Ankara programının görüşmeleri sırasında Başbakan Erdoğan ile CHP ve MHP milletvekilleri arasında yaşanan sert polemik tutanaklara da girdi. TBMM’deki atışma Başbakan Erdoğan’ın CHP’lilerin yemin etmediği gibi Türkiye’yi Atina’da şikâyet ettiğini belirterek, “Aslında sizin bu salona girmemeniz gerekirdi” sözleri üzerine başladı.

Sonrası tutanaklara şöyle geçti:
Muharrem İnce (CHP): Aslan gibi de gireriz. Senden mi izin alacağız?
Erdoğan: İsmet Paşa’nın sayesinde bu ülkenin ne bedeller ödediğini de biliyoruz. Atatürk Konya Alâeddin Camii’yle alakalı İnönü’ye talimat veriyor, “Burayı restore ettir” diye çünkü ahır olarak kullanılıyordu. Ve temizletmiyor, restorasyonunu yaptırmıyor. Ebediyete intikal ediyor Atatürk ve orayı restore ettirmek de bize kalıyor. Bundan haberin var mı?
İnce: Bunu nereden okuduysanız Cumhuriyet düşmanı bir yazardır.
Erdoğan: Benim yâdım belgelerle konuşmaktır. Havada, tavada değil, bunları öğreneceksiniz.
İnce: Cami arazisinin imarını değiştirip rezidans yaptınız mı? Kaç tane cami arazisi değişti?
Erdoğan: (Kılıçdaroğlu’na) Yanınızdakine biraz sahip olun, ağzından çıkanları duysun! Cami arazilerini rezidans yapmak size yakışır, bize değil! Onları siz iyi bilirsiniz!
İnce: Sayın Başbakan, ben milletvekiliyim, milletvekiliyim. Benimle konuşacaksınız!

‘SİZE GÖRE HİKÂYE’
Erdoğan: Bunlara çok fazla girmeyi de istemezdim, fakat bu İmralı ile pazarlık meselesi doğrusu beni ciddi manada rahatsız ediyor. Bakınız, üç buçuk yıllık iktidarınız döneminde İmralı’yla da görüşmeler yapılmıştır Sayın Bahçeli. Bizim dönemimizde de bunun pazarlık olup olmadığını size kim söylüyor?
Mehmet Şandır (MHP): Gazeteler yazıyor Sayın Başbakan, yalanlayın o zaman.
Erdoğan: Biz bunu her zaman yalanladık, gereğini söyledik. Ama ben şimdi size şunu söyleyeceğim: İdam kalkmamıştı, üç buçuk yıllık iktidarınızda niçin idamını ertelediniz?
Şandır: Geç o hikâyeyi. Bayatladı o hikâye.
Erdoğan: Size göre hikâye, bize göre gerçek. Bakın, ben birkaç kez, Sayın Bahçeli çok ağır ifadeler kullandı ve ben meydanlarda, kendilerine, kusura bakmasınlar, çok ağır cevap verdim, dedim ki: Bunu ispat edin, ispat etmezseniz dedim, söyledim...