Ara(KAN)’daki Nemrut Ateşi

     Müslümanların çilesi bitmiyor, gözyaşları dinmiyor. İslam coğrafyasının neresine başımızı çevirsek yeri göğü inleten feryadı figanların yükseldiğine şahit oluyoruz. Dün Çeçenistan, Keşmir, Irak, Pakistan, Hindistan, Filistin, Afganistan, Libya, Somali, Doğu Türkistan ve daha birçok İslam coğrafyasında Müslüman kardeşlerimiz zalimlerin zulmü altında inim inim inlerken; bugün Myanmar denilen, haritada yerini dahi bulmakta zorlandığımız bir ülkenin Arakan denen bölgesindeki din kardeşlerimizin canlı canlı yakılarak katledilme haberlerini alarak irkiliyoruz. Putperest, vahşi Budistlerin yerlere çakılan kazıklara bağladıkları din kardeşlerimizi daha çok acı çeksinler diye öncelikle ayaklarından ve ellerinden başlayarak yavaş yavaş yaktıkları, onların çığlıkları karşısında eğlence dolu kahkahalar attıkları iğrenç videoları internette izleyince bu vahşete inanmakta dahi zorlanıyoruz. (Video görüntüsü için http://www.facebook.com/baris.kiso)

    Ümmetin imtihanı bitmiyor. Rabbim bir imtihan bitmeden yeni bir imtihanla bizlerin imanını sınıyor. Zulme uğrayan mazlumlar yaşadıkları bela ve musibetle imtihan edilirken; Varlık, zevk-ü sefa, rahatlık içerisinde olan biz Müslümanlar da imanımızdaki samimiyet ile sınanıyoruz. Allah-u Teala (C.C.)  Mü'minler ancak kardeştir.”[ Hucurât sûresi (49)] buyuruyor. Yüce yaratıcı tarafından kardeşliğin hukukunu yerine getirmek mecburiyetimiz boynumuza yüklenirken;  Tevbe Sûresi 24. Ayeti kerimede uyarılıyoruz: “Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesata uğramasından korktuğunuz bir ticaret ve beğendiğiniz meskenler size Allah’tan, peygamberinden ve O’nun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah, fasık topluluğu doğru yola erdirmez.” Bugün Arakan kan ağlarken umursamıyorsak, iftarda şişmiş midemizi bastırmak için elimizde soda şişesiyle TV karşısında keyif yapıp, Arakan’lı kardeşlerimizle ilgili haberleri izlerken de “ Vah, Vah, Vah!” demekle yetinip birkaç saniye sonra da onları unutuyorsak; kardeşlik hukukundan, iman etmekten nasıl bahsedebiliriz? Ayette sıralandığı üzere; oğullarımız, eşlerimiz, kazandığımız mallar, içinde oturduğumuz ama her zaman için küçük geldiğinden yakındığımız, daha büyüğünü hayal ettiğimiz evimiz, modelini yükseltmek istediğimiz arabamız bizlere Allah yolunda cihattan daha sevgili geliyorsa sormalıyız kendimize; “Fasıklık yoluna doğru mu kayıyoruz?” diye. Cihat sadece topla, tüfekle yapılan bir ibadet değildir. Cihat, zalime karşı yürütülen her türlü mücadeledir. Sesini yükseltmek, bağırmak, anlatmak, yazmak, çizmek, yardım etmek, buğuz etmek, savaşmak, savaşana destek olmak, cephedekine ve onun geride bıraktıklarına sahip çıkmak demektir. Gün, haktan yana taraf olma, mazlumun safında yer alma günüdür. Arakanlı Müslüman kardeşlerimiz canlı canlı Hz. İbrahim misali ateşe atılmakta iken; bizler de en azından ağzında su taşıyıp; Nemrutun ateşini söndürmeye çalışan karınca misali hakkın safında, zalimin karşısında olduğumuzu gösterecek yardım elimizi Arakanlı kardeşlerimize uzatmaya gayret sarfetmeliyiz. Arakanlı şehitlerde Hz. İbrahimlik var, var da acaba bizler de karıncadaki iman kadar samimi bir iman var mı? Mahşer gününün, şiddetli hesabında, Arakanlı Müslüman kardeşlerimizin Alemlerin Rabbine; “Putperestin, Nemrutun ateşi tenimizi yakmadı da; Gelmeyen karınca, imdada yetişmeyen mümin canımızı yaktı…” deme ihtimalinden daha korkunç bir şey var mı?
            Şimdi Arakan’lı Müslümanlar Allah adına bizden yiyecek, giyecek, içecek barınacak ve her şeyden çok kendilerini düşmanın pençesinden kurtaracak bir yardım bekliyor.
            Yüce Allah(c.c.): “Eğer şükrederseniz üzerinizdeki nimetlerimi artırırım. Eğer küfreder nankörlük yaparsanız azabım çok şiddetlidir.” [İbrahim Sûresi -7]Buyururken; Biz Allah’ın bahşettiği sayısız nimetin bir parçasını Allah rızası için vermekten imtina edersek O’nun nimetlerine karşı şükrünü eda etmiş sayılabilir miyiz? Bugün “Din kardeşinin derdiyle dertlenmeyen, Komşusu açken tok yatan bizden değildir” diyen peygamberin ümmeti olduğumuzu yaşantımızla gösterme zamanıdır.

Gün; yardım, kardeşlik, paylaşma zamanıdır. Unutmayalım ki; “İbrahim yandıktan sonra gelen karınca, İbrahim’ den değildir...”

Selam ve dua ile …

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum