CHP’nin Ak Parti açmazı

CHP Kurultayı’nı izlerken içime kocaman bir kurt düştü: ‘Demokrasi ve değişim’ ana başlığı altında kendisine yeni bir gelecek arıyor CHP, bunu da Ak Parti’nin yaptığını kendi çizgisinde tekrarlayarak gerçekleştirmek istiyor; ya CHP tekrarlama arzusunda olduğu Ak Parti’yi anlayamamış, ne yaptığını doğru değerlendirememişse ne olacak?

Öyle ya, taklit etmek istediğiniz bir şeyi önce doğru anlamanız gerekir; ya yaptığınız değerlendirme yanlışsa?

Bana bu soruyu düşündüren CHP’li bazı yazarların yorumları oldu. Hemen hepsi “CHP’nin yapması gereken, AKP gibi kendi ideolojik çizgisini korurken başkalarına da cazip gelecek bir kimliğe bürünmek” tespitinde bulundular.

Eğer CHP yönetimi de Ak Parti’nin başarısını CHP’li kalemler gibi görüyor ve onların tavsiyesi istikametinde tavır alıyorsa, yandı gülüm keten helva...

Tespitlerdeki hataları sıralayayım:

Ülkemizin siyasi hayatının bir kez daha gerçekleşmesi mümkün olmayan çok özel şartlarında ortaya çıktı Ak Parti... İktidarda sol (DSP), sağ (MHP) ve orta (ANAP) koalisyonu vardı... Üç partinin birlikteliği ülkeye rahat, huzur ve refah getirmemiş, varolan huzuru bozduğu gibi çıkardıkları anlamsız ekonomik kriz yüzünden herkesi yarı yarıya fakirleştirmişlerdi.

Siyasi arenanın her tarafı lekelenmiş, hatta pislenmişti. Ak Parti pislenen zeminin dışından ‘yeni’ bir parti olarak siyaset sahnesine girdi. Cumhuriyet’ten yaşlı CHP’nin kendisini ‘yeni’ olarak takdim etmesi herhalde mümkün değil.

‘Yeni’ olarak takdim edilebilmek için eskiye ait günahlardan arınmak gerekir. Ak Parti liderlerinin ‘gömlek çıkarma’ metaforunu, siyaset esnafları, ‘ideolojik geçmişten arınma’ anlamış olmalı. Oysa, ‘gömlek çıkarma’ ile kast edilenin‘eski’ olan ne varsa onu siyaset alanından kovma anlamına geldiğini halk çok iyi anladı.

Geçmişin ‘milli görüş’ çizgisinin akla getirdiği hemen hiçbir isim Ak Parti’ye teveccüh etmemişti zaten... CHP ise en uzun süreyle Meclis’te bulunan pek çok milletvekiline sahip; CHP’ye ‘yeni’ görüntü vermeye kalkışan eline yüzüne bulaştırır.

Ak Parti’nin şimdiki ‘lider partisi’ görüntüsüne bakarak Kemal Kılıçdaroğlu’ndan bir Tayyip Erdoğan çıkarma çabası da seziliyor; oysa milletin teveccühünü elde etmesini “Bunların kadroları var” inancını seçmene verebilmesine borçlu Ak Parti... Kılıçdaroğlu’nun karizması zaten yok; etrafında da “Benim kadrom” diyebileceği isimler görünmüyor.

 

En önemlisi ise şu: Ak Parti milletin önemli bir kesiminin CHP’nin de katkıda bulunduğu bir süreçten mağduriyet duyduğu bir ortamda vücut buldu ve ‘değişim’ mesajıyla ne demek istediğini öyle uzun boylu anlatması gerekmedi. CHP ise ‘değişim’ ile neyi kast ettiğini anlatmak ve bunu geniş kitlelere kabul ettirmek zorunda. Ak Parti’ye yönettiği eleştirilerse ‘değişim’ denilen, milletin o yöndeki değişimi kabul edeceğini hiç sanmam.

Galiba CHP’li kalemler CHP’yi yanlış yöne sevk ediyor...

CHP’nin Ak Parti’den öğreneceği yok mu? Var elbette. Ancak onları Ak Parti’ye sürekli olumsuz gözlerle baktıkları için ‘gerçekleri’ görmesi imkânsız CHP’li kalemlerden öğrenemez.

Önceki ve Sonraki Yazılar