Osmanlı saray kadınlarının güzellik reçetesi

Osmanlı saray kadınlarının güzellik reçetesi

Bakımlı olmak sadece günümüz kadınlarının kaygısı değilmiş. Prof. Dr. Ayten Altıntaş'ın araştırmalarına göre yüzyıllar önce yaşayan kadınların daha güzel daha bakımlı olmak için formülleri var.

Bugün, 'kadın kozmetik ürünleri kullanmadan bakımlı olamaz' diye bir algı var. Ama kozmetik ürünlerinin hepsi sanayi ürünü. Peki, sanayi yokken kadınlar neyle güzelleşiyordu?" diyor Prof. Dr. Ayten Altıntaş.

Cevabı arayan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Tıp Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altıntaş, tıp tarihi alanında yaptığı çalışmalarını, son yıllarda sadece çiçeklere, kozmetik üzerine yoğunlaştırıyor, geçmişte kadınların vücut bakımı için neler yaptıklarını araştırıyor.

Bu amaçla Topkapı Sarayı'na giren Altıntaş, saraydan farklı özelliklerde koku ve krem formülleriyle çıkar. Bunlar arasında saçın nasıl yumuşatılacağından dökülmenin nasıl önleneceğine, tırnakların nasıl sertleştirileceğinden kırışıklıkların nasıl giderileceğine kadar birçok formül var!

 
Ebegümeci ve hatmiyle saç ipek gibi
 
Altıntaş'a göre, Osmanlı Sarayı'nda kadınlar, bakımlarına ilk hamamda başlıyor. Güzel olmanın ilk adımı... Sular özel hazırlanıyor. Yıkanma suyu kokulu menekşelerle; durulanma suyu ise hatmi ve ebegümeci bitkileriyle kaynatılıyor. Hatmi ve ebegümeci saçları yumuşatıyor. Bir nevi saç kremi. Başka bir yumuşatıcı da kil. Kildanlık denilen gümüş taslarda, kil ve su birleştiriliyor, sonra süzülüyor. Süzülen su saçlara dökülüyor.
 
Yağlanma cildi yeniliyor
 
Hamam sonrası ikinci adım başlıyor. Kadınlar, kurulandıktan sonra hazırlanan yağları veya özel kremleri sürünüyor. Bu kremler günümüz kadınlarının arayıp da bulamayacağı nitelikte. Çünkü, maserasyon tekniğiyle, kimyasal katılmadan bitkilerin zeytin yağı ya da susam yağında belli bir süre bekletilmesiyle hazırlanıyor. Bitki, özünü yağın içine bırakıyor ve kullanıma hazır hale geliyor. Gül, maserasyon'un en çok uygulandığı bitki. Sarayda yılda 88 ton gül harcanması bunun kanıtı. Diğer bitkiler mevsime göre belirleniyor. Yazın, serinletici etkisinden dolayı kokulu menekşe, kışın sıcak karakterli olduğundan tarçın ve karanfille hazırlanıyor yağlar. Kremler, bu yağlar balmumuyla katıştırılarak yapılıyor. Cildin beyazlaşması ve gerginleşmesi için 'düzgün' kullanılıyor. Yatmadan yüz gül suyuyla yıkanıyor. Dişlerin temizliğini misvakla, beyazlığını her gün kaya tuzuyla özdeşleşmiş su ile çalkalayarak sağlanıyor. Çürüklerin önlemi, her gün bal ve sirkeden oluşan bir karışımla ağızlarını yıkamak... Kirpikler sürmeyle güçlendiriliyor, gözün parlaklığı limon ve gül suyu damlatılarak sağlanıyor.
 
Sivilcelere mürdüm eriği
 
Prof. Dr. Altıntaş, "Cildi yağlı olanlara ve gözeneklerini sıkılaştırmak isteyenlere her gün, yüze, suyla yıkadıktan sonra limon sürülmesi tavsiye edilmiş." diyor ve ekliyor: "İri sivilcesi ve aknesi olanlara da mürdüm eriği önerilmiş. Eriğin içini yüze sürüp bekletmek kâfi."
 
Deodorant yerine antiseptikler
 
Altıntaş, kanserojen etkisi sebebiyle, kadınlara deodorant yerine, Osmanlı'daki gibi antiseptik maddeleri kullanmayı öneriyor. "Özellikle anne adayları kesinlikle deodorant, vücut şampuanı kullanmamalı zeytinyağlı sabunla temizlenmeye çalışmalı. Mümkünse sarayda hazırlanan yağlardan evde hazırlayıp onları kullanmalı." şeklinde bir tavsiyede bulunuyor.
 
Saraydan güzellik tarifleri
 
Baş yumağa: Yazmalarda saçlar için hazırlanan karışımlardan biri 'Baş yumağa' olarak kaydedilmiş. Bu formülde hatmi ve ebegümeci yanında nilüfer, menekşe, gül gibi güzel kokulu çiçekler, haşhaş kabuğu gibi yumuşatıcı, papatya gibi onarıcı bitkiler de yer alıyordu. Bu bitkiler haşlanıp süzülüyor ve saç yıkandıktan sonra bu sularla çalkalanıyordu. Tarifi şöyle: 20 dirhem nilüfer, 20 dirhem hatmi yaprağı, 20 dirhem benefşe (menekşe), 20 dirhem ebegümeci, 20 dirhem Kışr-ı haşhaş'ı (haşhaş kabuğu) kaynatup suyun alalar, baş yuyalar.
 
El ve Yüz bakımı için kayısı çekirdeği yağı: Kayısı çekirdekleri kabaca parçalanır, üstünü biraz geçecek kadar iyi su konur ve hafif ateşte kaynatılır. 15 dakika kaynatıldıktan sonra bir kenara alınır ve soğuyana kadar üstü kapalı olarak beklenir. Sonra ince tülbent bezinden süzülür. Bu sulu çözeltiye, çözelti miktarınca zeytinyağı konulur ve hafif bir ateşte suyu bitene kadar pişirilir. Bu yağ el ve yüz bakımı için kullanılır. Özellikle hamamdan çıkılınca yüze ve ellere sürülür.
 
El güzelliği için: Akıkarha (nezle otu), kabaca dövülür susam yağı ile kaynatılıp süzülür. Bu yağ ellere sürülür masaj yapılır. Buna 1 ay devam edilirse eller güzelleşir.
 
Güneş yanığı için: Güneş yanığı izlerini, kalıntılarını giderip rengini güzelleştirmek için üç yol var. Sırayla şöyle: Birincisi yumurta akı ve gül suyu karıştırılıp bir havluyla sürülür. İkincisi, bezr katuna luabı, üstübeç gülsuyuna katıştırılır ve sürülür. Üçüncüsü, bezr-i kutna; pire otu tohumu özleştirilip sürülür.
 
Beyaz krem: Bir ölçek balmumu, bir ölçek evde hazırlanmış gülyağı, bir ölçek gülsuyu temin edilir. Balmumu hafif eritilir ve içine gülyağı konup hızla karıştırılır. Buna ısıtılmış gülsuyu karıştırılarak ilave edilir. İyice karıştırdıktan sonra soğumaya ve katılaşmaya bırakılır. Sonra sabah akşam yüze sürülür.
 
Kaynak: ZAMAN

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.