Bugün yaşadığımız süreç aslında 28 Şubat’tan daha kalleş bir süreç

Bugün yaşadığımız süreç aslında 28 Şubat’tan daha kalleş bir süreç

Paralel yapıyı canlı yayında sert sözlerle eleştiren Orakoğlu, “Bugün yaşadığımız süreç aslında 28 Şubat’tan daha kalleş bir süreç” dedi.

 

Kanal 5 ekranlarında yayınlanan Aslan Değirmenci ile Son Gündem programının bu haftaki konuğu Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu oldu. Orakoğlu canlı yayında 17 Aralık operasyonunun arka planını açıkladı. Türkiye’de devlet kurumlarına sızan paralel yapı ve dış destekçilerinin Türkiye’de yapmaya çalıştıkları operasyonun detaylarını anlatan Orakoğlu, Başbakan Erdoğan’ın hedef tahtasına oturtulmasının nedenlerini açıkladı.

Orakoğlu, Gladyonun Başbakan Erdoğan’ı hedef almasına sebep olan gelişmeleri ise şu şekilde sıraladı:  

- Başbakanın Mısır’da Müslüman Kardeşler’e destek vermesi.

- Suriye’de küresel güçlere kafa tutarak mazlumların yanında yer alması.

- Yabancı istihbarat örgütlerinin cirit attığı dışa bağımlı MİT’in yapısını değiştirerek bağımsız bir teşkilata dönüştürmeye çalışması.

- Yıllardır süren şiddet sorununu çözmek için Çözüm Süreci’ni başlatması.

- Darbelere gerekçe yapılan irtica tehdidini ortadan kaldırması.

orakoğlu 2

28 ŞUBAT UĞUR MUMCU CİNAYETİYLE BAŞLADI

28 Şubat Post-modern darbe sürecinin klasik darbelerden çok farklı olduğuna ve etkisinin halen sürüdüğüne dikkat çeken Orakoğlu, bunun toplumda etkileri uzun yıllar sürecek bir travma yarattığını dile getirdi. Özellikle inançlı insanların ibadetlerini bile yapmaya korkar hale geldiğini savunan Orakoğlu, 28 Şubat darbesinin MGK kararlarıyla değil, Uğur Mumcu cinayetiyle başlatıldığını savundu. Darbe öncesi dönemde birçok önemli insanın DHKP-C gibi bazı taşeron örgütler tarafından öldürüldüğüne işaret eden Orakoğlu, “Bazı komutanlar öldürülmeseydi cuntacılar 28 Şubat darbesini yapamayacaklardı. Bu nedenle darbe öncesi önemli isimleri öldürttüler” diye konuştu. Orakoğlu ayrıca, DHKP-C’nin geçmişteki ilişkilerinin incelenmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

28 ŞUBAT DARBESİ İSRAİL VE ABD YAPIMIDIR

Bin yıl sürecek denilen 28 Şubat darbesinin önceki darbelerden farklı olduğunu dile getiren Orakoğlu, cuntacıların militer bir yönetim oluşturmaktan ziyade meşru hükümeti düşürmeyi amaçladıklarını öne sürdü. O dönem ABD ve İsrail’in, Refah-Yol hükümetinin çıkarlarına aykırı hareket ettiklerini bahane ederek, Türk ordusu içindeki uzantılarını darbe yapmaya kışkırttığını söyledi.  O dönem Çevik Bir’in bir Amerikan dergisinde yayınlanan yazısına dikkat çeken Orakoğlu, o yazıda Çevik Bir’in açıkça “ABD ve İsrail çıkarlarına zarar veren bir hareket içinde olmayız” dediğini anımsattı. “Biz bugün güçlü bir TSK’ya sahip olmak durumundayız” diyen Orakoğlu, darbe ve cunta etkisinden kurtulmuş güçlü bir ordunun bu zor dönemde Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu en önemli unsur olduğunu söyledi.

28 ŞUBAT’TA MİLLETİN GENLERİYLE OYNADILAR

“28 Şubat’ta Türkiye tamamen ABD ve İsrail eksenine sokuldu” diyen Orakoğlu, 28 Şubat’ın en önemli etkilerinden birinin birifinglerle yargıçları sindirerek adaleti çökertmek olduğunu söyledi. Orakoğlu şöyle devam etti: “28 Şubat milletin genleriyle oynamıştır. 28 Şubatla Türkiye dünyada etkisizleştirilmiştir. Emasya protokolüyle Türkiye adeta muhaberat devleti haline getirilmiştir.”

MENDERES’E SALDIRANLAR AMERİKA’DAN MAAŞ ALDI

17 Aralık operasyonuyla AK Parti’ye ve Başbakan Erdoğan’a yapılanların 27 Mayıs darbesine çok benzediğini vurgulayan Orakoğlu, “ O dönemde rahmetli Adnan Menderes’e ‘diktatör’ diyorlardı. Bebek davası, köpek davası gibi uydurma olaylarla Menderes yıpratılmıştı. O dönem Menderes’in de 24 kişilik bir ekip tarafından dinlendiği ortaya çıktı. Menderes’i protesto eden kalabalıkların özel olarak seçilmiş ve Amerika’dan maaş alan bir grup olduğu ortaya çıktı. NATO’ya girildikten sonra Amerika Türk ordusu içinde etkin oldu. Menderes’in ülkenin milli menfaatleri için ciddi çalışmaları olmuştu. Adanan Menderes’i hedef yapan en önemli şey de buydu. İlginç iftira ve dezenformasyon kampanyalarıyla Menderes yıpratıldı. Menderes o dönem Bağdat Paktı denilen anlaşmayı yaptı. Bunu ABD’ye rağmen yaptı. 1959 yılında o imzayı atan 2. Faysal linç edilerek öldürtüldü. 1960′da ise Adnan Menderes idam edildi. Bunun ardından Türkiye yeniden ABD’ye bağlanmış oldu” şeklinde konuştu.

orakoğlu son

BAŞBAKANA PSİKOLOJİK HAREKAT YAPIYORLAR

Eski klasik yöntemlerin yerini günümüzde kompleks ve sosyolojik savaş yöntemlerin aldığını ifade eden Orakoğlu, “Eskiden milleti bu yalanlarla kandırıyorlardı. Bu dönemde de Başbakan’a psikolojik harekât yapıyorlar. Menderes’i cuntacıların parayla tuttukları adamlara yuhalattılar. 12 Kamyon altınla kaçarken yakalandılar yalanıyla milleti kandırmaya çalıştılar. Çok ciddi manipülasyonlar yapıldı. O süreçte yapılan bu tür harekâtların ardında ABD ve İsrail vardı. Bugün Başbakan’a yapılanlara baktığınızda da aynı yöntemleri görüyorsunuz” diye konuştu.

GLADYONUN DARBE ARAÇLARI DEĞİŞTİ

Geçmişte darbe yapan gladyo yapılanmasının asker ağırlıklı bir yapılanma olduğuna dikkat çeken Orakoğlu, günümüzde bu yapılanma yönteminin değiştiğini anlattı. Orakoğlu, yeni versiyon yapılanmalarda sivil ajan unsurlarının kullanılarak operasyonlar yapıldığına işaret etti. Geçmişte Özel Harp Dairesi denilen birimin bizzat ABD tarafından kurulduğunu anımsatan Orakoğlu, yasaları bile aşan özel yetkilerle donatılmış Özel Harp Dairesi’nin ABD tarafından Türkiye içinde bazı darbe ve operasyonlarda kullanıldığına vurgu yaptı. Orakoğlu, “Türk Emniyet gücünün içine sızmış gladyo maşası ajanların da 17 Aralık operasyonunda kullanıldığını görüyoruz” şeklinde konuştu.

orakoğlu

28 ŞUBAT’I TEZGAHLAYANLAR SONRASINI HESAP EDEMEDİ

İllegal yapılarla milli iradeye karşı yapılan darbe ve operasyonların küresel güçler tarafından kurgulandığına ve planlı bir şekilde sahnelendiğine dikkat çeken Orakoğlu, Gezi olaylarının da böyle bir planlamanın ürünü olduğunu söyledi. Mısır’da yapılan askeri darbeye ABD ve İsrail’in açıkça destek verdiğine de değinen Orakoğlu, Türkiye’de 28 Şubat darbesini tezgahlayanların süreç sonrasını öngöremediklerini dile getirdi. Milletin bu illegal darbeye tepki gösterdiğine işaret eden Orakoğlu, Recep Tayyip Erdoğan’ı tek başına iktidara getirdiğini ifade etti.

NEO-CONLAR MERKEL’İ DE DİNLEDİLER

17 Aralık sürecinde ortaya çıkan illegal dinlemelerin sadece Türkiye’de yapılmadığına değinen Orakoğlu, ABD ve İsrail’in AB ülkelerini de istihbarat amaçlı dinlediğine dikkat çekti. Orakoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Merkel de Başbakan Erdoğan gibi küresel güçlere karşı çıksın da bakalım neler olur. Bunlar Merkel’i de dinlediler. Bazılarının yatak odalarına kadar girdiler. Buna C tipi dinleme deniyor. Merkel nasıl dinlendi buna iyi bakmak lazım. Merkel niçin dinlenmiş olabilir. Bu tür dinlemeler bazen ekonomik kriz yaratmak için bazen de hükümetleri yıkmak için kullanılır.”

MİT İLK DEFA MİLLİ BİR ÇİZGİYE KAVUŞUYOR

Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Bülent Orakoğlu, MİT’in  şimdiye kadar yabancı istihbarat örgütlerinin cirit attığı bir yapısı bulunduğuna dikkat çekerek, İsrail istihbarat örgütü Mossad’ın Mit içinde bir dönem ciddi bir etkinliğe sahip olduğunu öne sürdü. Hatta geçmişte Mossad’ın Türkiye’de operasyon yapma yetkisi bile bulunduğunu vurgulayan Orakoğlu, “Alman istihbaratı dünya üzerinde söz sahibi olma iddiasında olmasına rağmen Merkel bile dinlenmiş. Türkiye’yi dinleyenler Merkel’i de dinlemişler. C tipi dediğimiz en geri kalmış ülkelerde uygulanan bir dinleme tipidir ve Almanya’da da bu uygulanmıştır” şeklinde konuştu

DİNLEMELERİN HEDEFİ AK PARTİ’Yİ ÇÖKERTMEKTİ

Paralel yapının illegal dinlemelerle AK Parti içinde 70′in üzerinde milletvekilini istifa ettirerek hükümeti düşürmeye çalıştığına dikkat çeken Orakoğlu, bu operasyonun ardından Çözüm sürecini bitirerek terör olaylarının yeniden başlatılmasının hedef alındığını savundu. Buna benzer olaylarla Türkiye’nin bir kaos ortamına sokulacağını da dile getiren Orakoğlu şunları söyledi: “Ben bu dinlemelerin sayısının 30 bin civarında olduğunu söylemiştim. ABD’de Merkel niye dinleniyor. AB ile ABD arasında yapılacak ticaret işbirliği anlaşmalarında AB ülkeleri neler düşünüyor bunu öğrenmek istediler. 1990′lı yıllarda AB ülkelerinde bu paralel yapılar devletleşmiş bir haldeydi. Yine de biz erken haber aldık. Bu kadar büyük bir dinlemeyi yapabilmek mümkün değil. Bu işte İsrail’in parmağı var. Emniyetin gücünü biliyorum. Hükümet başta Sayın Başbakan olmak üzere darbelere karşı ciddi bir refleks kazandı. Darbelerin amacı Türkiye’nin içine kapatılması ve dünyada söz sahibi olmasını engellemekti.”

TÜRKİYE BU SALDIRIYI DA ATLATIRSA KÜRESEL GÜÇ OLUR

Orakoğlu, “Biz bu işi atlatalım, Türkiye de otomatik olarak dünyada küresel güçtür artık” derken, yakın zamanda Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümüne ilişkin montaj kasetlerle kamuoyunun etkilenmeye çalışılacağını öne sürdü. Orakoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Burada herkes hükümetin düşürülmesine odaklanmış. Bence millet bu tuzakları fark ediyor ve AK Parti’ye daha çok destek veriyor” dedi. Paralel yapının farkettirmeden devlet kurumlarına sızdığını belirten Orakoğlu, bu yapılanmanın dış odaklarla ilişkisinin olduğunu söyledi. Orakoğlu, “Başbakanı kendilerine tehdit olarak görüyorlar. İslam coğrafyalarına destek vermesi, Batı’nın kolonyalist politikalarına ter düşüyor ve rahatsız ediyor. Devletin içinde paralel yapıya ait olan insanları devlet ayıracaktır. Herkes itidalli olsun ama devlet bunu yapabilecek güçtedir. En önemli yapılacak iş millet olarak birlik ve beraberlik içinde olmalarıdır. Bugün yaşadığımız süreç aslında 28 Şubat’tan daha kalleş bir süreç” şeklinde konuştu.

UYUYAN HÜCRELER UYANDIRILDI

Kanal 5 canlı yayında Gazeteci Yazar Aslan Değirmenci ise, Gladionun uyuyan hücrelerini harekete geçirerek, Yeni Türkiye’ye karşı algı operasyonu başlattığını söyledi.

İsmail Uğur / kanal5.com.tr

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.