Bilgin ERDOĞAN

Bilgin ERDOĞAN

ADALET ve ZANN

ADALET ve ZANN

Adalet, mülkün temeli. Malik-ül mülk olan Rabbin davranış şekli. El, ayak, dil, dudak, göz, kulak ve dahi insan istifadesine sunulan şu koca kainat bunun delili. Ölüm dahi adaletin tecellisi. Tadında kalması için herşeyin belki. Nokta bir adalet vurgusu. Zira tevehhüm-ü ebediyet vefasız beşerin insafsız bir tutkusu.

İslam, tevhid ve adalet gibi iki temel değer ile yükselir. İnsan bu meydan-ı dünyada imtihanını bu iki değer üzerinden verir. İnsan-Allah ilişkisinde tevhid, insan-insan ilişkisinde adalet. Aslında tevhid en büyük adalet ve şirk en büyük zulüm. Beşerin yaratıldığı günden beri devam eder bu durum.

Adaletin manası etimolojisinde gizli. Adalet,“Bir şeyi tabiatına en uygun yere koymak anlamına gelir” der Ragıb el İsfahani. Zulüm ise birşeyi ait olduğu yerden etmek demek. Mesela elinizdeki çekiçle çiviyi çakmanız adalet lakin elinize geçirdiğiniz bir bardakla bu eylemi yapmanız zulüm olarak kabul edilir.

Öyleyse insana tanrıymış gibi davranmak mesela hatadan münezzeh ve müberra görmek veya Allaha yaradılmış muamelesi yapmak mesela sadece O’na yapılması gerekenleri yaradılmış olanlara da yapmak anlamına gelen şirk en büyük zulüm olduğu gibi insana hayvan gibi davranmak veya zalimi mazlum, mazlumu zalim tasavvur etmek adalete mugayyirdir.

Adalet bir emr-i İlahi .. Zira o takvanın ahkaki davranışa yansıyan şekli. Allah kimi sever ? sorusunun vahyin dilinde ölümsüzleşen bir cevabı. ( 60:8) Adaletten taviz vermek ise Rabbin nazar-ı nefretini celbetme hali.. Küfür, insanın ötelerdeki zulüm ise hem ötelerdeki hem de bu dünyadaki felaketi.. ‘Küfür devam eder, zulüm devam etmez’ Rabbin tekvini ayetleri içinden tanıdığımız bir İlahi prensibi..

Cinayet elin, iftira dilin ve dahi mazlumdan nefret yüreğin zulmü..İnfak elin, kavl-i leyyin dilin ve aşk ise gönlün adaleti. Bir yetime uzanan eldir, bir öksüzün başını okşamaktır adalet. Adalet, emanate riayet etmenin öteki adı. Adalet insan olmanın yüreklerdeki tadı. Dikenli bir çiçeğe ot demektir bazen zulüm. Devam eder beşer yaratıldığından beri bu kadim cürum.

Kuşkusuz, tevhid ve adalet, vahyin en temel vurgusudur.Rabbimiz Allah resulü (sav)’i bu iki değer konusunda son derece hassas olmaya teşvik etmiştir. İşte o dönemlerde Tu’me bin Ubeyrik isimli bir müslüman  Katade bin Numan isimli bir başka müslümanın zırhını çalar. Katade bin Numan çalınan malının peşine düşer. Tu’me bin Ubeyrik yakalanır endişesiyle o dönemde müslümanlarla sorunu olan Yahudi bir şahsa zırhını teslim eder. Katade, çalınan zırhını Yahudi olan o şahsın evinde bulur. Mahkeme esnasında Allah resulü Yahudi’ye bu zırhı nerden bulduğunu sorar. Yahudi ise “Bu mali çalan ben değilim ! Bunu bana veren Tu’me bin Ubeyriktir” der. Tu’me bin Ubeyrik isimli hırsıza Yahudi olan o zatın ifadesi sunulduğunda Tu’me bin Ubeyrik adeta “Bana mı inanacaksın yoksa şu Yahudiye mi? “ dercesine hayal kırıklığına uğrar. Zira Yahudi camiasının o sıralar müslümanlarla arası iyi değildir. İşte tam o sırada bir ayet nazil olur : “Ve lâ tekün lil hâinîne hasîmâ” Sakin hainlerden taraf olma! (Nisa:4:105) Vahiy, Allah resulunu kamu malını çalan Tu’me bin Ubeyrik isimli ahlakı imanına muhalefet eden  kimseden yana olmaması için uyarır. Vahyin dilinde hainlik hırsızlık  olarak ifadelendirilir.

Vahyin ışığında şahit olduğumuz bu hakikat bize adeta şu mesajı verir: Asla peşin hükümlü olmayın ! Suçlu olarak size telkin edilen kimseler sizin sevmediğiniz kişiler dahi olsa asla yargısız infaz etme ahlaksızlığı yapmayın ! Zira  o dönemde şüpheyle hareket edilseydi kendilerinden olan müslümanın değil kendilerinden olmayan yahudi’nin suçlu olduğu düşünülecekti. Zira müslümanlara çok çektirdikleri aşikardı. Lakin adalet sabit delillerle hareket etmeyi gerekli kılar. Zira Rabbimiz “Ey inananlar! Zandan çok sakının. Zira zann’nın bir kısmı günahtır..” (Hucurat:49:12) diyerek bizi zan ile hüküm vermeye değil delillerle hareket etmeye teşvik eder.

Merhameti ve adaleti gözeterek hata yapmayı zann ile ceza vererek hata yapmaya tercih ederim. Birincisinin faturası bu dünya hayatı, ikincisi ise ebed mühürlüdür. Ben Allahtan korkarım diyebilmektir takva.

Öyleyse hoşuna gitmese de her daim adaleti söylemeli adaleti savunmalı ve gerekirse adalet için tahkir ve terzil edilmeyi göze almalısın.

Şair ne güzel der :

Kula kul olmak için atılmadık meydana

Biz yalnız hakikate Hakka kulluk ederiz

Allah adaleti, ihsanı ve infakı emreder ! (Nahl:16:90)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum