Caiz mi..?

İnternet denen dünya çok geniş. O kadar ki ucu bucağı yok.

Her türlü bilgiye buradan da ulaşabilirsiniz.

Hayırlı bilgiler de var, şerli bilgiler de.

İyi bilgiler de var, kötü bilgiler de.

Güzel bilgiler de var, çirkin bilgiler de.

En önemlisi internetten faydalanırken menfi olan bilgilerden hem kendimizi hem de sevdiklerimizi korumalıyız.

İnternet de aynı bir bıçak gibidir; bıçakla ekmek de kesilir, cinayet de işlenebilir.

Onun için internet denen deryada kendimizi geliştirmeliyiz, bilgilerimizi çoğaltmalı ve başkalarına bir şeyler kazandırmalıyız.

…/..

İşte ben de siz okuyucularıma en güzel bilgileri paylaşmak ve sizlerin de faydalanmasını istemek en büyük idealim.

Sizlerden de böyle güzel bilgileri almak ve sizlerle de paylaşmak isterim.

Sonuçta bu köşe sizlere ve bana bir şeyler kazandırmak için var.

Eğer sizler de ben de bir şeyler kazanıyorsak ne mutlu bana..!

Şimdi size bir çırpıda okuduğum bir yazıyı paylaşmak istiyorum.

İnternette dolaşırken rastladığım bu yazıyı okurken yazarını bulamadım.

Çok uğraşmama rağmen yazarını bulamadım.

Her kimse ellerine ve duygularına sağlık, çok güzel bir çalışma yapmış.

Sizler de bana kesinlikle hak vereceksiniz böyle bir çalışmanın güzelliği için.

Şimdi fazla uzatmadan sizleri bu çalışmayla baş başa bırakayım.

Bakalım bana hak verecek misiniz?

…/..

Zamanında bir kız sevmiştim. Hâlâ seviyorum. Adı Gülçiçek. Çok güzel biriydi. Dinine düşkündü, dinde sürünüyordu adeta. Başörtülü bir kızdı. Karşı apartmanda oturuyordu ve balkonları, bizim camın en köşesinden biraz da olsa görünüyordu. Her akşam, gölge gelince balkonda kitap okurdu. Saatlerce. Bazen Kur'an okuduğuna da şahittim. Değişiyordu elindeki kitaplar. Sesi de çok güzeldi. Çok'u ve Güzel’i sadece Gülçiçek için yan yana kullanabilirdim.

193200.jpgBir gün, cesaretimi toplayıp karşısına çıktım. Bakkaldan eve dönüyordu. Elinde poşetler. Centilmenlik yapıp alayım dedim, yardımcı olayım, izin vermedi.

 "Sizinle konuşmak istiyorum" dedim.

 "Sadece on dakika, biraz, lütfen..."

Başı öne eğikti. Yüzüme bakmıyordu. Gözlerinin gözlerime dokunduğunu hiç görmedim. Hiç hissetmedim nasıl bir titreme hali olduğunu.

 "Ne amaçla?" dedi.

 "Size aşığım" dedim, çıkıverdi ağzımdan. Belki biraz daha ağırdan almalıydım. Hoşlandım desem belki de olacaktı bu iş. Aşığım deyince korktu tabi.

 "Sizinle konuşmam caiz değil" dedi. "Lütfen, çekilin önümden..."

 "Caiz mi? O ne demek?"

 "Ve ek olarak, bu soruyu sorduğunuz için bile aşkınıza karşılık vermem..."

 "?"

Gitti...

 Yine uzaklardan seyretmeye tahammül edecektim.

 Gitti.imagescaw31cxq.jpg

 Sesini özleyecektim...

 Gitti.

 Ne de güzeldi gidişi...

Acaba ne kastetmişti? Caiz ne demek harbi? Başörtülü bir kıza tutulduysan, Kur’an’ı hatim etmelisin oğlum! Farklı bir dilden konuşuyoruz...

 Ertesi gün, sokaktan taşınacağını öğrendim. Ailesiyle birlikte Yalova'ya yerleşiyorlarmış. Emekli olmuş babası. Daha sakin bir şehirde, daha sakin bir hayat düşlüyormuş. Üzüntüden öldüm sandım. Bıçağı alıp tenime değdirince hala nefes aldığımı anlamam uzun sürmedi. Annem görünce intihar ediyorum sanıp ağladı ama ben ona sarılıp teselliye başladım hemen. Yanlış anlaşılmaya mahal yok.

Gitti.

Göremeyeceğim bir daha onu...

Gitti.

Onunla evlenemeyeceğim...

Gitti.

Ya unutursam?

 Merakım içimi deşti. İnternetin başına geçtim ve caiz ne demek onu araştırdım.

"Caiz, genel olarak ruhsat verilmiştir, günah değildir manasındadır. Fakat caiz denilen şeyi yapmamak daha iyidir."

Bizim onunla konuşmamız günah mı yani?

Günler geçti, araştırmalarım sonunda kalbimi Allah sevgisi kapladı. Bir ayetin ortasına düştüm ve kendimi oradan kurtarmak istemedim.

"Kalpler Allah' ı (c.c.) anmakla mutmain olur…” (Ra`d Sûresi 28)

Sûreler ezberledim.

Abdest almayı öğrendim.

Namaz kıldım.

Kur'an okudum.

Gülümsedim.

Sadaka dağıttım.

Her şey çok hızlı ilerliyordu. Anladım ki, Allah’ın yolunda bekleme yoktu... Aylar sonra, bir camiden çıkarken, Gülçiçek'e rastladım. Ayaklarım titredi. Durdum.

"Allah" dedim...

İçimden onlarca kez "Allah" dedim... Kaç saniyede bir Allah denilebiliyordu? Ona bakmamalıydım. Göz zinası, İslam'da haramdı. Ayaklarımla temas kurdum ve yürüyüp evimin yolunu tuttum...

Akşam annem geldi ve beni görücü usulü bir kızla tanıştırmak istediğini söyledi. Onunla evlenirsem, çok iyi bir yuvam olurmuş. Ahlaklı, güzel ve şefkatli bir eş...

 Gülçiçek'i unutmanın sağlıklı bir yöntemiydi belki de. Tamam dedim, olsun. Kabul...

 Odadan içeri girdim, mavi bir elbise içinde, başörtülü bir kız arkası dönük duruyordu.

"Selamünaleyküm..." dedim.

"Aleykümselam" dedi ve yüzünü bana çevirdi...

"Artık caiz" dedi,

 "Konuşabiliriz..."

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum