'Türkiye dışarıdan yönetiliyor'

'Türkiye dışarıdan yönetiliyor'

Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Türkiye'nin zor bir dönemden geçtiğini belirterek, "Olayların akışına baktığınız zaman dışarıdan düzenlenmiş bir uygulama olduğunu anlayabilirsiniz" iddiasında bulundu

Kanadoğlu, Ergenekon operasyonlarının açılımlarla bağlantılı olabileceğine dikkat çekti. Yoğun programından fırsat buldukça Ayvalık'taki yazlığında dinlenen Kanadoğlu, Ergenekon soruşturmasıyla ilgili kuşkuları olduğunu ifade ederek, Başbakan'ın iktidara gelmeden önce Ergenekon'u bildiğini ileri sürdü. "Yargıya güvenmiyorum", "Yargı, yargıya bırakılamaz" diyenin iktidarın kendisi olduğuna dikkat çeken Kanadoğlu, "Yargıda bir değişiklik yapılmadı ama birden bire yargıya karşı güvenleri belirdi" dedi.

"AÇILIMLARIN YARARINI ANLAMAK MÜMKÜN DEĞİL"

'Türkiye'nin dış güçlerin emirleriyle hareket ettiğini idida eden Kanadoğlu, "Türk yurttaşı olarak emir sözünden rahatsız oluyorum. Ama yaşananlar buna da oturuyor. Önce olayların gelişine bakmak lazım. Yani bize durup dururken Ermenistan ile kapıları açma fikri nereden gelmiştir? Herhalde Azerbaycan ile kırılma pahasına böyle bir girişimde bulunmanın Türkiye'ye nasıl bir yararı olduğunu anlamak mümkün değil. O zaman bu isteğin Türkiye'den değil de dışarıdan geldiği düşüncesi oturuyor. Bir kere kabul biçimi yanlış. Arada aracı olarak ise İsviçre'nin olduğu ortaya çıktı. İsviçre zaten Ermeni soykırımı iddiasını kabul etmiş, inkar edeni de ceza yaptırımı altına almış bir ülke. İsviçre'nin aracılığı ile Türkiye'nin o görüşmeye açılması kabul edilemez. Ermenistan'ın kendi anayasasında yollama yaptığı kuruluş bildirgesi halen geçerliyse; Ermenistan'la bu konuda herhangi bir düzeltme yapılmamışsa ve halen Kars Anlaşmasını tanımıyorsa o zaman biz neyi niçin yapıyoruz?" şeklinde konuştu.

AK Parti'nin gücünü AB ve ABD'den aldığını ileri süren Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu, "AK Parti'nin seçimlerin öncesinde ve sonrasında gerek ABD'de gerekse AB'de nasıl karşılandığını biliyoruz. Erdoğan'ın milletvekili seçilemediği ve Anayasal olarak da buna olanak bulunmadığı tarihte, sadece bir partinin genel başkanı sıfatını taşımasıyla ABD'de kabul ediliyorsa, o zaman bu iktidarın herhalde en büyük destekçisinin bunlar olduğu ortaya çıkıyor. Şimdi de karşılıklı anlaşmalar yapıldığı görülüyor. AK Parti meşruiyetini doğrudan ABD ve AB'nin desteğinden alıyor. Karşılıklı anlaşma ve iktidarın devamı için bir takım ödünler var, demektir'' dedi.

"YARGI SİYASALLAŞTIRILIYOR"

Ergenekon soruşturmasını kuşkulu bulan Sabih Kanadoğlu, "Bu olayda da bir tuhaflık var. Başbakan iktidara gelmeden Ergenekon'u bildiklerini söylüyor. İktidara geldikten sonra da emniyet aracılığıyla bu soruşturmaya başladıklarını açıkladı. Eğer soruşturma savcılıktan gizlenip emniyet tarafından yürütülüyorsa bu zaten yasalara aykırı. Emniyet, savcının talimatı üzerine hareket eder. Savcıyı olayın içine sokmuyorsanız, emniyetle hareket ediyorsanız bu işte bir terslik var, demektir. 'Yargıya güvenmiyorum' diyen bizzat iktidarın kendisi. 'Yargı yargıya bırakılmaz' diyen de kendileri. Üstelik bir de 'Bu davanın savcısıyım' diyeceksin. Sonra, yargıyla ilgili Anayasada bir değişiklik yapılmadı ama birden bire yargıya karşı güvenleri belirdi. Böyle bir soruşturma biçimi de bazı örgütlenmelerin olaydan kurtulmasına yol açabilir. Yargı yalnız bırakılmalı. Yargı bağımsızlığının sağlanabildiği bir ülkede ancak siyasallaşmadan maddi gerçeği arar ve bulursunuz. Olması gereken de budur. Ancak iddialar ve yargılama
birçok kuşkuyu da beraberinde getiriyor. Olmaz kişilerin aynı yerde birleştirilmesi sanki davanın siyasallaştırma isteğini de ortaya koyuyor. Yargı zaman içinde gerçeği bulacaktır" diye konuştu.
Ergenekon'un açılımlarla bağlantısı olabilme olasılığını da değerlendiren Kanadoğlu, "Tabii bu olasılık da ortaya çıkıyor. Biz bir yıl önce bir hahamdan bahsediyorduk. Şimdi ne adı geçiyor, ne o konuda en ufak bir yazı var, ne de iddianamelerde buna dayanak var. İşte asıl gariplik burada. Gelinen nokta beyninde akıl olan herkesin bu bağlantıyı kurabileceği bir ortam yarattı. Bu soruşturmanın da aleyhine, dava ilerlemiyor" dedi.

Sabih Kanadoğlu, "Türkiye'de gerçek demokrasi var mı?" şeklindeki soruyu da şöyle yanıtladı: "Ülkede bir kere parti içi demokrasi yok. Parti içi demokrasi olmazsa Türkiye'de demokrasiden söz edilemez. Bir parti başkanı çıkar, partinin bütün organlarını kendisi belirler. Çok eleştirilen siyasi partiler yasasının 93. maddesi aslında bunlara izin vermez. O maddede seçimler üyelerin eşitliği ilkesini getirmiştir. Katılımcılığı önlerseniz siyasi partiler canlılığını yitirir. Ama öylesine tüzükler yaptılar ki, Anayasa Mahkemesi de yüzde 25'ten bir şey olmaz diye reddetti. O yüzden parti başkanı milletvekili adaylarını gösterme yetkisine sahip. Zaten yürütme onun elindedir. Yasamayı kendisi tayin ediyor".

Etiketler :