PKK Akrebi Kendini Sokuyor...

Kıyam eder karşısında dağlar, taşlar
Şerefle gider ölüme egilmez başlar
Şehidin arkasından dokülmez yaşlar
Ağlamasın analar ayrılık degil vuslattır ŞEHADET...

 

Terörist saldırılarda hayatını kaybeden tüm; asker, polis, görevli ve sivil vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, acılı ailelere baş sağlığı ve sabırlar dilerim.

Eskiyi, kokmuşu, kirliyi, barbarı, zalimi ve çağ ile bağdaşmayanı defetmek, tarihten silmek bazen ağır bedellere mal olur. Eski ile Yeni arasındaki mücadele çok çetin ve kanlı olur.

Tarihe göz attığımızda bunun sayısız örnekleriyle karşılaşırız;

Din alanında: Hz.isa’nın egemenlerce hakarete maruz kalması, çarmıha gerilmesi, Hz. Musa’nın Mısır’ı terketmeye zorlanması, putlara tapınmayakarşı çıkan Hz.İbrahim’in mancınıkla ateşe atılması, son peygamber Hz. Muhammed( sas)in  ve çevresindekilerin zülme, hakarete ve saldırılara maruz kalması... Bunlara birkaç örnektir.

Keza; karanlık Ortaçağ Avrupa’sında ilim ve bilim dışı safsatalara, egemenlere karşı yeni fikir ve icatlar üreten birçok insan engizisyon mahkemelerinde ölüm cezasına çarptırıldı ve Giyotin de veya cellâtların baltasında kellesini verdi...

Yarım yüzyılı aşkındır Osmanlı’dan bu yana, Türkiye’de bir asker-komprador-bürokrasi ve elit sermaye sultası hüküm sürmektedir. Bu kesimlerin önünü kesmek isteyenler olmuşsa da(DP iktidarı-Adnan Menderes, Özal) bedelini çok ağır ödemişlerdir.

Ve bugün Türkiye’ye yeni ufuklar açan, ekonomik, sosyal ve siyasal alanlarda şimdiye kadar hiç bir iktidarın cesaret edemediği ve başaramadığı devrim niteliğinde reformlar geröekleştiren vedemokratikleşme yolunda önemli adımlar atan bir hükümet var. İlk defa gerçekten milletin iradesini ve çıkarını temsil eden bir siyasi iktidar var.

Yeni’yi temsil eden bir iktidar var...

Statukonun temsilcisi durumundaki muhalefet partileri gizli ve aleni olarak bu iktidara diş bilemektedirler. Her fırsatta, üstü kapalı olarak başbakanı yolundan caydırmak için ‘’sonun menderes gibi olacak’’ tehditleri savurmaktadırlar.

Eskiyi-gericiliği temsil eden güçlerin temsilcisi durumundaki siyasi parti liderleri bir yandan Derin Devletin kadrolarının avukatlığını yaparken, diğer taraftan da her fırsatta’ ’hükümet derhal istifa etmelidir’’ diyerek gerçek zihniyetlerini ve niyetlerini açığa vurmaktadırlar.

Eski ile Yeni arasındaki, gericilik ile değişimarsındaki mücadele, çatışma

Milletimize ağır bedellere mal olsa da sonuçta zafer YENİ’nindir.

T.C Devletini kuran ve toplumun en ücra hücresine kendi ‘’tek’’çi zihniyetlerini enjekte eden, milleti baskı-korku ile kendi ideolojisi ve bürokrasisinin cenderesine alan  bu gerici güçler kolay kolay iktidarlarından vaz geçmezeceklerdir. Sonuna kadar direneceklerdir.

2000 lı yıllarda millet nazarında itibarlarını kaybeden, bir türlü hükümet olamayan bu güçler her türlü gizli ve açık şeytani planlarla Millet iradesine karşı hamleler yapmaktadırlar.

Ergenekon-JİTEM- Balyoz darbe Planları vs. ler deşifre oldukça, devreye yeni yeni sinsi ve hain planlar sokacaklardır. Alınan tedbirler, tutuklamalar ve yargılamalar neticesinde kendilerinin eli kolu bağlanınca piyonlarını, teröristleri devreye sokmaktadırlar.’’Türk solu’’ olarak tabir edilen kesim kısa zamanda diskalifiye edilince, görevi ifa etmek PKK’ya kaldı.

PKK; Türkiye’de statükocu güçlerin maşasıdır. Kürt halkı ve Kürt meselesi’yle ilişkilendirilmesi sahtekârlıktır, kamuflajdır.

Bu taşeron-terörist örgüt; Kürt halkına zarardan başka bir şey vermiş değildir. Bu zararlar saymakla bitmez.

Aslında; Apo ve PKK bir Derin Devlet projesidir. Kürtler’in istikbalini söndürme projesinin ürünüdür.

Derin devlet iyi biliyor ki; silahlı mücadeleye başvurmayan, terörist eylemlere tevasul etmeyen, hak ve hukukunu demokratik –kültürel mücadele ile elde etmeye çalışan bir Kürt örgütü daha tehlikelidir.

PKK yerine, siyasi ve kültürel mücadeleyi seçen  bir Kürt örgütü olsaydı şimdiye kadar Kürtler arzuladıkları herşeye kavuşmuş olacaklardı. BM den ve birçok ülkeden de destek almış olacaklardı.

Fakat; PKK vasıtasıyla Kürtler Dünya’nın gözünde ‘’terörist’’ damgası yedi...

Derin Devlet, bu konuda amacına ulaşmış sayılır.

Kemalist cmhuriyet’in kuruluşundan bu yana hangi iktidarların ve kimlerin Kürtlere zulmü, katliamı, sürgünü ve asimilasyonu uyguladığı aşikâr iken;

‘’Kürtlerin tek temsilcisi’’ olarak kendisini pazarlayan PKK nın o kesimlere değil de, bilakis o kesimlerin yedeğinde; demokratikleşmeyi, asimilasyona son vermeyi ve Kürt açılımını hedeflemiş bir iradeye saldırması nasıl bir taşeronluk misyonu üstlendiğini göstermektedir.

Son saldırıların nedeni:

1-Kuzey Irak’da kurulan Kürt Federe Devletini(kim ne derse desin orada bir devlet var) PKK hiçbir zaman hazmedemedi. Federe Kürt Bölgesi yönetiminin T.C hükümeti ile yakınlaşmasını ve işbirliğine yönelmesini hazmedemedi.1990 lı yıllarda ‘’dağdan gelen bağdakini kovuyor’’ misali peşmergelere savaş açtı.

Son günlerde Irak federe Kürt Bölgesel Yöenetiminin Türk hükümetiyle uzlaşıp Kandil çevresindeki sivil yerleşimleri boşaltma kararı almış olması, keza; PKK’ya lojistik ve eleman temininde kaynak görevi gören Mahmur vb. Kampların boşaltılmasının karara bağlanması terörist örgütü çok zor durumda bırakmıştır.

2-AK Parti hükümeti öncülüğünde, diğer siyasi partilerle ve sivil toplum kuruluşlarıla danışılarak yeni-sivil bir anayasa hazırlanması için TBMM’nde çalışmalara başlanması PKK yı ve efndilerini endişelendirmiştir.

Çünkü yarasaların ışıktan korktuğu gibi; Onlar da demokratik gelişmelerden korkmaktadırlar. Ayaklarının altındaki anti-demokratik zemin tamamen çökertilmek üzeredir. Beslendikleri ve istismar ettikleri bütün anti-demokratik zeminler yerle bir edilmektedir. Bu da Onların işine gelmemektedir.

3-Son günlerde, Derin Devlet’in kilit isimleri medyada zikredilmeye başlanmıştır. Ergenekon ve Balyoz Darbe Planı Davası sanıklarından olup, yargılananlardan bazıları itiraflara başlamış bulunmaktadırlar. Tutuklanma ve yargılanma Sırasının bu kilit isimler gelmesi an meselesidir.

4-MİT-PKK görüşmeleri, A.Öcalan’ın MİT ile ilişkileri, PKK nın kuruluş aşamasında MİT tarafından finanse edildiği bilgileri gün ışığına çıkmaya başlamıştır.

5-Kürt siyasetmedarı Kemal Burkay’ın Türkiye’ye dönüş yapıp geniş kesimlerce itibar görmüş olması, mevcut hükümetle diyaloğa girmiş olması da PKK2nın eteklerinin tutuşmasına neden olan etkenlerden birisidir. Düyarbakır’daki sivil toplum kuruluşlarının silahlı mücadeleye karşı tavır alıp, siyasi-kültürel ve demokratik mücadele ile hakların elde edilmesini, toplumsal barışın sağlanmasını yüksek sesle dile getirmiş olmaları PKK daki derin damarı germiştir ve caniyane eylemler yapmaya

Sevketmiştir.

6-PKK; Suriye’deki rejim karşıtı muhalefeti destekleme yerine, minnet borçlu olduğu Beşar Esad rejimini desteklemiştir. Ayrıca, Kürtler tarafından sevilip sayılan Mişel Temmo’nun katledilmesinde Suriye Muhaberatı ile ortak hareket etmiştir. Bu durum Kürtlerde ciddi bir PKK karşıtlığı yaratmıştır.

Suriye rejimi, Türkiye’nin son tavırlarından büyük rahatsızlık duymuş ve korkuya kapılmıştır. Türkiye’yi frenlemek ve Türkiye’den intikam almak maksadıyla İran’ın da desteğini alarak kendi ajanını, PKK’yı devreye sokmuştur.

7-Türkiye; eski zayıf konumundan sıyrılarak, bölgesel sorunlarda söz ve karar sahibi bir ülke konumuna gelmiştir. Eski, batı işbirlikçisi rejimlerini Türkiye’nin verdiği açık destekle alaşağı eden Arap ülkelerindeki çıkarları tehlikeye giren batılı devletler Türkiye’ye diş bilemektedirler. Bu batılı devletler, her ne kadar  ‘’PKK terörist bir örgüttür’’ deseler de bu tavırlarında samimi ve dürüst değildirler.

8-PKK nın mevcut yöneticileri de çıkmaz bir sokakta olduklarını anlamış bulunmaktadırlar. Zaten yola çıkışları da propagandasını yaptıkları’’Kürtlerin kurtuluşu, özgürlüğü’’ amacını taşımıyordu. Kendisi dışındaki diğer örgüt ve partileri bertaraf etmek için mecburen kendilerini’’Kurdistan Ulusal Kurtuluşçuları’’ adıyla piyasada tanıtmak zorundaydılar. Onlara ideoloji ezberletip, ceplerine harçlıklarını koyup, bellerine silah taktırıp azıklarını temin edenler birer birer yakayı ele vermiş ve Silivri Tutuklu ve Cezaevinde alacakları cezayı beklemektedirler.

PKK’nın güvendiği dağlar yıkıldı. Türkiye’ye dönüp’’Pişmanlık Kanunu-Eve Dönüş Yasası’’ndan faydalanmayı da pis gururlarına yediremiyorlar. Son çare olarak, akrebin yaptığını yapıp intihar etmektedirler. Siyasi ve ideolojik tükenmişliğin verdiği kahredici bir psikolojiyle ellerindeki silahlarla herkese kurşun sıkmaktadırlar. Himayelerindeki gençlerin de geleceğini karartmaktan imtina etmiyorlar.’’Biz yaşıyamıyorsak hiç kimse yaşamasın’’ mantığıyla emirlerinin altındaki ‘’militan’’ları mehmetçiğin, polisin ve sivil halkın üzerine saldırtıyorlar.

Bu son eylemler bitmişliğin, intiharın habercisidir.

PKK lider kadroları  eğer; dağdan inip, halk tarafından yüzlerine tükürülmeyeceğini bilse,ömür boyu hapishanede kalmayacaklarını garantileseler koşa koşa ovaya inerlerdi.

Zafer; hak’a ve halka inananların olacaktır.’’ilericilik’’adına karanlık gericiliği yaşatmaya çalışanlar ise kahrolup tarihin çöplüğündeki yerlerini alacaklardır.

Şu an aklıselim düşünmeye ve hareket etmeye dünkünden daha fazla ihtiyacımız vardır.

Bir kez daha Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar ve Türkiye’ye baş sağlığı dilerim.

Abdulkadir Aygan

 

  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum