Kırklar Dağı'nda var bir ayna!

"BERBAT oldum" dedi arkadaşım, "Ne diyeceğimi bilemedim."
Çünkü arkadaşım bir işveren ve yanında çalışan Diyarbakırlı amcalardan biri, oğlu için bir iş bulmasını rica etmiş. O da "Eğitimi ne?" diye sormuş. Amca, "Bıraktı ilkokuldan sonra" diye cevap vermiş. Arkadaşım da, herhalde aklına bir ihtimal gelmiş olacak, "Garsonluk yapabilir mi?" diye sormuş. Baba cevaplamış:
"Tabii tabii o benim gibi değil, daha beyaz yüzlü."
Arkadaşım bu yüzden berbat olmuş işte. Kürtlerin ancak açık tenli olursa işe alınabileceğini düşünmelerine sebep olacak bir ülkede yaşadığını fark ettiği için. Açıklamak zorunda kaldığı için:
"Yok abi, ben onu demek istemedim. Ben bir tabak götüremem şuradan şuraya da o becerebilir mi anlamında... "
Olayı bana anlatırken, "Demek buraya geldi mesele" dedi arkadaşım. Ben de dedim ki, "Hem oraya geldi hem de başka bir yere. Durum karışık."
Çünkü...

KONSEPT KÜRT
"Diyarbakır'ın tarihi ve kültürel yapısıyla özdeşleşen, efsanelere konu olmuş, yerli ve yabancı turistlerin büyük ilgi gösterdiği, çevresinde Gazi Köşkü, On Gözlü Köprü, Hevsel Bahçeleri ve Dicle Nehri'nin eşsiz manzarasıyla taçlandırdığı özel bir mekânda, yeni bir yaşam doğuyor. Çağdaş ve farklı bir konseptle projelendirilen Kırklardağı Konakları, Diyarbakır'ın ilk konut projesi olarak bu hafta satışlara başlıyor. Anadolu Aslanları tarafından inşa edilen Kırklardağı Konakları, çevre düzenlemesiyle, 7 yıldızlı oteliyle, havuzlarıyla, tenis kortuyla, amfi tiyatrosuyla, çocuk oyun alanlarıyla, yürüyüş parkuruyla, alışveriş merkeziyle ve teleferik gezileriyle geleneksel konut anlayışını yıkarak, hayallerdeki yaşamı Diyarbakır'da kuruyor. Proje, 600 konuttan oluşuyor."

YOKSULLAR MIDIR KÜRT OLAN?
Kırklar Dağı "yaşam alanı", Diyarbakır'ın ilk "markalı konut projesi". Metrekare satış fiyatı 1400 lira olarak belirlendi. Toplam değeri 200 milyon dolar. Tıpkı Diyarbakır'da açılıp duran ve hakikaten nasıl ayakta durduklarını bir türlü anlayamadığım alışveriş merkezleri gibi o da sanki Diyarbakır'da değil de başka bir şehirdeymiş gibi duruyor. Sanki başka bir şehirden makasla kesilip çıkarılmış ve Diyarbakır'a monte edilmiş gibi.
Televizyonda bugünlerde reklamları dönüyor Kırklar Dağı Projesi'nin. Üç boyutlu temsili resimlerin içinde temsili insanlar yürüyor. Bembeyaz tenli insanlar bunlar. Sanki başka bir şehirden makasla kesip çıkarılıp Diyarbakır'a monte edilmiş gibi. "Daha beyaz tenli" oldukları için gösteriyorlar artık onları televizyonlarda. Diyarbakır, Diyarbakır'a benzemediği zaman çıkabiliyor televizyona.
Diyeceğim başka bir şey. Nicedir düşünüyordum bunu. Biraz söz ettim ama adlı adınca yazmaya elim varmadı. Artık yazayım. Artık Kürt meselesi sadece yoksulların meselesi! Ötekiler başka bir "konsepte" doğru sürüyor ciplerini.

SUZAN SUZİ'Yİ ALAN
Kürtler, daha iyi bir Türkiye, başka türlü bir hayat hayal edebilecek kadar dışarıdaydılar. Hiç değilse Kürt siyasetini sadece milliyetçilik olarak değil sol siyaset damarlarından biri olarak da tarif edenler böyle bir hayatı hayal ediyordu. Mesele bütün ezilenler için cümleler kurmaktı. Bunu sadece ben böyle sanmıyordum, hayır. Diyarbakır Cezaevi'nden bu yana bedel ödemiş herkes böyle sanıyordu. Dağ deyince "markalı konut projesi" değil, başka şey anlaşılıyordu. Ama şimdi...
Yok, "Yıkılsın markalı konutlar, komün evi yapılsın" diyecek halim yok. Hayat öyle bir yer değil. Üstelik bu değişim yeni değil, cipler ve villalar nicedir hikâyenin içinde. Ama işte... Müslüman Adil'e âşık olan Süryani kızı Suzan Suzi'yi aldığı gibi Dicle, bir dönemin hayallerini de boğup götürdü zaman. Cezaevlerinin, ölümlerin, silahların yapamadığını yaptı: Dağlardaki Kırklar'ı kaçırdı zaman. Kürt kardeşim, yüzünü "daha beyaz" gösteriyor mu bu yeni aynan?

Önceki ve Sonraki Yazılar