Bilgin ERDOĞAN

Bilgin ERDOĞAN

Çocuk, Şiddet ve Suç

Çocuk, Şiddet ve Suç

Sevgi insanlığın şiddet hayvalığın yasasıdır der Gandi.Yasası hayvanlık yani şiddet olan bir ailede yetişen çocuğun ileriki yaşlarda yaşadığı cemiyette insani tutum ve davranış içinde olamama olasılığı yüksektir. Zira şiddeti kendi hayatında tanımlı olarak hisseden bir kişi yetersiz kaldığında muhataplarına şiddetle muamele etmekten kaçınmayacaktır.

Yaklaşık beş ay evvel İslam ile şereflenen bir mahkum ile konuşuyordum. Kendisi ev kudaklama yani bir evi ateşe verme suçundan dolayı içerde. Annesi ve babası ile yıllardan beri irtibatı yok. Önce büyükannesinin yanında, o vefat edince kendisine hala dediği büyükannesinin kardeşinin yanında kalmış. Halası ise bugün itibarıyla vefat edince, mahkumla ofisimde dertleşme imkanı buldum.

- Selamün aleyküm hoş geldin uzun zaman oldu seninle görüşmeyeli Rabbimden sana metanet ve sabır diliyorum.

- Aleyküm selam şu an kendimi oldukça yalnız hissediyorum. Hayatımda sanki sadece o vardı ve o da gitti.

- (Elini tuttum ) kardeşim artık senin hayatında, sana, bana ve her birimize hayat veren bir Rabbin var. Tevekkül konulu hutbemi hatırlıyormusun? O en güzel Vekildir. Kendini çaresiz hissetme. O hepimizi hepimizden daha çok seven. Bir ismi el Vedud. Öyleyse sevdiklerinle ilgili endişe etme. Mevsim sonbahar. Yapraklar ağaçlara veda ediyor. Lakin baharda yeniden yeşerecek heryer. Bu Rabbimizin aleme koyduğu yasa. Gidiyoruz ama yok olmak için değil yeniden var olmak için. Biz buna iman etmişiz. Artık yalnız değilsin zira dost olarak Allah yeter.

- Teşekkür ederim. Beni o yetiştirdi ve büyük annemden sonra beni gözeten, koruyan ve kollayan hep oydu. Şimdi dışarda beni sahiplenecek kimse yok. Lakin dediğin gibi Allah en güzel dost.

- İnseAllah bir büyük ailen de var. Gittiğin yerde müslümanlar sana iş bulma konusunda da yardımcı olacaktır. Artık büyük bir ailen var.

- Teşekkür ederim. İnseAllah öyle olur.

- Kendi ailene ne oldu? Annen baban yaşamıyorlar mı?

- Hayır yaşıyorlar.

- Ayrı mı anne ve baban?

- Hayır değiller. Birlikteler. Ama ben onları küçük yaşta terkettim. Zira babam ve annem beni en ağır şekilde dövüyorlardı. Babam eline ne geçerse acımasızca vurur ve siniri geçene kadar üzerimde debelenirdi. Küçükken ağlayıp, odama kapanır ve içime atardım. Ancak 15 yaşlarına gelince dayanamadım. Diğer kardeşlerime de beni dövdükleri kadar olmasa da şiddet uyguluyorlardı ama onlar kabullendi. Ben kabullenemeyince önce büyükannemin yanında kaldım.O vefat edince de halamın yanında kalıyordum.

- Hangi suçtan dolayı içeri girdin.

- 'Arson' yani bir evi kundaklamaktan.

- Çocukluğun çok acı ama buralara gelmenin de bir hikmeti varmış kanımca. Daha evvel inancın varmıydı?

- Hayır öyle yaşıyordum. Tipik bir Amerikalı gibi.

- Lakin artık hayatının bir anlamı var. Zira imanın var. Gel seninle bir ayet okuyalım ve üzerinde biraz düşünelim. Olur mu?

- Çok iyi olur hemde.

- Al Kur’anı ve Neml suresinin 18. Ayetini oku.27. surenin 18. Ayeti.

- Evet buldum okuyorum “Karınca vadisine geldiklerinde bir karınca şöyle seslendi: "Ey karıncalar! Yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmayarak sizi ezmesinler."

- Ne anladın bu ayetten? Biraz düşün.

- Süleyman peygamberin karıncaların dilinden anladığını.

- Başka?

- Aklıma başka bir şey gelmiyor.

- Bu ayet aslında bize emanet duygusu aşılıyor. Biliyorsun Süleyman peygamber bir lider. Yani diyor ki bir karınca dahi kendi karınca ailesini düşünüyor öyleyse lider olacak kişi liderlik yapacağı kimseleri düşünmeli. Onları korumalı. Süleyman bir dünya lideriydi. Ey Süleyman! Sende tıpkı karınca gibi sahip çık insanlığa.

- Bu çok güzel bir açıklama.

- Dahası var. Bu sure Medine öncesi inen bir sure. Allah resulü (sav) Medine site devletinin başına geçecek. O da alemlere rahmet. Bu ayet onun şahsını da inşa ediyor. Ey Muhammed ! Bir karınca dahi karıncaları düşünüyorsa sen de insanlığı düşünmelisin.

- Ben bu ayeti okuyunca hiç bunları göremedim.

- Çünki düşünmek lazım. Lakin dahası var.

- Nasıl?

- Bize mesajı var. Zira biz insanlık ailesinin ümmetiyiz. Ümmet anne demektir. Anne demek şefkat demektir.

- Burda katılmıyorum. Ben annemden hiç şefkat göremedim. Hem babam hem annem bana karşı fiziksel şiddet uyguladılar.

- Aslında senin annen seni doğuran değil belki şu vefat eden Romana hanımdı bence.

- Evet o beni hep gözetir ve kollardı.

- İşte biz de ümmet olarak yani anne toplum olarak tıpkı Romana hanımın seni gözetip kolladığı gibi başka insanları gözetip kollamalıyız.

- Ne güzel bir açıklama. Demek ki düşünmek lazımmış.

- Tefekkür etmeden Kur’an anlaşılmaz. Tefekkür, vahyin bize emanet ettiği çok mühim bir kavram. Derinlemesine düşünmek o açıdan önemli.

- Bana ne tavsiye edersin Kur;anı nasıl okumalıyım.

- Kur’anı ve okuduğun diğer kıymetli bilgileri hayatında yaşamak için oku derim. Bir şey öğrendiğin zaman onu hayatına geçir. Mesela burda ne öğrendin?

- Koruyup kollamayı. İnsanlara yardımcı olmayı. Aslında bizim lider olduğumuz. İnsanlara halamın bana davrandığı gibi davranmam gerektiğini.

Bu sohbet daha çok uzadı lakin sanırım bu sohbetten sonra Kur’an’ın bu ayeti bu mahkumu inşa etmiş ve mazide yaptığına tövbe etmesi gerektiğini düşündürmüştür.

Zira vahiy, lafız, mana ve maksat bütünlüğü içinde okunduğunda onu okuyana hayat verir ve vicdanları bileyler. İdeolojiler vicdanları aktif kılmaz lakin din insanın vicdanını inşa etmek içindir.

Mazisinde ailesinde şiddet gören ve hala yüreğinin kırıklığını iliklerine kadar hissettiğim bu genç benim onu suçlu olarak değil büyük ailemizin kayıp bir evladı gibi kabullenmeme vesile oldu.

Öyle ya vazifemiz hatayı imha hatalıyı inşa etmek değilmiydi?

Bilgin ERDOGAN 
23 KASIM 2016

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.