Aslan DEĞİRMENCİ

Aslan DEĞİRMENCİ

Osman Can'ı Feda Edemeyiz!

Darbecilerin postal sesleri dinmeye başlamıştı. Hafif hafif demokrasi rüzgârı esiyordu. Ansızın cesur bir savcı ortaya çıktı. 12 Eylül darbesinden dolayı Kenan Evren'in yargılanması için Eylül 2000'de iddianame hazırladı. Bir anda ortalık toz bulutu… Rüzgâr, yerini hortuma bıraktı. İlk açık gördüğü pencereden dışarı süzülen rüzgâr, ‘ben bu işe karışmam’ dedi.  O güne kadar ‘demokrasi demokrasi’ diye haykıranlarda sessizliğe gömüldü. İddianamenin altında imzası bulunan savcı Sacit Kayasu ise hortumun içinde yapayalnız kaldı. Dirense de meslekten ihraç edildi.

 

Dinç Bilgin, Hayyam Garipoğlu, Ali Avni Balkaner, Mahmut Ceylan gibi birçok bankacıya ağır hapis ve para cezaları veren hâkim ile Türkiye tanıştı. İstanbul 8. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Mustafa Akın… Kentbank, EGS Bank ve Süzerler davasına baktığında baskılara aldırmadı. Ancak önce görev yeri değiştirildi ardından görevinden alındı. Hortuma yakalanan Akın’a sağlam bir el uzatılmadı.

 

Şemdinli… İlk defa görevdeki komutanlar hakkında hazırlanan iddianamenin kalbi. Cesur Savcı Ferhat Sarıkaya ile Türkiye’yi tanıştıran ilçe… Şemdinli olaylarının ardından soruşturmayı yürüten Sarıkaya’nın iddianamesine tanıklık eden yer… Peki ne oldu? Şemdinli, KKK Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Van Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Selahattin Uğurlu ile Hakkâri Dağ ve Komando Tuğay Komutanı Tuğgeneral Erdal Öztürk hakkında "Büyükanıt'ın Diyarbakır 7. Kolordu Komutanı olduğu dönemde suç işlemek için çete kurduğu iddialarını iddianamesine yansıtınca ihraç edilen Sarıkaya’nın isyanına (!) ortak oldu. Onu da hortum yuttu. Hortumun içinden çekip alacak bir güç çıkmadı.

Yozgat Cumhuriyet Başsavcısı iken, başörtülü öğrencileri üniversiteye almayan Erciyes Üniversitesi Rektörü ve Yozgat Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı haklarında “kanunsuz emir vererek eğitim özgürlüğünü engellemek” suçundan soruşturma yaparak ilk defa kamu davası açmasıyla kamuoyunun tanıdığı Reşat Petek… Demokrasi ve özgürlük dersi vererek açtığı bu dava sebebiyle, hak ve hukuk tanımayanların tepkilerine hedef oldu. Düzenlediği iddianame evrensel hukuk ilkelerine, Anayasa ve kanunlara uygun olduğu için, 28 Şubat sürecinde hakkında açılan tüm soruşturmalar sonuçsuz kaldı. Ancak mesleki tanımlama yönünden “Birinci Sınıf Cumhuriyet Savcısı” iken 1999 yılında kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Ayrılmaması için ciddi bir destek görmedi. Belki hortuma kapılmadı ama savrulması da engellenemedi.

Gültekin Avcı’ya reva görülen uygulamalar var tabi birde… Bayındır-İzmir Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaparken yazdığı kitaplar ve yaptığı açıklamalar ile karanlık yapıların maskesini düşürdüğü için beklenmeyen bir kararla Kars iline tayin edildi. Bayrampaşa cezaevinde yaptığı çalışmalarla kısa sürede yurt içinde ve yurt dışında tanınan Savcı Necati Özdemir’i de unutmuş değiliz. Fikir ve uygulamaları bir çok ülkede akademik seviyede tartışmalara ve araştırmalara konu olurken, çalışmaları statükocular tarafından hazmedilmedi. Özdemir, hakkında açılan soruşturmalara baskılara daha fazla dayanamayarak 1998 yılında istifa etti. 1993'te Cumhuriyet Savcısı olarak göreve başlayan Sami Gören ise, sırf sahurda ışıkları yanıyor, oruç tutuyor diye kaymakamın hedefi olmuştu. Gören, 2002 yılında HSYK kararıyla meslekten ihraç edilirken, avukatlık yapması da yasaklandı. Hortum onu boğarken, toplumun büyük kısmı ortaya konan oyunun farkında bile değildi.

 

Şimdi gündemde Anayasa Raportörü Osman Can var. Demokratik çıkışları ve hazırladığı raporlar ile daha şimdiden isminin ölümsüzleşmesini (!) sağladı. 367’nin mimarı Sabih Kanadoğlu’na verdiği hukuk dersi de akıllardan hiç çıkmıyor. Ancak geçen hafta 2020 Anadolu Hareketi’nin Ankara İhtiyaç Akademi’de düzenlediği haftalık Pazartesi toplantılarında “yargı sorunu” başlıklı bir konuşma yapan Doç. Dr. Osman Can, şaşırtıcı açıklamalarda bulundu. Doğrusu açıklamaları şaşırtıcı olduğu kadar kaygı da vericiydi. Toplam iki saat süreyle yargı, anayasa, parti kapatmalar ve güncel konularda görüşlerini açıklayan Can, "Basındaki arkadaşlarımız tabii ki çarpıcı ifadeleri genellikle manşete çekmek istedikleri için başımız hep yanıyor. Başım zaten yanacak. Hiç değilse daha az yansın. Şimdi hemen açıklamak istemiyorum ama bir hafta içinde medyaya zaten yansıyacak" dedi. Anlaşılan birileri Can’ı hedef tahtasına koymuş durumda. Ancak o birileri umarız farkındalardır ki bu millet eskisi gibi değil! Osman Can’ı feda etmeyecek kadar da bilinçlendi. Eğer o birileri nefeslerini yeni bir hortum oluşturmak için harcarlarsa, milletin cevabı yıldırım gibi olabilir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum