Yükselir ile Zaman arasında gerginlik

Yükselir ile Zaman arasında gerginlik

Sabah yazarı Sevilay Yükselir, Zaman'ın haftasonu ekinde kendisiyle yapılan söyleşide söylemediği sözlerin yazıldığını iddia etti. Zaman ise inkar ediyor.

Sabah Gazetesi'nda yazmaya başlayan, gazeteci Sevilay Yükselir Zaman Gazetesi hafta sonu ekinin kendisi ile yaptığı söyleşide, başlığa çekilen "Fatih Altaylı'yı yıllarca kulislerimle besledim, şimdi yazma sırası bende" sözünü kendisinin ifade etmediğini Zaman Gazetesi'nin uydurduğunu ifade etti. 

Bugünkü köşesinde "Bize de mi lo lo?" başlıklı bir yazı kaleme alan Yükselir'e, Zaman Hafta Sonu Ekleri Editörü Abdullah Kılıç, "Sevilay Yükselir'e editörden cevap: Hiç kimseye 'lo lo' değil Sevilay Yükselir" başlıklı bir yazı ile cevap verdi.

Zaman Yükselir'in aynen röportajda geçtiği konuştuğunu duyurup röportajın ilgili bölümünü yayınladı ve gerekirse de ses kaydını da yayınlayabileceklerini duyurdu.

Yükselir ile Zaman Gazetesi arasında patlak veren "lo lo" krizini üç aşamalı olarak sunuyoruz...

1 - SEVİLAY YÜKSELİR'IN GEÇTİĞİMİZ HAFTA SONU ZAMAN PAZAR'DA YAYINLANAN RÖPORTAJINDAKİ İLGİLİ BÖLÜM

Fatih Altaylı'yla küs müsünüz?
Konuşmuyoruz, görüşmüyoruz. Çok kırgın ayrıldım. Hâlâ ona bir saygım, sevgim vardır.
Sabah gazetesi köşe yazarı Sevilay Yükselir, bugünkü köşesinde "Bize de mi lo lo?" başlıklı bir yazı kaleme almış. Yükselir, yazısında, özetle, Zaman gazetesinin Pazar ekinde kendisiyle Rahime Sezgin'ın yaptığı röportajda söylemediği sözlerin ona atfedilerek yayınlandığından dert yanmış, editör olarak bana da sitem etmiş.

Bir zamanlar Altaylı'nın sağ kolu olduğunuz söyleniyordu?
Hayır, asla sağ kolu değildim. Sadece çok iyi kulisleri verebilen gazeteciydim. Bugün burada yazdığım kulisleri Haber Türk döneminde koşa koşa ona anlatırdım. Kendisinin de bunu inkâr edebileceğini sanmıyorum.

Yani kulis bilgilerinizle uzun süre Altaylı'yı mı beslediniz?
Evet, o dönem ben yazmıyordum, köşem yoktu. Ben de aldığım çok önemli kulisleri koşa koşa Fatih ağabeye aktarıyordum. Bunu kendisi de söyler ve o grupta da herkes bilirdi.

Bu bilgiler şimdi de sizin vitrine çıkmanızı sağladı.
Aynen öyle oldu. Ben kendimi buldum. Ben, ben oldum.

2- SEVİLAY YÜKSELİR'İN ZAMAN EKİBİNİ SUÇLADIĞI BİZE DE Mİ LO LO BAŞLIKLI BUGÜNKÜ YAZISI

"Bize de mi lo lo ?"

Habertürk'ten ayrılışım, SABAH'a geri dönüşüm konusunda pek çok meslektaşım benimle söyleşi yapmak istemişti. "Ciner Medya Grubu, benim kısa bir süre öncesine kadar ekmek yediğim müessesedir. Konuşacak bir şey yoktur" diyerek konuya profesyonellik çerçevesinde bakılmasını rica etmiştim. Ve hatta birlikte program yaptığımız eski Genel Yayın Yönetmenim Fatih Altaylı'nın bir dergiye verdiği söyleşide ayrılışıma dair yaptığı açıklamalarından hareketle benden cevap vermem beklentisine giren şahıslara, "Evet beni çok incitti, kırdı ama benim için bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır. O nedenle susma hakkımı kullanıyorum" demiştim.
Sustum da...
Ta ki, Zaman gazetesinde hafta sonu ekleri için medya söyleşileri yapan Rahime Sezgin'den, "Sizinle, size dair bir söyleşi yapmak istiyorum" teklifi gelene kadar.
Yayın politikaları bana uzak gelse de her zaman mizanpajından, haberi yoğuruşuna kadar büyük beğeniyle izlediğim Zaman gazetesinden etik olmayan bir yanlış yapılamayacağına olan inancımla Rahime'nin söyleşi teklifine, "Evet" dedim. Ve nitekim son derece samimi ve iş bilen tarzıyla sorular yönelten Rahime'yle, mesleki geçmişim, habercilik anlayışım ve SABAH'taki yazarlık macerama dair her şeyi uzun uzun konuştuğumuz çok güzel bir sohbet gerçekleştirdik.
Yanında stajyer olarak başladığım rahmetli Yıldırım Çavlı'lı yıllardan başlayan habercilik kariyerimi, yerel gazetecilikteki ilginç deneyimlerimi, büyük usta Ufuk Güldemir'le geçen o muhteşem 4 buçuk yılı, SABAH'a ilk geldiğimde tanıdığım Fatih Altaylı ve onunla birlikte çalıştığım yıllara dair ayrıntıları dilim döndüğünce aktarmaya çalıştım Zaman'a...
Rahime'nin büyük bir merakla sorduğu, "Kulis yazarlığı" için nelere gerek duyulduğunu anlatırken de, "Bu becerim SABAH'ta oluşmadı. Yıllar öncesine dayanan bir birikimin sonucu. İyi kulis almak için çok geniş bir çevreye, haber kaynakları ile güven temeline oturmuş sağlam ilişkilere ihtiyaç vardır. Mesleğe adım attığım günden bu yana iyi kulis toplarım. Bu kulisleri daha önce bir köşem olmadığı için başkalarıyla paylaşıyordum. Çünkü onu kendimde tutmak, yok olup gitmesine göz yummak benim habercilik heyecanımla hiç bağdaşmayan bir şeydi. Öyle bir heyecan ki bu, mesela hiç çekinmeden gecenin bir yarısı Fatih Ağabey'i yatağından kaldırıp, defalarca, 'Abi, bunu sana muhakkak anlatmam lazım' noktasına varmıştır. Aldığım duyumun yazıya dökülmesinden sonra ise yarattığı gündemi kenardan seyreder ve bundan büyük keyif alırdım. Benimle yakın çalışmış tüm haber müdürleri ve arkadaşlarım bu arıza halimi çok iyi bilir. Gündem yaratan o kulisleri şimdi SABAH gibi bir markanın çatısı altında kendi imzamla kaleme almak ise bana ayrı bir heyecan, acayip bir haz veriyor" dedim...
İşte tüm bunların üzerine Rahime, "Neden ayrıldınız Fatih Altaylı'dan?" diye sordu. "Bunu konuşmak istemiyorum. Çünkü çok kişisel. Ne sizi, ne de kamuoyunu ilgilendirecek bir boyutu var. Boş verin kırıldım işte ona!" dedim ve söyleşi sonunda da, "Lütfen Rahime. Yanlış anlaşılmak istemiyorum. Okura eski müdürünü, çalışma arkadaşını karalayarak prim yapmaya çalışan bir insan imajı vermek istemiyorum" diyerek hassas olmasını rica ettim.
Ettim etmesine ama buna rağmen geçtiğimiz pazar yayımlanan ve okuyanda, "Aman Allah'ım! Bu kadın ne megaloman, ne egosantrik, ne şımarık bir şeymiş!" dedirtecek o inanılmaz başlıkla karşılaştım!
"Yıllarca Fatih Altaylı'yı kulislerimle besledim! Şimdi yazma sırası bende!"
Sanki demişim ki; "Fatih Altaylı'yı, Fatih Altaylı yapan bendim kardeşim."
Rahime'yi aradım. "Ben sana böyle bir cümle kurmadım ve senden özellikle bu konuya girmemeni rica ettim. Ve neden bu söyleşi bu biçimde sunuldu? Beni asla istemediğim, insanları irrite edecek çok kötü bir imajla karşı karşıya bıraktın. Çok üzüldüm" dedim...
Belli ki onun da içi rahat değil. "Biliyorsunuz bazen editörlere müdahale etmek mümkün olamıyor. İnanın benim bir kabahatim yok. Kusura bakmayın" dedi.
Rahime'nin üzüldüğüne mi, yoksa hayatımda en çok korktuğum şeyin, yani kontrolüm dışı oluşan yanlış anlaşılmanın başıma gelmiş olmasına mı yanayım bilemedim ama bu vesileyle büyük tecrübe sahibi oldum. Bir de tabii en önemlisi söyleşi sırasında ketum davranmayıp, espriyle karışık anlattığın bazı öykülerin işin göbeğinde de olsan başına nasıl bela olabildiğini gördüm...
Elleri dert görmesin ama ruh halimi daha iyi anlaması açısından Zaman'daki editör arkadaşıma bizim memlekette bu gibi durumlarda kullanılan son bir cümleyle seslenmek istiyorum:
"Bize de mi lo lo ?"

3 - ZAMAN GAZETESİ EDİTÖRÜNÜN www.zaman.com.tr ARACILIĞI İLE YÜKSELİR'E VERDİĞİ CEVAP

En çok da "Yıllarca Fatih Altaylı'yı kulislerimle ben besledim, şimdi yazma sırası ben de" başlığına bozulmuş. Yükselir, söyleşinin yayınlandığı pazar günü muhabiri arayarak "Ben böyle bir cümle kurmadım" demiş. Muhabir de "Biliyorsunuz bazen editörlere müdahale etmek mümkün olamıyor. İnanın benim bir kabahatim yok. Kusura bakmayın" diye cevap vermiş.

Sabah'ta yazmaya başladığı günden itibaren yazıları ilgiyle takip edilen Sevilay Yükselir'in bu röportajdan sonra canı epey sıkılmış, üzülmüş. Olabilir, Yükselir'in 'Ruh hali'ni anlıyoruz, biz de onun üzüldüğüne üzüldük. Ama onun gibi cesur bir kalemden sözlerinin ardında durmasını beklerdik. Zaman Hafta Sonu Ekleri'nin editöryel kadrosu olarak ne Sevilay Yükselir ne de başka röportajlar da konuğumuzun söylemediği bir sözü bırakın başlığa çekmeyi metin içerisinde bile yer vermeyi hem gazetecilik etiği hem de insan ahlakı bakımından ayıp sayarız. Okurumuza da büyük bir hakaret sayarız. Yine yapmadığımız bir şeyi birisi ima yoluyla bile olsa 'sözlerimi çarpıttılar' denmesini aynı şekilde kabul edemeyiz. Sevilay Yükselir'den de aynı hassasiyeti bekleriz.

Kırgınlığa, üzüntüye neden olan "Yıllarca Fatih Altaylı'yı kulislerimle ben besledim, şimdi yazma sırası ben de" başlıklı röportajımızda geçen Yükselir'in konuyla ilgili sözleri aşağıda. Söylemediği bir sözü başlığa çekmiş değiliz. Sadece ilginç, medyanın da okurun da dikkatini çekecek bir cümle olduğu için bunu tercih ettik. Sanırım kendi gazetesinin ekinde de aynı röportaj yayınlansa oranın editörlerinin tercihi aynı cümleyi başlığa çekmek olurdu. Yükselir, eğer bu sözleri kendisi söylemediğinde ısrarlıysa kayıtları da bizde mevcut. İsterse Yükselir'e yollayabilir ya da internet sitemizden yayınlayabiliriz. Saygılarımla

Abdullah KILIÇ - Zaman Gazetesi
Hafta Sonu Ekleri Editörü

Etiketler :