Pervari'nin Arkasında İsrail mi Var?

Pervari'nin Arkasında İsrail mi Var?

"Yaşananları sadece PKK saldırıları olarak görürsek, büyük resim eksik kalır. "Devletler Oyunu"nun da, Türkiye'nin içine çekilmek istendiği, "Büyük Tuzak"la karşı karşıyayız."

Yeni Şafak'tan Abdülkadir Selvi, Ankara'daki patlama ve Pervari'deki saldıyı değerlendirdiği 'Büyük tuzak' yazısında, eylemlerin diğerlerinden farklı olduğuna dikkat çekerek, yaşananların arkasında sadece PKK'yı görmemek gerektiğini belirtti.

Pervari saldırısının arkasında İsrail'in olduğuna dikkat çeken Selvi, "İsrail bugün bizim topraklarımızda, PKK adıyla bir savaş veriyor." dedi.

Sivillere sıkılan kurşunların Kürtlerin haklarıyla bir ilgisinin olamayacağını ifade eden Selvi, Kürt sorunuyla sivil mücadele ederken, terörün de bastırılması gerektiğini belirtti.

İşte Selvi'nin çarpıcı analizi:

İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, Amerikan istihbaratının en tepedeki ismi James Clapper'le PKK'yla mücadeleyi konuşurken, Kumrular Caddesi'ndeki patlama meydana geliyor.

İdris Naim Şahin, o konuğunun yüzüne bakıyor, Clapper, "Başka bir şey söylemenize gerek yok" karşılığını veriyor.

Aynı sırada kabinenin etkili bir bakanı, "PKK'nın Silahlı Mücadelesine Son Vermek" isimli bir çalışmaya imza atan İngiliz Gazeteci Hugh Pope ile görüşüyor.

İngiliz gazeteci, barışın sağlanması, operasyonların durması, genel af ilan edilmesi gibi önerileri sıralıyor.

İlgili bakan, Kürt sorunun çözümü konusunda AK Parti döneminde atılan adımları sıralıyor, örgütün terör eylemlerini tırmandırmasının süreci baltaladığını anlatıyor.

İngiliz gazeteci hâlâ, "Barış-kardeşlik" havalarında konuşurken, patlama haberi geliyor.

Bakan bey bunun üzerine muhatabına dönüp, "Kumrular Caddesi, Ankara'nın en işlek yerlerinden biri ve bu patlama ile sivil insanlar hedef alınmış durumda. Türkiye'deki sorun bu" diye başlıyor anlatmaya.

BU EYLEM PKK'NIN DİĞER EYLEMLERİNDEN FARKLI

Patlamayı gerçekleştirerek birçok ocağın sönmesine neden olan teröriste ilişkin de ilginç bilgiler var.

Bu eylem PKK'nın diğer eylemlerinden farklıymış.


PKK eylemlerinde bomba önce gelir, eylemi yapacak olan terörist sonra gelirmiş. Birinden biri tespit edilirse, bombalı eylemi önleme imkanı olurmuş.

Bu kez terörist, Kandil'den doğruca Ankara'ya gelmiş. PKK'nın Ankara'daki yapılanmaları ile hiçbir teması olmamış.

O nedenle de hiçbir dinleme ya da izlemeye takılmamış.


Eylemde kullandığı aracı Altındağ'daki bir galericiden almış.

Araç, emekli bir komisere aitmiş.


Çok düzgün bir Türkçe konuşuyormuş. Araç için 14 bin TL'yi peşin ödemiş. Senet falan yapılmamış. Aracın devir işlemi için notere gitmişler ancak kimlikte isminin yazılı olduğu bölümde bir harfin silik olması üzerine, noter devir işlemini yapmamış.

Aslında kullandığı sahte kimlikmiş ama o sırada fark edilmemiş.


Hem aracı satan komiser hem de aracı park eden park görevlisi, atletik yapılı, düzgün Türkçe konuşan birisini tarif etmişler.

"Kürt şivesi yoktu. Sanırım Kürt değildi" demiş birisi. Eski bir uzman çavuş ya da astsubay izlenimi bırakmış onların üzerinde.


Bunlar belki ilginç bilgiler ama neticede teferruat.

Gerçek olan ise bu ülkede bir terör ve kimi zaman onunla iç içe geçmiş kimi zaman ondan bağımsız bir Kürt sorununun olması.

İSRAİL PKK ADIYLA SAVAŞIYOR

2009 yılının başları.

Yer Erbil, Barzani'nin Başkanlık Ofisi.

Güvenlik görevlilerinin disiplini, istihbarat akışının düzeni dikkatini çeken Türk görevli, Neçirvan Barzani'ye, "Bunları nasıl eğittiniz" diye soruyor.

"İsrailliler yetiştirdi" yanıtını alıyor.

Kuzey Irak Kürt yönetiminin istihbarat teşkilatı, MOSSAD tarafından yapılandırıldı. Birimin başında da Barzani'nin ortanca oğlu Mesrur var.

Ve o İsrail bugün bizim topraklarımızda, PKK adıyla bir savaş veriyor.

SİVİLLERE SIKILAN KURŞUNLARIN KÜRT HAKLARIYLA NE İLGİSİ VAR

Pervari'de şehit olan evlatlarımıza sıkılan kurşunların arkasında İsrail hesaplaşması yatıyor. Benim Kürt kardeşimin haklarıyla bunun ne ilgisi var.

Tüm bunları Kürt sorununu görmezden gelmek için aktarmıyorum.

Biz 90'lı yıllarda Kürt sorununun silahla çözülmeyeceğini savunmuşuz. Kimseye diyet borcumuz yok.

Ama Kürt sorunu ile PKK arasına kalın bir çizgi çizmek gerekiyor.

TERÖRÜN BASTIRILMASI GEREKİYOR

Kürt sorunuyla sivil mücadele ederken, terörü bastırmamız gerekiyor.


'Cibali Babalığın anlamı yok'

Siirt'te 4 kadının öldürülmesinin Kürt sorunuyla ne ilgisi olabilir?

Ama PKK ile ilgisi var. Çünkü PKK bu dili kullanıyor.


Kürt sorunu konusunda değerli çalışmalara imza atan Doç. Dr. Hüseyin Yayman, seçimlerden sonra yaptığı analizinde, terör silahı kullanılmak suretiyle AK Parti'ye tuzak kurulduğuna dikkat çekmişti.

Hasan Sabbah'ın Haşhaşilerine kadar gitme niyetinde değilim ama konuyu açmak istiyorum.

İlk terör örgütü olan Narodnaya Volya, Rus halkından taban bulamayınca, ilginç bir yöntem izliyor.

Eylemlerini dinamit kullanarak gerçekleştiren örgüt; reformlar yapan Çar 2. Aleksandr öldürülüyor, yerine geçen oğlu 3.Aleksandr ise estiği estik, kestiği kestik bir zulüm idaresi kuruyor. Strateji başarılı oluyor, örgüte kitleler halinde katılımlar başlıyor ve Lenin'in öncülüğünde Ekim devrimi gerçekleştiriliyor.

Peru'daki Aydınlık Yol'un lideri Guzman da, "Ne zaman ki bir devlet, terör örgütünün kullandığı yöntemleri kullanmaya başlar. O zaman devlet kaybeder, terör örgütü kazanır" demişti.

PKK, bizi bu tuzağa çekiyor.

12 Eylül'ün Diyarbakır Cezaevi'ndeki işkenceleri doğurdu PKK'yı.

Ama bu kez roller farklı.

Hükümet, 90'lı yıllarda hakim olan OHAL zihniyetine sapmamak için direnirken, örgüt savunmasız kadınlara kurşun sıkacak kadar alçalmış bir vaziyette.

Bunun bir kaybedeni olacaksa, kadına kurşun sıkanlar olacak.


Yeter ki biz insani ve İslami hassasiyetimizi yitirmeyelim.

Yaşananları sadece PKK saldırıları olarak görürsek, büyük resim eksik kalır.

"Devletler Oyunu"nun da, Türkiye'nin içine çekilmek istendiği, "Büyük Tuzak"la karşı karşıyayız. 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.