Bu gün Ege ve Akdeniz Bölgesindeki aşırı yağmurlardan dolayı meydana gelen  “sel ve su baskınları”  en son bir hafta önce Rize’de yaşanan Doğu Karadeniz Bölgesindeki felaketlerin gerçek nedenini açıklamaya önemli katkı sağlamıştır.

Her felakette olduğu gibi Rize’deki sel ve su baskını felaketinden sonra da felaketin nedenleri üzerinde yüksek sesle tartışmalar yaşanmış,  yaşanan tartışmalar sonucunda özellikle basın tarafından felaketin gerçek nedeni  “yanlış yapılanma” ile “Karadeniz Otoyolu” gösterilmiştir.

Rize’de ve Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşanan sel ve su baskınları bu gün Ege ve Akdeniz Bölgesinde yaşananlardan daima çok daha yıkıcı ve öldürücü olmuştur. Eğer iddia edildiği gibi sel ve su baskınlarının esas nedeni yanlış yapılaşma ile otoyol olmuş olsaydı farklı sonuçların yaşanması da mümkün olmazdı. Çünkü Rize’de ve Doğu Karadeniz Bölgesindeki yanlış yapılaşma ile otoyol politikaları ile Ege ve Akdeniz’deki politikalar arasında felaketin boyutunu etkileyecek kadar fark bulunmamaktadır.

Rize’de ve Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşanan sel ve su baskınlarının Ege ve Akdeniz Bölgesinde yaşananlardan çok daha yıkıcı ve öldürücü olmasının tek nedeni, Doğu Karadeniz Bölgesindeki gerçeklerle bağdaşmayan “Orman Yasasıdır”.

Ülkemizdeki ormancılık politikalarının tamamı “devlet eliyle” ve “tek elden” gerçekleştirilmiş olmasından dolayı söz konusu politikalardan kaynaklanan sorunların yüksek sesle tartışılması da ne yazıktır ki bu güne kadar mümkün olamamıştır. Bu durum, Rize’de ve Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşanan sel ve su baskınlarının gerçek nedeninin orman yasasından kaynaklanan “ORMANSIZLAŞMA”  olduğu tespitinin sürekli engellenmesine, tali ölçüdeki diğer sorunların daha çok ön plana çıkmasına nenden olmuştur.

Umarım ve temenni ederim ki, son günlerde sadece bir hafta arayla meydana gelen sel ve su baskınlarından dolayı yaşanan farklı sonuçlar,   Rize’de ve Doğu Karadeniz Bölgesinde yaşanan sel ve su baskınlarının gerçek nedeninin tespitinde önemli rol oynayacaktır. Aksi takdirde,  yıllardan beri devam eden yanlış teşhisler ile bu teşhislere dayandırılan yanlış tedavilerden dolayı “Doğu Karadeniz Bölgesi” yaşanamayacak duruma düşürülecektir.