Mahir Kaynak'tan Derin Analiz

Mahir Kaynak'tan Derin Analiz

Eski MİT'çi Mahir Kaynak'tan derin bir analiz daha, CIA'nın müdaheleye karar verdiği ülkelerde harekete geçirdiği kurumlar, ve bizde ki istihbaratların yanlışları..

Mahir Kaynak/Star

İstihbarat üzerine

Erzincan’da 329 jandarma muhbirinin kimliklerinin açıklanması Türkiye’deki istihbarat faaliyetlerinin yanlışlığın ötesinde komik olduğunu gösteriyor. Türkiye güvenliğe bakış açısından dünyanın en liberal ülkelerinden biridir. Tehlikeli sayılan kişiler izlenir ve bunlara yönelik tedbirler alınır. Yani tehdit bireylerden kaynaklanır ve bunların toplamı genel tehdidi tanımlar. Oysa güvenlik kişiden başlayıp genele ulaşmak biçiminde değil tam tersine yukardan aşağıya doğru değerlendirilmelidir.

Önce hükümet hatta devlet dünyayı bir bütün olarak inceler ve muhtemel gelişmeleri ve bunların ülkemizi ilgilendiren boyutlarını değerlendirir. Bu ülkelerin ülkemizde hangi eylemlerde bulunacağı ve kullanabilecekleri metotları tahmin ederek ilgili kurumlara görev verir. Yani herkesin zannettiği gibi CIA bir ülkede darbe ya da benzeri eylemlere kendisi karar vermez. Yönetim hedef ülkede nasıl bir değişim istediğine karar verir ve CIA bunu uygular.

Yabancı bir gücün ülkemize yönelik faaliyeti tek boyutlu değildir. Mesela ülke içinde etnik ya da ideolojik bir çatışma yaratılırken bunu destekleyecek ekonomik, siyasi hatta askeri tedbirlerle bütüncül bir senaryo hazırlanır. 12 Eylül öncesi ideolojik çatışmalarla birlikte yaşanan ekonomik sıkıntılar, yokluklar ve bunları tedavi edecek küçük bir dış yardımın bile esirgenmesi bütüncül bir operasyonun örneğidir.

Tüm operasyonlarda halkın eğilimlerinin kullanılmasına özen gösterilir. Var olan sorunlar istismar edilir. Bu sorunların çözülmesini engelleyecek tedbirler alınır. Ülkemizde Kürt sorununun çözülmesinin zor olmamasına rağmen bu kadar sürmesi çözüme yönelik her tedbirin kötülenmesi ve böylece yaranın büyümesinin sağlanmasından kaynaklanmaktadır.

Türkiye kuruluşundan beri dört eğilimi tehdit saymıştır. Bunlar komünizm, Kürtçülük, Türkçülük ve irticadır. Yani tehdit bir dış güç odağının hedeflerine göre değil ideolojik kritere göre belirlenmiştir. Bunu bilen güç odakları tehdit yaratmak istedikleri zaman bunları kışkırtmış, onlarla mücadele etmemizi teşvik etmiş ve bu eylemlerin örtüsü altında kendi hedeflerine ulaşmıştır.

Bu dört eğilimin de ülke içinde destekleyicileri vardır ve bunlar tehdit değildir. Ama bunlar bir dış operasyonun aracı olarak kullanıldığı zaman tehdidin bir aracı haline dönüşürler. Yapılması gereken bunları, bir düşünce düzeyinde kaldıkları sürece, özgürlüğün bir parçası saymak ama onların başkaları tarafından kullanılmasını engellemektir.

Sonuç olarak istihbaratın hedefi kişiler değildir. Kişiler bir operasyonun içinde olmadıkları sürece izlenmezler. Suç işlemeleri ilgili kurumların görev alanına girer ama bunlar istihbaratın hedefi değildir.

Yabancı ülkelerin faaliyetlerinin düşmanca ya da dostça gibi sıfatlarla anılması yanlıştır. Ne yapmak istedikleri değerlendirilir ve bu faaliyetin ülke zararına olmaması sağlanır. Mesela ABD İran’da,Yeşil Kuşak Projesine uygun olarak, İslamcı bir rejim kurmak istemişti. SSCB ve Fransa bunu engellemek yerine ele geçirmeyi tercih ettiler ve ABD’nin operasyonu bu ülkelere yaradı.

Etiketler :