerçekleştirildi. Senato Toplantısı öncesi kurdele kesilerek İÜ Rektörlüğü Senato Salonu açıldı.

 

 

İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak’ın açılış konuşması ile başlayan Senato Toplantısı’na İÜ Hukuk Fakültesi Mezunu ve Yargıtay’dan Emekli Yüksek Hâkim Kamu Başdenetçisi M. Nihat Ömeroğlu, Kamu Denetçileri Avukat Serpil Çakın ve Avukat Zekeriya Aslan konuk oldu.

“Faaliyetlerimizi Kamu Adına ve Millete Dayalı Olarak Gerçekleştirmeliyiz”

Restorasyon sonrası ilk Senato Toplantısı’nda Kamu Denetçiliği Kurulu’nu değerli hocalardan dinleyeceklerini ifade eden İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, “Tüm faaliyetlerimiz kamu adına ama millete dayalı olarak gerçekleştiriliyor. Güçlü yönlerimizi göstermemizin yöntemi herkesin sorumluluğunu yerine getirmesidir. Bu sorumlulukların yerine getirilip getirilmediği ve izlenmesi de ombudsmanlık kurumu tarafından yapılıyor. İstanbul Üniversitesi olarak sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz ama devletin ana hedefine uygun olarak şeffaflık içerisinde denetime sıcak bakıyoruz. Bu açıdan ombudsmanlık kurumunun tecrübelerinden yararlanmak isteriz. İstanbul Üniversitesi kadim olmasının yanı sıra güçlü mezunlarıyla da toplum hafızasında yer eden bir kurum. Şu anda 550 milletvekilimizin 107’si İÜ mezunudur. Aktif rektörlerimizin 42’si İÜ mezunu, son parlamentomuzun 6 başkanından 5’i İÜ Hukuk Fakültesi mezunu ve tabi başdenetçimizin de mezunumuz olduğunu öğrenmemiz doğru yolda ilerlediğimizin en güzel göstergesi. Başta başdenetçimiz olmak üzere denetçilerimize çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

“Düzenleme Türkiye İçin Bir Milat Olacak”

Kamu Başdenetçisi M. Nihat Ömeroğlu konuşmasına şu sözlerle başladı: “Ben aşağı yukarı 45 yıl önce İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun oldum. Kamu denetçiliği kurumu ülkemizde yeni kuruldu. Kökenleri Osmanlı İmparatorluğu’na hatta İslam Medeniyeti’ne dayanan bir müessesedir.”

Düzenlemenin Türkiye için bir milat olduğunu da ifade eden Başdenetçi Ömeroğlu, “Yargı yetkisinin kullanılmasına ilişkin kararlar hariç, gelecekte bütün konulara girebileceğiz. Gelecekte Meclis’in alacağı bir savaş kararı gibi kararlar değil ancak tatbikatta TSK’dan kaynaklanan haksız bir eylem olursa bu benim alanıma girer” şeklinde konuştu. Kurumların istedikleri bilgi ve belgeleri 30 gün içinde göndermek zorunda olduğuna işaret eden Başdenetçi Ömeroğlu, hedeflerinin 6 aylık süreyi beklemeden başvuruları sonuçlandırmak olduğunu kaydetti. Kurumun gücünü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nden (TBMM) aldığını söyleyen Başdenetçi Ömeroğlu, “TBMM’ye bağlı bir kurum olarak her yıl yıllık raporumuzu TBMM’ye sunarız. Genel kurulda okunur ve daha sonra resmi gazetede yayınlanır” dedi.

“Vatandaş ve İdare Arası Anlaşmazlıklar Çözülüyor”

Kamu Denetçisi Avukat Serpil Çakın ise konuşmasında “ombudsman” kelimesinin kökeni hakkında bilgi vererek, kelimenin İsveç dilinde “ombud” kökünden geldiğini ve vekil anlamı taşıdığını belirterek vatandaşla idare arasındaki anlaşmazlıkları çözen kişi olarak tanımlandığını söyledi. Ülkemizde bu kavram için “Kamu Denetçiliği” kelimesinin kullanılmasının kavramın anlaşılmasında sıkıntılar yarattığını söyleyen Çakın, “Ombudsmanlığın en önemli amacı vatandaşın hedefe yönelimini sağlamak, arttırmaktır. Bunun yanı sıra yapılan haksızlıkları, takdir yetkisini ortaya koymak, idarenin iyi yönetmesini sağlamak ve reform önerilerinde bulunmak olarak da sıralayabiliriz” dedi.

Ombudsmanlığın yargılayan, sorgulayan ve suçlayan bir grup değil, köprü görevi gören ve bir araya getiren bir yapı olduğundan söz eden Çakın, “Günümüzde idare bir şekilde denetleniyor. Yargı ve parlamentolar denetliyor ama ücretli olması ya da yolların bazen uzun süreç alması, etkili olmaması ya da en önemlisi diğerlerinin hukukiliği açısından bu tarz yeni bir kuruma ihtiyaç duyuluyor. Bugün klasik kamu yönetimi alanında yaşanan bir değişim var. İnsan hakları ve alanındaki gelişmelere paralel olarak iki taraf arasındaki uzlaşı kültürünün hâkim olduğu, daha hesap verilebilir daha şeffaf bir yönetim anlayışının gelişmesi neticesinde ombudsmanlık yapıları oluşturuluyor” dedi.

Türkiye’deki ombudsmanlık yapıları hakkında da bilgi aktaran Çakın, “Şu an merkezimiz Ankara’da bulunuyor. Bizdeki yapılanma Başdenetçi ve 5 Denetçiden oluşuyor. Başdenetçilerimiz altında uzman bir kadro olarak çalışıyoruz. Resen harekete geçme yetkimiz yok, şikâyet üzerine harekete geçiyoruz. Bazen akademisyenler, ünlüler ‘Neden kamu denetçiliği harekete geçmiyor?’ diye bize sitemde bulunabiliyor ama bizim bu şekilde tek taraflı harekete geçme yetkimiz yok” şeklinde konuştu.

Üniversitemizde Ülke Yönetimine Uygun Hareket Ediliyor

İstanbul Üniversitesi üzerinden bir uygulama örneği anlatan Çakın, “İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde eğitim gören öğrenciler bize otomasyon sisteminde yaşanan bir hata nedeniyle üst sınıftan ders alamadıklarını söylediler. Bunun güzel bir idari uygulaması olduğunu tespit ettik. İstanbul Üniversitesi bunun düzeltilmesi yönünde çabalarda bulunuyor. Öğrencilerin alamadıkları dersleri almalarını sağlamak için ek ilave bir program yapılıyor. Ek ders ve telafi sınavı hakkı veriliyor. Öğrenciler bizden alttan alınan derslere de telafi sınavı hakkı verilmesini talep ediyorlar. Şimdi böyle bir şey yok tabi. Bu da idari destekleyici bir ombudsmanlık programı. Bu örnekte idarenin mağduriyeti gidermesi, hukuka ve hakkaniyete aykırılık tespit edilmemesi, takdir lehinin öğrenci lehine kullanılması ve İstanbul Üniversitesi’nde ülke yönetimine uygun hareket edilmesi gerekçesiyle red kararı verilmiştir” şeklinde özetledi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.