Fatma Ç. KABADAYI

Fatma Ç. KABADAYI

"VALLAHİ ÖPTÜRMEM" DİYENLERE

Ertuğrul Erdoğan, yaklaşık 5-6 yıldır fırsat buldukça köşe yazılarını takip ettiğim yazarlardan biri. 28 yılını PTT’de görev yaparak geçiren Erdoğan, emeklilik günlerini yine yazılarıyla ve yeni kitabı “Vallahi Öptürmem” ile değerlendirirken bizlere de güzel bir kaynak hazırlamış. Babasının kurduğu Doğan Yayınevi" bünyesinde on yaşından itibaren kitaplarla ve yazarların sohbetleriyle büyüyüp kendini geliştiren yazar Ertuğrul Erdoğan'ın bir çok öykü ve yazıları da çeşitli dergi, kitap ve gazetelerde yayınlandı.  

Kitabı internet satış noktalarında ilk gördüğümde o tarz şarkıları dinlemiyor olmama rağmen birkaç gün o şarkının ilk mısrası dilime dolandı. Bir kitabın ne anlattığını az çok tanıtım yazısından anlayabilseniz de o yazı kitap bittiğinde size daha anlamlı gelir. Bende öyle oldu. Elime aldığımda yazarın ne demek istediğini anladım. Hepimiz “Vallahi Öptürmem” desek de ister istemez öpülmüşüz. Kimimiz az kimimiz çok. 

Kitabın önsözünde yazar Erdoğan okuyacaklarımızın günlük yaşamda hepimizin başından geçen/ geçebilecek olaylar olduğunu söylüyor ve başlıyor sözüne. Önce ne kadar güvende olduğumuzu soruyor. İnce düşünürsek hiç güvende değiliz, farkına varıyoruz. 

Her ne kadar “Ben akıllıyım: soyulmam, çarpılmam, kandırılmam, herkese inanmam” desek de karşı tarafın daha akıllı davranabileceğini kitabı okumaya başlar başlamaz anlıyor ve daha “uyanık” olmak için kendinize söz veriyorsunuz. 

Bir insan MSN’deki arkadaşı(!) tarafından dolandırılabilir mi? Kredi kartlarımız bizi hangi yanlışlara sürükledi? Kart kullanımlarındaki hatalar, GSM şirketlerinin tuzakları, borç ödemenin püf noktaları örneklerle anlatılmış. Örneklerde kendinizi bulabilir şaşırabilirsiniz çünkü ne yazık ki karakterler akıllı geçinen hep biziz. 

Dolandırıcılık konusu benim oldukça ilgimi çekti. Çok çeşitli, çok tuzaklı, çok zekice. ATM Dolandırıcılığı bölümünde bir maddeyi sizlerle paylaşmak istedim; 

“ATM Fişi, Slip gibi belgeleri sokağa ve çöplere atmayın; Kart numarası, kartın son kullanma tarihi ile internet üzerinden rahatlıkla alışveriş yapıldığından alışveriş yaptığınız slip, ATM belgelerini güvenli bir yerde muhafaza edin. Eğer etmek istemiyorsanız da bu belgelerin kötü niyetli kişilerin eline geçmemesi için yakmanız ya da küçük parçalara ayırıp farklı çöplere atmanız daha uygun olur.” 

Yazarımız, okudukça bozulan moralinizi yüksek tutmak amacıyla arada fıkra, yaşanmış komik olaylara yer verse de okuduğum fıkralarda bile “Vay be, ne zekice” diyerek söylendim, dolandırıcılara hayret ettim. Akla hayale gelmeyecek dolandırıcılık olaylarını okurken seçtiğim “Ünlüler de dolandırılır” bölümünden sadece birini yazmak istiyorum. 

“Mahsustan Mahsun; Telefonda yakın arkadaşı Mahsun Kırmızıgül’ün taklidini yapıp Adnan Şenses’i kandırdılar. Ünlü sanatçımız kendisinden acil borç isteyen sahte Mahsun’un hesabına 4 bin dolar yatırır. Durumu öğrenen Mahsun Kırmızıgül “Abi seni de mi aradı bunlar?” der.” 

Bileşim suçları, internet tuzakları,  sayfalarca anlatılıyor. O kadar çok ki “Memlekette bu kadar boş, eğitimsiz, cahil, harama göz dikmiş insan var mı?” diye düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. 

 Gazetelerde çıkan yaşanmış acı olaylar da kitabın okunurluğunu ve akıcılığını artırıyor. “Asla olmaz!” diyebileceğiniz, başkalarının başına gelir de bizim gelmez diye düşünebileceğimiz öyle şey var ki biz zaten yaşamışız. Kitap da konuyla ilgili Ayetler ile “Aldanma” konusuna örnekler verilmiş. Bu bölümde kullanılan kaynak kitabın yazarını -ünlü olmaya çalışırken yaptığı birçok hatalı açıklamalarından, davranış ve konuşmalarından dolayı pek doğru bulmasam da- yazarın bu seçimine de saygı duymak zorunda olduğumun farkındayım. Sadece burada “Keşke” dedim, “Daha doğru kaynak kullansaydı.” Fakat Ayet açıklaması yazarına bırakılmadığı için çok şükür değişiklik yapılamıyor. O yönden içiniz rahat olabilir bu hususu belirtmek isterim. 

Dini kullanarak bizi dolandıran örnek(!) hocaların hikâyeleri ile bu şahıslara bakışınız da değişebilir. Bu alanda ben de kandırılmış biri olarak o bölümü daha dikkatli okudum ve “Çok şükür,” diyebildim. Gerçekten beterin beteri varmış. Pilavın altındaki eti göremeyen Şeyhe(!), bir gencin “Şeyhim, bu nasıl iştir? Taa Mekke’deki yüzlerce dağın arkasındaki Kâbe’nin duvarına bevleden iti görüyorsunuz da iki parmak kalınlığındaki pilavın altındaki eti göremiyorsun?” diye niçin sorduğunu kitapta okuyun istediğim için uzun uzun yazmadım. 

Kısacası kitap dolu dolu tam 207 sayfaydı. Hırsızlıklar, insan hakları, okul sistemleri, yaşama dair pratik bilgiler, çocuk bakıcısı nasıl seçilir gibi birçok konuda bilgi edinebileceksiniz. Stres düşmanınız olmasın bölümünde yazarın önerdiği maddelerden 42. Ve 69. Maddelere katılmadığımı da burada belirtmek isterim ki 100 maddelik öneri içinde bu kadarına da hakkım olsun değil mi? 

Yazar Ertuğrul Erdoğan, kitabını yazarken birçok kaynaktan yararlanmış. Kaynakçada belirtilmemiş olsaydı da bir insanın bu kadar çok konuda böyle bilimsel bilgilerle karşımıza çıkmasına inanamazdım. 

Üzerinde rujlu bir öpücük izinin olduğu bu eser için iyi bir araştırma, iyi bir öneri kitabı diyebilirim. Kitaplığınızda mutlaka bulunmalı. Size, eşinize, çocuğunuza ya da dostunuza faydalı olabileceği kanısındayım. 

Yazarı eserinden dolayı kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.

 

 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.