Vakit İtikaf Vaktidir!

Vakit İtikaf Vaktidir!

tikâf, başı rahmet, ortası mağfiret olan Ramazan ayında cehennemden kurtuluşu kazanmak için sunulan bir fırsattır.

Peygamber Efendimiz’in (sas) Ashab-ı Kiram’a ve eşlerine de tavsiye buyurduğu bu sünnet ibadet için şimdi niyet etme ve hazırlanma vakti…

İtikâf, günlük meşgalelere dalıp giden insan için kalbini ve bedenini İlahi Nur’la yıkayabileceği muhteşem bir fırsat. Kulun, Rabb’iyle baş başa kaldığı bir zaman dilimi. On Dokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Prof. Dr. Osman Güner, Allah Resulü’nün (sas) Ramazan’ın son on gününü Mescid-i Nebevi’de geçirdiğini anlatıyor. Hz. Aişe Validemiz’in, “Resul-i Ekrem (sas) Ramazan ayının son on gününde itikâfa girerdi. O bu sünnetine vefatına kadar devam etmiştir.

Sonra onun ardından hanımları itikâfa girmiştir.” buyurduğunu hatırlatan Prof. Güner, Peygamber Efendimiz’in Sahabe-i Kiram ve eşlerine de itikâfı tavsiye ettiğini söylüyor. Güner, itikâfın Efendimiz’in (sas) devamlı yaptığı, pek az terk ettiği ibadetlerden (sünnet-i müekkede) biri olduğunu belirtiyor. Allah Resulü’nün itikâfı ‘cehennemden kurtuluş’ olarak ifade ettiğini aktaran Güner, itikâfa gireceklere şunları öneriyor: “Kulluğun zirveye çıktığı bu zaman, iyi değerlendirilmeli. Kur’an ile meşguliyet artırılmalı. Evrad-ü ezkar yapılmalı. Dini en güzel öğrenebilecek kitaplarla meşgul olunmalı.”

İstanbul’un camileri itikâfa hazır…

Ramazan’ın sonundaki bu kıymetli zamanı değerlendirmek isteyenler için İstanbul’un 150 camisi itikâfa hazırlandı. İtikâfa girmek isteyenlerin, cami görevlilerine başvuru dilekçesi ve nüfus sureti fotokopisiyle kayıt yaptırması gerekiyor. Başvurular ilçe müftülüğünde, mülki amirin uygun görmesi halinde onaylanıyor. İtikâfa girenlerin birçok camide dernek, vakıf ve belediyelerce yeme-içme gibi ihtiyaçları karşılanıyor. İskenderpaşa Camii, Nişanca Mehmet Paşa Camii, Kızıl Minare Camii ve Kumrulu Mescidi itikâfa girilebilen camilerden birkaçı.

İtikâfa girerken bunlara dikkat!

İtikâfa niyet edilmeli.

İtikâfa girecek kişi akil baliğ (aklı başında) ve temiz olması gerekir.

İtikâfa cami ya da mescitlerde girilmeli.

Mescit ya da camide itikâfa giremeyen kadınlar evlerinde mescit gibi belirledikleri bir odada ibadet edebilirler.

Mümkün olduğunca dünyevî konuşmalardan kaçınılmalı, abdest ve tuvalet ihtiyacı haricinde itikaf mekanından dışarı çıkılmamalı.

Zarurî ihtiyaçlar dışında itikaf mekanından dışarı çıkılması itikâfı bozar. Çünkü itikâfta olan kişinin yemesi, içmesi ve uyuması o mekanda olmalıdır. (zaman)


RAMAZAN'IN SON ON GÜNÜ CEHENNEM AZABINDAN KURTULUŞ VAKTİ

Ramazan ayı, içinde barındırdığı Kadir gecesiyle, müminlere izzet-i ikram olarak sunulmuş huzur ve bağışlanma zamanıdır. Efendimiz (sas), "Ramazan; evveli rahmet, ortası mağfiret ve sonu cehennem ateşinden kurtulma ayıdır." buyuruyor. Bu mübarek ayın sonuna yaklaşsak da bereketinden faydalanmak için daha on günümüz var. Bugünlerde af ve mağfiret kapıları sonuna kadar açık...

Günlük hayatımızda kullandığımız "Sayılı gün çabuk geçer." ifadesinin esasında psikolojik bir temeli var. Bizi terk edip gitmesini istemediğimiz günler, su gibi akıp geçiyor. On bir aydır hasretle beklediğimiz Ramazan ayının sonlarına yaklaştık. Ramazan, bu ayın Allah katındaki değerini, bu ayda yapılan ibadetlerin sevaplarının katlanarak geri döneceğini bilen bir Müslüman için gerçekten hızlı geçiyor. Neyse ki, on günümüz daha var. Manen temizlenmek için bir fırsat niteliğinde bir on gün...

Diyanet İşleri Başkanlığı Yüksek Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, Ramazan ayının; evvelinin rahmet, ortasının mağfiret, sonunun ise cehennem azabından kurtuluş zamanı olduğunu hatırlatıyor. Peygamber Efendimiz (sas), Ramazan ayının son on gününü; "Mümin kulların, Ramazan'a hürmet eden, Ramazan'da gayret eden kulların cehennemden azad olma zamanı." diye tarif ediyor. Yani kulların cehennemlik olacak günahları varsa bile, Ramazan bereketinde Allah'ın (cc) rahmetiyle bağışlanıp cehennemden azad olacakları zaman olduğu müjdesini veriyor. Prof. Dr. Altıntaş'a göre, bu mübarek ayı, Allah'ın istediği gibi, bireysel ve sosyal ibadetlerle değerlendirip bu ayın hakkını vermiş bir kulun bağışlanmayı ümit etmesi gerekiyor.

Biz oruç tutarız, oruç da bizi...

Bakara Sûresi'nin 43. âyetinde orucun farz olduğundan bahsediliyor. Bu âyet, "...umulur ki korunursunuz." diye bitiyor. Altıntaş, Arapçada 'oruç' kelimesinin tam karşılığının 'tutmak' olduğunu hatırlatıyor ve, "Biz oruç tutarız, oruç bizi tutsun diye. Oruç tutan bir Müslüman, iç ve dış dünyasını kötülüklere geçit vermemek için adeta bir zırhla örmüş gibidir." diyor. Zira Hz. Peygamber'den gelen rivayetlerde, inanarak ve karşılığını da sırf Allah'tan bekleyerek Ramazan ayını namazla, oruçla geçiren ve Kadir Gecesi'ni ihya eden bir Müslüman'ın günahlarının bağışlanacağı ifade ediliyor.

Ramazan ayının son on gününün ehemmiyetli olduğuna dair bir ışık daha var. Kur'an-ı Kerim'de, Fecr Sûresi'nin ikinci ayetinde Ramazan ayının son on gecesi üzerine yemin ediliyor. Altıntaş'a göre, Yüce Allah bir şeye yeminle başlıyorsa, onun değerli ve önemli olduğunu beyan etmiş oluyor.

Efendimiz, son on güne ayrı önem verirdi

Peygamber Efendimiz'in eşi Hz. Aişe Validemiz'in rivayet ettiğine göre Peygamberimiz, Ramazan ayında diğer aylardan daha çok ibadet ederdi. Son on günde ise ibadetlerini biraz daha artırır, geceleri ihya eder, ailesini de geceyi ihya etmeleri için uyandırırdı. Mescid-i Saadet'te itikâfa girerdi. Hayır ve hasenat alanında daha fazla yoğunlaşırdı. Peygamberimiz'in bu davranışı vefatına kadar sürmüş. Her yıl on gün itikâfa girerken, vefat ettiği yıl itikâfı 20 gün sürmüş, o yılki Ramazan ayında Cebrail(as) Kur'an-ı Kerim'i iki defa arz etmiş, karşılıklı okumuşlardı.

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, Ramazanın son günlerini sünnete uygun geçirmek için vakit namazlarını cemaatle kılmayı tavsiye ediyor. Diğer gecelerden farklı olarak kılınabildiği kadar gece namazı kılınmasının da çok faziletli olduğunu vurguluyor.

Bir de Efendimiz'in Aişe Validemiz'e bugünlerde sıkça okumasını tavsiye ettiği duayı hatırlatıyor: Allahümme inneke afüvvün tuhibbü'l-afve fa'fu annî. (Allah'ım! Sen affedicisin, cömertsin. Affetmeyi seversin. Beni de affet.)

Gece namazı

Sahabe efendilerimizden İbn Abbas, Hz. Peygamber'in Ramazan ayının bütün gün ve gecelerinde olduğu gibi son on gününde de bol bol Kur'an okuduğunu, hayır ve hasenat yaptığını, geceleri teheccüd namazı kıldığını rivayet ediyor. Prof. Dr. Altıntaş'ın anlattığına göre, Hz. Peygamber; Kur'an'ın doğum gecesi olan Kadir Gecesi'ni Ramazan'ın son on gününde arayın demiş ve bu ayın 23., 25. ve 27. geceleri Mescid-i Nebevi'de ashabına 8 rekatı nafile 3'ü vitr olmak üzere 11 rekât gece namazı kıldırmış. Cemaatle kılınan bu namazlar, sahur vaktine kadar devam etmiş. Altıntaş, bu namazların bizim için de sünnet-i müekkede ve çok faziletli olduğunu ifade ediyor.

***

 


İtikâfa bir oda ayırabilirsiniz

İtikâfta önemli olan, insanın günlük meşguliyetlerden sıyrılıp maneviyat iklimine girmesidir. İtikâfla Müslüman nefis muhasebesi yapar, Rabb'iyle bağ kurar. Günümüzde dünya meşguliyetleri eskiye nazaran fazla olduğu için itikâf yapmak çok zor gelebiliyor. Prof. Dr. Mehmet Zeki Aydın, bu sünneti ihya etmeye yeniden alışmak için birkaç günlük itikâflar düşünülebileceğini anlatıyor. Bu konuda bazı tavsiyeleri var: Mesela evinizde bir odayı ayırıp adını 'itikâf odası' koyabilirsiniz. Bu odada işi olmayan aile bireyleri birkaç saatliğine de olsa itikâfa girebilirler. Hatta durumu uygun olanlar 2 gün, 3 gün veya 10 güne kadar itikâf yapabilirler.

***

Nefis muhasebesi, insanı adam eder

Ramazanın son günlerinde ibadete sımsıkı sarılmak gerekiyor. Prof. Dr. Ramazan Altıntaş, son on günle ilgili tavsiyelerde bulunuyor. "Bu günlerde Kur'an-ı Kerim'i elden düşürmemeliyiz. Günahlarımızın bağışlanması için bol bol dua etmeliyiz. Oruç ibadetinin hakkını vermeli, geceleri teravih, teheccüd ve nafile namazlarla değerlendirmeliyiz. Farz ve vacip olan zekât ve fitrelerimizi vermenin yanında hayır ve hasenat yapmalıyız. İftar sofralarımıza fakiri, fukarayı davet etmeli, çocuklarımıza bu gecelerin önemini yaşayarak öğretmeliyiz. Mümkünse, son on günün bir ya da iki gününü bir camide ya da evimizde itikâfa girerek ibadette yoğunlaşmalıyız."

Altıntaş, nefis muhasebesi yapmanın önemini de vurguluyor. Ömrümüzün bir muhasebesini yapmalı ve hayatımızı 'helal ve haram' sınırlarını gözeterek yaşama konusunda kendimize bir istikamet çizmeliyiz. Altıntaş'a göre, nefis muhasebesi, toparlanmak ve değişmek için önemli bir vesile. Bir kimse nefis muhasebesi yapınca Ramazan ayını verimli geçiriyor. Bu da diğer aylarında maneviyatla geçmesini sağlıyor. Altıntaş'a göre iyi bir nefis muhasebesi ve ibadetle geçirilen bir Ramazan ayı, kişide iyi yönde ahlaki değişimi gerçekleştiriyor. Tabiri caizse, iyi bir nefis muhasebesi, insanı adam ediyor. Bu kişinin hayatında muhakkak olumlu değişiklikler gözleniyor.

***

İtikâf, mağfiretin anahtarı...

İtikâf; Ramazan ayının son on günü itikâf niyeti ile bir camiye, mescide ya da kadınlar için evde uygun olan bir odaya çekilerek zarurî ihtiyaçlar dışında dışarı çıkmadan inzivaya çekilip zamanını ibadet ve dua ile geçirmektir. İtikâf, kifâî nitelikli bir sünnet-i müekkededir. Hz. Aişe Validemiz'in (ra) anlattığına göre Peygamber Efendimiz (sas) Ramazan'ın son on gününde itikâfa girerlerdi. Bu, aziz ve celil olan Allah'ın kendisini ebedî âleme alıncaya kadar devam etti. Kendinden sonra hanımları da odalarında itikâfa girerlerdi.

Emekli imam Mehmet Duman, ömrünü hayır işlerine adamış insanlardan biri. Her sene Ramazan ayında bir mani olmadığı takdirde itikâfa giriyor. Duman, ihlâs ile yapılan bir itikâfın, amellerin en faziletlisi sayıldığını hatırlatıyor. Bu sayede kalpler bir müddet için de olsa dünya işlerinden sıyrılıp Allah ile irtibat içinde oluyor. Duman, konuyla ilgili bir rivayeti anlatıyor: "İslâm büyüklerinden Atâ şöyle der: "İtikâfa giren kimse ihtiyacından dolayı büyük bir zâtın kapısında oturup 'Hâcetimi yerine getirmedikçe buradan ayrılıp gitmem.' diye yalvaran bir kimseye benzer. O da Allah'ın bir mâbedine sokulmuş, 'Beni bağışlayıp mağfiret etmedikçe buradan ayrılıp gitmem.' demektedir. Kısacası, itikâf sayesinde insanın maneviyatı yükselir, kalbi nurlanır, simasında kulluk nişaneleri parlar, feyizlere mazhar olur."

***

Kadir Gecesi son on günde saklı

Kadir Gecesi, müminlerin en değerli, en bereketli gecesi. Çünkü Rabb'imizin rahmet kapılarını sonuna kadar açtığı, manevî ziyafetin davetlilerine her türlü ihsanda bulunulduğu bin aydan daha hayırlı bir gece. Ebû Hureyre'den (ra) rivayet edilen bir hadise göre Peygamberimiz, Kadir Gecesi hakkında şöyle buyurmuş: "Kim ki inanarak ve sevabını Allah'tan umarak Kadir Gecesi'ni ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır."

Ramazan ayının hangi gecesinin Kadir Gecesi olduğu belli değil. Peygamberimiz'in tavsiyesi, onu Ramazan ayının son on gününün tek gecelerinde aramak... Buna göre Kadir Gecesi Ramazan'ın yirmi bir, yirmi üç, yirmi beş, yirmi yedi ve yirmi dokuzuncu gecelerinden herhangi biri olabilir.

Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Zeki Aydın, bu gecede uzun uzun dua etmeyi ihmal etmemek gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü bu gece Rabb'in kullarına ihsan gecesi... Aydın'a göre, herkesin iyiliğini isteyerek genelden başlayarak özele doğru dua etmemiz gerekir. Yani insanlık, İslam âlemi, Müslümanlar, ülkemiz, yakınlarımız, çevremiz, sevdiklerimiz, dostlarımız, ailemiz ve kendimiz sıralamasıyla dua etmek faziletlidir. (zaman 19 ağustos 2011)

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.