TBMM Genel Kurulunda Sağlık, Çevre ve Şehircilik ile İçişleri bakanlıklarının bütçeleri görüşülüyor

TBMM Genel Kurulunda Sağlık, Çevre ve Şehircilik ile İçişleri bakanlıklarının bütçeleri görüşülüyor

CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı:- "Bütçeniz var ama kendiniz yoksunuz, bu ülkenin vicdanında yoksunuz, bu ülkenin geleceğinde yoksunuz, 2023'te yoksunuz"- CHP Ankara Milletvekili Murat Emir:- "Üzülerek ifade etmeliyim ki Sağlık Bakanlığımız...

TBMM (AA) - TBMM Genel Kurulunda Sağlık, Çevre ve Şehircilik ile İçişleri Bakanlığının bütçeleriyle ilgili ve bağlı kuruluşların 2021 yılı bütçelerinin görüşmeleri sürüyor.

Bütçeler üzerinde CHP Grubu adına söz alan Antalya Milletvekili Cavit Arı, ülkedeki ekonomik krizin salgınla beraber başlamadığını söyledi. Arı, "Siz salgını bile fırsata çevirmeye, başarısızlığınızı buraya bağlamaya çalışıyorsunuz. Ben size söyleyeyim, ülkeyi iyi yönetemiyorsunuz, ülkede ekonomik istikrar diye bir şey bırakmadınız, ülkede adalete güven bırakmadınız, huzur bırakmadınız." diye konuştu.

Kamu özel iş birliği projelerinin ülkeye büyük yük getirdiğini öne süren Arı, "Çocuklarımız dahi borç altına sokulmaktadır. Biz kesinlikle yatırıma karşı değiliz ama kazıklanmaya karşıyız, tüyü bitmemiş yetimin parasının buralara harcanmasına karşıyız." ifadelerini kullandı.

Otoyol ve köprülere 2017'den 2023 yılına kadar 71 milyar, şehir hastanelerine 78 milyar lira ödeneceğini belirten Arı, "Sağlık Bakanı her ne kadar 'Genel bütçe kaynaklarıyla şehir hastaneleri yapmaya başladık.' dese de halen 5 tane kamu özel iş birliğiyle yapılan hastane inşaatı devam etmekte. Bu yıl ilk yedi ayda 3 milyar ödeme yapıldı, yıl sonuna kadar 5 milyar demek. Peki, bir kamu hastanesinin maliyeti 1,1 milyar. Bir yılda 5 kamu hastanesi maalesef buralara gitmiş durumda. Bu, nasıl bir sistemdir? Sağlık Bakanlığı kamu özel iş birliğinden kısmen vazgeçme sinyali vermiştir, diğer bakanlıklar da artık bunu görmeli ve bu durumdan vazgeçmelidir." değerlendirmesinde bulundu.

CHP Adana Milletvekili Burhanettin Bulut, dünyanın ve Türkiye'nin birinci gündeminin pandemi olduğunu dile getirerek, böyle dönemlerde en çok ilgi çeken kişinin Sağlık Bakanı olduğunu söyledi.

Tüm toplumun Sağlık Bakanı'nı televizyonlarda ilgiyle izlediğini anlatan Bulut, "Özellikle, pandemi vakalarının Türkiye'ye geldiği ilk dönemlerde, Bakan'ın sempatik davranışları, hekim kimliği üzerinden bir ilgi vardı ancak pandemide sayılar artmaya başlayınca, kaos çıkmaya başlayınca, Sayın Bakan da bir anda o sempatik halinden tipik siyasetçi haline döndü." iddiasında bulundu.

Bulut, halk sağlığı için çabalayan ve bu konuda fedakarlık yapan sağlık emekçilerinin haklarının verilmesi gerektiğini belirterek, "Özellikle sağlık teknisyenlerine ilişkin atamaları bir an önce yapın." çağrısında bulundu.

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, "Üzülerek ifade etmeliyim ki Sağlık Bakanlığımız ve dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti salgınla mücadelede sınıfta kalmıştır." görüşünü öne sürdü.

Uluslararası standartlara göre, rakamlar açısından Sağlık Bakanlığının başarılı olmadığını savunan Emir, ölüm sayılarının söylenenin kat kat üstünde olduğunu, Türkiye'nin ölüm sayısında dünyada neredeyse birinci olduğunu iddia etti. Emir, son açıklanan hasta sayılarıyla da Türkiye'nin dünyada dördüncü olduğunu dile getirerek, pandemi yönetiminin başarısız olduğunu ileri sürdü.

Murat Emir, "Bir Bakanlık, pandemiyle mücadeleyi bırakıp rakamlarla mücadele eder mi? Algı yaratmaya çalışır mı? Bir Sağlık Bakanı, kendisi başarılı olacak diye, Cumhurbaşkanı'na başarılı görünecek diye vatandaşların sağlığı üzerinden kumar oynar mı? Elbette oynamaz. Sayın Bakan, bugün pandemi şu seviyedeyse, bu kadar yaygınsa, bu kadar ölüm oluyorsa ve vatandaşlarımız gecikmiş mücadele dolayısıyla işinden, aşından oluyorsa, yoksullukla baş etmek zorunda kalıyorsa, bunda sizin taksiratınız yok mu gerçekten?" diye konuştu.

- Şehir hastaneleri eleştirisi

CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin, iktidarın, Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla en önemli adımı şehir hastaneleriyle attığını ve şirketlere vatandaşların aldığı sağlık hizmeti üzerinden "döviz bazında para kazanma imkanı sağladığını" söyledi.

Bu nedenle, şehir hastanelerinin birer şirket hastanesi olduğunu öne süren Şahin, "Bu hastaneler, gelecek nesillerin sağlık hakkı üzerine ipotek koyan, çocuklarımızın sağlık bütçesini kısıtlayan modern bir sömürü sistemi ve adeta günümüzün kapitülasyonları niteliğindedir." dedi.

Şahin, şunları kaydetti:

"Öyle görülüyor ki Bakanlık, şehir hastanelerinin kamu-özel iş birliği modeliyle işletilmesinin yanlış olduğunu bir ölçüde kabul etmiş oluyor ve 11 şehir hastanesini genel bütçeden yapacak. Şu anda, halen Türkiye'de 13'ü hizmette, 5'i inşaat halinde olmak üzere toplam 18 tane kamu-özel iş birliğiyle işletilecek şehir hastanesi var. Şu anda hizmette olan 13 şehir hastanesiyle 17 bin 509 yatak kazanmışız, 13 şehir hastanesini açarken 21 tane de kamu hastanesini kapattık. Toplam 11 bin 392 yatak vardı bu kamu hastanelerinde yani 13 şehir hastanesiyle elimizde net 6 bin 117 yatak kazandık. Bu 13 şehir hastanesi için döviz bazında yüklü miktarda para ödüyoruz. Merkez Bankasının 128 milyarlık rezervlerinin eridiği dönemde dahi ödemelere devam ettik ve 25 yıl boyunca devam edeceğiz. Şehir hastanelerinin hizmete girdiği ilk yıl 2017 Ekim ayından 2020 yılı Ekim ayına kadar geçen üç yıllık sürede 15 milyar 587 milyon lira ödemişiz. Bu ödediğiniz üç yıllık kirayla 25 bin 978 tane devlet hastanesi yatağına sahip olabilirdik."

CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, bugün itibarıyla resmi rakamlara göre en az 1 milyon 780 bin 673 kişiye koronavirüs tanısı konulduğunu, en az 16 bin kişinin yaşamını yitirdiğini söyledi.

"Her gün yüzlerce can kaybediyoruz ve en acı olan tarafı da toplum olarak buna alışıyoruz, alıştırılıyoruz. Ölümlere alışmak, kitlesel ölümlerin de önünü açıyor. Bu ölümcül hatayı yapmamalıyız." diyen Şeker, ilk resmi vakanın ilan edildiği 11 Mart tarihinden neredeyse iki hafta önce "Sağlık Komisyonunu acil olarak toplayalım." dediklerini aktardı. Şeker, "O günkü Sağlık Komisyonu Başkanı, şu anda kendisi hasta, acil şifalar diliyorum, 'Dut pekmezi yersek hiçbir şey olmaz.' demişti. Dut pekmezi yemesine rağmen maalesef Kovid-19 oldu." dedi.

- "Kanal İstanbul bir emlak ve rant projesidir"

CHP İstanbul Milletvekili Gökan Zeybek, "Kanal İstanbul bir emlak ve rant projesidir." iddiasında bulundu.

Reel ücretlerin enflasyon karşısında eridiği, hane halkı borçlarının son 20 yılda onlarca kat arttığı, işsizliğin giderek tırmandığı, pandemiyle ekonomik buhran yaşayan Türkiye'de Kanal İstanbul'un bedelinin "Cumhuriyet tarihinde hiç görülmediği kadar ağır olacağını" savunan Zeybek, "Dünyanın, tatlı su kaynaklarının üzerine titrediği, herkes için sağlıklı ve ucuz gıdaya erişebilme konusunda yeni yöntemler aradığı bir dönemde, geri getirilemeyecek olan tarım, mera, sulak alanlarımız ve orman alanlarımız üzerinden hafriyat kamyonlarınızı geçireceksiniz." diye konuştu.

Kanal İstanbul Projesi'nin "iktidarın ideolojik olarak çıkmaza girdiğinin temel bir göstergesi" olduğunu öne süren Zeybek, "Bilimsel çalışmalar önümüzdeki 30 yıl içinde 7 ve üzeri büyüklükteki bir deprem olma olasılığını yüzde 65 gösteriyor. Her geçen yıl bu risk daha da artmaktadır. Kanal İstanbul için tüketilecek kaynaklarla İstanbul depremine ilişkin yıkım ve can kaybı riskleri büyük ölçüde azaltılarak İstanbul, depreme karşı güvenli bir kent kimliğine kavuşturulabilir. Kanal İstanbul Projesi için verilen finansman rakamlarıyla bile İstanbul'da en az 1,5 milyon konutun depreme karşı yenilenmesi mümkündür." değerlendirmesinde bulundu.

CHP Kastamonu Milletvekili Hasan Baltacı, sunumlarda bakanlıklar ve kurumlara ait milyarlık bütçelerin listesinin olduğunu ancak "kurumların kendisinin olmadığını" söyledi.

Baltacı, şöyle devam etti:

"Örneğin, 77 milyarlık bütçesi olan Sağlık Bakanlığı gerçekten olsaydı, yurttaşlarımız bizi her gün yoğun bakımda yer bulamadığı için aramak zorunda kalmazdı. Örneğin, hekimi, hemşiresi, sağlık çalışanı bitmiş, tükenmişken binlerce hemşire, sağlık memuru, tekniker, teknisyen atama beklemezdi. Sayın Bakan, marifet sağlık çalışanlarını alkışlamak değil, marifet Kovid'i meslek hastalığı olarak tanımak. Marifet Kovid'den ölen meslektaşlarını anmak isteyenlerin önüne barikat örmek değil, saygı duymaktır.

14 milyara yakın bütçesi olan bir Adalet Bakanlığı gerçekten olsaydı talimatla değil, hukukla karar veren mahkemeler olsaydı ve 10 milyardan fazla bütçesi olan bir İçişleri Bakanlığı gerçekten olsaydı, Ankara Çubuk'ta bu ülkenin ana muhalefet partisi liderine linç girişiminde bulunanlar ellerini kollarını sallayarak sokakta gezemezdi. Bu linç girişimi Soma'daki, Ermenek'teki madencilerin yürüyüşü kadar sizi rahatsız etmedi. Sayın Bakan, marifet, inek hırsızı Osman Sarıgün'ün saflarında durmak değil, marifet, alay komutanının karşısında 'Sizden korkmuyoruz.' demektir.

Sayın Bakan, pandemi döneminde kimse aç kalmasın diye, kimse açıkta kalmasın diye belediyelerin topladığı bağışlar, belediyelerin açtığı imalathaneler sizi rahatsız etti de Melih Gökçek'in dinozorlara verdiği 750 milyon dolar sizi rahatsız etmedi. Marifet, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının suç duyurusunda bulunduğu 3 milyarlık yolsuzluğun hesabını sormaktır.

Marifet, imar affından 25 milyar para toplamak değil, marifet, köprünün altında yatan bir tek evsiz bırakmamaktır. Sayın Bakan, mesele kanal değil, mesele İstanbul, mesele millet bahçelerinde yuvarlanmak değil. Bütçeniz var ama kendiniz yoksunuz, bu ülkenin vicdanında yoksunuz, bu ülkenin geleceğinde yoksunuz, 2023'te yoksunuz."

 

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.