Bilgin ERDOĞAN

Bilgin ERDOĞAN

Yakup, Oğlu Yusuf ve Kardeşleri

 

Yakup, Oğlu Yusuf ve Kardeşleri
 
Doğrusu, Yusuf ve kardeşlerinin (kıssasında,öğrenmek) isteyenler için asla tüketip bitirilemeyecek kadar çok dersler vardır (Yusuf 12:7)
 
Hasret bir ok misali dağlamıştı yüreğini … Gözyaşlarından toprağa Yusuf’un imzasını atıyordu o … Yusuf’un kokusunu arıyordu yağmur inerken göklerden…Toprağı kokluyordu, yavrusunun kokusunu duyarım diye ve rüzgârları dinliyordu Yusuftan bir esinti gelir diye…
 
Yavrusunu kaybetsede umudunu yitirmemişti Yakup…Zira Yusuf Yakub’un, umut ise imanın cocuguydu…Yusuflar kaybolsa da iman kaybolmazdı….Allah için imkansız yoktu ve iman en büyük imkandı…Yakup biliyordu bittim dediğinde yettim diyen bir Rabbi olduğunu ve o bekliyordu yıllardan beri biricik yavrusunu… Acısını teslimiyetin kutlu sırrıyla bastırıyordu ve gözyaşından toprağa imzalar atiyordu…
 
Yusuf, vefasız ağabeylerinin zulmüne maruz kalmıştı…Onu bir kuyuya terketmişti onlar…Sonra onlar babaları Yakuba, “Yusufu kurt yedi” yalanını söylemişlerdi…Yusuf, yalnızlık kuyusuna terkedilenlerin vahiy mühürlü misaliydi…Yakup, oğlu diri olmasına rağmen evlad acısı çeken bir baba, Yusuf ise sağ olan bir yetimdi…
 
Yusuf, köle pazarlarında satılacak, ama asla ruhu tutsak edilmeyecekti…Bir sarayda cinsel istismara maruz kalacak ama o, asla hayasından ve ahlâki güzelliğinden taviz vermeyecek, zindanlara atılacak ama o zindanı medreseye çevirecek ve ızdırapla pişerek, ahlâki güzelliği ile bulunduğu beldenin en önemli insanı olacaktı.
 
Yakub’un gözyaşlarıyla yavrusunun imzasını attığı topraklar ise gün gelecek kurak kalacak ve Yusuf’un ağabeyleri, yaşadıkları kıtlıktan dolayı Mısıra yardım talebiyle gidecekler ve Yusuf onlara yardım edecekti.
 
Yakub gözlerini kaybetmişti ama o Yusuf’un varlığını hissedecek ve Yusufum’un kokusunu duyuyorum diyerek yıllar sonra yavrusuna kavuşmuş olacaktı.
 
Yakup ve Yusuf kıssası bu hayata dair bir gerçektir. Yakup vefayı ve umudu, Yusuf masumiyeti ve ahlâkı, kardeşleri ise hased,ihanet ve vefasızlığı temsil eder.Yakup vefalı bir baba ve umudunu asla yitirmeyen bir iman abidesi… Gözlerini ve hatta gözünden çok sevdiği yavrusunu kaybetsede umudunu asla yitirmeyen bir yiğit. Yakup umut ve Yakup vefa…
 
Yusuf’un ağabeyleri, hırsın, hasedin ve ihanetin temsilcileri…Vicdansızlık onların en bariz özelliği…Kardeşlerini kuyuya atma ahlâksızlığını yapabilecek kadar gözlerini hased bürümüş onların.Yusuf’un bedeni kuyuda ama onların vicdanları dipsiz bir kuyu’nun çakıl taşları …Cesedi kuyudan kurtarmak nispeten kolay ama vicdanları kuyudan kurtarmak oldukça zor…
 
Yusuf, imanın, ahlâkın ve yiğitliğin sembolü…Birde gurebayı temsil eder benim lugatımda…Yiğit olmak isteyen gariplere bir rehberdir o…Ahlâknıdan asla taviz vermezsen kazanan sen olacaksın öğüdünü verir vahyin ebedi kelâmında…Yusuf, bedenin tutsak olsada ruhun özgür olsun mesajıdır insanığa…
 
Yakup yaşadığımız şu fani dünyada gerçek bir tablo aslında…Herkesin vardır bir Yakup hikayesi kendi öz hayatında…Yakup, Mekkeden Medineye göçenlerin hayat hikayesi mesela…Kavuşmak için terketmenin diğer adı… Yüreği kundaklanan ama bu yangını gözyaşlarıyla söndürmeyi başaran modern dünyanın tüm insanlarına bir rehberdir Yakup….Özgürlüğü kundaklanan ve onu kanıyla söndüren ve malı istilâ edilen ve onu emeğinin teriyle söndürenleri de temsil eder kanımca…
 
Yakub’un çocukları ise tüm dünya zalimlerini hatırlatır bana… Ağlayanları değil ağlatanları… Kavuşturanları değil ayıranları…Vicdanı kuyularda kalmışları…Ebu Lehebleri, Utbeleri ve Şeybeleri  …İmanı ve vicdanı kundaklayan tüm zalimleri…Müfterileri ve hainleri…Vicdanı bloke olmuş herkesi… Güçlü isem, herşeye hakkım var diyen diktatörleri, ağaları ve beyleri…Aldatan zalimleri ve vicdan hokkabazlarını…
 
Yusuf ise iman ve özgürlük savaşcısı…Bedeni tutsak ama ruhu özgür onun…Yüreğinde imanından başka muska taşımayan bir yiğit o…Güzellğii dillere destan ama hakiki güzelliği gönlündeki saffet…Onun suret güzelliğini gören saray hanımları ellerini kesmişlerdi farkında olmadan bıçakla…Yurek saffetine şahit olsalardı gönülleri coşacak ve o bıçağı yüreklerine saplayacaklardi belkide…
Yusuf, gömleği arkadan yırtık olan…Yusuf bir güzel insan…Onun için vahyin dilinde ölümsüz bir destan… 
 
Ey dost! Sen Yakupcasına ağla ve yeryüzünün damarlarını gözyaşlarıyla besle…Umut imanın çocuğudur şuurunda ol ki Yusuf gibi bir yiğidin olsun.
 
Ey dost! Vücudun çukurda olsada umudunu yitirme asla…Zira gerçek çukurda oluş Yusuf’un kardeşleri misalinde olduğu gibi vicdanen çukurda olmaktır. Vicdanı atlayarak atılacak hiç bir adım başarı sayılmaz… Aldatan gün gelir aldanır ve kaybedenlerden olur unutma…
 
Ey dost! Sen Yusuf ol ve dik dur her daim. Gün gelirde gömleğin yırtılırsa arka yakandan yırtılsın ve sen hep yüzünü Hakka dön. O halde sen ya Yakup ol yada Yusuf ama üçüncüsü asla olma..
 
 
Bilgin Erdogan
 
Not: Bu yazi Kurani Hayat Dergisi'nin 36. sayisinda yayinlanmistir.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.