Türkiye'nin önerisine cevap!

Türkiye'nin önerisine cevap!

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Reding, Erdoğan’ın, Alman okullarında Türkçe okutulması önerisiyle ilgili bir soru önergesine cevap verdi.

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Viviane Reding, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, Alman okullarında Türkçe okutulması önerisiyle ilgili bir soru önergesine cevap verdi. Cevapta ilginç bir ayrıntı var:

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Viviane Reding Türkler’in Almanya’ya entegrasyonu konusunda bir soru önergesine verdiği yanıtta, entegrasyonun kişilerin kendi kültürlerinden vazgeçmeleri anlamına gelmediğini, ancak öz kültürler korunurken “dokunulmaz” nitelikli Avrupa haklarıyla çatışılmaması gerektiğini bildirdi.

Reding, Avrupa Parlamentosu Üyesi Lorenzo Fontana’nın Türklerin Almanya’ya entegrasyonu konusundaki bir soru önergesini yanıtladı. Soru önergesinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Alman hükümetinden ortaöğretim ve üniversitelerde Türkçe’nin resmi dil olarak öğretilmesi için öneride bulunduğu, Almanya Başbakanı Merkel’in buna karşı çıktığı anımsatıldı. Merkel’in “dil entegrasyonunu”, kendi ülkeleri dışında bir bölgede yaşayan halkların entegrasyonu için önkoşul saydığı belirtildi. Önergede “Başbakan Erdoğan 2008 şubatında Almanya’da yaşayan Türk vatandaşlarına ‘entegre olun, fakat asimile olmayın, bu insanlığa karşı suçtur’ çağrısı yaptı. Komisyon, Ankara’nın Avrupalı olma emelleri açısından bu gibi düşünceleri nasıl değerlendiriyor?” sorusu yöneltildi.

-YANIT: AVRUPA DEĞERLERİYLE ÇATIŞMAMAK KOŞULUYLA, ÖZ KÜLTÜR GİDİLEN ÜLKEDE KORUNMALI-

AB Komisyonu Başkan Yardımcısı ve AB Komisyonu Adalet, Temel Haklar ve Vatandaşlıktan sorumlu Üyesi Viviane Reding ise önergeye yanıtında, ulusal eğitim sistemlerinin üye devletlerin yetkisinde olduğunu bildirdi. Bu nedenle Türk dilinin Alman eğitim sistemindeki yerinin tamamen Alman yetkililerce belirlenmesi gerektiğini kaydeden Reding entegrasyon konusunda şu mesajları verdi:

“-Entegrasyon için yaşanan toplumun dilinin bilinmesi vazgeçilmez. AB Stockholm Programı üye devletlerin yaşanan toplumun dilinin öğrenilmesini sağlamak için başlangıç seviyesinde kurslar ve dil sınıfları açmasını destekliyor.

-Göçmen kökenli çocukların, yaşadıkları ülkenin resmi dil ya da dillerindeki yeterliliği eğitim başarısı için önkoşul. Üye Devletlere bunun desteklenmesi için spesifik koşullar geliştirmeleri çağrısı yapılıyor.

-Konsey ana odakta, yaşanılan ülkenin dil ya da dillerinin yer almasını kabul etmekle birlikte, öğrencileri kendilerine, kültürel kimlik ve kişisel güven anlamında ‘sosyal’; gelecekteki istihdamları açısından ‘profesyonel’ fakat aynı zamanda gelecekteki öğrenimleri çerçevesinde ‘eğitimsel’ olmak üzere değişik düzeylerde yararlar sağlayacak olan, kendilerine miras dilleri öğrenmeleri ya da korumalarını cesaretlendirmektedir.

-AB Komisyonu’na göre entegrasyon, göçmenlerle ilgili tek yönlü bir süreç değil, yaşanılan ülkenin eski vatandaşları ve göçmenlerin de dahil olduğu karşılıklı iki yönlü dinamik bir süreç. Entegrasyon; diğer dokunulamaz ve ihlal edilemez Avrupa hakları ya da ulusal yasalarla çatışmaması koşuluyla, Temel Haklar Sözleşmesi çerçevesinde teminat altına alınan kültür ve dinlerin çeşitliliğine gösterilen saygı eşliğinde, bir kişinin kendi kültüründen vazgeçmesi anlamına gelmez.” anka

Etiketler :