Hanefi Avcı’nın 7 küçük günahı

NE diyor Hanefi Avcı kitabında?

Şunları diyor:
-  “Türkiye Fethullahçıların kuşatması altına girmiştir.”
-  “Her taşın altında Fethullahçılar vardır.”
-  “Tehlike büyüktür.”
-  “Devleti Fethullahçılar ele geçirdiler.”
* * *
Ben de diyorum ki:
Hangi şahane delillere sahip olursanız olsun... Hangi gizil bilgilerle donatılmış olursanız olun... Hangi tanıklıkları dinlemiş olursanız olun... Hangi dehşetengiz olayları yaşamış olursanız olun...
Hiçbirinden ama hiçbirinden bu denli “büyük”, bu denli “kapsayıcı”, bu denli “iddialı” bir sonuç çıkaramazsınız.
Çünkü...
Bir memlekette olup biten her şey, tek bir gizil odağa dayandırılamaz.
Meselenin ruhuna aykırıdır bu. Teknik olarak mümkün değildir yani.
* * *
Türkiye “Her taşın arkasında bir şey” aramanın “milli spor” olduğu tuhaf bir ülkedir.
“Her taşın arkasındakiler” dönemsel olarak değişir: Bazen “içimize sızan komünistler” olur taşın arkasındakiler, bazen “masonlar” olur, bazen “dönmeler”, bazen “dinciler”.
Ama değişmeyen tek şey, “her taşın arkasında bir şey” arama eylemidir.
Eğer böyle bir memlekette...
Siz çıkar da “Her taşın arkasında cemaat var... Az bile söyledim... Sadece büyük taşların değil, küçük taşların altında da cemaat var” derseniz...
Şu türden zararlara yol açarsınız:
-  BİR: Olayları gizil güçlerle açıklama alışkanlığını gıdıklamış olursunuz.
-  İKİ: “Cemaat” adlı neresinden tutulacağı belirsiz bir heyula yaratmış olursunuz.
-  ÜÇ: Başı sonu belirsiz bu heyula ile herkesi korkutup sindirirsiniz.
-  DÖRT: Potansiyelini olduğundan çok daha büyük gösterdiğiniz yapının, egemenlik alanını genişletir ve pekiştirirsiniz.
-  BEŞ: “Her şeyi tanzim eden bir cemaat var” fikriyle hem bireysel, hem toplumsal mücadelenin şevkini kırarsınız.
-  ALTI: Sayısı hiç de azımsanmayacak olan “güce tapanlar topluluğu”nu cemaatin kucağına itmiş olursunuz.
-  YEDİ: Büyük ve soyut bir hedefe işaret ederek, istemeden de olsa asıl somut hedeflerin durumdan yırtmasını sağlamış olursunuz.
* * *
Oysa yapılması gereken basittir:
Abartmadan, gizem yaratmadan, heyulalaştırmadan elindekileri ortaya dökmek...
Birileri bir arkadaşına komplo mu kurdu? Git, suç duyurusunda bulun.
Birileri illegal yollardan senin telefonlarını mı dinledi? Git, şikayet et.
Birileri iftira atıp fesat mı çevirdi? İsim vererek, kanıtlarını ortaya koyarak ifşa et.
Ve bu birilerinin bir “cemaat” yapısı içinde olduklarına dair elinde kanıtların mı var? Olayı “sonsuz ve belirsiz” kılmadan, o birilerinin kim olduğunu açıklamakla yetin.
İnan, daha faydalı bir iş yapmış olursun.

Hanefi Avcı’nın kitabı iki kişiye mektup gibi

FETHULLAH GÜLEN’E: Lisan-ı hal ile şunu söylüyor: Hocam, cemaatinize bağlı devlet içindeki bazı görevliler işi iyice azıttılar. Sizin adınıza, size hizmet etmek için bir sürü iş çeviriyorlar. İftira atıyorlar, komplo kuruyorlar. Siz iyi bir insansınız... Hizmetlerinizi takdir ederim. Allah rızası için şu işe bir el atın... Saygılar.
TAYYİP ERDOĞAN’A: Lisan-ı hal ile şunu söylüyor: Siz ülkenin en güçlü ismisiniz. Ama bunca gücünüze rağmen, devlet içinde bir odak sizden bağımsız bazı işler çeviriyor. Bu durum şimdilik işinize geliyor olabilir ama bunlar cemaat yapısına öyle gözü kara bağlı ki, yarın öbür gün sizin de başınıza çorap örebilirler... Saygılar.

Böyle okurlarım da var

-  HERHANGİ bir yazıma göz bile atmadan, “Referandumda evet dersin tabii... Seni gidi iktidar yalakası seni...” diye mesaj gönderenler.
-  Hiç üşenmeyip istisnasız her gün düzenli olarak beş adet küfür mesajı sallamayı ihmal etmeyenler.
-  Bana önce göklere çıkaran mesaj atan, ancak övgü mesajını bir saat içinde cevaplamadığım için “değmezmişsin” diye yazanlar.
-  Düşünceleriyle örtüşen bir yazı yazdığımda “Bozuk saat bile doğruyu gösterir” diye laf çakanlar.
-  Hoşlarına gitmeyen bir yazı yazdığımda, yazının içeriği ne olursa olsun, sadece “dönek” demeyi tercih edenler.

Sevinsene demokrat kardeş

-  “CHP Sivas’ın ötesine gitmez” diyordun, işte ufaktan gitmeye başladılar.
-  “CHP asker partisidir” diyordun, işte “Yaşar Büyükanıt’tan muhtıranın hesabı biz soracağız” diyorlar.
-  “CHP askeri sembollere dokunamaz” diyordun, işte General Muğlalı’nın adının kışladan silinmesini istiyorlar.
-  “CHP irticadan başka bir şey bilmez” diyordun, işte irticanın adını bile ağızlarına almıyorlar.
-  “CHP ezber bozamaz” diyordun, işte “genel af” falan demeye başladılar.
-  “CHP özgürlük düşmanı” diyordun, işte türban çıkışı yapıyorlar.
Sistematik olmasa da, noksan olsa da, öyle olsa da, böyle olsa da...
Kıpırdanıyorlar yani...
Peki benim demokrat kardeşim, neden sevinmek yerine karalar bağlıyorsun? Yoksa senin derdin demokratlık değil de particilik mi?

Çağrışım

BİR yandaş şuna benzer şeyler yazmış:
“Televizyonlarda Başbakan’ı istedikleri gibi eleştiriyorlar, Başbakan aleyhinde tuğla gibi kitap yazıyorlar, gazetelerde Başbakan aleyhine manşetler atıyorlar... Sonra da çıkıp ‘korku imparatorluğu’ diyorlar. Ne iş?”
Yandaşın bu yaklaşımı, aklıma eskiden sorulan benzer bir soruyu getirdi:
“Camiye gidiyorsun, namazını kılıyorsun, ezana karışan yok. Oruç tutuyorsun. Dinini özgürce yaşıyorsun. Karışan girişen yok... Bir de çıkmış ‘Türkiye’de inanç özgürlüğü yok’ diyorsun. Ne iş?”

Önceki ve Sonraki Yazılar