Sürgüne giden hanedan mensuplarının HAYATLARI

Sürgüne giden hanedan mensuplarının HAYATLARI

Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu Sürgüne giden hanedan mensuplarını ANLATIYOR

Hanedanın çilesi 3 Mart 1924 tarihinde Halifeliğin kaldırılmasıyla beraber Osmanlı Hanedanı üyeleri meçhul bir geleceğe doğru adım atmışlardı.

Sürgüne giden hanedan mensuplarının pek çoğu bu durumun kısa süreceğini ümit ediyordu ancak dönüş süreci beklenenden çok uzun sürdü. Hanımlar 16 Haziran 1952 tarihinde çıkarılan özel bir kanunla dönüş izni alırken, erkekler ise ancak 15 Mayıs 1974 tarihli Genel Af yasasının 8. Maddesiyle geri dönebilmişlerdir. Ancak iyi-kötü yurt dışında alın terleriyle yeni bir hayat kuran hanedan üyelerinin, çoğu geri dönme imkân ve ihtimalini bulamadı.

Yaşlısından hastasına, beşikteki bebekten hanımlara kadar kimsenin durumuna bakılmaksızın çok kısa bir zaman içerisinde doğup büyüdükleri vatan topraklarını terk etmek kolay olmasa gerek. Ülkeyi terk etmeleri için şehzadelere 24 ile 72 saat, kadınlara ise önem sıralarına göre bir hafta ile on gün arasında değişen süreler tanınmıştır. Bu kişiler için sadece çıkışa mahsus olmak üzere bir yıllık pasaport düzenlenmiş, Türk topraklarından transit olarak geçmeleri dahi yasaklanmıştır.

Bu sürgün hepsi için çok zor ve katlanılması ağır bir hayatın başlangıcı oldu. Bankalarda paraları, yanlarında nakitleri ve yurt dışında akrabaları olmayan bu insanların büyük bir kısmı tarif edilemez acılar çekti. İlaç parası bulamadığı için dilenenler; kendilerine acıyarak getirilen bir tas çorba ile karınlarını doyuranlar; açlıktan vefat edenler; kimsesizler mezarlığına gömülenler oldu. Ama hiçbir zaman memleketleri hakkında olumsuz düşünmediler. Devleti yönetenlere laf söylemediler. Büyük bir vakar ve haysiyet ile hayatlarını sürdürmeye devam ettiler. Sürgüne gönderilen hanedan üyeleri Türk vatandaşlığından çıkarılmış olsalar da birçoğu başka bir ülkenin vatandaşlığına geçmemişlerdir.
 
3 Mart 1924 tarihinde ülkeden sınır dışı edilen bu kişilerden pek çoğu vatansız olarak yaşadıkları ömürlerini sürgünde iken tamamlamışlar, hayatta olanlardan kadınlar, 28 yıl sonra, 16 Haziran 1952 tarihinde çıkarılan bir kanunla ülkeye dönebilmişlerdir.
 
Şehzâde Selim Efendi’nin kızı Emine Nemîka Sultan yaşadığı bu elim hadiseyi şöyle anlatır:
"Bir gece çamaşırlarımızı dahi alamadan bu memleketten nasıl kovulduğumuzu düşündükçe fena olurum. İnsan hizmetçisini bile kovarken eşyalarını almasına müsaade eder. 600 senelik bir ailenin bu memlekette hiç mi hakkı yoktu? Osmanlı hânedanına mensup kızlar ve kadınlar, atıldıkları Avrupa memleketlerinin kendilerine yabancı olan şehirlerinde açlıktan kıvrandılar, süründüler; fakat namuslarından asla fedakârlık etmediler."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.