Kirli zihinli adam

BİR "kıtır" attım ortaya...

Dedim ki...

"İkide bir İslam"da tesettür falan gibi mevzularda fikir beyan eden şu tesettür tüccarına bir sorun bakalım, kaç eşi varmış."

Meslektaşlarım sordular...

"Kaç karın var?" diye...

Adam gayet pişkin...

"Üç karım var, kime ne?" deyiverdi...

Ardından da nasıl da kirli mi kirli bir zihne sahip olduğunu kanıtlayan laflar etmeye başladı...

"Ne yani? Metres mi tutsaydım? Kerhaneye mi gitseydim?" demeye getirerek... Çirkin, bayağı, kusturucu ve pespaye mazeretler üretmeye kalktı...

* * *

Bu adama buradan "Kudurdun mu be adam?" diye seslenmek isterim...

Ne yani?

"Metres tutmak" ya da "kerhaneye gitmek" ile "üç karıyla evlenmek" arasında bir tercih yapmak zorunda mı erkekler?

Sanki ömürlerini birbirlerine adamış erkek ve kadınlar hiç yaşamamış gibi, "Erkek çokeşlidir" falan diye genelleme yapıyor...

Sanki bütün erkekler, üç-dört ev açıp oradan oraya zıplamaya fena halde temayüllü imiş gibi, "Ne var bunda?" diye şaşabiliyor...

Sanki "metreslik", bu ülkede meşru, hoş görülen, geçerli ve hiç yadırganmayan bir kurummuş gibi, "Ama onların da metresi var... Biz ona bir şey diyor muyuz?" diye çıkışabiliyor...

Yaptığı kıyaslamanın nasıl bir sonuca gittiğinin farkında bile değil!

Tutmuş, "Çocuklarımın anaları" dediği kadınlarla metresleri kıyaslıyor...

"Çocuklarımın anaları" dediği kadınların karşısına kerhaneyi çıkarıyor...

Yuh olsun bu mantığa! Yuh olsun bu kirli zihne!

* * *

Aslında olay gayet basittir:

Adam parayı bulmuş, üç karı almış, fantezi yapıyor...

Ancak...

İkide bir ekranlara çıkıp fetva verdiğinden...

Ayet, hadis okuyarak tesettür ticaretine dini alet ettiğinden...

Ve bütün parasını İslami kesimden kazandığından...

"Fantezi yapıyorum... Kime ne?" diyemediği için...

Tutmuş, durumuna dinden imandan meşruiyet sağlamaya çalışıyor...

Bu toplumda "tekeşlilik" bir norm haline gelmiş, umurunda bile değil...

Dinin verdiği cevaz, bin tane şarta bağlanmış, umurunda bile değil...

"Babamızın üç karısı var" demek durumunda kalan, sayılarını bile açıklayamadığı çocukları ne düşünür, ne hisseder, umurunda bile değil...

Hangi kadının böyle bir durum içine siner, umurunda bile değil...

"Ben Müslüman"ım... Benim inançlarım var" falan diye şişinip duruyor ama dinin en önemli prensibi olan "kendine hákim olmak" düsturundan zerre kadar nasip almamış...

Ruhu üç karıyı, üç evi, oradan oraya zıplamayı kaldırabiliyor!

* * *

Ben aslında bu adama kızmıyorum...

Benim asıl kızdığım, bu tür adamları yeşerten atmosferi sağlayanlardır...

Şundan eminim:

Her konuda din adına ahkám kesen kalemler, bu kirli zihinli adam karşısında "gık" bile demeyeceklerdir...

Ne adam gibi kalkıp, "İslam"da çokeşlilik vardır... Hacı Mustafa Efendi dine, kitaba uygun bir yaşama sahiptir" diyeceklerdir...

Ne de Hacı Mustafa"nın "din" diye takdim ettiği kirli muhayyilesinin ürettiği tezlere küçük bir itirazda bulunacaklardır...

Susacaklardır...

Onlar sustukça da Mustafa Efendi, elindeki dini kılıfla, hem tesettür üzerinden para kazanmaya devam edecek, hem de dördüncü evliliğini yaparak fantezi dünyasını çeşitlendirecektir...

Ne diyelim...

Ortam müsait, istifade et Mustafa...

Önceki ve Sonraki Yazılar