Türkeş'in “sır katibi ve kara kutusu” olarak bilinen Rıza Müftüoğlu 1991 Eylül ayında Ankara'da daha sonra 1993'de Ermenistan Başkonsolusu ile lobi yöneticilerinin ABD'deki görüşmelerine katıldı. Ter Petrosyan ile Türkeş'in Paris'te yaptığı görüşmede hazır bulunmayan Müftüoğlu, Türkeş’in Ermeni konusundaki girişimlerini ANKA’ya anlattı. Rıza Müftüoğlu, MHP Lideri Bahçeli'nin, Türkiye ile Ermenistan arasında Dışişleri Bakanları seviyesindeki yapılan protokole karşı çıktığını anımsattı. Müftüoğlu, şöyle dedi:“Neden karşı çıktı? Sayın Bahçeli Ermenistan'la savaşalım mı diyor? Hayır. Sayın Bahçeli Ermenistan'la iyi ilişkilerden yana değil mi? Hayır. Sayın Bahçeli sadece diyor ki, 'bu protokol Türkiye açısından riskler taşıyor. Karabağ meselesi muğlak, protokolde yer almıyor. Ermenistan'ın toprak talebinden vaz geçeceklerine dair bir işaret yok. Soykırım masallarına son verileceğine dair de bir emare yok.' Ayrıca ne diyor? 'Bu protokol imzalanırken Avrupa Birliği'nin yetkilisinin ve diğer dört devletin dışişleri bakanlarının orada ne işi vardı?' diyor. Kısaca diyor ki 'bu protokol olmadı, metniyle olmadı, şekliyle olmadı, heyetleriyle olmadı.' Peki Başbakan ne diyor ve Sayın Bahçeli'ye ne söylüyor? ‘Sizin lideriniz, bu çalışmaları yapmadı mı? Siz niye karşı çıkıyorsunuz?’ Evet rahmetli Başbuğ bir dizi çalışmalar yaptı, görüşmeler yaptı.

”TÜRKEŞ’İN 3 HEDEFİ''
Müftüoğlu, Türkeş’in yürüttüğü çalışmanın üç hedefini şöyle açıkladı:“Karabağ işgaline son verilecek ve bir milyona yakın göçmen Azeri yerlerine yurtlarına dönecek. Ermenistan soykırım iddialarını önce donduracak ve sonra da son verecek. Toprak talepler çağrıştıracak saçma sapan iddialar seslendirilmeyecek.”Müftüoğlu, “bunların olması halinde, sınırların açılacağını ve hatta Karadeniz'de bir liman kullanımına izin verilebileceğini söyledi. Müftüoğlu, şöyle devam etti:“Şimdi bakıyoruz imzalanan protokolde bu üç maddeden hangisi var? Hiçbiri yok. İşte bunun içindir ki MHP bu protokole karşı çıkıyor. Evet rahmetli Başbuğ bir dizi çalışmalar ve görüşmeler yaptı. İkincisi bu görüşmeleri hangi sıfatla yaptı? Sadece kendi adına bu görüşmeleri yaptı. Resmi hiçbir sıfatı yoktu ve olamazdı da. Bütün bu görüşmelerden dönemin başbakanları ve dışişleri bakanlarının bilgisi vardı ama Başbuğ hiçbir görüşmede Türk hükümeti adına görüştüğünü belirtmedi. Eğer Başbuğun ömrü vefa etseydi, belki bu şartları Ermeniler kabul ettirecekti. Ettirmiş olsaydı o zaman Türk hükümeti ile Ermenistan bir anlaşma ve protokol imzalamış olacaklardı ve bu anlaşma metninde de her konu açıkça belirtilmiş olacaktı.

"BAŞBUĞ’UN GÖRÜŞMESİ SAPTIRILMASIN''
Bahçeli'nin karşı çıkışının Türk devletinin büyük devlet siyaseti gütmediğinden kaynaklandığını söyleyen Müftüoğlu, “Sanki bir emrin yerine getirilmesi gibi bir tabloyu kabul etmemekte ve yerinde uyarıları yapmaktadır. Şimdi ne ilgisi var rahmetli Başbuğun çabalarıyla bu protokolün? Sayın Başbakan şunu söyleyebiliyor mu? Bu protokolü Avrupa, ABD istemedi, biz istedik. Karabağ işgaline son verilecektir. Azeri göçmenler yurtlarına dönecektir. Ermeniler soykırım iddialarından vazgeçeceklerdir. Türkiye'den toprak talebinden söz edilmeyecektir. Sayın Başbakan bunları net bir şekilde dile getirmelidir, yoksa Başbuğun zamanında yaptığı görüşmeleri, saptırarak, demagoji yaparak kullanmamalıdır” diye konuştu.