Çözüm: Hemen şimdi

Ülkeyi en keskin hatlarla saf tutmaya zorlayan birkaç ortak konumuz, sorunumuz var; hemen hemen hiçbir ülke kutuplaşmaya Türkiye kadar maruz değil. Eli kalem tutanlardansanız, ya da elinize mikrofon tutuşturuluyorsa, açın ağzınızı ve o konulardan birinde fikrinizi açıklayın; kendinizi mutlaka bir cepheye mal ediliyor göreceksiniz.

O tür konuların en başında 'Kürt' sözcüğünün akıllara düşürdüğü sorun geliyor. Sevgi veya nefret arasında gidip gelen çelişkili hislere muhatap olmak istediğinizde, bütün yapacağınız, 'Kürt sorunu' konusunda fikir açıklamanız; taraf tutmanız bile gerekmiyor, derhal belli bir yere ait hale getiriliyorsunuz.

'Kürt sorunu' üzerinde ara bir yerde duran da pek yok; taraflar iki aşırı görüşten birinden yana taraflar... Bir taraf 'demokrasi' sözcüğünü duymak istemiyor, öbür taraf da kullanılan 'terör' sözcüğünden işkilleniyor. Ağzınızdan çıkan 'siyasi çözüm' veya 'terörle mücadele' gibi kavramlar, muhatabınız tarafından nerede durduğunuza dair şifre olarak algılanıyor.

İyi de bu durumda nasıl tavır belirleyeceğiz?

Başka ülkelerde olsa böylesine çetrefil durumlarda genellikle aşırılıklardan arınmış 'âkil adamlar' devreye girer. Onların kendi aralarında yürüttükleri tartışmalarda ortaya çıkan yaklaşım, sorunun tarafları için, üzerinde kafa yorulacak bir başlangıç noktası teşkil eder.

Bizde birkaç kez o yolda denemeler yapıldı yapılmasına; ancak ya 'aydınlar girişimi' adıyla araya girenler yeterince 'âkil' bulunmadığı, ya da sorun henüz 'âkil adamlar' tarafından ele alınacak olgunluğa getirilemediği için beklenen başarı elde edilemedi.

Oysa çok yönlü kronikleşmiş sorunların çözümü için o kadar fazla yöntem de yoktur. Bilinen ve sonuç getiren yöntem şudur: Önce 'âkil adamlar' devreye girer, onların vardıkları ortak nokta hiç değilse sorunun bir tarafıyla paylaşılır, üzerinde çalışılabilecek bir formül bulunduğuna inanılırsa, tarafların hepsine o yönde etki yapılır.

'Kürt sorunu' konusunda karşımızda garip bir tablo var: Esas çözüm araması gereken tarafta herhangi bir sonuç alıcı girişim emaresi görülmezken, sorunun sorunlu tarafı her hafta avukatları aracılığıyla kendi kamuoyunu bilgilendirme işlemini sürdürüyor. Gerçekten garip bir durum bu.

Ak Parti sorunun çözümünü büyük çapta yerel genel seçimde bölgede elde edeceği başarıya bağlamıştı; son gelişmeler o beklentiyi yeniden gözden geçirmeyi zorunlu kılıyor.

Bu iş böyle yürümez. Görev tanımı içerisine ülkesinin sorunlarıyla ilgili fikir ve çözüm üretmek giren herkesin, ülkenin gelişmesinin önündeki bu en büyük engelin ortadan kaldırılması için üzerine düşeni yerine getirmesi gerekir. Her yönden gelebilecek eleştiri ve tepkilere aldırmadan...

Aksi halde 'terör' denilen menhus hastalık etkisini sürdürür ve çok basit düzenlemelerle bile çözülebilecek iken zaman içerisinde iyice karmaşık hale gelmiş bir sorun, daha fazla can almaya devam eder.

Hiç kimse “Kim?” diye etrafına bakınmasın, evlâtlarımızın canını alan sorunu çözmek için hepimiz elimizden gelenin azamisini yapmak zorundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar